Babam Mustafa Kemal’i Kendi Evladı Gibi Severdi Metni Cevapları Sayfa 76-77-78-79-80-81-82

Babam Mustafa Kemal’i Kendi Evladı Gibi Severdi Metni Cevapları Sayfa 76-77-78-79-80-81-82

 

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Atatürk’ün Millî Mücadele Dönemi’nde yaptıklarını sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

Kemal ATATÜRK; 1919 yılının 19 Mayıs’ında Samsun’a çıkışı bir milletin uyanmasını sağlamıştır. Amasya Genelgesi Millî Mücadele ruhunu oluşturmuştur. Erzurum ve Sivas’a giderek Türk Milleti’nin emperyalist güçlere karşı bağımsızlık ve bütünlüğünü koruduğu Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştır.

Anı türü ile ilgili edindiğiniz bilgileri sınıfa aktarınız.

Anı, bir kimsenin başından geçen ya da yaşadığı dönemde tanık olduğu olayları ve durumları konu edindiği yazı türüdür. Anılarda, yazarın yaşadığı dönemdeki olaylara ve kişilere dair izlenimleri, duygu ve düşünceleri yer alır.

Anı türünün başlıca özellikleri şunlardır:

  • Anılar, yazarın yaşadığı dönemdeki olaylara ve kişilere dair gerçekleri anlatır.
  • Anılarda, yazarın kişisel yorum ve değerlendirmelerine yer verilir.
  • Anılar, yazarın duygu ve düşüncelerini yansıtır.
  • Anılar, nesnel bir anlatımla yazılabilir, ancak yazarın kişisel yorum ve değerlendirmeleri nedeniyle öznel bir anlatım da içerebilir.

Anı türünün başlıca amaçları şunlardır:

  • Hayat tecrübelerini paylaşmak
  • Olaylara açıklık kazandırmak
  • Unutulmaya yüz tutan toplum değerlerini tanıtmak ve yaşatmak

BABAM, MUSTAFA KEMAL’İ KENDİ EVLADI GİBİ SEVERDİ

Babam, Mustafa Kemal’i sever ve bizlerden ayırt etmezdi. Bu sevgi, babam ölünceye kadar sarsıl­madan devam etmiştir. Onu genç yaşında tanımış olmaktan iftihar duyduğunu her vesile ile söylerdi. Birinci Dünya Savaşı’nda Mustafa Kemal’in yaptığı Çanakkale savaşlarını çok yakından izlemiş, ben Filistin Cephesi’nde iken İstanbul’dan yazdığı bir mektupta: “Mustafa Kemal, büyük bir asker olduğunu ispat etmiştir.” diye uzun uzun ondan bahsetmişti.

Mütareke yıllarının felaketli günlerinde Mustafa Kemal, vatanın kurtuluşu mücadelesine atılmak için Anadolu’ya geçmek çarelerini aradığı sıralarda:

— Mustafa Kemal Paşa, beni çağırdığı anda gelmez ve emrine girmezsem, namerdim, demiş­ti. Mustafa Kemal’in de, o gün bu mülakatta hazır bulunan Hüseyin Rauf’un (Rahmetli Başvekil ve Büyükelçi Rauf Orbay) da gözleri dolu dolu olmuştu. Rauf, Mustafa Kemal ile beraber İstanbul’dan ayrılmaya karar vermişti.

19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, millî kurtuluş davasının öncüsü olmuş, mukad­des ihtilalin bayrağını kuvvetli elleri arasına almıştı. Ben, Ankara’da önce 20. Kolordu, daha sonra Batı Anadolu Millî Kuvvetler Başkumandanı olarak bütün samimiyetim ile, inanışım ile ve bütün mev­cut imkânlarımla kendisini destekliyor ve onu lider olarak tanıyordum. Doğuda da aynı desteği şimdi Allah’ın rahmetine kavuşmuş olan Kâzım Karabekir yapıyordu.

Sivas Kongresi toplanmak üzere idi. Kongreye katılmak için Sivas’a giden arkadaşlar Ankara’ya da uğruyorlardı. 29 Temmuz 1919’da hiç beklemediğim bir olayla karşılaştım. 20. Kolordu karargâhı­nın kumandanlık odasında idim. Birdenbire içeriye Kurmay Başkanım Binbaşı Ömer Halis (Rahmetli İstanbul Kumandanı Korgeneral Ömer Halis Bıyıktay) girdi.

— İstanbul’dan eski bir asker geldi. Sizi görmek istiyor, dedi. Kim olduğunu sordum.

— Babanız İsmail Fazıl Paşa hazretleri.

Ben hayretler içinde iken paşa babam da içeriye girmiş bulunuyordu. Onun İstanbul’da verdiği söze sadık kalarak mücadele ve millî mukavemet hareketlerinde bir fiil yer almış olması bizim için çok önemli bir kazançtı. Bu gelişten en ziyade memnun olacak Mustafa Kemal’di. Diğer taraftan rahatını düşünen meşakkate katlanmak istemeyen, bu yüzden de İstanbul’dan ayrılmayı göze almayan payitahttaki dev­let ricaline de bir fedakârlık örneği olmuştu. Ancak babam altmış dokuz yaşında idi. Dinç görünmesine rağmen girdiği savaşlarda, istibdat devrinde geçen ve uzun yıllar süren menfa hayatında bir hayli yıp­ranmıştı. Bunu yakından biliyordum. Sonra ailemizin reisi idi. Anadolu’ya geçmekte ihtiyar anneciğimi yalnız bırakmış olacaktı.

Endişelerimi kendisine söyledim. Bugün gibi hatırlarım, kaşlarını çatarak şu ihtarda bulunmuştu:

— Milletin istiklali bahis mevzuu olurken aile endişesi nazarı itibara alınmaz. Çünkü aile huzur ve rahatı ancak milletin huzur ve kurtuluşu ile kaimdir.

Sonra ilave etmişti:

— Ben Mustafa Kemal ile beraber, onun emrinde, onun gittiği yolda sonuna kadar yürüyeceğim. Bu kararı İstanbul’dan ayrılmadan çok evvel vermiştim.

Gözlerimde yaşlar tanelenmişti. Babam üç beş gün Ankara’da kaldı. Sonra kongrede delege olarak bulunmak üzere Sivas’a hareket etti. Veda ederken:

— Biliyor musun Fuat, dedi. Mustafa Kemal Paşa’yı ne kadar göreceğim geldi. Bir oğlumu İstanbul’da bırakmıştım. İkincisini Ankara’da buldum. Üçüncüsüne Sivas’ta kavuşacağım.

Babamın birinci oğlum dediği İstanbul’da irtibat subayı olarak bıraktığım ağabeyim Yüzbaşı Mehmet Ali, ikincisi de bendim. Sivas’ta kavuşacağını söylediği üçüncü oğlu ise Mustafa Kemal’di.

İsmail Fazıl Paşa, ilk Millî Hükûmet’in nafıa vekili, yani bayındırlık bakanı olmuştur.

Yukarıda yazdıklarıma, benim için hazin olan ufak bir hatıramı da ekleyerek bu bahsi kapatacağım. Batı Cephesi Kumandanlığı’ndan ayrılmış, 21 Kasım 1920’de Moskova Büyük Elçiliğine tayin olunmuş­tum. Hasta babamı yalnız başına bırakacaktım. İtiraf etmeliyim ki işlerimin fazlalığından kendisiyle lüzu­mu kadar meşgul olamamıştım. Doktorlar, damar sertliği hastalığının Ankara’nın sert havasıyla bağ­daşmayacağını, Avrupa’yı ve İstanbul’u arzu etmediğine göre, Antalya’ya giderek bir müddet istirahat tavsiyesinde bulunmuşlardı. Arkadaşları da Almanya’ya gönderilmesi fikrini ileri sürmüşlerdi. Mustafa Kemal, bir kabine toplantısından sonra beni bir kenara çekerek:

— İsmail Fazıl Paşa’nın sıhhi durumunu iyi görmüyorum. İstirahata çok ihtiyacı var. Fakat Ankara’dan ayrılmak istemiyor. Bir kere de siz ısrar ediniz, demişti. Aynı ricayı babama iki üç defa tekrarlamıştım. Fakat hepsinde de ret cevabı almıştım. Bununla beraber Mustafa Kemal Paşa’nın emrini yerine getir­mek için son bir defa daha müracaata karar verdim. Akşam buluştuğumuz zaman muhakkak suretle Almanya’ya gitmesini, annemi de yanına almasını söyledim. Biraz düşündü, sonra:

— Hayır, dedi. Ankara’dan ayrılmayacağım.

Sordum:

— Ankara’da oturmaktan büyük zevk duyuyorum. Hastalığımı ben de biliyorum. Fakat ısrar etme ve artık bir şey sorma.

Rica ve ısrarlarım yine boşa çıkmıştı.

Ankara’dan ayrılacağım gün, veda ziyaretine gittiğim zaman, babamı fazla heyecanlı buldum. Yüzümden, gözümden öptü. İşte o zaman neden Ankara’da kalmak istediğini ilk defa açıkladı:

— Bu mukaddes mücadelenin zaferle neticelenmesini görmek müyesser olmazsa, beni bu millî idarenin merkezinde bir yere gömersiniz. Bu arzumu Mustafa Kemal’e de söyle, Bir oğlum sen isen, bir oğlum da odur.

(…)

Ali Fuat CEBESOY

Ali Fuat Cebesoy Kimdir?

Ali Fuat Cebesoy 23 Eylül 1882 tarihinde İstanbul Salacak doğdu. İlk öğrenimini Erzincan’da, orta öğrenimini İstanbul’da bulunan Saint Joseph Lisesi’nde tamamladı. Daha sonra babasının gönülsüzlüğüne rağmen Harp okuluna girdi. Burada Mustafa Kemal Atatürk ile aynı sınıfa düştü. Daha sonra 11 Ocak 1905’de akademiden 8. olarak mezun oldu. Beyrut’ta kıta hizmetinde bulundu. Trablusgarp ve Balkan Muharebeleri’nde yer aldı. 1. Dünya Savaşı zamanında gerçekleşen Kanal Harekatı’nda büyük başarılar kazandı. Milli Mücadele döneminde Doğu Anadolu cephesinde 16. kolorduda 5. Tümen’in komutanlığı yaptı. Bunun yanında Batı Cephesi’nde Yunan kuvvetlerine karşı mücadele etti.

10 Mayıs 1921 tarihinde Ankara’ya dönerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde siyasi çalışmalar içerisine girdi. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin başkanlık görevini yürüttü. Ayrıca Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurulmasında öncü oldu. Öte yandan Bayındırlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve TBMM Başkanlığı da yaptı. 1946 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa ederek Demokrat Parti’ye katıldı. 1950’de Eskişehir, 1954 ve 1957 seçimlerinde de İstanbul’dan milletvekili seçildi. Ayrıca yaşamı boyunca birçok eser de yazan Ali Fuat Cebesoy 10 Ocak 1968 tarihinde İstanbul’da hayatını kaybetti. Cenazesi Geyve civarındaki Alifuatpaşa beldesinde bulunan Merkez Camii’nin avlusunda toprağa verildi.

ESERLERİ

 Birüssebi – Gazze Meydan Muharebesi ve 20. Kolordu
 Milli Mücadele Hatıraları
 Moskova Hatıraları
 Siyasi Hatıralar
 Mektep Arkadaşım Atatürk
 Mustafa Kemal – Milli Lider

 

1koal0b

2.ETKİNLİK

Metnin görsellerini sırasıyla inceleyiniz. Görsellerden ulaştığınız sonucu yazınız.

Atatürk’ün katıldığı kongre ve toplantılara ait görseller verilmiştir. Bu görseller sayesinde Atatürk’ün diplomatik açıdan da çok emek harcadığı sonucuna ulaşmak mümkündür.

3.ETKİNLİK

Okuduğunuz metnin içeriğine yönelik sorular hazırlayınız. Sonra bu soruları sınıfta arkadaşlarınıza sorunuz.

  • Metnin yazarının babası kimdir?
  • Yazarın babasının üç oğlum var dediği üç kişi kimdir?
  • Doktorlar, yazarın babası için nereye gitmesini önermiştir?

4.ETKİNLİK

Okuduğunuz metnin türüyle ilgili dikkatinizi çeken özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde yazınız.

Yazarın kendi başından geçen ya da yaşadığı dönemde tanık olduğu olayları ve durumları anlattığı yazı türü olan anıdır.

  • Yazarın yaşadığı dönemdeki olaylara ve kişilere dair gerçekler anlatılmıştır.
  • Yazarın duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır.
  • Öznel bir anlatımı vardır.

25lo3em

6oj9da8

7.ETKİNLİK

Aşağıdaki kelime ve kavram havuzundan kelimeler seçerek hikâye edici bir metin yazınız. Yazınızda olay, kişiler, zaman ve mekân unsurlarını belirleyerek hikâyenin serim, düğüm, çözüm bölümlerini oluş­turunuz. Yazınıza uygun bir başlık belirleyiniz. Yazınızı zenginleştirmek için deyim, atasözü, özdeyişler­den yararlanınız. Yazınızın içeriğine uygun anlatım biçimlerini kullanmaya çalışınız.

 

ls9vyuz

Başlık: Cumhuriyetimizin Değerleri

Olay: Aslı’nın cumhuriyet değerlerini anlatan konuşması.

Kişiler: Aslı, öğretmeni, okul müdürü, öğrenciler, törene katılanlar.

Zaman: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.

Mekân: Okul bahçesi.

Serim:

Aslı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda okulda düzenlenen törene katılmak için heyecanla hazırlanıyordu. Uzun zamandır bu törende konuşma yapmak istiyordu. Konuşmasında cumhuriyetimizin değerlerini anlatacak, cumhuriyetimizin ne kadar önemli olduğunu vurgulayacaktı.

Düğüm:

Tören günü geldiğinde, Aslı heyecanlıydı ama aynı zamanda da çok mutluydu. Sonunda hayalini gerçekleştirecekti. Öğretmeni ona sahneye çıkmadan önce şu sözleri söyledi:

“Aslı, bu konuşmayı senin için değil, bizim için yapıyorsun. Cumhuriyetimizin değerlerini tüm Türkiye’ye duyurmak için elinden geleni yap.”

Aslı sahneye çıktı ve konuşmasına başladı. Konuşmasında cumhuriyetin ne demek olduğunu, cumhuriyetin bize kazandırdıklarını, cumhuriyetimizin değerlerini anlattı. Konuşması duygusal ve etkileyiciydi. Salondaki herkes Aslı’yı dinliyor, ona alkışlıyordu.

Çözüm:

Aslı konuşmasını bitirdiğinde salonda büyük bir alkış koptu. Okul müdürü Aslı’yı kutladı ve ona en iyi öğrenci ödülünü verdi. Aslı çok mutluydu. Hayalini gerçekleştirmişti ve cumhuriyetimizin değerlerini tüm Türkiye’ye duyurmuştu.

SONRAKİ DERSE HAZIRLIK

Sınıfa Millî Mücadele’yi, Atatürk’ün kişilik özelliklerini konu alan şiirler getiriniz.

Millî Mücadeleyle İlgili Şiir:

TOPRAKLARIMIZDA FİLİZLENEN İSTİKLÂL ÇİÇEĞİ

Bir destan yazıldı topraklarında,

Millî mücadelede birleşti yürekler.

Çıktık yola, vatan için canlar verildi,

İstiklâl uğruna yazıldı destanlar.

***

Kurtuluş Savaşı’nda direnişin adı,

Mustafa Kemal önderlikte birleştik.

Toprağa düşen her bir kahraman,

Vatan için can veren bir neferdi.

***

Göğsünde yanan vatan sevgisiyle,

Atatürk’ün izinde yürüdük.

Millî mücadele destanı yazıldı,

Şehitlerimizle birleşti Türk milleti.

Mesut Hayat

Eğitimci/Yazar 

XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX

Atatürk’ün Kişilik Özellikleriyle ilgili Şiir:

MUSTAFA KEMAL’İM

Önderlikte zirve, cesaretin örneği,

Atatürk’ün kişiliği eşsiz bir destan.

Vatan sevgisiyle dolu yüreği,

İlkeleriyle aydınlatan bir kaptan.

***

Liderlikte örnek, adaletin simgesi,

Dürüstlüğüyle parlayan bir yıldız.

Cumhuriyeti kuran büyük önder,

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin ışığı.

***

Ulu önderimiz, bilge devlet adamı,

Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin lideri.

Atatürk’ün mirası, modern Türkiye,

İlkeleriyle yaşayan eşsiz bir önder.

Mesut Hayat

Eğitimci/Yazar 

 

Yaşadığınız bölgede Millî Mücadele hareketi nasıl yaşanmış? Büyüklerinizden sorup öğreniniz.

Ben İstanbul’da yaşıyorum. İstanbul, Milli Mücadele döneminde önemli bir merkez olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Milli Mücadele’yi başlatmak için İstanbul’dan kaçarak Samsun’a gitmişlerdir. İstanbul’da Milli Mücadele’yi destekleyen birçok kişi ve kuruluş da olmuştur.

Benim büyüklerim, İstanbul’da Milli Mücadele döneminde yaşananları bana şöyle anlatmışlardır:

“İstanbul, o dönemde işgal altındaydı. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan askerleri şehri işgal etmişlerdi. Bu durum, İstanbulluları çok rahatsız ediyordu. İnsanlar, işgalden kurtulmak ve bağımsızlıklarını kazanmak istiyorlardı.

İstanbul’da Milli Mücadele’yi destekleyen birçok kişi ve kuruluş vardı. Bu kuruluşlardan biri de Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ydi. Cemiyet, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarıyla birlikte çalışıyordu. Cemiyet, İstanbul’da Milli Mücadele’yi desteklemek için çeşitli propaganda çalışmaları yürütüyordu.

İstanbul’da Milli Mücadele’yi destekleyen bir diğer kuruluş da Karakol Cemiyeti’ydi. Cemiyet, gizli bir şekilde çalışıyordu. Cemiyet, işgalcilere karşı sabotaj ve direniş faaliyetleri yürütüyordu.

İstanbul’da Milli Mücadele’yi destekleyen kişiler arasında, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar, askerler ve sivil halk da vardı. Bu kişiler, işgalcilere karşı çeşitli protestolar ve gösteriler düzenlediler.

İstanbul’da Milli Mücadele’nin en önemli olaylarından biri, 16 Mart 1920’de gerçekleşen İstiklal Savaşı’nın ilan edilmesiydi. Bu ilan, İstanbul’da büyük bir coşku ile karşılandı.

İstanbul, Milli Mücadele döneminde çok önemli bir rol oynamıştır. İstanbul’daki halkın ve kuruluşların desteği, Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasında önemli bir katkı sağlamıştır.”

Büyüklerimin anlattıklarına göre, İstanbul’da Milli Mücadele döneminde yaşananlar çok zorlu olmuştur. Ancak İstanbullular, işgalden kurtulmak ve bağımsızlıklarını kazanmak için büyük bir mücadele vermişlerdir. Bu mücadelenin sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır