Paragrafta En Çok Karşılaşılan Kavramlar Sözlüğü

Paragraf Sorularında Karşımıza Çıkabilecek Terimler ve Anlamları 

Açıklık : Yazının anlaşılır olmasıdır.
Adaptasyon : Uyarlama.
Akıcılık : Yazının rahat okunabilmesidir.
Aktüel : Güncel. Yakın zamanda gerçekleşmiş olan.
Alegorik : Temsili.
Anaç : Yemiş verecek durumdaki ağaç. Yavru yetiştirecek duruma gelmiş hayvan.
Antoloji : Seçme edebî türlerden oluşmuş edebî kitap.
Arı dil : Sade, öz Türkçe.
Bahtiyar : Mutlu.
Basmakalıp : Özgünlüğü olmayan, değişiklik göstermeyen, bilineni tekrarlayan.
Betimleme : Bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma.
Biçim : Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil.
Bilinç : İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur.
Biyografi : Bir kimsenin hayatını konu alan yazılardır.
Böbürlenmek : Kendini büyük görmek.
Bulgu : Araştırma verilerinin çözümlenmesinden çıkarılan bilimsel sonuç.
Çağdaş : Aynı anda yaşayan, çağın şartlarına uygun yaşayan.
Çevirmen : Bir yazıyı ya da konuşmayı bir dilden başka bir dile çeviren kimse.
Dağarcık : Bellek, kelime hazinesi, hafızadaki bilgi birikimi.
Devinim : Hareket.
Deforme : Bozulma.
Didaktik : Öğretici.
Doğallık : Olduğu gibi yansıtma durumu.
Doğaüstü : Doğa yasalarına uymayan, doğanın yasalarıyla açıklanamayan.
Duruluk : Gereksiz sözcüklere yer vermeme.
Duyarlılık : Duyum ve duyguları algılayabilme yeteneği, hassaslık.
Duyu : İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum.
Duyuş : Seziş. Sezme işi.
Düş : Gerçek olmayan şey.
Düşünsel : Düşünceyle ilgili, düşünce sonucu ortaya çıkan.
Düzyazı : Şiir olmayan söz ve yazı.
Ebru : Kâğıt süslemeciliğinde kitre, kola vb. yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine, neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kâğıda geçirilen süs.
Editör : Dergi, gazete gibi yayın organlarının yazı kısmından sorumlu kişi.
Eleştiri : Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle anlaşılmasını sağlamak ve değerlendirmek amacıyla yazılan yazı türü.
Eleştirmen : Eleştiri yazıları yazan kimse.
Epope : Destan, destansı.
Estetik : Sanatta ortaya koyulan güzellik.
Evrensel : Bütün insanları ilgilendiren.
Fantastik : Gerçekte var olmayan.
Fantezi : Sonsuz hayal, değişik beğeni, değişik heves.
Folklor : Bir milletin kültür yapısını araştıran bilim dalı, halk kültürü (yemek, giyim, yaşam tarzı gibi).
Gerçeküstü : Gerçeği aşan, sürrealite.
Göreceli : Kesin olmayan, kişiden kişiye değişebilen.
Gözlem : Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele
alınıp incelenmesi.
Güncel : O gün ya da yakın zaman aralığında geçen her şey.
Günaşırı : İki günde bir.
İçerik : Sözlü veya yazılı anlatımda verilmek istenen öz, düşünce, duygu.
İçgüdü : Doğuştan gelen.
İçtenlik : Yapmacıksız, içten geldiği gibi anlatma.
İkilem : Çelişki.
İleti : Mesaj.
İmbik : Damıtmaya yarayan, damıtma işinde kullanılan araç.
İmge : Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey.

İrdelemek : Bir konunun incelenmesi ve eleştirilmesi gereken bütün yönlerini birer birer incelemek.
İroni : Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme. Gülmece.
İşlev : Görev.
İzlenim : Bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki.
Kanı : İnanç, düşünce.
Karakter : Bir eserde duygu, tutku ve düşünce yönlerinden ele alınan kimse.
Kaygı : Üzüntü, endişe duyulan düşünce.
Kesit : Ayırıcı özellikleriyle belirlenen süreç, bölüm.
Kuram : Belirli bir konudaki düşüncelerin, görüşlerin bütünü.
Kurgu : Uygulamaya geçmeyen, yalnız bilmek ve açıklamak amacını güden düşünce.
Kurmaca : Hayal ürünü.
Lirik : Çok etkili, coşkun, genellikle kişisel duyguları dile getiren.
Mihnet : Sıkıntı.
Mistik : Açıklanamayan, akıl dışı.
Miskin : Tembel.
Nesnel : Objektif, yorumsuz, herkesçe aynı kabul edilen.
Nostalji :  Geçmişe duyulan özlem.

Nüfuz : Etki alanı.
Olgu : Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş.
Ölçüt : Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke.
Öykünmek : Taklit etmek, özenmek.
Öz eleştiri : Bir kişinin kendi davranışları üzerine yönelttiği eleştiri.
Özgü : Birine veya bir şeye ait olan.
Özgünlük : Başkasına benzememe, ayırt edebilme.
Özlülük : Az sözle çok şey anlatma.
Özümsemek : Herhangi bir şeyi öz malı durumuna getirmek, benliğine yerleştirmek.
Özveri : Bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi çıkarlarından vazgeçme.
Realite : Gerçek.
Sağduyu : Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği.
Salt : İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış olan. Yalnızca, sadece.
Saptamak : Bir şeyi belirgin kılmak, tespit etmek.
Sav : İddia, savunulan düşünce.
Sezgi : Sezme yeteneği. Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak bir şeyi anlatmak.
Söz dağarcığı : Sözcük hazinesi.
Süreç : Devam eden zaman.
Sürçmek : Hata yapmak.
Şematik : Bir edebiyat eserinin, bir tasarının planı, biçimi.
Tekdüzelik : Sıradan olma durumu.
Tema : Öğretici vaya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce.
Terim : Bir bilim, sanat, meslek dalı veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojisinin temsilciliğini üstlenen kişi.
Terkip : Bileşim, karışım, mozaik.
Tutarlılık : Anlatılanların birbirini tutması, birbiriyle çelişmemesi.
Tutku : Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç.
Tutum : Tutulan yol, davranış.
Tümce : Cümle.
Üslup : Dil biçimi.
Varsayım : Bir an için var olduğunu düşünme.
Virtüöz : Herhangi bir müzik aracını büyük ustalıkla çalan sanatçı.
Yadsımak : İnkâr etmek, kendini yabancı hissetmek.
Yalınlık : Açık, süsten uzak, sade.
Yazın : Olay, duygu, düşünce ve hayallerin dil aracılığı ile biçimlendirilmesi sanatı.
Yazınsal : Edebî.
Yeğlemek : Diğerlerinden daha üstün görüp bir şeye yönelmek.
Yeti : Bir işi yapabilme gücü.
Yetkin : Gerekli seviyeye ulaşmış. Bir işte ustalaşmış.
Yozlaşmak : Kültür olarak çağın gerisine gitmek.
Zanaat : El ustalığı isteyen işler.

MH  Mesut Hayat 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır