Türk Plastik Sanatları Metni Cevapları Sayfa 90-91-92-93-94-95-96-97

Türk Plastik Sanatları Metni Cevapları Sayfa 90-91-92-93-94-95-96-97

 

HAZIRLIK ÇALIŞMASI

Türk sanatları denilince aklınıza hangi sanat türleri geliyor? Bunlarla ilgili bilgilerinizi sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

Türk sanatları denilince aklıma ilk gelen sanat türleri şunlardır:

  • Hat sanatı: Arap alfabesinin estetik bir şekilde yazılmasıdır. Hat sanatı, Türk sanatının en önemli ve en köklü sanatlarından biridir. Hat sanatı eserleri, Kur’an-ı Kerim, tefsir, hadis gibi dini metinlerin yanı sıra, şiirler, mektuplar ve diğer yazılarda kullanılmıştır.
  • Tezhip: Kâğıt, kitap, kâğıt kaplamaları, ahşap, metal gibi yüzeylere altın, gümüş ve boyalarla yapılan süsleme sanatıdır. Tezhip sanatı, Türk sanatında özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çok gelişmiştir. Tezhip eserleri, genellikle Kur’an-ı Kerim, tefsir, hadis gibi dini metinlerin süslemesinde kullanılmıştır.
  • Minyatür: Eski dönemlerde kitaplarda, el yazmalarında ve diğer sanat eserlerinde kullanılan küçük resim sanatıdır. Minyatür sanatı, Türk sanatında özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çok gelişmiştir. Minyatür eserleri, genellikle dini ve tarihi konuları tasvir eder.
  • Ebru: Kâğıt, kumaş, deri gibi yüzeylere boya ve su kullanılarak yapılan bir süsleme sanatıdır. Ebru sanatı, Türk sanatında özellikle 16. yüzyıldan itibaren çok gelişmiştir. Ebru eserleri, genellikle duvar süslemeleri, kitap kaplamaları ve diğer dekoratif amaçlarla kullanılmıştır.

Bu sanat türlerinin yanı sıra, Türk sanatında çinicilik, halıcılık, dokumacılık, maden işçiliği, ahşap işçiliği, seramik, cam sanatı, müzik ve dans gibi sanat dalları da önemli yer tutar. Türk sanatları, Türk kültürünün önemli bir parçasıdır. Bu sanatlar, Türklerin estetik anlayışının ve yaratıcılığının bir yansımasıdır.

Türk Plastik Sanatları

Türkler dil, edebiyat ve musiki gibi katı veya yumuşak maddeye de çok güzel şekiller vermişlerdir. Bugün hâlâ en güzel örnekleri Türkiye’de dokunan halı atın ehlileştirilmesi* gibi bir Türk icadıdır. Bize binlerce yıl önceki hâlis Türk atlı-göçebe medeniyetinden miras kalmıştır. Dede Korkut Hikâyeleri eski Türklerin toylarında yere binlerce halı serildiğinden bahseder.

Halı tek başına değildir. Erleri iyi kılıç kullanan Türk kadınları da çok güzel nakışlar yaparlar, dikiş dikerler. Anadolu Türk köylüsünün, yörüğünün günlük hayatında kullandığı çoraplar, kuşaklar, elbiseler, başlıklar, heybeler, örtüler, askılar bugün Avrupa müzelerini ve zenginlerin lüks salonlarını süslüyor.

(…)

Türkler yumuşak maddenin yanı sıra* katı maddeyi de işlemişlerdir. Ruslar ve diğer Batılılar araştırma yaptıkları eski Hun mezarlarında yüzlerce madenî* süs eşyası bulmuşlardır.

Türkler bunlarda kendilerini çok ilgilendiren hayvan figürleri işlemişlerdir. Sanat tarihinde

Türklere has olan bu hayvan figürlü eşya “hayvan üslubu” diye anılır.

Türkler yerleşik medeniyete geçince, bu medeniyetin temeli olan katı maddeyi, taşı, tahtayı, camı, çiniyi daha büyük bir zevkle işlemişlerdir. Katı madde çıkardığı güçlük dolayısıyla sanatçıya büyük bir güç kazandırır. İslâmiyet’i kabul eden ve şehir kuran Türkler, dünyanın en güzel mabetlerini, çeşmelerini, saraylarını, konaklarını, yalılarını inşa etmişlerdir.

İstanbul’da fetihten sonra Türklerin vücuda getirdikleri eski eserleri gören yerli, yabancı herkes, onlara hayran olmaktan kendini alamaz.

Bütün eski Türk şehirleri, bu nevi sanat eserleri ve yapılarla dolu idi. Avrupalıların yaptıkları gravürler bu yüksek sanat zevkinin kasabalara, hatta köylere kadar yayılmış olduğunu gösteriyor.

Bu eserlerden pek büyük bir kısmı yanmış, yıkılmış, kaybolmuş, yabancıya gitmiştir.

Türkler eskiden sanat eserlerinin bakımı ve korunması için vakıflar tesis etmişlerdi. Zamanla maalesef bu vakıflar da bozulmuştur.

Bugün yapılacak şey, Türkiye’de Türklere ait sanat eserlerinin il il, ilçe ilçe en küçük parçasına varıncaya kadar tespiti ve korunmasıdır. Korumanın en tesirli vasıtası, bütün vatandaşlara bunların bizim için taşıdıkları değer ve mânâyı öğretmektir. Bu da okullarda olur.

Millî Eğitim Temel Kanunu, Türk kültür eserlerinin mânâ ve değerinin “Türk milletinin bütün fertlerine öğretilmesini” emrediyor. Vatan çıplak topraktan ibaret değildir. Bir milletin asıl vatanı yarattığı kültür eserleridir. Zira onun ruhu, tarihi, hâtırası, zevki, yaratma gücü, tabiata ait olan çıplak toprakta değil, onun üzerinde yarattığı eserlerde görülür.

Öğrenciler, çocuklara ve gençlere has o taze tecessüsleri, dikkatleri ve enerjileri ile bulundukları yöredeki tarihî eserlerin kâşifi olabilecekleri gibi koruyucusu da olabilirler. Yeter ki onlara bu şuur verilsin ve yol gösterilsin.

Her okulun Türk sanat eserlerinin resimlerini, planlarını, maketlerini gösteren müzeleri olmalıdır. Bu müzelerin bir kısmı, okulun bulunduğu şehir veya semtteki eski eserlere tahsis edilmelidir. Vatandaşların ellerinde bulunan tarihî eşyalar ve kitaplarla resimler okul müzelerinde muhafaza edilebilir. Sanat tarihi öğretmenleri öğrencilerine araştırma zevkiyle beraber koruma terbiyesi de vermelidirler. Öğrencilere tarihî eserleri korumanın vatanı korumak kadar önemli olduğu öğretilmelidir.

Tanpınar “Bursa’da Zaman” şiirinde:

Bir zafer müjdesi burda her isim diye haykırır. Bizim için eskiden kalma bütün güzel eserler birer “zafer müjdesi”dir. Zira onlarda bizim geçmişimiz kadar geleceğimiz de gizlidir.

Onlara eski, ölü maddî şekiller gözüyle değil de yarının sanat eserlerinin tohumu gibi bakmasını bilmeliyiz. Bu eserlerden hareket edilerek yeni yeni eserler vücuda getirilebilir.

Avrupalılar bizim eserlerimizdeki motifleri kullanarak modalar icat etmişlerdir. Okullarda sanat tarihi, resim ve heykel derslerinde hem eski Türk sanat eserlerinin kopyaları yaptırılmalı, hem de onlardan ilham alan yeni eserler vücuda getirilmesi teşvik edilmelidir. Plastik sanat eserlerini incelemenin en pratik yolu onların benzerini yapmaktır. Eski Türk hatlarından birisini olduğu gibi kopya edebilen, onların kıvrımlarını, ölçülerini de öğrenmiş olur.

Böyle bir çıraklıktan geçmeden usta olunamaz. Okul müzeleri, öğrencilerin boş vakitlerini güzel eserler kopya ederek veya incelemeler yaparak değerlendirdikleri atölyeler olmalıdır.

Eski medeniyetler güzel eserlerin binlerce defa tekrarlarına dayanır. Eski Türk şehirlerinde en güzel cami, mezar taşı, mihrap, şadırvan, sebil, kemer vesair eşya şekilleri, malzeme, hacim değiştirilerek binlerce, on binlerce defa tekrarlanmıştır. Kültürün bir mânâsı da çoğalmak demektir. Aşı veya ilâç yapmak için “mikrop kültürü” yapılır. En güzel sanat eseri modellerinin çoğaltılması da bir kültür çalışmasıdır. Nasıl büyük musikişinasların eserleri, bir model olarak icra edilmek suretiyle tekrarlanıyorsa, güzel bir hat, bir desen, bir motif de kopya edilerek çoğaltılabilir. El, gözden daha iyi bir anlam ve öğrenme vasıtasıdır.

Aynı model kopya edilirken mizaçlar, kabiliyetler arasındaki farklar da belirtilir. Her öğrenci okul müzesinde kopya ettiği veya geliştirdiği eski bir hat, desen veya motifi odasının duvarına assa veya bayram tebriki olarak arkadaşlarına yollasa fena mı olur?

Edebiyat ve musiki eserlerini memleket sathına yaymak kolaydır. Kitap ve plak bu işi çok iyi görür. Türklerin yarattıkları sanat eserlerini de fotoğraf vasıtasıyla çoğaltabiliriz. Fakat bazı sanat okullarında görüldüğü gibi, bahçede küçük bir Sultan Ahmet çeşmesi yapmak çok daha tesirlidir. Yeni okullar, devlet daireleri, müzeler, hattâ evler inşa olunurken neden eski Türk sanat eserlerinden istifade edilmiyor? Bunun sebebi onların bilinmemesi, yapacak ustaların bulunmaması ve muhayyilenin bu modeller üzerinde çalıştırılmamasıdır.

Öğrencilere ilkokuldan itibaren Türk sanat eserleri öğretilmiş olsaydı, onlar bunun zevkine varırlar, hayatta da onları ararlar, bulurlar, korurlar ve yaratırlardı.

Mehmet KAPLAN

Kültür ve Dil

(Kısaltılmıştır.)

 

MEHMET KAPLAN HAYATI VE EDEBİ KİŞİLİĞİ

5 Mart 1915 tarihinde Eskişehir Sivrihisar’da doğan sanatçı, Ortaöğrenimini Eskişehir’de tamamlamış, daha sonra İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiştir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Edebiyatı asistanı, 1939’da lisans, 1942’de doktora, 1943’te doçent, 1952’de de profesör olmuştur. Erzurum Atatürk Üniversitesinde dekanlık ve rektör vekilliği görevlerinde bulunan Kaplan, çok çeşitli dergilerde yazılar yayınlamış, onlarca makaleye imza atmış ve edebiyat alanında birçok kitapla yeni nesil araştırmacıların çalışmalarına ışık tutmuştur. Fransızca, İngilizce ve Almanca bilen Mehmet Kaplan, 23 Şubat 1986 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.

Edebi Kişiliği:

  • Yeni Türk Edebiyatı profesörüdür.
  • Araştırma ve incelemeleriyle tanınmıştır. Denemeleri de vardır.
  • Yazdığı deneme, makale, eleştiri ve inceleme çalışmaları ile tanınmış olan Mehmet Kaplan, bu toprakların yetiştirdiği en büyük profesörlerdendir.
  • Fransızca, Almanca, İngilizce bilen yazar sahip olduğu büyük bilgi birikimi, geniş kültürü ile edebiyat alanında özgün yazılara imza atmış; eserlerinde Batı’yı tanıyan, kendi kültürüne sahip çıkan gençler yetiştirmeyi amaç edinmiştir.
  • Şiirler, hikâyeler ve tipler üstündeki tahlil çalışmaları ile birçok araştırmacıya örnek olan Mehmet Kaplan, metin analizleri yapmasıyla edebiyatımıza bir yenilik getirmiştir.

Eserleri:

  • Araştırma-İnceleme: Kültür ve Dil, Nesilleri Ruhu, Büyük Türkiye Rüyası, Edebiyatımızın İçinden, Hikâye Tahlilleri, Şiir Tahlilleri I-II, Tip Tahlilleri, Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar, Tanpınar’ın Şiir Dünyası, Tevfik Fikret, Namık Kemal 

5l8eoj3

2.ETKİNLİK

Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

  1. Hayvan figürlü eserler hangi adla anılmaktadır?

Hayvan figürlü eserler, sanat tarihinde hayvan üslubu olarak anılmaktadır.

  1. Türkler yerleşik hayata geçtiklerinde sanat anlayışlarında ne gibi bir değişiklik olmuştur?

Türkler, yerleşik hayata geçtikten sonra sanat anlayışlarında önemli bir değişiklik olmuştur. Göçebe yaşam tarzından yerleşik hayata geçen Türkler, katı maddeyi daha büyük bir zevkle işlemeye başlamışlardır. Bu dönemde, Türkler tarafından inşa edilen camiler, saraylar, çeşmeler ve diğer yapılar, Türk sanatının en güzel örneklerindendir.

  1. Yazar neden tarihî eserleri korumanın vatanı korumak kadar önemli olduğunu söylemektedir?

Yazar, tarihî eserlerin bir milletin geçmişini, kültürünü ve ruhunu yansıttığını söylemektedir. Bu nedenle, tarihî eserleri korumak, bir milletin vatanını korumak kadar önemlidir. Tarihî eserler, bir milletin kimliğinin ve varoluşunun birer simgesidir.

  1. Okuduğunuz metinden Türk plastik sanatları ile ilgili neler öğrendiniz? Açıklayınız.

Türk plastik sanatları, Türklerin kültürel özelliklerini yansıtan zengin bir sanat geleneğidir. Bu sanatlar, halıcılık, dokumacılık, maden işçiliği, ahşap işçiliği, seramik, cam sanatı, mimari, resim, heykel ve diğer sanat dallarını kapsamaktadır. Türk plastik sanatları, genellikle geometrik ve bitkisel motifler kullanılarak oluşturulmuştur. Bu motifler, Türklerin doğaya ve evrene olan bakış açısını yansıtmaktadır. Türk plastik sanatları, dünya sanatında önemli bir yere sahiptir.

  1. Millî Eğitim Temel Kanunu’nun, Türk kültür eserlerinin mana ve değerinin Türk milletinin bütün fertlerine öğretilmesini istemesinin nedeni ne olabilir? Düşüncelerinizi sözlü olarak ifade ediniz.

Millî Eğitim Temel Kanunu’nun, Türk kültür eserlerinin mana ve değerinin Türk milletinin bütün fertlerine öğretilmesini istemesinin nedeni, bu eserlerin bir milletin kimliğinin ve varoluşunun birer simgesi olmasıdır. Bu eserler, bir milletin geçmişini, kültürünü ve ruhunu yansıtmaktadır. Bir milletin kendi kültürünü ve değerlerini bilmesi, o milletin geleceği açısından çok önemlidir.

Türk kültür eserleri, bir milletin zengin bir kültürel mirasıdır. Bu eserlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, o milletin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Millî Eğitim Temel Kanunu’nun, Türk kültür eserlerinin mana ve değerinin Türk milletinin bütün fertlerine öğretilmesini istemesi, çok yerinde bir karardır.

Bu eserlerin öğretilmesi, Türklerin kendi kültürlerini ve değerlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olacaktır. Bu da Türklerin kendi benliklerini daha iyi keşfetmelerine ve geleceğe daha güvenle bakmalarına katkı sağlayacaktır.

j7jno43

 

4.ETKİNLİK

Cümlelerin altını çizmek, kelimeleri koyu veya italik yazmak, renklendirmek, farklı punto ya da font kullanmak metindeki önemli bölümleri vurgulamak için başvurulan yöntemlerdir. Okuduğunuz metinde bazı cümleler koyu, bazıları ise altı çizili şekilde yazılmıştır. Sizce bu bölümler dışında metindeki hangi bölümler koyu ya da altı çizili şekilde yazılmalıydı? Metnin üzerinde işaretleyerek gösteriniz.

  • İslâmiyet’i kabul eden ve şehir kuran Türkler, dünyanın en güzel mabetlerini, çeşmelerini, saraylarını, konaklarını, yalılarını inşa etmişlerdir.
  • Öğrencilere ilkokuldan itibaren Türk sanat eserleri öğretilmiş olsaydı, onlar bunun zevkine varırlar, hayatta da onları ararlar, bulurlar, korurlar ve yaratırlardı.

prruo86

 

e4kpkqn

 

nsawv50

 

hk2d4e1

8.ETKİNLİK

Sınıfınızda “tarihî eserlerimizi korumak” konulu bir konuşma yapınız. Konuşmanızda yaratıcı konuşma stratejisini uygulayınız. Bu stratejiyi uygulayabilmek için bir önceki arkadaşınızın anlattıklarını dikkatlice dinleyiniz. Arkadaşlarınızın söylediklerinden hareketle konuşarak konuya farklı bir bakış açısı geliştirerek konuşmanızı tamamlayınız. Konuşmalarınızda yabancı dillerden alınmış, dilimize henüz yerleşmemiş kelimelerin Türkçelerini kullanmaya özen gösteriniz.

Sevgili arkadaşlar,

Bugün sizlerle birlikte “tarihî eserlerimizi korumak” konulu bir konuşma yapacağım.

Tarihî eserler, bir milletin geçmişini, kültürünü ve ruhunu yansıtan önemli kültürel miraslardır. Bu eserler, geçmişten günümüze kadar ulaşmış ve bizlere o dönemler hakkında bilgi veren önemli kaynaklardır.

Tarihî eserlerimiz, aynı zamanda bir milletin kimliğinin ve varoluşunun birer simgesidir. Bu eserler, bir milletin gücünü, zenginliğini ve kültürünü yansıtmaktadır.

Bu nedenle, tarihî eserlerimizi korumak, bir milletin geleceği açısından çok önemlidir. Tarihî eserlerimizi korumazsak, geçmişimizi, kültürümüzü ve kimliğimizi kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız.

Tarihî eserlerimizi korumak için neler yapabiliriz?

  • Tarihî eserlerimizin önemini ve değerini bilmeliyiz.
  • Tarihî eserlerimizi korumanın bizim için ne kadar önemli olduğunu anlamalıyız.
  • Tarihî eserlerimizi korumak için çaba göstermeliyiz.

Tarihî eserlerimizi korumak için yapabileceğimiz bazı şeyler şunlardır:

  • Tarihî eserlerin bulunduğu yerleri ziyaret etmeli ve onları korumanın önemini anlamalıyız.
  • Tarihî eserlerin korunması için gerekli önlemlerin alınmasını sağlamalıyız.
  • Tarihî eserlerin zarar görmesini önlemek için gerekli hassasiyeti göstermeliyiz.

Tarihî eserlerimizi korumak için hepimizin el ele vermesi gerekiyor. Hep birlikte çalışarak, tarihî eserlerimizi gelecek nesillere aktarabiliriz.

Sizler de tarihî eserlerimizi korumak için çaba gösterin. Tarihî eserlerimizi korumak, geleceğimizi korumak demektir.

Teşekkür ederim.

Okuduğunuz metindeki yazarın “Vatan çıplak topraktan ibaret değildir. Bir milletin asıl vatanı yarattığı kültür eserleridir.” sözünden hareketle defterinize “kelime ve kavram havuzundan seçerek yazma” yöntemini kullanarak hikâye edici veya bilgilendirici bir metin yazınız. Bu amaçla konuyla ilgili aklınıza gelen kelime ve kelime gruplarını kâğıtlara yazınız.

Arkadaşlarınızın yazdığı kâğıtlarla kendi kâğıtlarınızı bir masada toplayarak kavram havuzu oluşturunuz. Metninizi oluşturduğunuz kavram havuzundan yararlanarak yazınız.

Metninizi gözden geçirirken varsa metninizdeki yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz.

 

Vatan Çıplak Topraktan İbaret Değildir

Vatan, sadece çıplak topraktan ibaret değildir. Vatan, aynı zamanda bir milletin geçmişini, kültürünü ve geleceğini temsil eden bir kavramdır. Vatan, bir milletin bağımsızlığı ve egemenliğinin simgesidir.

Vatan, bir milletin geçmişini temsil eder. Vatanda bulunan tarihî eserler, o milletin geçmişini ve kültürünü yansıtır. Bu eserler, o milletin tarihini, medeniyetlerini ve yaşam tarzlarını öğrenmemize yardımcı olur.

Vatan, bir milletin kültürünü temsil eder. Vatanda bulunan gelenekler, görenekler, dil ve inançlar, o milletin kültürünü yansıtır. Bu unsurlar, o milletin kimliğini ve değerlerini oluşturur.

Vatan, bir milletin geleceğini temsil eder. Vatanda bulunan doğal güzellikler, o milletin geleceğinin umutlarını yansıtır. Bu güzellikler, o millete yaşama ve üretme gücü verir.

Vatanımızı korumak, sadece topraklarımızı korumak değildir. Vatanımızı korumak, aynı zamanda geçmişimizi, kültürümüzü ve geleceğimizi korumaktır.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır