Tatlı Günler Metni Cevapları

Tatlı Günler Metni Cevapları

SİMYACI

(…) Bir tüccar Mutluluğun Gizi’ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış.
Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel
bir şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş.
Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla
karşılaşmış. Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş;
dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge
sırayla bu insanlarla konuşuyormuş. Bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek
zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama Mutluluğun Gizi’ni
açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra
görmeye gelmesini salık vermiş.

‘Ama sizden bir ricada bulunacağım,’ diye eklemiş bilge, delikanlının eline bir kaşık verip sonra
bu kaşığa iki damla sıvı yağ koymuş. ‘Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.’
Delikanlı sarayın merdivenlerini inip çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki
saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış.
‘Güzel’, demiş bilge, ‘peki yemek salonumdaki Acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvan başının
yaratmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri
fark ettiniz mi?”
Utanan delikanlı hiçbir şey göremediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine
verdiği iki damla yağı dökmemeye çabaladığından, başka bir şeye dikkat edememiş.
‘Öyleyse git, Evrenimin harikalarını tanı,’ demiş ona bilge. ‘Oturduğu evi tanımadan bir insana
güvenemezsin.’
İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları
süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini,
bulundukları yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce, gördüklerini
bütün ayrıntılarıyla anlatmış.
‘Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?’ diye sormuş bilge.
Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş.
‘Peki,’ demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi, ‘sana verebileceğim tek bir öğüt var: Mutluluğun
Gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.’ (…)
Paulo COELHO
(Paulo Kolho)
Çevirmen: Özdemir İNCE
(Kısaltılmıştır.)

 

Metindeki İpuçlarını ve Ön Bilgilerinizi Kullanarak Cevaplayacağınız Sorular
1. Metnin ana fikri nedir?
2. Metnin yardımcı fikirleri nelerdir?
3. Tüccarın oğlunun karakter özellikleri nelerdir?
4. Bilge’nin karakter özellikleri nelerdir?
5. Tüccarın oğlu kaşıktaki sıvı yağı niçin dökmüş olabilir?
6. Tüccarın oğlu kaşığındaki sıvı yağın döküldüğünü gördüğü zaman
neler hissetmiş olabilir?

 

  • Metnin ana fikri nedir?

    • Mutluluğun sırrı, hayatın güzelliklerini takdir ederken aynı zamanda sorumlulukları da unutmamaktır. Hayatta dengeyi bulmak ve hem çevremizdeki güzellikleri görmek hem de önemli olan sorumlulukları yerine getirmek, gerçek mutluluğa ulaşmanın anahtarıdır.

  • Metnin yardımcı fikirleri nelerdir?

    • Gerçek mutluluğa ulaşmak için insanın çevresindeki güzellikleri görmesi ve takdir etmesi gerekir.

    • Sorumluluklar ve görevler önemlidir; ancak bunun yanında yaşamın güzelliklerini de gözden kaçırmamak gerekir.

    • Dengeyi bulmak, hem dünyayı takdir etmek hem de bireysel görevleri yerine getirmek gerekir.

  • Tüccarın oğlunun karakter özellikleri nelerdir?

    • Meraklı ve öğrenmeye istekli bir gençtir; hayatın anlamını ve mutluluğun sırrını öğrenmeye çalışmaktadır.

    • Sabırlıdır, bilgeyle görüşmek için uzun süre bekler.

    • Dikkatli ve odaklanmış olmasına rağmen, görev ve sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanmaktadır.

  • Bilge’nin karakter özellikleri nelerdir?

    • Bilgedir, derin bir bilgeliğe sahiptir ve gerçek mutluluğun sırrını anlatmaya çalışmaktadır.

    • Sabırlıdır, delikanlıya iki farklı yaklaşım önerir ve ona değerli bir ders vermek için zaman ayırır.

    • Anlayışlıdır ve bilgece bir dengeyi öğretmek için bir yol gösterir.

  • Tüccarın oğlu kaşıktaki sıvı yağı niçin dökmüş olabilir?

    • Delikanlı, bilgenin ona verdiği göreve çok fazla odaklandığı için çevresindeki güzelliklere dikkat edememiştir. Bu, onun görevine odaklanma isteğinden dolayı olabilir; ancak görevini yerine getirme noktasında aşırı dikkatli olması, çevresindeki önemli öğeleri gözden kaçırmasına yol açmıştır.

  • Tüccarın oğlu kaşığındaki sıvı yağın döküldüğünü gördüğü zaman neler hissetmiş olabilir?

    • Delikanlı büyük olasılıkla hayal kırıklığı ve pişmanlık duymuştur. Kaşığındaki yağı dökmemek için gösterdiği çaba, etrafındaki güzellikleri ve önemli detayları kaçırmasına neden olmuştur. Bu da ona, sorumluluklarını yerine getirirken dünyadaki diğer güzellikleri de takdir etmenin önemini öğretmiştir.

 

KENDİNE DEĞER VERMEK
Kendinize değer vermek, kendinizi sevmek ve kendinize iyi bakmak demektir. Bu, kendinizi
olduğunuz gibi kabul etmeniz ve her zaman en iyisini yapmaya çalışmanız anlamına gelir. Herkesin
güçlü ve zayıf yönleri vardır. Önemli olan, kendi güçlü yanlarınızı keşfetmeniz ve zayıf yanlarınızla
barışık olmanızdır. Kendinize değer verdiğinizde, başkalarının olumsuz sözlerinden daha
az etkilenir ve kendi yolunuzda kararlı bir şekilde ilerlersiniz.
Kendinize değer vermenin bir diğer önemli kısmı, kendi ihtiyaçlarınıza ve isteklerinize önem
vermenizdir. Kendinize zaman ayırmak, dinlenmek ve sevdiğiniz şeyleri yapmak, kendinize değer
vermenin bir parçasıdır. Örneğin çok yorulduğunuzda ara vermek, resim çizmek veya müzik dinlemek
gibi sevdiğiniz şeylerle ilgilenmeniz, sizi mutlu eder ve enerjinizi geri kazanmanıza yardımcı
olur. Kendi ihtiyaçlarınızı gözetmeniz, sizi daha mutlu ve dengeli biri yapar.
Son olarak kendinize değer vermeniz, kendinizi sürekli olarak geliştirmenizi ve yeni şeyler
öğrenmenizi de içerir. Dil öğrenmek, spor yapmak veya yeni hobiler edinmek, kendinize olan saygınızı
artırır. Kendinize daha çok güvenmenizi sağlar ve hayatta daha başarılı olmanızı destekler.
Kendinize değer verdiğinizde hem kendiniz hem de çevrenizdekiler için daha olumlu ve güçlü bir
örnek olursunuz. Unutmayın, siz çok değerlisiniz ve kendinize iyi baktığınızda her şey daha güzel
olur!

Metindeki İpuçlarını ve Ön Bilgilerinizi Kullanarak Cevaplayacağınız Sorular
1. Metnin ana fikri nedir?
2. Metnin yardımcı fikirleri nelerdir?
3. Kendinize değer vermeniz, hayatınızı nasıl daha güzel hâle getirir?
4. Başkalarının size karşı olumsuz sözlerinden daha az etkilenmek
için neler yapabilirsiniz?

 

  • Metnin ana fikri nedir?

    • Kendine değer vermek, kişinin kendini sevmesi, kabul etmesi ve iyi bakmasıyla hayatının daha mutlu ve dengeli hâle gelmesini sağlar.

  • Metnin yardımcı fikirleri nelerdir?

    • Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır, önemli olan kendini olduğu gibi kabul etmektir.

    • Kendine zaman ayırmak, dinlenmek ve sevdiği şeyleri yapmak, kendine değer vermenin yollarındandır.

    • Yeni şeyler öğrenmek ve kendini geliştirmek, kişinin kendine olan güvenini artırır.

    • Kendine değer veren kişi, başkalarının olumsuz sözlerinden daha az etkilenir.

  • Kendinize değer vermeniz, hayatınızı nasıl daha güzel hâle getirir?

    • Kendimize değer verdiğimizde daha mutlu, dengeli ve kendine güvenen bireyler oluruz.

    • Sevdiğimiz şeyleri yaparak ruhsal olarak rahatlarız ve enerjimizi toplarız.

    • Kendimizi geliştirdikçe başarılarımız artar ve bu da yaşam kalitemizi yükseltir.

  • Başkalarının size karşı olumsuz sözlerinden daha az etkilenmek için neler yapabilirsiniz?

    • Kendi güçlü yönlerinizi tanıyarak kendinize güvenebilirsiniz.

    • Kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeli ve başkalarının olumsuz düşüncelerine takılmadan kendi yolunuza devam etmelisiniz.

    • Kendinize zaman ayırmak, sevdiğiniz uğraşlarla ilgilenmek ve kendinizi sürekli geliştirmek, dış etkilerden daha az etkilenmenizi sağlar.

ZİYARETÇİ
Şehrin kapısında yaşlı bir çoban yanındaki genç çırağıyla bir kayanın üzerine oturur, bir
yandan büyük koyun sürüsünü gözler bir yandan da mekanik el hareketleriyle pazarda sattığı
süveter ve çorapları örermiş. Bir gün bir ziyaretçi gelmiş, şehrin kapısında içeri alınmayı bekleyen
erkeklerin yanında sıraya girmiş ama adam tereddütte görünüyormuş. Çobana yaklaşıp
sormuş: “Söyle bana yaşlı adam, bu şehri tavsiye eder misin? Buraya yerleşip küçük bir iş
kurmayı düşünüyorum ama amacıma bu kadar yaklaşınca kalbime bir korku doldu. Bu şehrin
insanları nasıldır? Onlara güvenebilir miyim?”
“Geldiğin şehirdeki insanlar nasıldı?” diye sormuş çoban. “Ah!” demiş adam, (…) “Beni sürekli
hayal kırıklığına uğratmalarından bıktım.”
“Ne yazık ki yabancı, bu şehrin insanları da aynı. En iyisi sen yoluna devam et” demiş yaşlı
çoban.
Yaklaşık bir hafta sonra başka bir ziyaretçi şehir kapısındaki kabul sırasından çıkıp yaşlı
çobanın yanına gitmiş:
“Söyle bana yaşlı adam, bu şehri tavsiye eder misin? Yerleşip küçük bir iş kurmayı düşünüyorum
ama amacıma bu kadar yaklaşınca kalbime bir korku doldu. Bu şehrin insanları nasıldır?
Onlara güvenebilir miyim?”
“Geldiğin şehirdeki insanlar nasıldı?” diye sormuş çoban.
“Buna çok üzülüyorum işte” demiş adam, “dünyanın hiçbir yerinde o kadar sevgi dolu, güvenilir
ve cömert bir çevre bulamam. Bir hafta önce komşularımdan zor ayrıldım ve onları
şimdiden özledim.”
“Eh, şanslısın yabancı; bu şehrin insanları da aynı” demiş yaşlı çoban.
İki konuşmayı da duyan çırağı yaşlı adama sormuş: “Neden bu adamlara farklı cevaplar
verdin? Şehrin insanlarıyla ilgili fikrin bir hafta içinde tamamen değişmiş olamaz.”
“Hayır oğlum, bu adamların her birine kendilerinin yaşayacakları gerçeği söyledim. Dünya
içimizde taşıdığımız korkuların aynasıdır.”
Judith Malika LIBERMAN
(Cudit Malika Libermın)
Çeviren: İstem ERDENER
(Kısaltılmıştır.)

Metindeki İpuçlarını ve Ön Bilgilerinizi Kullanarak Cevaplayacağınız Sorular
1. Metnin ana fikri nedir?
2. Metnin yardımcı fikirleri nelerdir?
3. İlk ziyaretçinin eski şehri hakkındaki düşünceleri, çobanın ona verdiği
cevabı nasıl etkilemiştir?
4. İkinci ziyaretçinin eski şehri hakkındaki düşünceleri, çobanın ona
verdiği cevabı nasıl etkilemiştir?
5. Çırak, çobanın iki farklı ziyaretçiye farklı cevaplar vermesini nasıl
yorumlamıştır?
6. Çoban, “Dünya içimizde taşıdığımız korkuların aynasıdır.” sözüyle neyi
kastetmiştir?

 

  • Metnin ana fikri nedir?

    • İnsanların dünyayı ve çevresindekileri nasıl gördüğü, kendi iç dünyalarının ve duygularının bir yansımasıdır.

  • Metnin yardımcı fikirleri nelerdir?

    • İnsanlar yaşadıkları yerlerdeki mutluluk veya mutsuzluğu, kendi bakış açılarına göre yorumlar.

    • Aynı şehir, farklı insanlar için farklı anlamlar taşıyabilir.

    • İnsanların beklentileri ve duyguları, çevrelerindeki insanlarla olan ilişkilerini etkiler.

  • İlk ziyaretçinin eski şehri hakkındaki düşünceleri, çobanın ona verdiği cevabı nasıl etkilemiştir?

    • İlk ziyaretçi eski şehrindeki insanlardan memnun değildir, onları güvenilmez ve hayal kırıklığı yaratan kişiler olarak tanımlar. Bu olumsuz bakışı nedeniyle çoban da ona bu şehirdeki insanların aynı olacağını söylemiştir.

  • İkinci ziyaretçinin eski şehri hakkındaki düşünceleri, çobanın ona verdiği cevabı nasıl etkilemiştir?

    • İkinci ziyaretçi eski şehrindeki insanları sevgi dolu, güvenilir ve cömert olarak tanımlar. Bu olumlu bakış nedeniyle çoban da ona bu şehirdeki insanların aynı olduğunu söylemiştir.

  • Çırak, çobanın iki farklı ziyaretçiye farklı cevaplar vermesini nasıl yorumlamıştır?

    • Çırak, çobanın şehir halkı hakkındaki fikrinin bir hafta içinde değişmiş olabileceğini düşünmüş ve bu yüzden şaşırarak çobana neden farklı cevaplar verdiğini sormuştur.

  • Çoban, “Dünya içimizde taşıdığımız korkuların aynasıdır.” sözüyle neyi kastetmiştir?

    • Çoban bu sözle, insanların dünyayı nasıl gördüklerinin kendi iç duygularına, korkularına ve düşüncelerine bağlı olduğunu anlatmak istemiştir. Yani, kişi iç dünyasında ne taşıyorsa dış dünyayı da o şekilde algılar. Olumsuz düşünen biri her yerde olumsuzluk görürken, olumlu düşünen biri güzellikleri fark eder.

 

TATLI GÜNLER
Ben, Doğu Anadolu’nun bir dağ köyünde doğdum. Köyümüz başı karlı ve dumanlı bir dağın
eteklerindedir. Kışlarımız hep karlı geçer, kısa süren yazımıza da doyum olmaz. Bizler yazı sabırsızlıkla
bekleriz çünkü hepimiz yaza, o tatlı sıcağa, hasretiz. Hele biz çocuklar! (…)
Kırlara ve oyunlara doyamaz, akşamları sofra başında yorgunluktan uyuyakalır, genellikle
kucakta yatağa taşındığımızın farkına bile varmayız. Toprak ve hayvancılık işlerinde ailelerimize
yardımcı olduğumuz zamanların dışında doyamadığımız yaz günlerimiz hep böyle geçer.
Babam inşaat işçisidir. Yazları ilçeye giderek çalışır, kışın iş olmadığı için evde oturur, genellikle
yazın kazandığı para ile geçiniriz. O iri yarı, bıyıklı, yiğit bir adamdır.
Herkesin yardımına koşan, çok ama çok iyi bir insandır. Köyümüzde onu sevmeyen bir tek kişi bile yoktur. İlçeden eve gelirken bize şekerler, helvalar, köyümüzde olmayan yiyecekler getirir. Onun gelmesini sabırsızlıkla beklerim. Tabii yalnız getirdiği yiyecekler için değil, onu çok sevip özlediğimden…

Anam da çok iyi kalpli, şefkatli, güler yüzlü ve tatlı sözlüdür. Yalnız bize karşı değil, herkese karşı böyledir. Bir komşumuzu hasta görmesin. Hemen eve koşar, alelacele duvardaki çividen indirdiği tavayı ocağın üzerine yerleştirir, bol yağlı bir çorba hazırlar. Bunu bakır tasa doldurarak sıcak sıcak hasta komşumuza yollar.
Anamın elinden her iş gelir. (…) Anam ineklerimizi sağar; peynirimizi, yağımızı ve yoğurdumuzu
yapar. Tavuklarımızı kuluçkaya yatırır.
Babamın kerpiçten yaptığı, üç göz odalı bir evde otururuz. İki ineğimiz ve on beş yirmi
tavuğumuz var. Tavuklarımız evimizin bitişiğindeki ahırın etrafında dolaşır, yem ararlar. Bahçemizin ortasında şirin kuyumuz, neşeli çıkrık sesleriyle çevresine hayat saçar.
Baharda civcivler bahçemize başka bir hava getirir. Öteye beriye koşuşan sarı, beyaz ve
kara civcivleri kardeşim Hatice ile pay ederiz:
— Şu beyaz ile şu kınalı benim!
— Hayıııııy! Benim!
Üç yaşındaki kardeşim, henüz bazı harfleri söyleyemez. Bu yüzden bazen ne söylediğini
anlayamayız. Böyle durumlarda anlaşmamıza onun her söylediğini hemen anlayan annem
yardımcı olur.
Sahi söylemeyi unuttum, benim adım Mehmet. (…) On bir yaşındayım. Dördüncü sınıfa
gidiyorum. Okumayı çok severim. (…) Babam, akşamları kar yağarken “Haydi bakalım Mehmet!
Oku kaldığımız yerden!” deyince bir gece evvel bıraktığımız yerden kitaba devam ederiz. Dışarıda
rüzgâr uğuldayarak ve küçük evimizi sarsarak eserken köpek ulumaları duyulur, ocağın
üstündeki çaydanlık fokurdarken ben okurum. Onlar da bütün dikkatleriyle beni dinlerler. Bazen
babam kitaplardaki kötü kişilere kızar, söylenir.

Anam da acıklı yerlerde ağlar ama bize belli etmek istemez. Başörtüsünün ucuyla gizlice
gözyaşlarını siler. Ördüğü kazaktan başını kaldırmaz. Babam kitabı uzandığı sedirde dinler. Kitabımız
güzel bir şekilde bitince rahat bir nefes alırlar.
Sanki olay kendi başlarından geçmiş gibi sevinirler. Anam çok güzel bazlama açar. Babam
doyamaz onun yaptığı bazlamalara. Neşe içinde karnımızı doyururken yoksulları da aç bırakmaması
için yüce Allah’a dua ederiz hep birlikte.
(…)
Ahmet Yılmaz BOYUNAĞA
(Kısaltılmıştır.)

 

1. ETKİNLİK:

a. Metnin başlığından ve görsellerinden hareketle konusu hakkındaki tahminlerinizi defterinize yazınız.

“Tatlı Günler” başlığını okuyunca; yazarın geçmişte yaşadığı, onu mutlu eden, sıcacık aile anılarını anlatacağını düşündüm. Özellikle çocukluk dönemindeki yaz günleri, ailesiyle geçirdiği zamanlar, köy yaşamı gibi güzel ve özlem dolu anılar aklıma geldi. Görsellerde köy ortamı, çocuklar, doğa varsa bu tahminimi daha da güçlendirmiştir.

b. Tahminlerinizin doğruluğunu değerlendiriniz.

Evet, tahminim büyük ölçüde doğru çıktı. Metinde Mehmet adlı bir çocuğun, Doğu Anadolu’daki köyünde ailesiyle yaşadığı mutlu, sıcak ve sevgi dolu günlerden bahsediliyor. Yaz mevsiminin heyecanı, ailesiyle olan güzel ilişkisi, köy yaşantısı ve kitap okuma anıları metnin merkezinde yer alıyor. Bu da “tatlı günler” başlığına tam anlamıyla uyuyor.

2. ETKİNLİK:

Aşağıda metinden alınan cümlelerdeki altı çizili kelime ve kelime gruplarının
anlamlarını içinde yer aldıkları cümlelerin bağlamlarından hareketle
tahmin ederek yazınız. Bu tahminlerinizi defterinize yazınız. Tahminlerinizin
doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz.

Kışlarımız hep karlı geçer, kısa süren yazımıza da doyum olmaz.

Bahçemizin ortasında şirin kuyumuz, neşeli çıkrık sesleriyle çevresine hayat saçar.

Tavuklarımızı kuluçkaya yatırır.

1. Cümle:
Kışlarımız hep karlı geçer, kısa süren yazımıza da doyum olmaz.
Kelime: doyum olmaz

Tahmin:
“Yaz o kadar güzel ve özlenen bir mevsim ki ona asla yeterince doyamayız, tadına varmak mümkün değil.”
Tahmini Anlam: Tadı, keyfi tam olarak çıkarılamaz; ne kadar yaşansa da yetmez, doyamazsın.

TDK Anlamı:
Doyum: Zevk, haz ya da hoşnutluk duyulan şeyin insanı tamamen tatmin etmesi durumu.
Doyum olmaz (deyim olarak): Çok güzel, çok hoş, çok tatlı; ne kadar yaşansa da yetmez anlamında kullanılır.
Sonuç: Tahmin doğru.


2. Cümle:
Bahçemizin ortasında şirin kuyumuz, neşeli çıkrık sesleriyle çevresine hayat saçar.
Kelime: çıkrık

Tahmin:
Kuyudan su çekmeye yarayan, döner bir mekanizma. Su çekildiğinde “vırr vırr” gibi sesler çıkarır.
Tahmini Anlam: Kuyudan su çekmeye yarayan döner düzenek.

TDK Anlamı:
Çıkrık: Dönerek iş gören araç; özellikle kuyudan su çekmeye yarayan bir çeşit makaralı düzenek. ✅
Sonuç: Tahmin doğru.


3. Cümle:
Tavuklarımızı kuluçkaya yatırır.
Kelime: kuluçkaya

Tahmin:
Tavuğun yumurtalarının üstüne yatıp civciv çıkarması süreci.
Tahmini Anlam: Yumurtaların üzerine yatma ve civciv çıkmasını sağlama durumu.

TDK Anlamı:
Kuluçka: Dişi kuşun, özellikle tavuğun, yumurtadan civciv çıkması için üzerine yatması süreci. ✅
Sonuç: Tahmin doğru.

3. ETKİNLİK:

a.Aşağıdaki soruları okuduğunuz metinden hareketle sözlü olarak cevaplayınız.

1. Çocuklar için köyde yaz günleri nasıl geçmektedir?
2. Mehmet’in anne ve babasının ortak kişilik özellikleri nelerdir?
3. Mehmet kitap okurken anne ve babası nasıl tepkiler veriyor?
4. Mehmet’in okuma sevgisi ve ailesinin bu duruma verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aileniz sizi hangi durumlarda destekliyor? Örneklerle açıklayınız.
5. Sizin de gerçekleşmesini sabırsızlıkla beklediğiniz neler var? Neden?

1. Çocuklar için köyde yaz günleri nasıl geçmektedir?
Çocuklar için köyde yaz günleri oldukça hareketli ve eğlenceli geçiyor. Kırlarda oyun oynuyorlar, akşam olunca yorgunluktan sofrada uyuyakalıyorlar. Bazen toprak ve hayvancılık işlerinde ailelerine yardım etseler de, yazın tadını doyasıya çıkarıyorlar.


2. Mehmet’in anne ve babasının ortak kişilik özellikleri nelerdir?
Mehmet’in annesi de babası da çok iyi kalpli, yardımsever, sevecen ve fedakâr insanlar. Başkalarına karşı duyarlılar. Her ikisi de çocuklarıyla yakından ilgileniyor, onların mutluluğunu önemsiyorlar.


3. Mehmet kitap okurken anne ve babası nasıl tepkiler veriyor?
Mehmet kitap okurken babası dikkatle dinliyor, kötü karakterlere kızıyor. Annesi ise duygusal yerlerde gizlice ağlıyor ama bunu çocuklarına belli etmemeye çalışıyor. Her ikisi de okunan kitaba kendilerini kaptırıyorlar.


4. Mehmet’in okuma sevgisi ve ailesinin bu duruma verdiği destek hakkında ne düşünüyorsunuz? Aileniz sizi hangi durumlarda destekliyor? Örneklerle açıklayınız.
Mehmet’in kitap okumayı sevmesi çok güzel. Ailesi de onun bu ilgisini destekliyor, birlikte vakit geçiriyorlar. Bu çok değerli bir şey. Benim ailem de beni ders çalışırken destekliyor, bir şey öğrenmek istediğimde yardım ediyorlar. Örneğin bir proje hazırlarken malzeme bulmamda yardımcı oluyorlar, bazen birlikte araştırma yapıyoruz.


5. Sizin de gerçekleşmesini sabırsızlıkla beklediğiniz neler var? Neden?
Ben de yaz tatilini sabırsızlıkla bekliyorum çünkü hem dinlenmek hem de ailemle birlikte daha çok zaman geçirmek istiyorum. Belki tatile gideriz, belki köye… Doğayla iç içe olmak bana iyi geliyor.

b. Önemli olarak belirlediğiniz bilgilerden hareketle metinde anlatılanları akışa uygun bir şekilde defterinize kendi cümlelerinizle yazınız.

Ben Doğu Anadolu’nun karlı dağ köylerinden birinde doğdum. Köyümüz yazı kısa, kışı uzun yaşar. Biz çocuklar yazı dört gözle bekler, kırlarda oynayıp akşamları yorgunluktan sofrada uyuyakalırız. Ailelerimize tarla ve hayvan işlerinde de yardım ederiz.
Babam yazları ilçeye inşaat işine gider, kışları evde olur. Çok sevilen, yiğit bir adamdır. Eve dönerken bize şeker, helva ve köyümüzde bulunmayan yiyecekler getirir. Onu çok sever, özlerim.
Annem şefkatli, güler yüzlü, yardımsever bir kadındır. Komşulara çorba yapar, hastalara yardım eder. Ev işlerinden hayvanlara kadar her şeyle ilgilenir.
Üç odalı kerpiç evimizde, iki ineğimiz ve yirmi kadar tavuğumuzla yaşarız. Bahçemizde çıkrıklı bir kuyumuz vardır. Civcivler bahara neşe katar. Küçük kardeşim Hatice ile civcivleri paylaşırız ama konuşması tam gelişmediği için bazen ne dediğini anlayamayız.
Benim adım Mehmet, 11 yaşındayım ve dördüncü sınıfa gidiyorum. Kitap okumayı çok severim. Akşamları babamla kaldığımız yerden okumaya devam ederiz. Annem duygusal bölümlerde gözyaşlarını gizlice siler, babam ise kötü karakterlere kızar. Kitap bittiğinde hepimiz seviniriz.
Annemin yaptığı bazlamalarla neşe içinde karnımızı doyurur, sofrada Allah’a yoksulları da doyurması için dua ederiz.

4. ETKİNLİK:

a. Metinde anlatılanları yansıtması açısından aşağıdaki cümleleri
önemli ve önemsiz olarak sınıflandırınız.

1. Doğu Anadolu’nun bir dağ köyünde doğmuştur.
2. Kışları hep karlı geçer.
3. Çocuklar tarım ve hayvancılık konusunda ailelerine yardım etmektedir.
4. Babası yardımsever, iyi bir insandır.
5. Babasının getirdiği yiyeceklere değil, onun gelmesine sevinmektedir.
6. Ailesi kerpiçten yapılmış üç göz odalı bir evde oturmaktadır.
7. Tavukları evin bitişiğindeki ahırın etrafında dolaşmaktadır.
8. On bir yaşında ve dördüncü sınıf öğrencisidir.
9. Okumayı çok sevmektedir.
10. Kitap okurken ocağın üstünde çaydanlık fokurdamaktadır.
11. Annesi acıklı yerlerde ağlar ama belli etmek istemez.
12. Bütün aile yemeklerini bitirince yoksullar için dua etmektedir.

Önemli Cümleler:

1.Doğu Anadolu’nun bir dağ köyünde doğmuştur.

2.Kışları hep karlı geçer.

3.Çocuklar tarım ve hayvancılık konusunda ailelerine yardım etmektedir.

4.Babası yardımsever, iyi bir insandır.

5.Babasının getirdiği yiyeceklere değil, onun gelmesine sevinmektedir.

8.On bir yaşında ve dördüncü sınıf öğrencisidir.

9.Okumayı çok sevmektedir.

11.Annesi acıklı yerlerde ağlar ama belli etmek istemez.

12.Bütün aile yemeklerini bitirince yoksullar için dua etmektedir.


Önemsiz Cümleler:

6.Ailesi kerpiçten yapılmış üç göz odalı bir evde oturmaktadır.

7.Tavukları evin bitişiğindeki ahırın etrafında dolaşmaktadır.

10.Kitap okurken ocağın üstünde çaydanlık fokurdamaktadır.

b. Önemli olarak belirlediğiniz bilgilerden hareketle metinde anlatılanları akışa uygun
bir şekilde defterinize kendi cümlelerinizle yazınız.

Ben, Doğu Anadolu’nun dağ köylerinden birinde doğmuş bir çocuğum. Köyümüzde kışlar uzun ve karlı geçer, yazı ise sabırsızlıkla bekleriz. Yaz geldi mi biz çocuklar kırlarda oyun oynamaya doyamayız. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan ailelerimize yardım eder, akşamları yorgunluktan uyuyakalırız.

Babam inşaat işçisidir, yazları ilçeye çalışmaya gider. Herkesin yardımına koşan, çok sevilen bir insandır. Eve geldiğinde bize sadece yiyecek değil, özlem ve mutluluk da getirir. Annem ise çok şefkatli ve becerikli bir kadındır. Komşulara yardım eder, ev işlerini büyük bir sevgiyle yapar.

Kerpiçten yapılmış, üç odalı bir evde yaşıyoruz. İki ineğimiz, birçok tavuğumuz ve şirin bir kuyumuz var. Civcivleri kardeşimle paylaşır, onlarla eğleniriz. Okumayı çok severim. Kış gecelerinde babamın “Haydi kaldığımız yerden!” demesiyle kitap okumaya devam ederiz. Annem duygusal yerlerde ağlamamak için başörtüsüyle gözyaşlarını silerken, babam kötü karakterlere kızar.

Okuma saatleri bizim evimizde özel anlardır. Kitaplar bittiğinde hepimiz olayları yaşamış gibi seviniriz. Annemin yaptığı bazlamalarla karnımızı doyururken yoksullar için dua ederiz. Biz sade ama sevgi dolu bir yaşam süreriz.

5. ETKİNLİK:

“Neşe içinde karnımızı doyururken yoksulları da aç bırakmaması için
yüce Allah’a dua ederiz hep birlikte.” cümlesinden çıkarılan aşağıdaki
yargıları, kavramlarla örnekteki gibi eşleştiriniz. Boşta kalan cümleyle
ilişkili kavramı siz yazınız.

inanç                        merhamet                      mutluluk

1.Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü,
acıma.

2.Allah’a inanma, iman.

3.Anlık bir duruma bağlı olarak duyulan sevinç veya alınan zevk.

4.Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine bağlanması.

  • Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma.
    ➡️ merhamet

  • Allah’a inanma, iman.
    ➡️ inanç

  • Anlık bir duruma bağlı olarak duyulan sevinç veya alınan zevk.
    ➡️ mutluluk

  • Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirlerine bağlanması.
    ➡️ dayanışma(Bu kavram boş bırakılmıştı, uygun kavram budur.)

 

6. ETKİNLİK:

Aşağıda verilen paragraftaki söz sanatlarını belirleyiniz. Bu söz sanatlarının geçtiği cümleleri ve söz sanatlarını aşağıya yazınız.

Asel, kısa bir yürüyüşün ardından ağacın altındaki banka oturup kitabını okumaya başladı.
Birden yanında beliren Bilge Kağan, “Merhaba Asel, yine kitaplarınla mı sohbet ediyorsun?”
dedi. Asel gülerek “Evet, onlar karanlık gecelerde parlayan ay gibidirler, her zaman yolumu aydınlatırlar.” dedi. Bilge Kağan elindeki ayranı Asel’e uzatarak “Ama gerçek dostlarla yapılan sohbetin yerini hiçbir şey tutamaz.” dedi. Bir yandan ayranlarını içerken bir yandan da ağaçtaki
serçeleri izlemeye başladılar. Bilge Kağan “Serçeler bugün çok neşeli görünüyor. Sanki bize
‘Merhaba!’ diyorlar.” dedi. Asel belki onlar da bizim gibi çok iyi iki dosttur, dedi.

Söz Sanatının Bulunduğu Cümle                                                           Söz Sanatı

Söz Sanatının Bulunduğu CümleSöz Sanatı

 

“Evet, onlar karanlık gecelerde parlayan ay gibidirler, her zaman yolumu aydınlatırlar.”Benzetme (Teşbih)
“Sanki bize ‘Merhaba!’ diyorlar.”Kişileştirme (Teşhis)
“Serçeler bugün çok neşeli görünüyor.”Kişileştirme (Teşhis)

b. Aşağıdakilerden hangileri söz sanatlarının metnin anlamına olan katkılarındandır?
İşaretleyiniz.

Metni daha akılda kalıcı ve etkileyici hâle getirmiştir.
Anlatımı sadeleştirmiştir.
Metnin daha keyifli ve akıcı bir şekilde okunmasını sağlamıştır.
Metnin belirli bölümlerine vurgu yaparak ifade gücünü artırmıştır.

 

Söz sanatlarının metnin anlamına olan katkıları şunlardır:

  • Metni daha akılda kalıcı ve etkileyici hâle getirmiştir.

  • Metnin daha keyifli ve akıcı bir şekilde okunmasını sağlamıştır.

  • Metnin belirli bölümlerine vurgu yaparak ifade gücünü artırmıştır.

Anlatımı sadeleştirmek genellikle söz sanatlarının amacı değildir, çünkü söz sanatları çoğunlukla daha etkili ve derin bir anlatım yaratmaya yönelir.

7. ETKİNLİK:

Dördüncü temada yer alan “Nasreddin Hoca” metnini tekrar okuyunuz.
“Nasreddin Hoca” metni ile “Tatlı Günler” metninin karşılaştırılabilir
unsurlarından (olaylar, kahramanlar, kahramanların
davranış ve karakter özellikleri) birini belirleyiniz.

Kahramanların Davranış ve Karakter Özellikleri açısından Nasrettin Hoca ve Tatlı Günler metinlerini karşılaştırdığımızda, belirli benzerlikler ve farklılıklar ortaya çıkmaktadır:

Benzerlikler:

  1. Halkın Sevgisi ve Saygısı:

    • Her iki metnin kahramanları da halk arasında sevilen ve saygı duyulan figürlerdir. Nasrettin Hoca, mizahi zekâsı ve bilgelikleriyle tanınırken, “Tatlı Günler”deki karakterler de insani duygularıyla ve yaşadıkları zorluklarla halk tarafından anlamlı bir şekilde değer görür.

  2. Sosyal Çözümleme:

    • Her iki kahraman da toplumsal olaylara ve durumlara farklı açılardan yaklaşarak, çevrelerinden gelen zorluklarla başa çıkmaya çalışırlar. Bu süreçte yaşadıkları olaylar, onları daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olur.

Farklılıklar:

  1. Davranışların Temeli:

    • Nasrettin Hoca: Hoca’nın davranışları çoğunlukla mizahi ve akılcıdır. Olaylara sıra dışı çözümler getirerek halkı güldürürken aynı zamanda bir ders verir. Genellikle mantıksız gözüken ama aslında çok anlamlı olan davranışlar sergiler. Onun karakteri bilgelik ve alaycı bir mizah ile harmanlanmıştır.

    • Tatlı Günler: Buradaki kahramanlar ise daha insancıl, duygusal ve derin bir içsel çatışma içerisindedirler. Onlar çözüm ararken daha çok duygusal bir yaklaşım sergilerler, mantıkla değil, içsel duygular ve ilişkilerle çözüme ulaşırlar.

  2. Çözüm Yöntemleri:

    • Nasrettin Hoca: Problemleri genellikle yaratıcı, zekice ve alaycı bir şekilde çözer. O, mantıklı ama çoğu zaman topluma ters düşen çözümlerle halkı güldürürken düşündürür.

    • Tatlı Günler: Kahramanlar, duygusal ve insanî çözümler arayarak, kendilerini ve çevrelerini daha gerçekçi bir biçimde anlamaya çalışırlar. Çoğu zaman kahramanların çözüm arayışları daha geleneksel ve derinlemesine bir içsel yolculuk içerir.

  3. Karakterin Toplumla İlişkisi:

    • Nasrettin Hoca, toplumun sorunlarına karşı oldukça keskin ve doğrudan bir yaklaşım sergiler, bazen çok iddialı ve sıra dışıdır. Onun toplumla olan ilişkisi eğlenceli ve zekice çözümlemeler üzerine kuruludur.

    • Tatlı Günler karakterleri ise, toplumla daha iç içe ve duygusal bir bağ kurarlar. Onlar, halkla olan ilişkilerinde daha çok içsel anlamlar ve duygusal bağlar üzerinden ilerler.

8. ETKİNLİK:

a. Mehmet, babasının yaz mevsiminde çalışmasını nasıl anlatmaktadır?

Mehmet, babasının yaz mevsiminde çalışmasını, ailenin geçimini sağlamak için yaptığı bir fedakârlık olarak anlatır. Babasının yanlarında olmaması, ona duyduğu özlemle birlikte, büyük bir sorumluluk hissi uyandırır.

b. Babasının yazları çalışmasını ve yanlarında olmamasını Mehmet’in annesi ya da kardeşi
anlatmış olsaydı sizce nasıl anlatırdı? Düşününüz.

Mehmet’in annesi, babasının çalıştığı için evde olmadığına üzülerek, bu durumun zorlayıcı olduğunu anlatırdı. Kardeşi ise babasının yokluğunda daha fazla oyun oynama fırsatı bulduğunu, ancak yine de babasını özlediğini söylerdi.

c. Anne ya da kardeşten birinin bakış açısıyla duygu ve düşüncelerinize de yer verdiğiniz
bir konuşma yapınız.

Anne olarak: “Babamız çalışırken biz de evde onun yerini alırız. Ama onun yokluğu bazen zorlayıcı. Yine de onun emeği için minnettarız.”
Kardeş olarak: “Babam çalıştığı için bazen üzülüyorum, ama onun yanında olduğunda mutlu oluyorum.”

9. ETKİNLİK:

a.Karekodu okutarak metni dikkatle dinleyiniz.

Metni dikkatli bir şekilde dinledim.

b. Dinlediğiniz metnin içeriğini en iyi yansıtan kelimeleri belirleyiniz.

Sokak hayvanları, beslemek, muhtar, şefkat, hayvan hakları, merhamet, kedi, veteriner, sahiplenmek.

c. Belirlediğiniz kelimelerin metnin içeriğiyle ilişkisini açıklayınız.

Belirlediğim kelimeler, metnin konusunu ve ana fikrini ortaya koyan anahtar ifadelerdir.


ç. Aşağıdaki soruları dinlediğiniz metinden hareketle sözlü olarak cevaplayınız.

Soru: “Mırnav Dostları” lakabını çocuklara kim, niçin takmıştır?

Bu lakabı muhtar çocuklar sokak hayvanlarının haklarını savundukları için takmıştır.

Soru: “Yaşadığımız zamanda süper güç, merhamet ve iyilik yapmaktır evlatlarım.” sözüyle Muhtar amca ne demek istemiştir?

“Zorluklarla dolu bir dünyada, başkalarına yardım etmek, anlayış göstermek ve empati kurmak, hem bireyler hem de topluluklar için çok değerlidir. Bu tür davranışlar, insanları bir araya getirir, güveni artırır ve toplumsal bağları güçlendirir. Küçük bir iyilik bile büyük değişimlere yol açabilir.” demek istemiştir.

d.Dinlediğiniz metinden alınan aşağıdaki cümlede altı çizili kelime grubu “özetleme işlevi’ görmektedir. Siz de verilen cümlelerdeki özetleme işlevi gören kelime ya da kelime gruplarının altını örnekteki gibi çiziniz.

Uzun lafın kısası kedicik çok zayıf ve hastaydı.

Ailede sorumlulukları yerine getirmek, iletişime dikkat etmek, aile bireylerine sevgi ve saygıyla yaklaşmak, onlarla dayanışma içinde olmak çok önemlidir. Sonuç olarak bunlar aile bütünlüğünü sağlayan temel unsurlardır.

İnsan sosyal bir varlıktır yani sürekli iletişim hâlindedir.

Çocukların komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin sağlıklı olduğu bir ortamda büyümesi gerekir. Özetle çocuklarınızın insanlarla ilişkilerine önem veriniz.

Çevremizdeki yardıma muhtaç kişilere, hayvanlara, bitkilere kısacası bütün canlılara karşı duyarlı olmalıyız.

e. Altını çizdiğiniz özetleme işlevi gören ifadelerinden iki tanesini seçerek birer cümlede
kullanarak defterinize yazınız.

Piknikte top oynadık, ip atladık, yakar top oynadık kısacası çok eğlendik.

Balkon küçük çocuklar için tehlikeli bir yerdir yani çocukların tek başlarına balkona çıkmasına izin vermemeliyiz.

 

10. ETKİNLİK:

Dinlediğiniz “Mırnav Dostları” adlı metinde çocuklar hangi probleme yönelik çözüm önerisi getirmişlerdir? Siz olsaydınız bu probleme nasıl çözüm üretirdiniz? Çözüm önerilerinizi tahtaya yazınız. Bunların içinden en uygulanabilir olanı belirleyiniz.

Metindeki sorun sokak hayvanların sahipsizliği, incitilmesi ve onlara kötü davranılmasıdır. Ben bu probleme sokak hayvanları için her sokağa birkaç kulübe konması, hayvanların düzenli muayene edilmesi ve aşılanması, şehir dışında sürekli denetlenen, modern hayvan barınaklarının kurulması gibi çözümler üretirdim. Bence en uygulanabilir olanı modern hayvan barınaklarıdır.

 

11. ETKİNLİK:

a. Dinlediğiniz “Mırnav Dostları” metnini olay, konu, durum bakımından inceleyiniz. Ardından metindeki önemli ve önemsiz olayları defterinize listeleyiniz.

Önemli olaylar:

  • İlkokula başladığı zamandan beri hayvanlar için bir şeyler yapması
  • Hayvanları Ahmet ve Nesrin’le birlikte düzenli olarak beslemeye başlamaları
  • Ne zaman hasta bir hayvan görseler onunla ilgilenmeleri
  • Kamyonetin tekerleğine sıkışan yavru kedinin bakımının yapılması
  • Veterinerin sokak hayvanlarına ücretsiz bakması
  • Melek ablanın kediyi sahiplenmesi

Önemsiz Olaylar:

  • Mırnav dostları diye anılmalarının zaman içinde olması
  • Bugün balkonda toplantılarının olması
  • Mırnav dostları adını muhtarın takması
  • Hepsinin lakabı kısa zamanda benimsemeleri
  • Ahmet’in lakabın çok havalı olduğunu söylemesi

b. Metni yazılı olarak defterinize özetleyiniz. Özetinizi yazarken aşağıdaki yönergelere dikkat ediniz.

Metindeki olayları oluş sırasına göre anlatınız.
Kendi cümlelerinizle metni özetleyiniz.
Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanmaya özen gösteriniz.
Özetleme işlevli söz varlığını/dil yapılarını (açıkçası, yani, özetle, kısacası, özet olarak, uzun lafın kısası, sonuç olarak vb.) kullanınız.

Yazar, çocukluğundan beri sokak hayvanlarını beslemektedir. Ona arkadaşları da destek olmakta, sokaktaki hayvanlarla ilgilenmektedirler. Bundan dolayı muhtar onlara mırnav dostları lakabını takmıştır. Muhtar da sokak hayvanlarına sahip çıkmaktadır. Ne zaman yavru ya da hasta bir kedi görseler muhtarlığın bahçesine götürürler. Çeşitli sorunlara rağmen onlara her zaman destek olan insanlar vardır. Geçen gün bir kamyonetin tekerleğine sıkışan yavru bir kediyi kurtarıp Veteriner Mahmut’a götürdüler, o da tüm sokak hayvanlarına yaptığı gibi kediyi ücretsiz tedavi etti. Kediyi sağlık ocağında çalışan Melek abla sahiplendi.

c. Yazdığınız özeti öğretmeninizle değerlendiriniz.

Öğretmenimiz özetimi beğendi. “Mırnav Dostları” ifadesi lakap olduğu için kelimelerini büyük harfle başlatmam gerektiğini söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Powered by Scott Ajans Logo Scott Ajans