Arıları Sulama Vakfı Metni Cevapları Sayfa 54-55-56-57-58-59-60-61

Arıları Sulama Vakfı Metni Cevapları Sayfa 54-55-56-57-58-59-60-61

 

HAZIRLIK ÇALIŞMASI

  1. Osmanlıda vakıf kültürü ile ilgili neler yapılmış? Sınıfta anlatınız.

Osmanlı Devleti’nde vakıf kültürü, toplumun her kesiminden insanın yararlanabileceği sosyal, ekonomik ve kültürel kurumların inşa edilmesine olanak sağlamıştır. Vakıflar, eğitim, sağlık, ulaşım, su temini, din ve ibadet gibi alanlarda önemli hizmetler sunmuştur.

Osmanlı’da vakıf kurmak, topluma hizmet etmek ve sevap kazanmak için yaygın bir gelenekti. Padişahlar, devlet adamları, tüccarlar ve halk, kendi imkanları doğrultusunda vakıflar kurmuştur.

Osmanlı’da vakıfların temel amacı, toplumda ihtiyaç sahibi insanların ihtiyaçlarını gidermek ve sosyal huzuru sağlamaktır. Vakıflar, eğitim, sağlık, ulaşım, su temini, din ve ibadet gibi alanlarda önemli hizmetler sunmuştur.

Osmanlı’da Vakıflar ile İlgili Bazı Örnekler

  • Eğitim alanında: Medreseler, mektepler, kütüphaneler, imaret ve tabhaneler vakıflar tarafından kurulmuştur.
  • Sağlık alanında: Hastaneler, şifahaneler, aşhaneler ve hamamlar vakıflar tarafından kurulmuştur.
  • Ulaşım alanında: Köprü, yol, han ve kervansaraylar vakıflar tarafından inşa edilmiştir.
  • Su temini alanında: Su kuyusu, çeşme ve hamamlar vakıflar tarafından yaptırılmıştır.
  • Din ve ibadet alanında: Camiler, mescidler, türbeler ve zaviyeler vakıflar tarafından inşa edilmiştir.

Osmanlı’da Vakıf Kültürünün Önemi

Osmanlı’da vakıf kültürü, toplumun her kesiminden insanın yararlanabileceği sosyal, ekonomik ve kültürel kurumların inşa edilmesine olanak sağlamıştır. Vakıflar, toplumun gelişmesine ve kalkınmasına önemli katkılarda bulunmuştur.

Osmanlı’da Vakıf Kültürünün Sınıfta Anlatılması

Osmanlı’da vakıf kültürü, toplumun her kesiminden insanın yararlanabileceği sosyal, ekonomik ve kültürel kurumların inşa edilmesine olanak sağlamıştır. Bu nedenle, Osmanlı’da vakıf kültürünün önemi ve yaygınlığı sınıfta anlatılmalıdır.

Sınıfta yapılan anlatımda, aşağıdaki konulara yer verilebilir:

  • Osmanlı’da vakıf kültürünün temel özellikleri
  • Osmanlı’da vakıfların kuruluş amacı
  • Osmanlı’da vakıfların hizmet alanları
  • Osmanlı’da vakıfların topluma katkıları

 

  1. Çevrenizde hayvanlara hizmet veren yerler var mı? Bu yerlerde neler yapılıyor?

Çevremizde hayvanlara hizmet veren çeşitli yerler bulunmaktadır. Bu yerler, hayvanların beslenmesi, barınması, tedavi edilmesi ve sahiplendirilmesi gibi konularda hizmet vermektedir.

Çevremizdeki Hayvanlara Hizmet Veren Bazı Yerler

  • Sokak hayvanları barınakları: Sokak hayvanlarının barınması ve beslenmesi için kurulan yerlerdir.
  • Hayvan hastaneleri: Hayvanların tedavi edilmesi için kurulan yerlerdir.
  • Hayvan rehabilitasyon merkezleri: Hasta, sakat veya terk edilmiş hayvanların rehabilite edilmesi için kurulan yerlerdir.
  • Hayvan sahiplendirme merkezleri: Sahipsiz hayvanların sahiplendirilmesi için kurulan yerlerdir.

Çevremizdeki Hayvanlara Hizmet Veren Yerlerde Yapılanlar

Çevremizdeki hayvanlara hizmet veren yerlerde, aşağıdaki faaliyetler yapılmaktadır:

  • Hayvanların beslenmesi
  • Hayvanların barınması
  • Hayvanların tedavi edilmesi
  • Hayvanların aşılanması
  • Hayvanların rehabilite edilmesi
  • Hayvanların sahiplendirilmesi

Çevremizdeki Hayvanlara Yardım Etmek

Çevremizdeki hayvanlara yardım etmek hem toplumsal hem de bireysel açıdan önemlidir. Hayvanlara yardım etmek, toplumda sevgi ve şefkat duygularının gelişmesine katkıda bulunur. Ayrıca, hayvanlara yardım etmek, bireyin kendini daha mutlu ve tatmin olmuş hissetmesini sağlar.

Çevremizdeki hayvanlara yardım etmek için, aşağıdakileri yapabiliriz:

  • Sokak hayvanlarını besleyebiliriz.
  • Sokak hayvanları için barınak kurabiliriz.
  • Sokak hayvanları için mama, su ve ilaç toplayabiliriz.
  • Sokak hayvanları için tedavi masraflarını karşılayabiliriz.
  • Sokak hayvanlarını sahiplendirebiliriz.

Osmanlı’da vakıf kültürü, topluma hizmet etmek ve sosyal huzuru sağlamak için önemli bir kurumdur. Çevremizdeki hayvanlara hizmet veren yerler ise, hayvanların yaşam koşullarını iyileştirmek ve onlara daha iyi bir yaşam sunmak için önemli bir çabadır.

1.ETKİNLİK

Görsellerden ve başlıktan hareketle metnin konusunu tahmin ediniz.

Bir çocuğun dedesinin arılara ve kuşlara su vermesini vakıf olarak adlandırması

ARILARI SULAMA VAKFI

Öğretmenimiz bir derste vakıfları anlatmıştı. Atalarımız, yüzyıllar boyunca vakıf adı verilen hayır dernekleri kurmuşlar. Kızılay gibi falan… Zenginlerden birkaçı bir araya gelirlermiş. Bahçelerini, dük­kânlarını, onların gelirlerini bir vakfa bağışlarlarmış. O gelirler vakfın kuruluş amacına uygun işlerde kul­lanılırmış. Fakir öğrenciler o paralarla okutulurmuş. O paralar, hastaneler ve hastalar için harcanırmış. O paralarla fakir ailelerin yiyecek, giyecek, yakacak gibi ihtiyaçları karşılanırmış. Vakıflara bağışlanan paralarla fakirlerin ücretsiz karın doyurdukları aş evleri yapılırmış.

Öğretmenimiz, biz çocukları hayrete düşüren şu bilgileri de vermişti:

— Atalarımız, hasta ve sakat köpeklerin, kedilerin beslenip bakılmaları için de vakıflar kurmuşlar. Bursa’da hasta leylekler için bir leylek hastanesi yapılmış. Bazı hayırseverler, kafeslerdeki kuşları para ile satın alarak onları salıverirlermiş.

Ben, öğretmenimin anlattığı bu güzel ve gurur verici bilgileri beynimin bir köşesine kaydettim. Zaman içinde de üzerine başka bilgiler yüklenince vakıflar konusu hafızamın derinliklerinde kaldı.

Ders yılının son günlerinden birindeydik. Sıcak yaz mevsimi, ilk günleri olmasına rağmen bunaltıyor­du. Öğleyin, bolca ter dökerek okuldan eve dönmüştüm. Daha çok gölgelerden yürümüşken ne kadar da çok terlemiştim.

Eve vardığımda dedemi bahçede buldum. O, vaktinin çoğunu bahçede geçirirdi. Durmadan ağaç­larla çiçeklerle uğraşırdı.

— Dedeciğim, dedim. Bu sıcakta yine bahçedesin. Hasta olacaksın.

Dedemin elinde bir çinko çanak vardı. Bahçemizdeki çeşmeden su dolduruyordu. Suyu doldurunca musluğu kapattı. Bana sevgi dolu baktı.

— Kendimi yoracak işler yapmıyorum torunum, dedi. Merak etme, ben kendime dikkat ederim. Asıl sen kendine dikkat et. Gölgelerden yürü. Sıcaklarda oynama.

Dedemin elindeki küçük, eski bir çinko çanaktı. Acaba onunla ne yapacaktı? Niçin su ile doldurmuş­tu? Sordum.

— Dede, o çinko çanak ile ne yapacaksın?

— Arıları, kuşları sulayacağım yavrum.

Arıları, kuşları sulamak!.. Bu nasıl bir işti böyle? Köpeğin, kedinin, ineklerin sulandığını duymuştum da arılara ve kuşlara su içirildiğini hiç duymamıştım. Dedem konuşmasına devam etti.

— Evimizin çevresinde kuşlar uçuşuyor, arılar dolanıyor. Onlar, bu kurak yerde nereden bulup da su içecekler yavrum? Onların da suya ihtiyaçları var…

Dedem gitti, çiçeklerin bulunduğu yere elindeki su dolu çanağı koydu. Orada içi su ile doldurulmuş bir başka çinko çanak daha vardı. Dedem yaptığı işi anlatıyordu.

— Önceleri mahallelerde çeşmeler vardı. İnsanlar, oradan su içerlerdi. Çeşmenin yalağında biriken ve taşan sulardan da hayvancıklar faydalanırdı. Kuşlar, kimsenin olmadığı zamanlarda su birikintilerine yanaşırlardı. Küçücük gagalarını bandıra bandıra suyu içerlerdi. Arılar, birikintilerin kenarlarından su içmek için uğraşırlardı. Şimdi nerede o suları şırıl şırıl akan çeşmeler? Arılar, kuşlar nereden sulana­caklar?

O anda aklıma, öğretmenimin vakıflar hakkında verdiği bilgiler geldi. Atalarımız, yüzyıllar önce köpekler, kediler, leylekler için bile vakıflar kurmuşlardı.

Yüzyıllar sonra dedem de o güzel insanların torunu olduğunu göstermişti. Arılar ve kuşlar için bir vakıf kurmuştu işte.

— Dedeciğim, dedim. Sen bir vakıf sahibisin. Arıları Sulama Vakfı kurmuşsun…

— Ne kurmuşum, ne kurmuşum?

— Vakıf… Arıları Sulama Vakfı…

— Vakıf mı? Ne demek o?

Dedem, vakıf kelimesinin ne demek olduğunu bilmiyordu. Bilmemesi normaldi. O, ilkokul yüzü bile görmemişti. Okumayı yazmayı, seferberlikte, kahvelerde açılan kurslarda öğrenmişti. Fakat dedem, bilmemesine rağmen vakıf kelimesinin anlamına uygun hayırlı bir iş yapıyordu.

Ona, atalarımızın kurduğu vakıfları ve vermiş oldukları hizmetleri anlattım. Kendisinin de şu anda bir vakıf kurmuş olduğunu söyledim. Hoşuna gitti, gülümsedi, sordu:

— Demin ne vakfı demiştin torunum? Benim yaptığım işe bir ad koymuştun hani?

Dedemin vakfına verdiğim adı tekrarladım:

— Arıları Sulama Vakfı…

Dedem; “Arıları Sulama Vakfı!.. Arıları Sulama Vakfı!..” diye mırıldandı.

Bakışlarımızı çinko çanaklara doğru çevirdik. Sarıca arılar çanakların çevresinde dolanmaya başla­mışlardı bile. İçlerinden bir tanesi tabağın kenarına indi ve küçücük ağzını suya yanaştırdı. Sonra diğer arılar suya hücum ettiler. Çanağın kenarı su içmeye çalışan sarıca arılarla doldu. Az sonra da ağaçlarda cıvıldaşan serçeler gelecekti su içmek için.

Dedemin kurduğu “Arılar Sulama Vakfı” su hayrına böylece başlamış oldu.

Yıllar geçti. Dedem öte dünyaya göçtü. O çinko çanaklar, koyduğu yerde duruyor. Sularını ben dol­duruyorum. Balkondan, arıların ve serçelerin o çanaklardan su içmesini zevkle seyrediyorum.

Dedemin kurduğu “Arıları Sulama Vakfı” hizmet vermeye devam ediyor.

Hasan KALLİMCİ

2.ETKİNLİK

Aşağıda, okuduğunuz metinle ilgili verilen cümleleri mantık akışına uygun olarak sıralayıp metnin özetine ulaşınız.

  • Ben, öğretmenimin anlattığı bu güzel ve gurur verici bilgileri beynimin bir köşesine kaydettim.
  • Öğretmenimiz bir derste vakıfları anlatmıştı.
  • Dede o çinko çanak ile ne yapacaksın?
  • Eve vardığımda dedemi bahçede buldum. Elinde küçük eski bir çinko çanak vardı.
  • Atalarımız, yüzyıllar boyunca vakıf adı verilen hayır dernekleri kurmuşlar.
  • Arıları, kuşları sulayacağım yavrum.
  • Dedemin kurduğu “Arıları Sulama Vakfı” su hayrına başlamış oldu.
  • Okuduğunuz metnin içeriğine uygun başlıklar belirleyiniz.

Öğretmenimiz bir derste vakıfları anlatmıştı. Atalarımız, yüzyıllar boyunca vakıf adı verilen hayır dernekleri kurmuşlar. Ben, öğretmenimin anlattığı bu güzel ve gurur verici bilgileri beynimin bir köşesine kaydettim. Eve vardığımda dedemi bahçede buldum. Elinde küçük eski bir çinko çanak vardı. Dede o çinko çanak ile ne yapacaksın? dedim. Arıları, kuşları sulayacağım yavrum. Dedemin kurduğu “Arıları Sulama Vakfı” su hayrına başlamış oldu.

3.ETKİNLİK

Okuduğunuz metnin içeriğine uygun başlıklar belirleyiniz.

BU DÜNYA HEPİMİZİN

TÜM CANLILAR EŞİT OLSA

p

 

p

 

6.ETKİNLİK

Okuduğunuz metnin içeriğini kavrayabilmek için metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.

  1. Öğretmen derste öğrencilere ne anlatıyor?

Öğretmen derste öğrencilere vakıfları anlatıyor.

  1. Vakıflar, kimler tarafından nasıl kuruluyor?

Vakıflar, genellikle zengin kişiler tarafından kuruluyor. Kurmak için bir miktar para veya mal varlığı bağışlanıyor. Bu bağış, vakfın kuruluş amacına uygun olarak kullanılıyor.

  1. Atalarımız eksiden hangi vakıfları kurmuşlar?

Atalarımız, yüzyıllar boyunca çeşitli vakıflar kurmuşlar. Bu vakıflar, eğitim, sağlık, sosyal yardım, çevre koruma gibi alanlarda hizmet vermişler.

  1. Yazarın dedesi bahçede ne yapıyor?

Yazarın dedesi, bahçesinde arılar ve kuşlar için su dolu çinko çanaklar bırakıyor.

  1. Yazarın dedesi bilinçli olarak bir vakıf mı kurmuştur? Yoksa kültürel bir mirası mı devam ettirmiş­tir? Nasıl?

Yazarın dedesi, bilinçli olarak bir vakıf kurmamıştır. Ancak, atalarımızın kurduğu vakıfların geleneğini sürdürmüştür.

  1. Okuduğunuz metinden çıkardığınız sonucu (ana fikri) söyleyiniz.

İnsanların çevreye ve canlılara karşı duyarlı olması gerekir.

p

8.ETKİNLİK

 

İş, Durum ve Oluş Fiilleri

Türkçede fiiller, anlamlarına göre üç gruba ayrılır: iş fiilleri, durum fiilleri ve oluş fiilleri.

İş (kılış) Fiilleri:

Kişinin kendi isteğiyle gerçekleştirdiği ve bir nesneyi etkilediği fiillere “iş (kılış) fiili” denir. Bu tür fiillerde öznenin yaptığı işten etkilenen bir nesne bulunabilir.

Cümlede özneyi bulmak için şu soruları sorarız: “Kim, ne?” Özneyi bulduktan sonra “öznenin yaptığı işten etkilenen bir nesne” olup olmadığını anlamak için de şu soruyu sorarız: “Ne, neyi, kimi?” Eğer bu sorulara cevap alabiliyorsak karşımızdaki fiil iş (kılış) fiilidir.

Örnek:

“Ali kitabını okudu.” cümlesinde “okudu” fiili nesne alabildiği için “iş (kılış) fiili”dir.

  • Özne: Ali
  • Fiil: okudu
  • Nesne: kitabını

 

Durum Fiilleri:

Öznenin sürekli bir durumunu ifade eden fiillere “durum fiili” denir. Bu tür fiillerde öznenin yaptığı işten etkilenen bir nesne bulunmaz. Bu yüzden durum fiillerinde fiille sorduğumuz “ne, neyi, kimi?” sorularından birine cevap alamayız.

Durum fiilleri, insanların bazen kendi isteğiyle bazen kendi iradesi dışında gerçekleştirdiği fiillerdir ve bitmesi için başka bir fiilin başlaması gerekir. Yani bir durum fiili kendiliğinden devam etmez, bir başka eylemin etkisiyle sonlanır.

Örnek:

“Ali koştu.” cümlesinde “koştu” fiili nesne alamadığı için “durum fiili”dir.

  • Özne: Ali
  • Fiil: koştu
  • Nesne: yok

 

Oluş Fiilleri:

Kişinin iradesi dışında meydana gelen değişimi ifade eden fiillere “oluş fiili” denir. Oluş fiillerinde genellikle “eylemin zaman içerisinde kendiliğinden olma” durumu söz konusudur.

Oluş fiilleri, bir durumun kendi kendine değiştiği veya değişmekte olduğu anlamını taşır. Bu fiiller, bir durumun varlığını sürdüğü veya bir başka duruma dönüştüğü zaman sürecini anlatır.

Örnek:

“Elmalar olgunlaştı.” cümlesinde “olgunlaştı” fiili, kişinin kontrolü dışında zaman içinde gerçekleşen bir değişimi ifade ettiği için “oluş fiili”dir.

  1. Özne: Elmalar
  2. Fiil: olgunlaştı
  3. Nesne: yok

Aşağıdaki bilgi kutusunu inceleyiniz.

Bir kılış (iş), oluş, durum bildiren kelimelere fiil denir.
Fiiller, varlıkların hareketlerini zaman ve kişiye bağlı olarak bildirir.

Fiiller, bildirdikleri anlam özelliklerine göre kılış (iş), oluş ve durum fiilleri olarak üçe ayrılır:

1.Kılış (iş) fiilleri, bir özne tarafından gerçekleştirilen ve bir varlığı etkileyen fiillerdir: oku-,
yaz-, sil-, yıka- …

2.Oluş fiilleri, bir durumdan başka bir duruma geçmeyi anlatan fiillerdir. Oluş fiillerinde daha
çok zaman içinde kendiliğinden olma söz konusudur. Öznenin kendi iradesi dışında geçirdiği
değişimi anlatan fiillerdir: yaşlan-, küflen-, kızar-, paslan-, eri-, bayatla- …

3.Durum fiilleri, öznenin hangi durumda olduğunu bildiren fiillerdir. Özne, fiili kendi üzerinde
gerçekleştirir. Durum fiillerinde öznenin yaptığı işten etkilenen bir nesne yoktur. Bitmesi için
başka bir fiilin başlaması gerekir: uyu-, ağla-, gül-, otur- …

Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. Cümlelerdeki fiillerin bildirdiği anlam özelliklerini yazınız.

Çatıdaki karlar hava ısınınca eridi. Oluş Fiili 
Bugün yeni bir hikâye yazdım. İş Fiili 
Parktaki çimlerde üç aile oturuyor. Durum Fiili
Bahçedeki ağacın yaprakları sararmış. Oluş Fiili 
Fatih, av köşkü yapmak için toprak istedi. İş Fiili 
Elçiler ve Konstantin çaresiz sustular. Durum Fiili
Fatih’in ince ve kıvrak zekâsı birden parladı. Oluş Fiili 
Rumeli Hisarı’nın bulunduğu geniş sahayı çevirdi. İş Fiili 
Fatih, devlet büyükleriyle konuştu. Durum Fiili

 

 

Arının konuşmasında geçen fiilleri anlam özelliklerine göre değerlendiriniz.

Artık bu bahçede yaşaya­mam. Çiçekler solmuş, meyveler çürümüş, yapraklar sararmış, kuşlar göç etmiş.

Yaşayamam, göç etmiş  (durum)

Solmuş, çürümüş, sararmış (oluş)

9. ETKİNLİK

“Yardımseverlik, paylaşma” duygularını öne çıkaran bir hikâye yazınız. Yazınıza serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşan bir taslak hazırlayarak başlayınız. Yazdıklarınızı sınıf ve okul panosunda paylaşmak için hazırlık yapınız.

Serim:

Bir zamanlar Küçük Kasaba’da, adını herkesin bilmediği ama kalpleri ısıtan bir kız çocuğu olan Elif yaşarmış. Elif, annesi ve babasıyla sade bir evde yaşar, ancak gülüşü ve yardımseverliğiyle etrafındakilere mutluluk saçarmış.

Bir gün, kasabada büyük bir fırtına kopmuş ve birçok ev yıkılmış, insanlar zor durumda kalmıştı. Elif, annesiyle birlikte sokaklarda dolaşırken, yardıma ihtiyacı olan bir aileyle karşılaştı. Bu aile, evleri yıkılmış ve hiçbir yerde barınacak bir yerleri kalmamıştı.

Düğüm:

Elif’in içindeki yardımseverlik duygusu hemen devreye girdi. Küçük kalbi büyük bir karar almak üzere çarpmaya başladı. Annesine dönüp, “Anne, bu aileye yardım etmeliyiz. Onları evimize misafir olarak kabul edebiliriz” dedi. Annesi, kızının önerisine gülerek, “Elbette, Elif. Senin yardımseverliğinle gurur duyuyorum” dedi.

Elif, aileyi evlerine davet etti. Küçük evleri biraz kalabalık olsa da, herkes bir arada uyum içinde yaşamaya başladı. Elif’in ailesi, sadece evini değil, yemeklerini, sevgisini ve neşesini de paylaştı. Kasaba halkı, Elif’in örnek davranışından etkilenerek yardıma muhtaç diğer ailelere de yardım elini uzatmaya başladı.

Çözüm:

Zamanla, kasaba yeniden ayağa kalktı ve insanlar birbirine daha da kenetlendi. Elif’in küçük adımı, büyük bir etki yaratmıştı. Kasaba halkı, birlikte çalışmanın ve yardımlaşmanın ne kadar güçlü olduğunu fark etmişti. Elif, sınıf arkadaşlarına ve öğretmenine, yardımseverlik ve paylaşma duygularının önemini anlatan bir konuşma yapmaya karar verdi.

Okul Panosu Hazırlığı:

Elif, öğretmeninden izin alarak sınıf panosunu süslemek için öğrencilerle birlikte çalışmaya başladı. Renkli kağıtlar, resimler ve yazılarla dolu bir panoyu hazırladılar. “Birlikte Güçlüyüz: Yardımlaşma ve Paylaşma” başlığı altında, kasabadaki olumlu değişimi ve birlikte başarmanın gücünü anlatan mesajlar yer aldı.

Panonun açılışında, Elif sınıf arkadaşlarına, “Birbirimize destek olalım, yardım edelim ve sevgimizi paylaşalım. Küçük adımlar, büyük değişimlere yol açabilir” dedi. Okul panosu, kasaba halkının birlikte geçirdiği zor zamanları hatırlatmakla kalmayıp, aynı zamanda yardımseverlik ve paylaşma duygularını canlı tutarak olumlu bir etki yarattı.

SONRAKİ DERSE HAZIRLIK

Millî sporcularımızın hayatıyla ilgili bir araştırma yapınız.

Ata sporlarımızdan bildiklerinizi listeleyiniz.

Televizyondan ya da internetten bir güreş müsabakası izleyiniz.

Millî sporcularımızın hayatıyla ilgili araştırma

Türkiye, spor alanında başarılı birçok sporcuya ev sahipliği yapmaktadır. Bu sporcular, hem ülke hem de dünya çapında başarılar elde ederek, ülkemizi temsil etmişlerdir. Milli sporcularımızın hayatları, zorluklarla dolu olsa da onların azmi ve kararlılığı, bu zorlukların üstesinden gelmelerine yardımcı olmuştur.

Ata sporlarımız

Ata sporlarımız, Türk milletinin geçmişten günümüze taşıdığı, kültürel değerlerimiz arasında yer almaktadır. Bu sporlar, genellikle güç, kuvvet ve dayanıklılık gerektirmektedir.

Ata sporlarımızdan bazıları şunlardır:

  • Güreş: En eski ve en yaygın ata sporlarımızdan biridir. Güreş, iki sporcunun bir minder üzerinde, belli kurallar çerçevesinde yaptığı bir spordur.
  • Yağlı güreş: Güreşin bir türüdür. Yağlı güreş, sporcuların vücutlarını yağlayarak yaptığı bir spordur.
  • Okçuluk: Yay ve ok kullanarak yapılan bir spordur. Okçuluk, hem güç hem de beceri gerektiren bir spordur.
  • At yarışı: Atların belirli bir mesafeyi belirli bir sürede koştuğu bir spordur. At yarışı, hem heyecanlı hem de riskli bir spordur.
  • Binicilik: Atların üzerinde yapılan bir spordur. Binicilik, hem fiziksel hem de zihinsel olarak zorlu bir spordur.

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır