Mimar Sinan’la Bir Gün Metni Cevapları Sayfa 142-143-144-145-146-147-148-149-150

Mimar Sinan’la Bir Gün Metni Cevapları Sayfa 142-143-144-145-146-147-148-149-150

 

Düşünelim – Tartışalım

  1. Sanat ne demektir?

Sanat, insanların duygularını, düşüncelerini ve hayal güçlerini ifade etme yollarından biridir. Resim yapmak, müzik dinlemek, dans etmek, tiyatroda oynamak, heykel yapmak ve daha birçok şey sanatın farklı dallarıdır. Sanat bize güzellik verir, bizi mutlu eder ve dünyayı farklı bir şekilde görmemizi sağlar.

  1. Sanatla uğraşmak kişiye neler katar?

Sanatla uğraşmak birçok fayda sağlar. Bizi daha yaratıcı ve özgüvenli yapar. Hayal gücümüzü geliştirir ve problem çözme becerilerimizi artırır. Sanat aynı zamanda stresimizi azaltır ve rahatlamamıza yardımcı olur.

  1. Bir ağaç ev tasarlasaydık bu nasıl bir ev olurdu?

Bir ağaç ev tasarlamak çok eğlenceli olurdu. Evi sağlam bir ağaç dalına inşa ederdim. Evin duvarları ahşap veya bambudan olabilirdi. Çatıyı da yapraklarla veya sazlıklarla örtebilirdim. Evin içinde bir yatak odası, bir mutfak ve bir banyo olması gerekirdi. Ayrıca bir balkon da yapardım ki oradan güzel manzaranın keyfini çıkarabileyim. Evi rengârenk boyalarla boyardım ve çiçeklerle süslerdim. Ağaç evimde kuşlar ve diğer hayvanlarla birlikte yaşayabilirdim.

 

MİMAR SİNAN’LA BİR GÜN

Bir gün odamdaki pencereden göz kırpan yıldızları seyrederken bir güvercin içeri girdi ve avcuma kondu. Bu güzel güvercinin ağzında bir anahtar vardı, ayağında da bir kâğıt bağlıydı. Kâğıtta şöyle yazıyordu:

“Nereye gitmek istiyorsun? Geçmişe mi? O zaman anahtarı eline al, gözlerini kapat ve hayal et.”

O günden sonra anahtarla geçmişe pek çok yolculuk yaptım ve pek çok ünlü ile tanıştım. Süleymaniye

Camii’ni görmek için tüm sınıf geziye gitmiştik. Ben bu muhteşem caminin mimarıyla tanışmak istiyordum. Bunun için anahtarım elimdeydi. Caminin avlusundan girer girmez bir köşeye çekildim, gözlerimi kapadım ve mırıldandım: “Mimar Sinan’ın yaşadığı zamana gitmek istiyorum.”. Gözlerimi tekrar açtığımda Süleymaniye Camii’nde artık yalnızdım. Mimar Sinan’la tanışmak için sabırsızlanıyordum.

Heyecandan kalbim küt küt atıyordu. Buraya gelmeden önce hazırlık yapmış, Mimar Sinan ile ilgili notlar tutmuştum. Anahtarı cebime koyarken o notları buldum. Açıp tekrar okudum: “Mimar Sinan, 1490 yılında

Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğmuştur. Asker olarak Belgrat ve Rodos seferlerine katılmıştır. 1538 yılında mimarbaşı olmuş ve bu görevini vefatına (1588) kadar sürdürmüştür. Koca Sinan mimarbaşı iken üç yüzün üzerinde eser inşa etmiştir. Bunlardan üçü çok önemlidir. Birincisi çıraklık eseri Şehzade

Camii, ikincisi kalfalık eseri Süleymaniye Camii ve ustalık eseri Selimiye Camii.”

Notlarımı okurken önümde iki kişinin durduğunu fark etmedim. Neredeyse onlara çarpacaktım. Üzerlerindeki kıyafetlere bakılırsa galiba bunlar caminin yapımında çalışan işçilerdi. Aralarında konuştuklarını duydum:

– Mimar Sinan’ın işlerine akıl sır ermiyor.

– Niye?

– Niye olacak? Padişah efendimiz camiyi yapması için Mimar Sinan’a sekiz yıl vermiş. Ama o ne yaptı?

Sırtlarındaki çuvallarla bir süre durdular. Diğer işçi heyecan içinde aynı soruyu tekrarladı:

– Ne yaptı?

– Caminin temellerini atıp altı yıl bekledi. Sonra, iki yılda da bu koca camiyi bitirdi.

– Akıl alacak gibi değil.

– Kolay gelsin, diyerek sözlerini kestim. Ben Mimar Sinan’ı arıyorum da. Nerede bulabilirim?

İki işçi de beni tepeden tırnağa süzdü. Üzerimdeki kıyafetler onlara garip gelmişti sanırım.

– Mimarbaşımız içeride, dedikten sonra sırtlarındaki çuvallarla yanımdan uzaklaştılar.

İşçilerin yanımdan ayrılmasından sonra etrafı seyrederek camiye girdim. Caminin halıları daha serilmemişti.

Gözlerim Mimar Sinan’ı aradı. Derken onu gördüm. Mihraba oturmuştu. (…) Sessizce yanına yaklaştım. Koca Sinan beni fark etti.

– Gel bakalım delikanlı, dedi. Otur yanıma.

“Ne kadar heybetli!” diye düşündüm. “Ancak böyle biri, böyle büyük bir cami yapabilir.” Demekten kendimi alamadım. (…)

– Adın nedir?

– Murat, efendim.

– Burada ne arıyorsun Murat?

– Sizinle tanışmak için geldim. Bir de yaptığınız camiyi görmek için.

– Yani bizi kontrol etmeye geldin, dedi gülümseyerek.

Biz konuşurken içeri birileri girdi. (…) Uzun boylu bir adam seslendi:

– Koca Sinan!

Ses camide yankılandı.

– Buyurun Hünkarım?

Demek bu kişi, devrin padişahı Kanunî Sultan Süleyman’dı!

Mimar Sinan, padişahı selamladı, (…) Kanunî gülümseyerek elini Sinan’ın omzuna koydu.

– Kendin gibi koca bir cami yapmışsın Koca Sinan. Ulu devletimize böyle ulu bir cami yaraşır.

Mimar Sinan,

– Sağ olun hünkârım, dedi; eksik olmayın.

Kanunî’nin gidişi de gelişi gibi hızlı oldu.

Mimar Sinan bana dönerek:

– Madem buralara kadar geldin, sana camiyi gezdireyim, dedi.

Camide avizelere asılmış yumurtaya benzeyen şeyler dikkatimi çekmişti.

– Efendim, şu kocaman şeyler ne? Diye sordum. Yumurtaya benziyorlar.

– Doğru Murat. Onlar yumurta.

– Yumurta mı? Ama o kadar büyük yumurta olmaz ki!

– Bunlar deve kuşu yumurtası.

– Peki, deve kuşu yumurtalarını niçin camiye astınız?

– Örümceklerin gelmemesi için.

Mimar Sinan anlamadığımı fark etmişti: “Deve kuşu yumurtası olan yere örümcekler ağ örmez Murat.

Cami de böylelikle kirlenmez.” diye açıkladı.

Mimar Sinan, giriş kapısının üstündeki bir odacığı gösterdi.

– Bak şurası da is odası.

– İs odası mı? O da ne?

– Camiyi aydınlatan mumların ve kandillerin çıkardığı is burada birikir. Biz de bu isten çok değerli bir mürekkep elde ederiz.

Mimar Sinan’ın her cümlesiyle şaşkınlığım biraz daha artıyordu. Birden aklıma işçilerden duyduklarım geldi.

– Efendim, caminin temellerini atıp niçin altı yıl beklediniz?

– Binalar da ağaçlara benzer Murat, dedi Mimar Sinan. Ağacı kökleri, yapıları da temelleri ayakta tutar.

Yaptığın binaların sağlam olmasını istiyorsan temellerini sağlam atmalısın. Ben altı yıl temellerin oturması için bekledim. Beklemeden camiyi yapsaydım, temeller oturunca cami çatlar ve en ufak sarsıntıda yıkılırdı. Ama şimdi kıyamete kadar dağ gibi dimdik duracak inşallah.

– Nasıl Mimarbaşı oldunuz?

– Hiç unutmam, Padişahımız Kanunî Sultan Süleyman ile savaşa gidiyorduk. Prut Nehri’nin üstüne köprü yapmamız gerekti. Üstelik zamanımız da çok azdı. Koca ordu fazla bekleyemezdi. Topların, at arabalarının bir an önce nehrin karşısına geçmesi gerekiyordu. Dedim ya! Ordu bekleyemezdi. Kanunî

Sultan Süleyman, köprüyü yapma görevini bana verdi. O zamana kadar öğrendiğim bilgileri kullanarak on üç günde köprüyü tamamladım. Bu başarıda askerlerin payı da büyüktü elbette. Çünkü onlar da köprüyü tamamlamak için canla başla çalıştılar. Sanırım bu başarı padişahımızın dikkatini çekti. Bu sayede mimarbaşı oldum.

Mimar Sinan’la caminin içini gezmeyi bitirdik, sıra dışına gelmişti. Birlikte avluya çıktık.

– Efendim, mimar olmaya ne zaman karar verdiniz?

– Ben kendimi bildim bileli mimar olmak istiyordum. Çocukken köprüler, saraylar, camiler yapmayı hayal ederdim. Büyüyünce asker oldum. Çaldıran, Belgrat ve Rodos Seferlerine, Mohaç Meydan

Savaşı’na katıldım. Pek çok yer dolaştım. Bu arada boş durmayıp gördüğüm yapıları inceledim. Gördüklerimden pek çok şey öğrendim Murat. Tabii, bir de çok çalıştım.

– Gittiğiniz en ilginç yer neresiydi?

Mimar Sinan hemen cevap verdi:

– Mısır! Yavuz Sultan Selim’le Mısır Seferi’ne katıldım. O günleri hiç unutamam. Kocaman bir ordu ile

Sina Çölü’nü geçişimiz olağanüstüydü. Hiç kayıp vermeden çölü geçtik. Susuzlukla ve sıcakla mücadele ettik. Çok zor günlerdi. Bu zor günlerden sonra Mısır’ın fethi ordumuza nasip oldu. Orada bulunduğumuz sürede pek çok bina gezdim. Eskiden beri merak ettiğim Mısır piramitlerini gördüm. Çok etkileyiciydi.

Mısırlı hükümdarlar için yapılan bu koca yapılar, çölün ortasında binlerce yıldır ayakta duruyordu. Görkemli birer dağ gibiydiler. Kendime söz verdim: “Benim yapacağım binalar da kıyamete kadar duracak!”

“Önce kendimle yarıştım. Yaptığım her eserin en iyi olması için çalıştım. Şimdi de bu camiyi bitirdim.

Yakında ibadete açılacak. İnşallah daha iyisini de yapacağım. Başarmak istiyorsan kendinle yarışmalısın.

En önemli yarış, kendinle olan… Sakın unutma.” dedi bana.

(…)

Mustafa ORAKÇI

(Kısaltılmıştır.)

nhp1n4p

 

  1. Etkinlik

Metindeki kurgusal ögeler nelerdir? Yazınız.

  • Güvercinin Murat’a bir not getirmesi
  • Murat’ın anahtarla geçmişe yolculuk yapması
  • Murat’ın Mimar Sinan’ın yaşadığı zamana gitmesi
  • Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Sinan’la Murat’ın yanına gelmesi

nudlsnb

 

  1. Etkinlik

 

Aşağıdaki soruların cevaplarını yazınız.

  1. Murat, neden Mimar Sinan’la tanışmak istemektedir?

Çünkü onun yaptığı camiyi merak etmekte ve nasıl bu kadar büyük ve ünlü bir mimar olduğunu öğrenmek istemektedir.

  1. Mimar Sinan, camiyi yapmaya başlamak için neden altı yıl beklemiştir? Mimar Sinan’ın yerinde olsaydınız caminin yapımı için altı yıl bekler miydiniz? Açıklayınız.

Mimar Sinan, camiyi yapmaya başlamak için altı yıl beklemiştir çünkü:

  • Temellerin sağlam bir şekilde oturmasını ve binanın çökme riskini ortadan kaldırmak istemiştir.
  • Camii’nin uzun yıllar boyunca ayakta kalmasını ve sağlam bir yapı olmasını istemiştir.

Mimar Sinan’ın yerinde olsaydım, caminin yapımı için altı yıl beklemek zor bir karar olurdu. Bir yandan camiyi en kısa sürede tamamlamak ve insanlara ibadet için bir mekân sunmak isterdim. Öte yandan, Mimar Sinan’ın sağlamlık ve uzun ömürlülük konusundaki hassasiyetini de anlıyorum. Bu nedenle, muhtemelen jeoloji ve zemin etütleri gibi detaylı çalışmalar yaptırır ve uzmanların görüşlerini alırdım. Elde edilen verilere ve risk değerlendirmesine göre, caminin temellerinin ne kadar süre oturması gerektiğine karar verirdim.

 

  1. Mimar Sinan, Murat’a neler öğütlemiştir?

En önemli yarışın kendisiyle olan yarış olduğunu, başarmak için kendisiyle yarışmasını öğütlemiştir.

4 Camideki avizelere neden deve kuşu yumurtası asılmıştır?

Camideki avizelere deve kuşu yumurtası asılmıştır çünkü:

  • Deve kuşu yumurtası örümceklerin ağ örmemesini engeller.
  • Bu sayede camii daha temiz kalır ve avizeler örümcek ağlarıyla kirlenmez.

 

  1. Mimar Sinan başarısını neye borçludur?

Mimar Sinan başarısını şunlara borçludur:

  • Çalışkanlığı ve azmi
  • Yetenek ve dehası
  • Merakı ve öğrenmeye açık olması
  • Kendini geliştirmeye olan inancı
  • Kendisiyle yarışması
  • Mükemmelliyetçiliği

Mimar Sinan, bu sayede Osmanlı mimarisinin en önemli isimlerinden biri olmuştur ve birçok eser bırakmıştır.

 

  1. Etkinlik

Mimar Sinan, nasıl bir kişiliğe sahiptir ve kültürümüze ne gibi katkılar sağlamıştır? Aşağıdaki boşluğa Yazınız.

Mimar Sinan, sadece bir mimar değil, aynı zamanda bir bilim insanı, mühendis ve sanatçıydı. Dehası, çalışkanlığı ve azmiyle Osmanlı mimarisini zirveye taşımış ve dünya mimarlık tarihine adını yazdırmıştır.

Kişiliği:

  • Yaratıcı ve Yenilikçi: Mimar Sinan, geleneksel mimari anlayışını aşarak özgün ve yenilikçi eserler yaratmıştır. Kubbe ve minare gibi unsurları kullanmada yeni teknikler geliştirmiştir.
  • Azimli ve Çalışkan: Mimar Sinan, uzun ve zorlu bir eğitimden geçmiştir. Kendini geliştirmeye ömrü boyunca devam etmiştir.
  • Mükemmelliyetçi: Mimar Sinan, eserlerinin en mükemmel şekilde yapılmasını isterdi. Her ayrıntıyı titizlikle kontrol ederdi.
  • Alçakgönüllü: Mimar Sinan, ününe ve şöhretine rağmen alçakgönüllü bir kişiliğe sahipti. Kendisini diğerlerinden üstün görmezdi.

 

Mimar Sinan’ın Kişiliği ve Kültürümüze Katkıları

Mimar Sinan, sadece bir mimar değil, aynı zamanda bir bilim insanı, mühendis ve sanatçıydı. Dehası, çalışkanlığı ve azmiyle Osmanlı mimarisini zirveye taşımış ve dünya mimarlık tarihine adını yazdırmıştır.

Kişiliği:

  • Yaratıcı ve Yenilikçi: Mimar Sinan, geleneksel mimari anlayışını aşarak özgün ve yenilikçi eserler yaratmıştır. Kubbe ve minare gibi unsurları kullanmada yeni teknikler geliştirmiştir.
  • Azimli ve Çalışkan: Mimar Sinan, uzun ve zorlu bir eğitimden geçmiştir. Kendini geliştirmeye ömrü boyunca devam etmiştir.
  • Mükemmelliyetçi: Mimar Sinan, eserlerinin en mükemmel şekilde yapılmasını isterdi. Her ayrıntıyı titizlikle kontrol ederdi.
  • Alçakgönüllü: Mimar Sinan, ününe ve şöhretine rağmen alçakgönüllü bir kişiliğe sahipti. Kendisini diğerlerinden üstün görmezdi.

Kültürümüze Katkıları:

  • Mimari: Mimar Sinan, Süleymaniye Camii, Selimiye Camii, Rüstem Paşa Camii gibi birçok önemli eser inşa etmiştir. Bu eserler, Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleri olarak kabul edilir.
  • Sanat: Mimar Sinan’ın eserleri, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda estetik açıdan da çok değerlidir. Bu eserler, Osmanlı sanatının zenginliğini ve çeşitliliğini yansıtır.
  • Bilim ve Mühendislik: Mimar Sinan, mimarlıkta yeni teknikler ve çözümler geliştirmiştir. Bu teknikler, günümüzde de kullanılmaktadır.
  • Eğitim: Mimar Sinan, birçok mimar yetiştirmiştir. Bu mimarlar, Osmanlı mimarisinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

lpkn3zt

toh9yid

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır