Ya Kebikeç Serbest Okuma Metni Sayfa 186-187

Ya Kebikeç Serbest Okuma Metni Sayfa 186-187 

Kitaplar da insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler. Bazıları, kimi zaman tozların
ve nemin etkisiyle ortaya çıkan kurtlar yüzünden yaşamlarını yitirirler. Ama eğer bir köşede
unutulmaz da tedavi edilirlerse tekrar yaşama dönebilirler. Onların da bizler gibi hastalıkları,
doktorları, hastaneleri vardır.
Kitap doktorları, kitapların genellikle mantarlaşma, mürekkep yanığı ve cetvel kırığı
hastalığına yakalandığını söylüyorlar. Tabii buna, öldürücü olmamasına karşın cilt sırtlarının
bozulmasını da ekleyebiliriz. Mürekkep yanığı hastalığı, mürekkebin içindeki demirin
oksitlenmesi ve kitabın sayfalarında delikler açmasıyla oluşuyor. Cetvel kırığı da yine aynı şekilde, bakırın oksitlenmesiyle. Nem ve tozun nasıl oluştuğunu anlatmaya gerek yok. Kitap doktorları, bugüne kadar pek çok el yazması kitabı tedavi ederek kurtardılar. Düşünebiliyor musunuz, Fatih Sultan Mehmet’in el yazması şiir kitabından bugün elimizde ancak iki tane var. Beş yüz yıldan fazla bir zamandır özenle korunduğundan günümüze kadar ulaşmış. Eğer bu kitaplar korunamasaydı, Fatih’in şiirlerini ve şair yanını hiçbir zaman öğrenemeyecektik.
Aynı şey Evliyâ Çelebi, Kâtip Çelebi ve onların eserlerinden öğrendiğimiz pek çok insanımız için de geçerli.
Bugün el yazması kitaplar artık yok. Bir gün, belki bizim kitaplarımız için de geçerli olacak bunlar. Yanlış anımsamıyorsam bir zamanlar Süleymaniye Kütüphanesinde hastalanmış kitapların tedavi edildiği bir bölüm vardı. Hâlâ var mı, bilmiyorum. Ama birçok değerli eski, yeni kitabın, yine ilgisizlik ve sorumsuzluk nedeniyle hasta olduklarını biliyorum. Tabii günümüzün değişen teknolojisiyle birlikte kâğıt üretimi ve yapısı da yeni boyutlar kazandı. Şimdi pek çoğunuz, “Kitaplar artık eskisi gibi kolay kolay hastalanıp ölmez.” diye düşünüyorsunuz.

Çok üzgünüm. Hepimiz yanılıyoruz. Bir kâğıt eksperi arkadaşımın söylediğine bakılırsa
üçüncü hamur kâğıtların, yani gazete kâğıdına basılan kitapların yaşam süreleri yüz yıl. Yani
üçüncü hamur kitaplarınız varsa bilin ki yüz yıl sonra ölüp gidecekler. Ancak birinci hamur,
kuşe ya da daha kaliteli kâğıtlara basılan kitaplar yaşayacak. Yani ileride torunlarınıza, okul
kitaplarınızı anı olarak bırakamayacaksınız. Belki de bu nedenle, bugün dünyanın hemen
her yerinde özellikle çocuk kitapları, kuşe, birinci hamur gibi kaliteli kâğıtlara basılıyor. Ama
ucuz kitap üretebilmek kaygısı, pek çok yayıncıyı bizde de olduğu gibi, kötü, sağlıksız kâğıt
ve baskı malzemesi kullanmaya zorluyor.
Neyse, ne anlatacaktım nerelere geldim! Eskiden insanlar, el yazması kitapları koruyabilmek
için kitapların başına, onları kitap kurtlarından korusun diye, bir tılsım, bir koruyucu,
bir göz boncuğu gibi düşündükleri Osmanlıca “Ya Kebikeç” yazarlar ve bu yazının kitabı
koruyacağına inanırlarmış. Bu söyleyeceğim bir fıkra olarak anlatılır. Ama inanın, benim başıma
geldi. Bir kütüphane yöneticisi arkadaşımla birlikte, eski, el yazması kitaplara bakarken
kitap kurtlarının sanki özellikle gelip “Ya Kebikeç” yazısını yediklerini görmüştüm. Ben de
bu kitabıma “Ya Kebikeç” yazısını koyacağım. “Bakalım benim kitabımı da tozdan, nemden
korumayan çocuklara karşı koruyabilecek mi?” diye.

Meraklısına Not: “Ya Kebikeç” yazısı belki kitapları yıllarca koruyamadı ama kitaplar
yaşamımıza girdiğinden beri, atalarımızın onların korunmasıyla ilgili belli kaygıları hep olmuş.
Umarım bu kaygıyı zaman zaman sizler de duyarsınız. Okumanız bittiyse lütfen hemen
elinize bir kuru bez alın ve kitaplığınızdaki kitapların tozunu alın!
Yalvaç URAL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır