Duatepe Metni Cevapları Sayfa 128-129-130-131-132-133-134-135

Duatepe Metni Cevapları Sayfa 128-129-130-131-132-133-134-135

 

HAZIRLIK ÇALIŞMASI

Millî Mücadele yıllarında yaşananlarla ilgili neler biliyorsunuz? Bilgilerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

  1. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı toprakları resmen işgal altına girmişti. Herkes “Eyvah! Vatan gidiyor!” diye feryat ediyordu. Neyse ki Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderimiz vardı. Hemen Samsun’a çıktı ve “Gelin beraber vatanımızı kurtaralım!” dedi.

Bütün millet el ele verdi, cephelerde savaştı. Batı’da Yunanlılarla, Doğu’da Ermenilerle, Güney’de Fransızlarla uğraştık. Kurtuluş Savaşı’nda çok zorluklar çektik ama pes etmedik.

En sonunda Büyük Taarruz’la Yunanlıları yendik ve vatanımızı kurtardık. Lozan Antlaşması ile de bağımsızlığımızı tescilledik. 29 Ekim 1923’te de Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk.

 

    DUATEPE

Atlarımızın etrafında bir toz bulutu var. Sağdan soldan uzun cephane kolları geçiyor.

Sağda yamaca sığınmış gösterişsiz bir hastane çadırı! Biraz sonra bir parıltı, müthiş bir gümbürtü dağlara uzanıyor. Bu uzun ve müthiş inilti, dağlarda birbirine cevap vererek uzayan dev sesleri… Buna top faaliyeti diyorlar.

Karapınar’dan geçerken çadırlar ve evlerden küçük kızlar ve örtülü kadınlar sarı gergin yüzlerle, soru işaretine benzeyen gözlerle bize bakıyorlar. Arkasındaki tepeyi gözetlemeye gidiyoruz. Atları aşağıda bırakmak lazım. Kimse konuşmuyor. Yalnız köyün arkasından bir alev, bir patlama, zorbaca haykırıyor.

Şimdi tepedeyiz. Etrafta daha az sert fakat daha alçak ve engin patlamalar, vadilerde ve tepelerde dolaşıyor. Derin bir siperin içinde kürklü bir gölge var. Telefonuyla kalın bir ses emirler veriyor. Bu, grup kumandanı Kâzım Bey! Duatepe’ye onun tümenleri hücum ediyor.

Başkumandan ayakta, arkasında geniş bir pelerin, uzaklara bakıyor. İsmet Paşa, daha iyi dinlemek için başını telefona doğru eğmiş. Biraz uzakta Fevzi Paşa. Omuzları öne eğik, dağlara bakıyor. Etrafta gelen giden yaverler, siperin içinde harekât işini devam ettiren subaylar var.

Önümüzdeki bir ova, karşımızda çepeçevre. İç içe sarı, kızıl, mor ve dumanlı dağlar. En batıda sarı, iki yüksek tepeli bir dağ. İşte o Duatepe ve biz ona hücum ediyoruz.

Güneşin en yüksek, rüzgârın en kuvvetli olduğu an kavga azıyor. Duatepe’nin üstü birkaç ağızlı yanardağ gibi dumanları da gökte!

Yanındaki sırtlardan ve arkasındaki Kartaltepe’nin dargın ve siyah zirvelerinden topraklar, dumanlar fışkırıyor. Coşkun ve sonsuz bir gümbürtü ortasında renk renk dumanlar, beyaz kandiller gibi uçuşan şarapneller, bu semavi teranenin sahnesidir. Bu bir dev dünyasına benziyor. Dağdan dağa devler birbirine eski günlerde böyle haykırmışlar, eski Türk hikâyelerinde dört yüz düşmanın ödünü patlatıp canını cehenneme gönderen nara işte buymuş! Kim bilir belki bu topların ağzından Battal Gazi de Türk askerleriyle Bizans’a, Yunan’a bir daha meydan okuman için gürlüyor, belki bu tepelere tırmanan Türk askerinin hepsinin kalbinde bir Battal Gazi hücum ediyor. (…)

İşte artık bir yer görünmüyor. Topların köpüren, azan, çıldıran ilahileri arasında bir şey işitilmez oldu. Bakıyorum, Fevzi Paşa’nın omuzları dua eder gibi bütün bütün eğilmiş.

Başkumandan’ın mavi gözleri yükseklere bakıyor, göğe akıyor gibi. İsmet Paşa’nın siyah gözleri sabit birer ateşe benziyor. Biraz ileride neferlerin yanık yüzlerinde kalbimi yoran bir bekleyiş, bir ızdırap var.

Artık plan, kumanda, sanat, her şey söyleyeceğini söylemiş; sıra Mehmet’e ve alay hatta tümen kumandanlarına kadar Mehmet’le omuz omuza dövüşen subaylardan müteşekkil iman ordusuna gelmişti.

Ne ızdırap ne bekleyiş! Önümüzde ölümle yüz yüze ateşler içinde boğuşan kardeşlerimiz için ne derin ve insani bir dua var.

Bir otomobil, arkamızdan kumandanları hemen aldı, götürüyor. Onlar bu boğuşmayı daha yakından görmek ve belki hâkim olmak için gidiyorlar.

Fakat ben zannediyorum ki bir an için o cehennem girdabı arasında, o sevgili kardeşlerin arasındayım. Dişlerimin altında taş, başımın üstünde duman ve ateş var, boş ellerimi kaldırıyor, haykırıyorum:

— Allah’ım! Bir an için Türk’ün sesini dinle! (…)

Yine zannediyorum ki bütün esarette inleyen kardeşlerimizin hepsi, İstanbul’un minarelerinden,

Bursa’nın türbelerinden, İzmir’in harabelerinden ve bu ordu gerisinde bütün varlığıyla çalışan millet kafilesinden hepsi bu an benimle beraber ellerini göğe kaldırmış; kararmış, katı, rençber elleri arasında gül yaprağı gibi taze çocuk elleri, kendi kurtuluşları için bu cehennem içinde dövüşen kardeşlerin açacağı kurtuluş yoluna dua ediyor.

Hangi an bilmiyorum, uzaktan dörtnala koşan bir at sesi ve bir subay arkadaş geliyor:

— Bir tümenimiz, arkadan Çekirdeksiz’e girdi. Duatepe’deki Yunan’ın arkası çevrildi.

Bunu kumandanlara ve Duatepe’nin üstünde dövüşen öbür tümen karargâhına haber vermek için koşan arkadaşlarla ben de koşuyorum. Otomobil uçuyor! Top şarkısı bu asil ve sert

Anadolu’nun dağ ve tepe dalgası olan topraklarının can dili gibi! Karşımızdan kumandanların otomobili, etrafında uçan süvari yaverlerle toz içinde görünüyor. Harekât şubesi müdürü atlıyor, selam veriyor, atlatıyor, onlar uçup gidiyorlar, biz de ileriye!

Duatepe’yi döven topları geçiyoruz. Bir subay haykırıyor:

— Buradan yürüyerek geçilmez, eğilin!

Sonunda insanların topla şehit olduğu yerdeyiz. Hepimiz gülüyoruz, hepimiz teker teker koşarak tümen kumandanının siperine atlıyoruz.

 

Kumandan başından miğferini, göğsünden zırhını çıkarmış on beşinci yüzyıldan bu sipere atlamış tunçtan bir heykele benziyor. O kadar yüce, o kadar düzgün ve sert hatlarla oyulmuş bir kafası var.

Hepimiz birden müjde veriyoruz. Cehennem içinde boğuşan tümeninin kurtuluşu demek olan bu haber onun tunçtan yüzünü değiştirmiyor. Yalnız rengi belli olmayan gözlerinde nemli bir dua var zannediyorum.

Bize yumuşak fakat kuvvetli bir sesle:

— Siz artık gidin, diyor ve beni birçok kuvvetli bir asker kolu siperden dışarı atıyor.

Fakat dönüp onun elini sıkmadan gitmiyorum:

— Allah’a ısmarladık, kumandan bey, Allah muvaffak etsin!

Kendi sesim bana topların arasından bütün Türk kadınlarının duasını tekrar eder gibi oldu. Evet, şimdi bütün Türk kadınlarının duasını tekrar eder gibi oldu. Evet, şimdi bütün kadınlar kumandan, subay, er hepsi için derinden dua ediyorlar. Şimdi topçuların, yedeklerin hatta nakliyenin önünden geçerken hep gözden göze, kalpten kalbe selamlaşıyoruz.

Bütün ordunun kalbini Duatepe’den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış, bütün ordunun ruhunu

Duatepe’den çıkan zafer birbirine örmüş gibi.

Tepede kumandan, subay, er, hepsinin nazarları Duatepe’de. Toplar susmuş, duman dağılmış, düşmanın kaçan kollarından çıkan toz bulutlarını ufuklarımızın ışığı parlatıyor.

Duatepe’nin üstünde bir tek adam ayakta duruyor. O, tepeye sağ varan ilk neferdir. Belki dua ediyor:

— Allah’ım! Türk milletini daima koru!

Garp Cephesi, 15 Eylül

Halide Edip ADIVAR

Dağa Çıkan Kurt

(Kısaltılmıştır.)


Halide Edip Adıvar Hayatı ve Edebi Kişiliği

Hayatı:

Halide Edib Adıvar (1884-1964), Türk yazar, eğitimci, siyasetçi ve aktivist. 1884 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Mehmet Edip Bey, subaydı. Annesi Fatma Zehra Hanım ise ev hanımıydı. Halide Edib, ilkokulu Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde, liseyi ise İstanbul Kız Muallim Mektebi’nde okudu. 1901 yılında matematik öğretmeni Salih Zeki Bey ile evlendi. Bu evlilikten bir oğlu oldu.

Halide Edib, 1908 yılında Meşrutiyet’in ilanından sonra aktif olarak siyasetle ilgilenmeye başladı. 1909’da “Teşviki Terbiye-i Nisvan Cemiyeti”ni kurdu. 1910’da “Kadınlar Dünyası” adlı dergiyi çıkarmaya başladı. Bu dergide kadın hakları ve kadınların eğitimi gibi konularda yazılar yazdı.

1911 yılında Balkan Savaşı’na gönüllü olarak hemşire olarak katıldı. 1913 yılında İttihat ve Terakki Partisi’ne üye oldu. Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Cephesi’nde yaralı askerlere moral vermek için konferanslar verdi.

1919 yılında Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Anadolu’ya geçti. Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk ile görüştü ve ona destek verdi. 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne milletvekili seçildi. 1923 yılında Cumhuriyetin ilanından sonra Maarif Vekili (Eğitim Bakanı) olarak atandı.

Halide Edib, 1926 yılında Atatürk’e suikast girişimi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Bir süre sonra serbest bırakıldı, ancak 1930 yılında yurt dışına sürgün edildi. 1934 yılında Türkiye’ye geri döndü. 1964 yılında İstanbul’da öldü.

Edebi Kişiliği:

Halide Edib Adıvar, roman, hikaye, anı, tiyatro ve şiir gibi birçok türde eser vermiştir. Eserlerinde genellikle kadın hakları, milliyetçilik ve sosyal meseleler gibi konuları işlemiştir.

Halide Edib’in en önemli romanları arasında “Sinekli Bakkal” (1936), “Memleketimden İnsan Manzaraları” (1939) ve “Vurun Kahpeye” (1940) yer alır. Bu romanlarda yazar, Anadolu insanının yaşamını ve Kurtuluş Savaşı’nın atmosferini başarıyla yansıtmıştır.

Halide Edib, Türk edebiyatının en önemli kadın yazarlarından biridir. Eserleriyle Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuştur.

Halide Edib Adıvar’ın bazı eserleri:

Roman:

  • Sinekli Bakkal (1936)
  • Memleketimden İnsan Manzaraları (1939)
  • Vurun Kahpeye (1940)
  • Kalp Ağrısı (1943)
  • Taş Köprü (1952)

Hikaye:

  • Handan (1912)
  • Ateşten Gömlek (1922)
  • Seviye Talip (1933)

Anı:

  • Son Yolculuk (1946)
  • Türk’ün Ateşle İmtihanı (1962)

Tiyatro:

  • Buhran (1919)
  • Gölgeler (1933)

Şiir:

  • Sevda Sözleri (1918)
  • Mevlana’dan Gazeller (1940)

Bazı Ödülleri:

  • 1940 – Türk Dil Kurumu Roman Armağanı (Sinekli Bakkal için)
  • 1954 – Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (Memleketimden İnsan Manzaraları için)
  • 1964 – Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyası

 

 

  1. ETKİNLİK

Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.

Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.

Kelime/Kelime Grubu: Miğfer

Tahminî Anlamı: Savaşçıların veya itfaiyecilerin başlarına giydikleri demir başlık

Cümlem: Miğferini alan savaş meydanına akın ediyordu.

Kelime/Kelime Grubu: Girdap

Tahminî Anlamı: Suyun dönerek ve çukurlaşarak oluşturduğu alan

Cümlem: Bu girdap hepimizi içine çekecek gibi güçlüydü.

Kelime/Kelime Grubu: İnilti

Tahminî Anlamı: İnleme sırasında çıkan sesin adı

Cümlem: Bu iniltileri duymazdan gelmek insanlığa yakışmazdı.

Kelime/Kelime Grubu: Ödü patlamak

Tahminî Anlamı: Çok korkmak

Cümlem: Benim at sineği ile hamam böceğinden ödüm kopar.

Kelime/Kelime Grubu: Rençber

Tahminî Anlamı: Tarla, bağ, bahçe, yapı ve toprak işlerinde ağır işleri gören gündelikçi; ırgat

Cümlem: Kan tere batmış rençper gibi çalışırdı.

Kelime/Kelime Grubu: Kumandan

Tahminî Anlamı: Komutan

Cümlem: Kolordu kumandanlarının fikir ve mütalaalarını bilmek bence pek faydalı idi.

  1. ETKİNLİK

Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

  1. Metinde adı geçen komutanlar kimlerdir?
  • Mustafa Kemal Atatürk (Başkumandan)
  • İsmet Paşa
  • Fevzi Paşa
  • Kâzım Bey (Grup Kumandanı)
  • Bir tümen kumandanı

 

  1. Yazar Duatepe hakkında hangi bilgileri veriyor?
  • Duatepe, sarı ve iki yüksek tepeli bir dağdır.
  • Duatepe’ye Türk ordusu hücum etmektedir.
  • Duatepe’nin tepesi, yanardağ gibi dumanlarla kaplıdır.
  • Duatepe’de düşman mevzileri vardır.
  • Duatepe’nin arkasında Kartaltepe dağı bulunmaktadır.

 

  1. Duatepe’den neden yanardağ gibi dumanlar çıkıyormuş?

Patlamalar ve dumanlar, Duatepe’yi yanardağ gibi göstermektedir.

 

  1. Duatepe’de düşmanın arkası çevrilince neler yaşanmış?
  • Türk ordusu Duatepe’yi ele geçirmiştir.
  • Düşman askerleri kaçmaya başlamıştır.
  • Türk ordusu zafer kazanmıştır.

 

  1. Kumandan nasıl bir haber almış ve bu haberi alınca ne yapmış?

Kumandan, Duatepe’deki bir tümenin arkadan Çekirdeksiz’e girdiğini ve Duatepe’deki Yunan’ın arkasının çevrildiğini haber almıştır. Bu haberi alınca kumandan, miğferini ve zırhını çıkarmış ve siperden dışarı atlamış, tepedeki askerleri tebrik etmiştir.

  1. ETKİNLİK

Okuduğunuz metnin konusunu ve ana fikrini aşağıya yazınız.

Metnin Konusu: Millî Mücadele döneminde gerçekleşen Duatepe Muharebesinde yaşananlar

Metnin Ana Fikri: Türk milleti bağımsızlık uğruna Duatepe Muharebesinde ciddi fedakarlıklarda bulunmuştur.

 

  1. ETKİNLİK

Güneş, pamukları andıran bulutların ardına gizlendi.

Yukarıdaki örnekten yararlanarak okuduğunuz metinde benzetme içeren cümleleri tespit ederek aşağıya yazınız.

  • Karapınar’dan geçerken çadırlar ve evlerden küçük kızlar ve örtülü kadınlar sarı gergin yüzlerle, soru işaretine benzeyen gözlerle bize bakıyorlar.
  • Duatepe’nin üstü birkaç ağızlı yanardağ gibi dumanlarıda gökte!
  • Coşkun ve sonsuz bir gümbürtü ortasında renk renk dumanlar, beyaz kandiller gibi uçuşan şarapneller, bu semavi teranenin sahnesidir. Bu bir dev dünyasına benziyor.
  • Fevzi Paşa’nın omuzları dua eder gibibütün bütün eğilmiş.
  • İsmet Paşa’nın siyah gözleri sabit birer ateşe benziyor.
  • …kararmış, katı, rençber elleri arasında gül yaprağı gibi taze çocuk elleri
  • Top şarkısı bu asil ve sert Anadolu’nun dağ ve tepe dalgası olan topraklarının can dili gibi!

8ay3lb6

  1. ETKİNLİK

Sınıfınızda “Millî Mücadele yıllarında yaşananlar” konulu bir tartışma yapınız. Tartışma sırasında düşüncelerinizi ifade ederken arkadaşlarınıza karşı saygı ve anlayış içerisinde olmaya, onların sözünü kesmemeye, konu dışına çıkmadan konuşmaya özen gösteriniz.

Tartışmanın ardından aşağıda verilen değerlendirme formunu doldurunuz.

 

Millî Mücadele:

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti dağıldı ve topraklarımız işgal altına girdi. Bu duruma çok sinirlenen Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde bağımsızlık için bir mücadeleye başladı. Bu mücadeleye Millî Mücadele diyoruz.

Millî Mücadele’nin aşamaları:

  1. Direnişin Oluşumu:
  • Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.
  • Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde milletin bağımsızlık arzusu dile getirildi.
  • 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kuruldu.
  1. Kurtuluş Savaşı:
  • Yunanlılara, Ermenilere, Fransızlara ve Pontus Rumlarına karşı savaştık.
  • Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi önemli zaferler kazandık.
  1. Zafer ve Lozan Antlaşması:
  • 1922’de Yunanlıları yenerek vatanımızı kurtardık.
  • Lozan Antlaşması ile bağımsızlığımızı tescilledik.

Millî Mücadele’nin önemi:

  • Bağımsızlığımızı kazandık ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk.
  • Milli birlik ve beraberliğin önemini anladık.
  • Vatan sevgisi ve kahramanlığın ne kadar önemli olduğunu gördük.

Millî Mücadele’den öğrendiklerimiz:

  • Bağımsızlık için her türlü fedakarlığı yapmalıyız.
  • Birlik ve beraber olursak her şeyin üstesinden gelebiliriz.
  • Vatan sevgisini her zaman kalbimizde taşımalıyız.

Millî Mücadele’nin kahramanları:

  • Mustafa Kemal Atatürk
  • İsmet İnönü
  • Fevzi Çakmak
  • Kazım Karabekir
  • Ve daha birçok isimsiz kahraman…

 

  1. ETKİNLİK

“Sakarya Savaşı” ile ilgili bir araştırma yapınız. Araştırma sırasında yararlandığınız bilgi kaynaklarının adı, yazarı, basım yılı, basım yeri, yayınevi; genel ağ üzerinden yapacağınız araştırmalar için de genel ağ adresi, genel ağ adresine erişim tarihini not ediniz.

Araştırma sonucunda edindiğiniz bilgileri yazılı hâle getirmeden önce bir taslak hazırlayınız.

Hazırladığınız taslakta giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine yer veriniz.

Hazırladığınız taslağa bağlı kalarak metninizi oluşturunuz. Metni hazırlarken yararlandığınız kaynakları alfabetik sırada metnin sonunda oluşturacağınız kaynakça bölümüne yazınız.

Yazdığınız metne uygun bir başlık bulunuz. Metninizi gözden geçirirken varsa metninizdeki yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz. Yazdığınız metni isterseniz sosyal medya kanallarının birinde yayımlayabilirsiniz.

 

Sakarya Savaşı Araştırması

Giriş:

Sakarya Savaşı, Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olarak kabul edilen ve Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan bir muharebedir. 23 Ağustos- 13 Eylül 1921 tarihleri arasında gerçekleşti.

Savaşın Nedenleri:

  • Yunanlıların Ankara’ya doğru ilerlemesi
  • Türk ordusunun savunma durumuna geçmesi
  • Milli Mücadele’nin kaderini belirleyecek bir savaşın gerekliliği

Savaşın Seyri:

  • İlk günlerde Yunan ordusu ilerleme kaydetti.
  • Türk ordusu, Sakarya Nehri’ni savunma hattı olarak belirledi.
  • Kanlı ve çetin bir mücadele yaşandı.
  • Türk ordusu, 26 Ağustos’ta karşı saldırıya geçti.
  • 13 Eylül’de Yunan ordusu geri çekilmeye başladı.

Savaşın Sonuçları:

  • Türk ordusu zafer kazandı.
  • Yunanlıların Ankara’ya doğru ilerlemesi durduruldu.
  • Milli Mücadele’nin gidişatı Türk ordusu lehine değişti.
  • Türk milletinin morali yükseldi.

Araştırma Kaynakları:

Kitaplar:

  • “Sakarya Meydan Muharebesi” – Atatürk Araştırma Merkezi, 2016, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları
  • “Kurtuluş Savaşı Tarihi” – İsmet İnönü, 1959, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları
  • “Büyük Taarruz” – Mahmut Goloğlu, 1983, İstanbul, Remzi Kitabevi

Makaleler:

  • “Sakarya Meydan Muharebesi’nin Stratejik ve Taktik Açıklaması” – Prof. Dr. Yücel Öztürk, 2021, [geçersiz URL kaldırıldı] (Erişim tarihi: 14.11.2023)
  • “Sakarya Meydan Muharebesi’nde Komuta ve Kontrol” – Doç. Dr. Bülent Şenses, 2018, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/284328 (Erişim tarihi: 14.11.2023)

Web Siteleri:

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır