Bayram Yeri Metni Cevapları Sayfa 100-101-102-103-104-105-106-107-108-109
Bayram Yeri Metni Cevapları Sayfa 100-101-102-103-104-105-106-107-108-109
Düşünelim – Tartışalım
- Bayram fotoğraflarının olduğu bir sınıf panosu hazırlayınız.
Bunu sınıf ortamında kendiniz yapmalısınız.
- Bayram kutlamalarında neler yapıyorsunuz? Anlatınız.
Bayramlar, ailemiz ve sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, coşku ve sevinç dolu özel günlerdir. Ben de bu özel günleri en güzel şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Bayram kutlamalarımda yaptıklarım şunlardır:
- Bayram Namazı: Bayram sabahı erken kalkıp bayram namazına gidiyorum. Bu, bayramın manevi atmosferini hissetmem ve şükretmem için önemli bir an.
- Bayramlaşma: Namazdan sonra aile büyüklerimizle ve yakınlarımızla bayramlaşıyoruz. Birbirimize sarılıp öpüşerek, güzel dileklerde bulunuyoruz.
- Ziyaretler: Bayram boyunca akraba ve dostlarımızı ziyaret ediyoruz. Onlarla sohbet edip, birlikte vakit geçirmekten keyif alıyoruz.
- Yemekler: Bayramların olmazsa olmazı tabii ki lezzetli yemekler. Ailemizle birlikte bayram sofrası hazırlıyor, çeşitli yemekler pişiriyoruz. Bu sofralarda sohbet ve kahkahalar eksik olmuyor.
- Eğlence: Bayramlar eğlenmek için de güzel bir fırsat. Bazen parklara ve bahçelere gidip piknik yapıyoruz, bazen de oyunlar oynayarak vakit geçiriyoruz.
- Eski bayramlar ile şimdiki bayramların kutlanışı arasında fark var mı? Açıklayınız.
Eski bayramlarla şimdiki bayramların kutlanışı arasında bazı farklar olduğunu düşünüyorum. Eskiden bayramlar daha uzun sürermiş ve insanlar daha samimi bir şekilde kutlarmış. Bayramlaşmalar daha uzun sürer, komşular birbirleriyle daha fazla ilgilenirmiş. Günümüzde ise bayramlar daha kısa ve daha hızlı bir tempoda kutlanıyor. Teknolojinin gelişmesiyle iletişim şeklimiz de değişti. Artık yüz yüze görüşmek yerine telefonla veya mesajlaşarak bayramlaşıyoruz.
Ancak bazı gelenekler hala devam ediyor. Bayram namazı kılmak, büyüklerle bayramlaşmak, akraba ve dostları ziyaret etmek gibi gelenekler hala yaşatılıyor. Bu geleneklerin devam etmesi bence çok önemli. Çünkü bu gelenekler bizi birbirimize bağlıyor ve ailemizin ve toplumumuzun değerlerini hatırlatıyor.
BAYRAM YERİ
Ninem bayramın birinci gününden tutturdu, “İlla beni bayram yerine götür.” diye.
– Aslan nineciğim, pamuk nineciğim, sen büyüksün, bayramın birinci günü evde oturmalısın, konu komşu elini öpmeye gelecekler, dedim.
– Olur, dedi ama gönülsüz.
Çocuk gibi olmuştu son zamanlarda nineciğim. Örneğin, küçücük bir kumaş parçası için benim kızla atışıyor, “O benim.” diyor, vermiyordu. Bazı günler sofrada oğlumla atışıyor, “Orada ben oturacağım.” diyordu. Şayet isteği yerine getirilmezse çocuk gibi bir köşeye çekiliyor, yüzünü asıyor, küsüyordu. Onun için bayramın ikinci sabahı, bindirdim ninemi bir otobüse, bayram yerine götürdüm. Yolda bana ne dualar etti, ne dualar:
– Ah yavrum, inşallah seni de yavruların bayram yerlerine götürür, dedi. Tastamam yirmi beş yılı geçti ben bayram yerini görmeyeli.
Bizim kentin bayram yeri, bildim bileli aynı yerde kurulur. Vardık bayram yerinin olduğu yere. Ninem:
– Hani oğlum bayram yeri, dedi.
– Şu apartmanları geçelim nineciğim, onun arkasında.
Ninem, şöyle bir sağına baktı, bir soluna baktı:
– Yavrum yanlış yere geldik, dedi.
Yıllardır ben de bayram yerine gelmem. Çocukları anneleri götürür bayram yerine. Onları atlıkarıncaya, dönme dolaba bindirir. Ninem bakındı, bakındı:
– Hani o alan, dedi.
– Ne alanı nine?
– Koskocaman alan oğlum, ulu ulu ağaçlar, ağaçların altında kıyma kebap satanlar?
Ağaçları ne ninem görebildi, ne de ben… Apartmanların arkasına geçtik, yine yığınla apartmanlar.
Bayram yeri yok. Ninem:
– Yaa, ben sana demedim mi yanlış geldik diye, dedi.
– Nine, bundan sekiz yıl önce bayram yeri buradaydı.
– A oğlum, bayram yeri dediğin kalabalık olur, hani insan minsan yok.
Oradan geçen birine sordum:
– Acaba kardeşim bayram yeri nerede, dedim.
Adam, apartmanların ardını işaret etti:
– Şuradan gidin, ilerideki blok apartmanların arkasında, dedi.
Ninemle yola düştük. Bir ağacı tanıdı ninem.
– Bu ağacın altında sakızcılar olurdu, dedi. Yayla sakızlarını ipe dizerlerdi. Sor bakalım sakızcı nereye gitmiş?
– Nine, dedim, şimdi yayla sakızı ne arar?
Benden önce davrandı, geçen adamın birine sordu:
– Evladım baksana, buradaki sakızcı nereye gitti, dedi.
Adam, bir benim yüzüme, bir ninemin yüzüne baktıktan sonra:
– Ne sakızcısı nine, diye sordu.
– Yayla sakızcısı oğlum, dedi.
Adam:
– Vallahi ilerde bir yayla gıda pazarı olacak şu apartmanın altında ama, buralarda yayla sakızcısı filan yok, dedi.
– Tüh tüh tüh, dedi ninem.
Bastonuna dayanarak yanım sıra yürümeye başladı. Az sonra bayram yeri göründü. Küçücük bir arsa, arsaya uygun küçücük bir dönme dolap, küçücük bir atlıkarınca, tozun içinde dolaşan otuz kırk kadar çocuk ve insan.
Ninem:
– Anaaa yavruuuum, bayram yeri bu mu, dedi.
– Ne bileyim nine? Ufala ufala bu kadar kalmış, dedim.
– Nereye gitmiş o koca alan?
– Görmedin mi apartman dikmişler, dedim.
– O çayır nerede?
– Bilmem ki nine?
– Hani o keten helvacılar, hani o kırık leblebiler?
– Keten helva yoktu ama tost, sosis vardı.
Çöktü nineciğim hemen kalabalığın kıyısına.
– Yüreğim yandı, bana bir kızılcık şerbeti al gel, dedi.
– Nine, dedim, ne arar kızılcık şerbeti, kola var, gazoz var.
– Ay demirhindi de mi yok?
– Bilmem ki nine, dedim.
Adamın birine seslendi:
– A oğlum, demirhindici nerede, diye sordu.
Sakızcıyı sorduğu adam gibi, bu adam da bir ninemin yüzüne baktı, bir benim yüzüme, sonra:
– Demirhindi mi nine, dedi.
– Hı, dedi ninem.
– Vallahi nine şuradan geçerken hindi gördüm ama demirden değildi, dedi.
– Tüh tüh tüh, dedi ninem. Demek şu çocuklar demirhindi içmiyorlar ha?
– Ne bilsinler nine demirhindiyi, ben bile bilmiyorum, dedim.
– A oğlum demirhindi şerbeti kırk derde devadır.
– Demek o da yok ha? Madem demirhindi yok, bari Bayram Paşa Çeşmesi’nden buz gibi bir su içelim.
Ninemle o küçücük bayram yeri alanını dört döndük, ne Bayram Paşa Çeşmesi vardı ne de Ramazan
Paşa.
– Nine yok, dedim.
– A oğlum nasıl olmaz? Sebildi o çeşme. Hadi hadi bulalım, başında marulcular olur, şöyle iri göbeklisinden
alır yeriz.
Bir kez daha alana döndük, çeşme yoktu. Ninem, yine birisine sordu:
– Yavrum evladım, Bayram Paşa Çeşmesi kurudu mu, diye.
Adam bakındı, bakındı, sonunda ilerdeki apartmanı gösterdi, üzerinde “Paşa Apartmanı” yazıyordu.
Ninem:
– Oğlum ben apartmanı ne yapayım, çeşme nerde çeşme, dedi.
Adam:
– Ühüü nine, Bayram Paşa’nın torunları oraya apartman dikeli on beş yıl oluyor.
– Tüh tüh tüh, dedi ninem yine. Oğlum çeşmeler de kurumuş desene.
Ötekiler bitmiş, nineme kola almak zorunda kaldım. Ninem, bir içti, bir buruşturdu yüzünü, bir içti, bir
buruşturdu yüzünü:
– Bu ne ki, dedi.
– Kola, dedim.
– Tüh tüh tüh, dedi ninem. Çocuklar bunu mu içiyorlar şimdi?
– Hı, nine.
Ninem kıyma kebap aradı.
– Şöyle ekmeğin arasına, bol biberli.
Aradım, öyle kebap satan falan yoktu. İki tane tost yaptırıp getirdim. Ninem kağıt gibi şeyi görünce:
– Bu ne, dedi.
– Tost, nine, dedim.
Ağzına aldı:
– İçine makine yağı mı konmuş, dedi.
– Bilmem ki nine, dedim.
– İçindeki at eti mi, it eti mi?
– Onu da bilmem nine, dedim.
– Vah vah vah, şimdikiler bunu mu yiyorlar?
– Öyle nine, dedim.
Ninem elindeki tostu bir ısırdıktan sonra bana uzattı:
– Hadi, dedi, madem buraya kadar geldik, bir Karagöz’e girelim.
– Ne Karagöz’ü nine, dedim.
– Karagöz çadırına oğlum.
– Ne arar Karagöz çadırı nine?
– A oğlum Karagöz perdesini kurmadıysa biz de çadır şanosuna gideriz.
– Şano da ne ki nine?
– Şu adam ne satıyor oğlum? (…)
– Aaaa! Ya şunun önündeki tablada ne var? (…) Madem o yok, bu yok, o zaman şuradan bir payton
tut da sağı solu seyrede seyrede eve gidelim.
– İlahi nine, ne arar payton, taksi var.
– Ay çocuklar eğlenmek için şimdi paytona binip şarkı söylemiyorlar mı?
– Nerde nine!
– Vah vah vah, bende durup durup sizlere, ah çocuklar biz bir şey mi gördük, derdim.
Yürümeye başladık. Gençten biri ardına doğru bakarak yürüdüğü için geldi nineme çarptı. Sonra da:
– Hey hey! Önüne baksana, dedi.
Delikanlının yanına yaklaştım, ninem araya girdi:
– Yürü oğlum yürü, dedi. Yürü de daha fazla burada durup eski bayram anılarımı yıkmayayım.
– Bindik otobüse, geldik eve.
Muzaffer İZGÜ
Muzaffer İzgü’nün Hayatı ve Edebi Kişiliği
Hayatı:
- Muzaffer İzgü, 29 Ekim 1933’te Adana’da doğdu.
- 1952’de Diyarbakır İlköğretmen Okulu’nu bitirdi.
- Öğretmenlik, müfettişlik ve yazarlık yaptı.
- 1979’da kendi isteğiyle emekli oldu.
- 26 Ağustos 2017’de İzmir’de vefat etti.
Edebi Kişiliği:
- Türk edebiyatının en önemli mizah yazarlarından biridir.
- Gülmece öyküleri, romanları, çocuk kitapları ve oyunlarıyla tanınır.
- Eserlerinde Anadolu insanını ve onun yaşamındaki gülünç yönleri anlatır.
- Basit ve akıcı bir dil kullanır.
- Mizahı, hiciv ve ironi unsurlarıyla zenginleştirir.
- Eserleri birçok dile çevrilmiştir.
Bazı Önemli Eserleri:
- Hababam Sınıfı
- Cemil’in Fırtınalı Günleri
- Mahmut Mangal
- Çöp Evdeki Çocuk
- Yazma Masası
Ödülleri:
- 1972 – Orhan Kemal Roman Armağanı
- 1974 – Milliyet Sanat Roman Yarışması Birincilik Ödülü
- 1981 – Yunus Nadi Roman Ödülü
- 1982 – Türk Dil Kurumu Roman Ödülü
- 1994 – Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü
Muzaffer İzgü’nün edebiyatımıza katkısı:
- Muzaffer İzgü, Türk mizah edebiyatına yeni bir soluk getirmiştir.
- Gülmece öyküleri ve romanlarıyla Anadolu insanını ve onun yaşamındaki gülünç yönleri başarıyla anlatmıştır.
- Eserleri birçok dile çevrilerek Türk edebiyatını dünya çapında tanıtmaya katkıda bulunmuştur.
Muzaffer İzgü, Türk edebiyatının en önemli mizah yazarlarından biri olarak kabul edilir. Eserleri hala ilgiyle okunmakta ve sevilmektedir.
- ETKİNLİK
Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.
Yazar, ninesinin çocuk gibi olmasına ninesinin hangi davranışlarını kanıt gösteriyor?
- Küçücük bir kumaş parçası için yazarın kızıyla atışması ve “O benim.” demesi.
- Sofrada yazarın oğluyla atışması ve “Orada ben oturacağım.” demesi.
- İsteği yerine getirilmezse köşeye çekilip küsmesi.
- Bayram yerinde aradığı eski şeyleri bulamaması ve sürekli “Tüh tüh tüh” demesi.
Yazarın ninesinin, bayram yerinde aradığı yiyecek ve içecekler nelerdir?
- Yayla sakızı
- Keten helva
- Kırık leblebi
- Demirhindi şerbeti
- Buz gibi su
- Kıyma kebap
Yazarın ninesinin aradığı bayram yerinin bugünkü hâli nasıldır?
Bugün bayram yeri, koca koca apartmanların arasında kalmış küçücük bir arsadır. Bu küçücük arsada küçücük bir dönme dolap ve küçücük bir atlıkarınca vardır.
Yazar, ninesini kırmadan onun isteklerini yerine getirmeye çabalıyor. Bu davranışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yazarın bu davranışı oldukça saygılı ve sevgi dolu bir davranıştır. Ninesini mutlu etmek için elinden geleni yapıyor ve onu kırmamaya özen gösteriyor.
Aile büyükleri ile ilişkilerinizde siz nasıl davranıyorsunuz?
Aile büyüklerime saygı ve sevgiyle yaklaşıyorum. Onların tecrübelerinden ve bilgilerinden yararlanmaya çalışıyorum. Onları dinlemeyi ve ihtiyaç duyduklarında yardımcı olmayı seviyorum.
Günümüzdeki bayram yeri, nineyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Nine aradığı hiçbir şeyi bayram yerinde bulamamıştır. Ninenin aradığı şeylerden hangilerini biliyorsunuz?
Nine, eski bayramlarda olduğu gibi canlı ve kalabalık bir bayram yeri aradığını fakat bulamamıştır. Aradığı ve bulamadığı bazı şeylerden bahsedecek olursak:
Geleneksel Eğlenceler:
- Karagöz ve Hacivat oyunu: Gölge oyunu olarak da bilinen ve Karagöz ve Hacivat karakterlerinin başrolde olduğu bir halk tiyatrosu türüdür.
- Çadır şanosu: Geçmişte genellikle köylerde ve kasabalarda kurulan ve çeşitli oyunların sergilendiği geçici bir tiyatro türüdür.
- Orta oyunu: Eskiden sokaklarda ve meydanlarda oynanan, geleneksel bir tiyatro türüdür.
Geleneksel Lezzetler:
- Yayla sakızı: Sakız ağaçlarından elde edilen ve genellikle çam aromalı olan bir sakız türüdür.
- Keten helva: Keten tohumu, tahin ve şeker ile yapılan bir tatlıdır.
- Kırık leblebi: Leblebinin kırılmış ve kavrulmuş halidir.
- Demirhindi şerbeti: Demirhindi meyvesinden elde edilen ve ekşi-tatlı bir lezzete sahip olan bir şerbettir.
- Kıyma kebap: Kıyma ve baharatlardan yapılan bir kebap türüdür.
Diğer:
- Bayram Paşa Çeşmesi: Eskiden insanların su içmek için kullandığı ve çeşmenin etrafında marulcuların olduğu bir çeşme.
- Atlıkarınca: Çocukların eğlenmesi için kullanılan, dönme dolaba benzeyen bir oyuncak.
- Dönme dolap: Farklı yüksekliklerde koltuklara sahip ve dönen bir oyuncak.
- Bol kalabalık: Bayram yerinin her yerinden insanların seslerinin duyulduğu, canlı bir ortam.
Ninenin aradığı bu geleneksel unsurların yerini modern unsurların almış olması onu hayal kırıklığına uğratmıştır.
Ninenin aradığı şeylerden şunları biliyorum:
- Keten helva
- Kırık leblebi
- Kıyma kebap
Günümüzde bayram yeri hâlâ kuruluyor olsaydı nasıl olurdu? İçinde neler bulunurdu?
Günümüzdeki bayram yeri, geleneksel ve modern unsurların bir karışımı olabilirdi. Geleneksel öğelerden şunlar bulunabilirdi:
- Karagöz ve Hacivat oyunu
- Çadır şanosu
- Atlıkarınca
- Dönme dolap
- Keten helva ve kırık leblebi gibi geleneksel yiyecekler
Modern unsurlardan şunlar bulunabilirdi:
- Lunapark oyuncakları
- Konserler ve gösteriler
- Çeşitli yiyecek ve içecek stantları
- El sanatları ve hediyelik eşya stantları
Günümüzdeki bayram yeri, her yaştan insan için eğlenceli ve keyifli bir ortam sunacak şekilde tasarlanabilirdi.
- ETKİNLİK
Öykünün sonunda nine neden “Vah vah çocuklar! Siz de bir şey mi gördünüz?” diye söylüyor?
Metindeki nineye göre sizin göremedikleriniz nelerdir? Şimdiki bayramların olumlu ve olumsuz yanları nelerdir?
Ninenin “Vah vah çocuklar! Siz de bir şey mi gördünüz?” demesinin sebebi, eski bayramlarla bugünkü bayramlar arasındaki büyük farkı görmesidir. Eski bayramların canlılığı, kalabalığı ve coşkusu yerini modern ve daha sakin bir atmosfere bırakmıştır. Nine, aradığı geleneksel unsurları bulamamış ve bu durum onu üzmüştür. Bu nedenle, geçmişte yaşadığı güzel bayramları anarak, bugünkü çocukların bu güzellikleri kaçırdığını düşünerek bu sözleri sarf etmiştir.
Şimdiki Bayramların Olumlu ve Olumsuz Yanları
Olumlu Yanları:
- Daha modern ve güvenli eğlence seçenekleri
- Farklı kültürlerin ve geleneklerin tanınması
- Aile ve dostlarla bir araya gelme imkanı
- Teknolojinin sunduğu iletişim kolaylıkları
Olumsuz Yanları:
- Geleneksel unsurların kaybolması
- Tüketim odaklı bir bayram anlayışı
- Aile içi iletişimin azalması
- Kalabalıktan ve gürültüden hoşlanmayanlar için dezavantajlı bir ortam
- ETKİNLİK
Vefalı olmak ne demektir? Bayramlarda büyüklerinizi ziyaret etmek niçin önemlidir? Kendinizi, özellikle yaşlanmış olan büyüklerinizin yerine koyarak düşüncelerinizi paylaşınız.
Vefalı olmak, bir kişiye veya şeye karşı duyulan bağlılığı ve minnettarlığı göstermek anlamına gelir. Bu bağlılık, zor zamanlarda dahi desteğini esirgememek, iyiliklerini unutmamak ve saygı duymak şeklinde tezahür eder.
Bayramlarda büyükleri ziyaret etmek, vefalı olmanın önemli bir göstergesidir. Bu ziyaretler, geçmişte bize verdikleri sevgi ve emek için minnettarlığımızı ifade etme ve onlarla bağlarımızı güçlendirme imkânı sunar. Büyüklerimiz, hayat tecrübeleri ve bilgelikleriyle bize yol gösterir, ailemizin ve toplumumuzun değerlerini aktarırlar. Onları ziyaret ederek yalnız olmadıklarını hissettirmek ve onlardan feyiz almak önemlidir.
Yaşlanmış büyüklerin yerine kendimizi koyduğumuzda:
- Yalnızlık ve unutulma korkusu hissedebiliriz.
- Sevgi ve ilgiye ihtiyaç duyarız.
- Geçmişi ve güzel anıları hatırlamak isteriz.
- Ailemizle ve sevdiklerimizle birlikte olmak isteriz.
Büyüklerimizi ziyaret ederek
- Onların yalnızlık duygusunu hafifletebiliriz.
- Sevgi ve ilgi göstererek mutlu olmalarını sağlayabiliriz.
- Geçmişi ve güzel anıları birlikte yad edebiliriz.
- Aile bağlarını güçlendirebiliriz.
- ETKİNLİK
Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak onun duygularını, düşüncelerini, değer yargılarını daha iyi hissedebiliriz. Bu düşünceden hareketle aşağıdaki cümleleri kendi ifadelerinizle tamamlayınız.
- Ben “Bayram Yeri” metnindeki torun olsaydım
- Ninemin eski bayramlardan bahsedişini ilgiyle dinlerdim.
- Onunla birlikte eski bayramlarla ilgili fotoğraflara bakardım.
- Ona eski bayramlarda ne yapardı ne gibi oyunlar oynardı ne gibi yiyecekler yerdi diye sorular sorardım.
- Ninemi mutlu etmek için elimden geleni yapardım.
- Onu bayram yerine götürmek için ısrar ederdim.
- Bayram yerinde onunla birlikte eski bayramlarda olduğu gibi eğlenmeye çalışırdım.
- Ninemin aradığı geleneksel şeyleri bulmak için elimden geleni yapardım.
- Onunla birlikte güzel vakit geçirmeye özen gösterirdim.
- Ben “Bayram Yeri” metnindeki nine olsaydım
- Torunuma eski bayramlarda ne kadar güzel eğlendiğimi anlatırdım.
- Onu da eski bayramlarda olduğu gibi eğlendirmek isterdim.
- Bayram yerinde aradığım geleneksel şeyleri bulamayınca üzülürdüm.
- Ama torunumla birlikte vakit geçirmek beni mutlu ederdi.
- Torunumun eski bayramlarla ilgili merakını gidermeye çalışırdım.
- Ona geleneksel değerlerimizi ve örflerimizi aktarmaya çalışırdım.
- Onunla birlikte güzel anılar biriktirmeye çalışırdım.
- ETKİNLİK
Aşağıda verilen cümle türlerine uygun birer örnek cümle yazınız.
Karşılaştırma cümlesi: Bu sene aldığım telefon, geçen seneki telefondan çok daha hızlı.
Örnekleme cümlesi: Hayvanları severim, örneğin kedileri ve köpekleri.
Koşul cümlesi: Eğer erken kalkarsan kahvaltıda birlikte kek yapabiliriz.
Benzetme cümlesi: Gözleri, yıldızlar gibi parlıyordu.
Duygu belirten cümle: Bu haberi duyunca çok mutlu oldum.
Sebep-sonuç cümlesi: Yağmur yağdığı için dışarıya çıkamadık.
Amaç-sonuç cümlesi: Senin yanında olabilmek için iki hafta izin kullanmayacağım.
Abartma cümlesi: O kadar yorgunum ki sanki üzerime dağları atmışlar.
- ETKİNLİK
Aşağıda serim bölümü verilen metni sıra arkadaşınızla birlikte tamamlayınız. Metne, uygun bir başlık yazınız. Metni oluştururken cümleler arasında uygun geçiş ve bağlantı ifadelerini (ama, fakat, lakin, bununla birlikte, buna rağmen vb.) kullanınız. Bu ifadelerin anlama yaptığı katkıyı konuşunuz.
Yağmurlu Bir Buluşma
Bu sabah her zamankinden erken uyandım. Bunda gök gürültüsünün ve şiddetli yağmurun camıma sertçe vururken çıkardığı sesin de etkisi var. Oysa daha geçen hafta, arkadaşlarımla bugün buluşmak için sözleşmiştik. Yağmur hafiflerse belki planımızı gerçekleştirebiliriz. Ama gün boyunca böyle yağarsa buluşmamız zor. Saat biraz geçsin de arkadaşlarımı arayayım. Yağmur dinmezse onları bize davet ederim, dinerse de parka gidip keyifli bir piknik yapabiliriz.
Saat dokuza doğru yağmur hafifledi. Arkadaşlarımı aradım ve hepsi de parka gelmeye hevesliydiler. Bir saat sonra parkta buluştuk. Hava hâlâ nemliydi, ama güneş de arada sırada bulutların arasından görünüp ısınmamızı sağlıyordu. Parkta bol bol sohbet ettik, oyunlar oynadık ve ıslak çimenlerde keyifli bir piknik yaptık. Yağmurlu bir gün olmasına rağmen, birlikte güzel vakit geçirdik ve unutulmaz bir anı yarattık.