Bir Fil Daha Dinleme/İzleme Metni Cevapları Sayfa 130-131-132-133-134-135
Bir Fil Daha Dinleme/İzleme Metni Cevapları Sayfa 130-131-132-133-134-135
Düşünelim – Tartışalım
- Nasreddin Hoca kimdir?
Nasreddin Hoca, 13. yüzyılda yaşamış bir halk kahramanı ve mizah ustasıdır. Fıkralarıyla Anadolu’nun zekasını, hiciv yeteneğini ve mizah anlayışını temsil eder. Asıl adı Muhammed bin Abdullah’tır. 1208 yılında Sivrihisar’ın Hortu Köyü’nde doğmuş, 1284 yılında ise Akşehir’de vefat etmiştir.
Nasreddin Hoca’nın fıkraları, zekice çözümler üreten, toplumdaki aksaklıkları hicveden ve gülümseten bir karakteri yansıtır. Bu fıkralarda genellikle yoksulluğa karşı mücadele, zekice kurnazlıklar, eşitlik ve adalet arayışı gibi temalar işlenir.
Nasreddin Hoca’nın fıkraları sadece Türkiye’de değil, Balkanlar, Orta Doğu ve Orta Asya’da da bilinir ve sevilir. UNESCO tarafından da kabul edilen Nasreddin Hoca, dünya kültürüne mal olmuş bir figürdür.
- Hoca’dan başka fıkraları anlatılan kişiler var mıdır? Kimlerdir?
Evet, Nasreddin Hoca’dan başka fıkraları anlatılan birçok kişi vardır. Bunlardan en bilinenleri şunlardır:
- Karagöz: Gölge oyununun ana karakteri olan Karagöz, fıkralarda da zeki ve esprili bir figür olarak karşımıza çıkar.
- Temel ile Dursun: Günümüzde de popülerliğini koruyan bu iki karakter, Karadeniz’in mizah anlayışını yansıtan fıkralarda yer alır.
BİR FİL DAHA DİNLEME METNİ
Timur ordusunun filleri ünlü. Filleri beslemek zor olduğu için Timur her köyü bir file bakmakla görevlendirir. Bu fillerden biri de hocanın köyüne gelir ve kısa zamanda köyde ne ot kalır ne zaman? Köylüler son çare olarak hocanın kapısını çalar. Timur seni dinler, gidip durumumuzu anlatalım. Bu fili bizim köyden alsın derler. Peki der hoca. Köyün ileri gelenleriyle birlikte Timur’un otağına doğru yola çıkarlar. Tam otağın önüne geldiklerinde hoca çevresine bir bakar ki kendisinden başka kimse yok. Herkes sıvışmış bir yerlere. O kızgınlıkla içeri giren hoca, Efendim, köyümüz siz sultanımızın filini beslemekten çok mutlu. Ancak bu fil tek başına yalnızlık çekiyor. Yanına bir dişi fil yollarsanız daha da mutlu olacağız der. Timur duyduklarından memnun, adamlarına tez bir dişi fil gönderilsin diye buyurur. Köye ikincisinin geldiğini gören köylüler hocaya koşarlar yeniden. Aman hocam ne yaptın? Hani biz bir filden kurtaracaktın? Hoca öfkeli mi öfkeli? Be hey utanmazlar diye bağırır. Hep beraber sultana gidelim diye çıktık yola, otağın önüne geldiğimizde biriniz bile kalmamıştı yanımda. Sultanın karşısında beni yalnız bırakmanın cezasını şimdi hep birlikte çekelim.
- Etkinlik
Dinlediğiniz metni defterinize özetleyiniz. Özetlerken yazım kurallarına ve noktalama işaretlerine dikkat ediniz.
Timur’un filleri çok obur olduğu için her köyü bir file bakmakla görevlendirir. Bir fil Hoca’nın köyüne gelir ve kısa sürede yiyecek kalmaz. Köylüler hocadan yardım isterler. Hoca Timur’a filin yalnız olduğunu ve dişi bir file ihtiyacı olduğunu söyler. Timur da bir dişi fil gönderir. Köylüler yine hocaya şikâyet etmeye gelirler. Hoca da onları sultanın huzurunda yalnız bıraktığı için azarlar.
- Etkinlik
Dinlediğiniz metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.
- Olay nerede geçiyor?
Nasreddin Hoca’nın köyü ve Timur’un otağı.
- Köylüler neden filden kurtulmak istiyorlar?
Filin köydeki tüm ot ve samanları yemesinden dolayı kurtulmak istiyorlar.
- Hoca’yı, Timur’a gitmesi için köylüler nasıl ikna ediyorlar?
“Timur seni dinler.” diyerek ikna ediyorlar.
- Nasreddin Hoca, Timur’dan file bir eş istemiştir. Hâlbuki tam tersini yapmak için yola çıkmıştı. Hoca’nın bu tavrı doğru mudur? Neden?
Hocanın bu tavrı bence doğrudur. Çünkü köylüler hocayı Timur’un karşısında yalnız bıraktılar ve hoca da onları cezalandırmak istemiş olabilir.
- Hoca’nın yerinde olsaydınız ne yapardınız?
Ben Nasreddin Hoca‘nın yerinde olsaydım öncelikle köylülerin neden bana geldiklerini ve ne istediklerini tam olarak anlardım. Sorunun filin oburluğu ve köyün yiyecek sıkıntısı olduğunu öğrendikten sonra Timur’a gitmeden önce köylülerle bir plan yapardım.
Planım şu şekilde olabilirdi:
- Köylülerin her birinden bir miktar yiyecek toplamak: Bu sayede filin beslenmesi için geçici bir çözüm üretmiş olurduk.
- Timur’a filin yalnızlığından bahsetmek: Fakat bunu yaparken dişi fil istemek yerine, filin başka bir köyün filine misafir olarak gönderilmesini talep edebilirdim. Böylece hem köylüleri filin oburluğundan kurtarmış hem de Timur’un hoşuna gidecek bir çözüm önermiş olurdum.
- Köylüleri Timur’un huzurunda yalnız bırakmamak: Onları cesaretlendirmek ve dayanışma göstermek için Timur’a giderken hepsi birlikte gitmeyi planlardım.
Bu planın işe yaraması için köylülerin de bana güvenmesi ve planıma uyması önemliydi. Ayrıca Timur’un da beni dinlemesi ve planımı kabul etmesi gerekiyordu.
- Etkinlik
Aşağıda görselleri verilmiş Nasreddin Hoca fıkrasını anlatınız ve yazınız. Fıkrayı anlatırken ve yazarken aşağıda verilen deyimlerden olay akışına uygun olanları kullanınız.
- Zevkten dört köşe olmak
- Sesi çıkmamak
- Dut yemiş bülbüle dönmek
- Etekleri zil çalmak
- Pireyi deve yapmak
- Başından aşağı kaynar sular dökülmek
Bir gün Nasreddin Hoca, komşusundan bir kazan ister. İşini bitirince kazanın içine küçük bir tencere koyup geri iade eder. Kazan sahibi tencereyi görünce dut yemiş bülbüle döner:
– Bu nedir? Diye sorar. Hoca cevap verir:
– Müjde! Kazanınız doğurdu. Bu haber komşu zevkten dört köşe olur.
– Pekâlâ! diyerek tencereyi kabullenir. Hoca yine bir gün komşusundan kazanı ister. Alır ama bu sefer iade etmez. Sahibi bir süre bekler. Hoca’dan ses çıkmadığını görünce evine gelir, kazanı geri ister. Hoca üzüntülü bir çehre ile:
– Sizlere ömür, kazan öldü! der. Komşu başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi:
– Aman Hocam, hiç kazan ölür mü? Deyince, Hocanın cevabı hazırdır:
-Kazanın doğurduğuna inanırsın da öldüğüne niçin inanmazsın? Hoca, daha sonra kazanı iade eder. Zaten maksadı, çıkarına çok düşkün olan komşusuna, iyi bir ders vermektir.
- Etkinlik
Dinlediğiniz “Bir Fil Daha” fıkrasında neyden söz edilmektedir?
Köylülerin Timur’un filinden kurtulmak için Nasrettin Hoca’ya gidip sonra onu yalnız bırakmaları ve hocanın köylüleri cezalandırmasından
Dinlediğiniz bu fıkranın, vermek istediği ileti, oluşturulmasındaki asıl amaç nedir?
Fıkra; cesaret, tutarlılık, dayanışma ve bilginin önemini vurgulamaktadır. Buradaki amaç bu duygu ve durumların önemini insanlar aşılamaktır.
- Etkinlik
Dinlediğiniz metni canlandırınız.
Bu etkinliği sınıf ortamında kendiniz yapmalısınız.
- Etkinlik
goo.gl/Wm76Bs adresinden ya da dinleme-izleme cd’nizden “Yaratıcı Reklam Örnekleri” videosunu izleyiniz.
Her reklam bir amaç doğrultusunda yapılır. Bu amaç bazen iyi bazen de kötü olabilir. İzlediğiniz reklamın yapılma amacı sizi olumlu yönde mi, olumsuz yönde mi etkiledi? Görüşlerinizi söyleyiniz.
Reklamların Amaçları:
- Bilgilendirme: Ürün veya hizmet hakkında bilgi vermek, yeni bir özelliği tanıtmak.
- İkna etme: Ürün veya hizmeti satın almaya teşvik etmek.
- Duygusal bağ kurma: Marka ile tüketici arasında duygusal bir bağ kurmak.
- Marka bilinirliğini artırma: Markayı ve ürünlerini daha fazla kişiye tanıtmak.
Reklamın arkasındaki motivasyon beni olumlu etkiledi. Bir bireyin kendi hayatından fedakârlık yaparak başkalarına fayda sağlamaya çalışması beni oldukça duygulandırdı.
- Etkinlik
goo.gl/3VZi2p adresinden ya da dinleme izleme cd’nizden “Gönüller Sultanı Mevlâna” videosunu izleyiniz. Mevlânâ’nın en beğendiğiniz öğüdü ile ilgili bilgilendirici bir yazı yazınız. Yazmadan önce yazınızın taslağını oluşturmayı unutmayınız.
“Ya Olduğun Gibi Görün Ya Da Göründüğün Gibi Ol” Öğüdü Üzerine
“Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” öğüdü, yüzyıllardır birçok farklı kültürde ve dilde dile getirilmiş bir atasözüdür. Bu basit ama güçlü öğüt, dürüstlük, samimiyet ve özgünlük gibi önemli değerlere vurgu yapar.
Bu öğüdün iki temel anlamı vardır:
Dürüst Olmak: Kendimizi olduğumuzdan farklı göstermemeli, gerçek benliğimizi gizlememeliyiz. Düşüncelerimiz, duygularımız ve eylemlerimiz tutarlı olmalıdır.
Samimi Olmak: Davranışlarımızın ve sözlerimizin arkasında durmalıyız. Göründüğümüzden farklı bir insanmış gibi davranmamalı, rol yapmamalıyız.
Bu öğüdün birçok açıdan önemli olduğunu söyleyebiliriz:
Güven Oluşturmak: Dürüst ve samimi olmak, başkalarıyla güven ilişkisi kurmamızı sağlar.
Saygı Kazanmak: Gerçek benliğimizi kabul etmek ve ona saygı göstermek, başkalarının da bize saygı duymasını sağlar.
Mutlu Olmak: Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve başkalarının bizi olduğu gibi kabul etmesini sağlamak, iç huzuru ve mutluluğu bulmamıza yardımcı olur.
Bu öğüdü hayatımıza uygulamak için yapabileceğimiz birkaç şey şunlardır:
Dürüstlüğe önem vermek: Her zaman doğruyu söylemeye ve gerçeği gizlememeye çalışmalıyız.
Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek: Güçlü ve zayıf yönlerimizle barışık olmalı ve kendimizi başkalarıyla kıyaslamamalıyız.
Samimi bir şekilde davranmak: Sözlerimiz ve eylemlerimiz arasında tutarlılık olmalı, rol yapmaktan kaçınmalıyız.
“Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” öğüdü, basit ama güçlü bir mesaj verir. Bu öğüdü hayatımıza uygulamaya çalışarak daha dürüst, samimi ve mutlu bir yaşam sürebiliriz.