Atatürk ve Millî Eğitim Metni Cevapları Sayfa 142-143-144-145-146-147-148
Atatürk ve Millî Eğitim Metni Cevapları Sayfa 142-143-144-145-146-147-148
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
Sizce Mustafa Kemal Atatürk “Öğretmenler yeni kuşağı, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni kuşak, sizin eseriniz olacaktır.” sözüyle ne anlatmak istemiştir? Düşüncelerinizi anlatınız.
Atatürk’ün “Öğretmenler yeni kuşağı, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni kuşak, sizin eseriniz olacaktır.” sözü, eğitim ve öğretmenlerin toplumdaki rolüne dair derin bir bakış açısı sunmaktadır. Bu sözle Atatürk, öğretmenlerin sadece bilgi aktaran kişiler olmadığını, aynı zamanda yeni nesli ve cumhuriyetin geleceğini şekillendiren önemli figürler olduğunu vurgulamak istemiştir.
ATATÜRK VE MİLLİ EĞİTİM
“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” diyen Atatürk, eğitim konusuna çok önem verirdi. O, bizzat düzenli ve sıkı bir öğrenim yapmış olmasından daima memnunluk ifade eder ve şunu tekrarlardı: “Bir çocuğun, normal tahsil devrelerinden geçerek yetişmiş olması şarttır.”
Öğretmenlik mesleğimde bana ilk önerisi şu olmuştur: “Talebe, her ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri nazarıyla bakacak ve öyle muamele edeceksin.”
Atatürk çalışma yaşamında, genellikle yorulmaz bir kudrete sahipti. Okumak onun için en büyük bir ihtiyaçtı. Yabancı dillerden Almancayı da anlamakla beraber, iyi bildiği Fransızcada yazılmış eserleri okumayı yeğlerdi. Onun dikkatle okuduğu kitapları, siz okuyacak olsanız işaretlemiş olduğu şekilleri incelediğinizde kitabın bütün ilginç taraflarının belirtilmiş olduğunu görürsünüz. Tarihî kitapları, daima harita ile izleyerek okur ve savaşlar için ayrıca krokiler çizerdi. En çok okumayı sevdiği konular; tarih, coğrafya, filoloji, hukuk, sosyoloji, iktisat ve sanat konuları idi. Roman az okurdu fakat şiirden hoşlanır ve onları asıl şairlerinden ve güzel okuyan edip arkadaşlarından dinlemesini severdi.
Onun en çok uğraştığı konulardan biri, millî eğitim ve kültür işlerine ait idi. Hatta bazı zamanlar “Eğer cumhur reisi olmasam maarif vekilliğini almak isterdim.” derdi.
Okul programlarıyla bizzat meşgul olur, okutulan kitapları gözden geçirir ve özellikle tarih derslerinin, ulusun bilincini yükselteceğine inanır ve Türklük dünyasının tarihini bir bütün olarak, uygarlık unsurlarına daha çok önem verilerek incelenmesini ve okutulmasını isterdi.
O, Türk büyüklerinden Alparslanlar, Fatihler, Yavuz ve Kanunilerin hayranı olmakla beraber, bizzat uygarlık eserleri vücuda getirmiş olan Mimar Sinanlar ve Piri Reislere de ayrı bir değer verirdi. Çünkü devlet başında ordular yönetmiş kişiler, tarihte Türk şanını ne kadar yükseltmişlerse diğerleri de Türk dünyasına ölmez eserler vermişlerdir.
Atatürk, her devirde Türk’ün uygarlık yapısına hizmet eden her bireyin değerini takdir etmenin zorunlu olduğunu prensip olarak kabul etmişti. O, 1935 yılında Türk Tarih Kurumuna hitaben diyor ki: “Sinan’ın heykelini yapınız.”
Evet, bir gün Türk yurdunun güzel şehirleri, her sahada ün salmış Türk büyüklerinin anıtlarını, heykellerini ulusun bir değerbilirliği olarak dikmelidir. Bu büyükleri örnek alacak ve daha üstün eserler meydana getirecek gençlerin, gelecek nesillerimizin değerleri arasında yer alacaklarına şüphe var mıdır?
Atatürk, bu ideallerin gerçekleşmesini daima ulusal eğitime ve kültür alanındaki ilerlemeye bağlamıştır. 1 Kasım 1937’de Büyük Millet Meclisini açış nutkunda bu düşünceyi doğrulayarak diyor ki:
“Büyük davamız, en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli bir inkılap yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa bir zamanda başarmak, bir fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz. Bu teşebbüste başarı ancak türeli (adaletli) bir planla ve en rasyonel tarzda çalışmakla mümkün olabilir. Bu sebeple okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları yaratmak ve işte bu önemli umdeleri en kısa zamanda temin etmek, Kültür Vekâletinin üzerine aldığı büyük ve ağır mecburiyetlerdir.
İşaret ettiğim umdeleri (ilkeleri) Türk gençliğinin dimağında ve Türk milletinin şuurunda daima canlı bir hâlde tutmak, üniversitelerimize ve yüksek okullarımıza düşen başlıca vazifedir.”
(…)
Afet İNAN
Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler
(Kısaltılmıştır.)
Afet İnan Hayatı ve Edebi Kişiliği
29 Kasım 1908 tarihinde Selanik’te doğan Afet İnan, Türk tarihçi, sosyolog ve Atatürk’ün manevi kızıdır. Atatürk’ün reformlarını ve fikirlerini yaymak için ömrünü adadı ve Türk tarihine ve sosyolojisine önemli katkılarda bulundu.
Eğitimi:
- 1924: Bursa Kız Muallim Mektebi’ni bitirdi.
- 1928: İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesi Tarih-Coğrafya Bölümü’nden mezun oldu.
- 1930: Doktorasını tamamladı.
Akademik Kariyeri:
- 1935: Doçent oldu.
- 1940: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde profesörlüğe yükseldi.
- 1950-1963: Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde dekanlık yaptı.
Başlıca Eserleri:
- Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün Nutuk’u (1931)
- Atatürk’ten Mektuplar (1956)
- Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi (1961)
- Tarihçiler ve Tarih Metodu (1964)
- Kadınlarımızın Vatan Hizmetlerinde Öncü Rolleri (1968)
Edebi Kişiliği:
Afet İnan, eserlerinde sade ve açık bir dil kullanmıştır. Tarihi olayları ve Atatürk’ün fikirlerini halkın anlayabileceği şekilde anlatmaya çalışmıştır. Ayrıca eserlerinde sık sık anekdotlara ve örnek olaylara yer vermiştir.
Atatürk’le İlişkisi:
Afet İnan, 1925 yılında İzmir’de öğretmenlik yaparken Atatürk’le tanıştı. Atatürk, Afet İnan’ın zekasından ve çalışkanlığından etkilendi ve onu manevi kızı olarak kabul etti. Afet İnan, Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından biri oldu ve onun reformlarını yaymak için önemli bir rol oynadı.
Ödülleri:
- 1965: Türkiye Cumhuriyeti Liyakat Nişanı
- 1974: Devlet Üstün Hizmet Madalyası
Ölümü:
Afet İnan, 8 Haziran 1985 tarihinde İstanbul’da vefat etti.
Afet İnan, Türk tarihine ve sosyolojisine önemli katkılarda bulunan, Atatürk’ün fikirlerini yaymak için ömrünü adayan önemli bir bilim insanıdır.
- ETKİNLİK
Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.
Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.
Kelime/Kelime Grubu: müferrih
Cümlem: Bu müferrih görüntü benim içimi açıyor.
Kelime/Kelime Grubu: tahsil
Cümlem: Bu sene ortaokul tahsilimi bitireceğim.
Kelime/Kelime Grubu: mecburiyet
Cümlem: Bunu bir mecburiyet olarak görmenizi istemem.
Kelime/Kelime Grubu: dinamik
Cümlem:
Kelime/Kelime Grubu: nutuk
Cümlem: Bana nutuk çekmeyi ne zaman bırakacaksınız.
Kelime/Kelime Grubu: ideal
Cümlem: Ben idealleri olan bir gencim.
Kelime/Kelime Grubu: ideoloji
Cümlem: Bu ideolojiyi anlamak için çok okumak gerekir.
Kelime/Kelime Grubu: prensip
Cümlem: Bu davranış benim prensiplerime uygun değil.
- ETKİNLİK
Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.
- Atatürk’ün eğitim konusuna verdiği önem hangi sözünden anlaşılmaktadır?
Atatürk’ün eğitime verdiği önem “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” “Bir çocuğun, normal tahsil devrelerinden geçerek yetişmiş olması şarttır.” sözlerinden anlaşılmaktadır.
- Atatürk’ün, Afet İnan’a mesleği ile ilgili yaptığı ilk önerisi nedir?
Atatürk’ün Afet İnan’a mesleği ile ilgili yaptığı ilk önerisi, “Talebe, her ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri nazarıyla bakacak ve öyle muamele edeceksin.” olmuştur. Bu öneriyle Atatürk, öğretmenlerin öğrencilere saygı duymaları ve onları geleceğin yetişkinleri olarak görmeleri gerektiğini vurgulamıştır.
- Atatürk en çok hangi konularda okumayı seviyormuş?
Atatürk en çok tarih, coğrafya, filoloji, hukuk, sosyoloji, iktisat ve sanat konularında okumayı seviyormuş.
- Üniversitelerimize ve yüksekokullarımızın gençleri yetiştirmekteki başlıca görevi nedir?
Atatürk’e göre üniversitelerimize ve yüksekokullarımıza düşen başlıca görev, “okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları yaratmak”tır. Bu görevler, Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınması için son derece önemlidir.
- Atatürk’ün millî eğitimin başarılı olması için önerileri nelerdir?
Eğitim programlarının akılcı (rasyonel) bir şekilde hazırlanması, Türklük dünyasının tarihini bir bütün olarak uygarlık unsurlarına daha çok önem verilerek incelenmesi ve okutulması.
- ETKİNLİK
Aşağıdaki soruları cevaplayarak okuduğunuz metnin türünü belirleyiniz.
- Metin; herhangi bir konuda bilgi vermek, bir tezi kanıtlamak, bir gerçeği ortaya koymak ya da bir düşünceyi savunmak için mi yazılmıştır?
Evet
- Yazar; metinde kanıt, belge ve inandırıcı veriler sunup düşüncelerini ispatlamaya çalışmış mıdır?
Evet
- Metinde açık, anlaşılır ve ciddi bir dil mi kullanılmıştır?
Evet
- Tutarlı, tarafsız, bilimsel bir üslup mu kullanılmıştır?
Evet
Metnin Türü: MAKALE
- ETKİNLİK
Düşünce, duygu ya da ilkeleri kısa ve öz bir biçimde anlatan sözler “özdeyiş” olarak adlandırılır. Özdeyişleri kimin söylediği bellidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün aşağıdaki özdeyişlerini okuyunuz. Atatürk’ün bu özdeyişlerle ne anlatmak istediğini altlarına yazınız.
Egemenlik milletindir.
Bu özdeyişle Atatürk, Türk milletinin kendi kendini yönetme hakkına sahip olduğunu vurgulamak istemiştir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden biridir ve anayasada da yer almaktadır.
Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.
Atatürk, sporun sadece bedensel gelişme için değil, aynı zamanda zihinsel ve ahlaki gelişme için de önemli olduğunu düşünüyordu. Bu özdeyişle, sporcuların zeki, çevik ve ahlaklı olmalarını teşvik etmiştir.
Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, muvaffakiyet için en hakikî yol gösterici ilimdir, fendir.
Atatürk, ilim ve fenni (bilimi) her şeyin temel taşı olarak görüyordu. Bu özdeyişle, maddi ve manevi alanda başarıya ulaşmanın tek yolunun ilim ve fen olduğunu vurgulamak istemiştir.
Büyük işleri yalnız büyük milletler yapar.
Atatürk, Türk milletinin büyük bir millet olduğuna ve büyük işler başarabileceğine inanıyordu. Bu özdeyişle, Türk milletini büyük hedefler koymaya ve bu hedeflere ulaşmak için çalışmaya teşvik etmiştir.
- ETKİNLİK
Sınıfınızda “Atatürk’ün millî eğitime verdiği önem” konulu bir konuşma yapınız. Yaptığınız konuşmayı aşağıdaki ölçütlere göre değerlendiriniz.
Sevgili Arkadaşlarım,
Bugün sizlerle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün milli eğitime verdiği önemden bahsedeceğim.
Atatürk, milli eğitimin bir milletin kalkınması ve gelişmesi için en önemli temel olduğunun bilincindeydi. Bu nedenle, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren milli eğitimi modernleştirmek ve geliştirmek için birçok reform yapmıştır.
Atatürk’ün milli eğitime verdiği önemi gösteren birçok örnek vardır. Bunlardan birkaçı şunlardır:
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu: Bu kanunla birlikte, eğitim-öğretim birleştirilmiş ve tüm okullar Millî Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır.
- Kızların Eğitime Katılımı: Atatürk, kızların da erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiğine inanıyordu. Bu nedenle, kızların eğitime katılımını teşvik etmek için birçok çalışma yapmıştır.
- Köy Enstitüleri: Köy Enstitüleri, öğretmen açığını kapatmak ve köylerde eğitim seviyesini yükseltmek amacıyla kurulmuştur.
- Harf Devrimi: Harf Devrimi, okuma yazma oranını yükseltmek ve Türkçeyi daha kolay öğrenmek için gerçekleştirilmiştir.
Atatürk’ün milli eğitime verdiği önem, Türkiye’nin eğitim sisteminin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bugün Türkiye’de eğitim seviyesi, Atatürk’ün döneminden çok daha yüksektir.
Ancak, Atatürk’ün hedeflerine ulaşmak için hala yapmamız gereken çok şey var. Eğitim sistemimizi daha da geliştirmek ve tüm vatandaşlarımıza kaliteli eğitim imkanı sunmak için çalışmaya devam etmeliyiz.
Atatürk’ün milli eğitime verdiği önemi anlamak ve onun hedeflerine ulaşmak için hepimize büyük görev düşmektedir. Bu görevi yerine getirmek için,
- Öğrenmeye ve bilgi edinmeye her zaman açık olmalıyız.
- Eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerimizi geliştirmeliyiz.
- Atatürk’ün ilkelerine bağlı kalmalı ve onları yaşatmalıyız.
Atatürk’ün milli eğitime verdiği önem ve onun bu konudaki hedefleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için kitap okuyabilir, araştırma yapabilir ve belgeseller izleyebilirsiniz.
Teşekkür ederim.