Ergenekon Destanı Metni Cevapları Sayfa 104-105-106-107-108-109-110-111-112-113
Ergenekon Destanı Metni Cevapları Sayfa 104-105-106-107-108-109-110-111-112-113
HAZIRLIK ÇALIŞMASI
Sizi çok etkileyen bir olayla ilgili yazı yazmak ister misiniz? Yazarsanız hangi türü tercih edersiniz? Neden?
Evet yazmak isterim Bu olayı bir öykü olarak yazmayı tercih ederim. Çünkü öykü, duyguları ve olayları daha iyi anlatabilme imkânı veriyor.
Metni özetleyerek okuma stratejisine uygun olarak okuyunuz. Bunun için metni
türünün özelliklerine ve noktalama işaretlerine dikkat ederek sessiz okuyunuz. Sessiz
okuma sırasında aşağıdaki soruları cevaplayınız.
• Metinde anlatılan olay nedir?
Ergenekon Destanı, Türklerin Ergenekon adlı dar bir vadiye sıkıştıkları, buradan çıkarak geniş topraklara yayıldıkları bir efsaneyi konu alır. Türklerin zorlu koşullar altında geçen göç hikayesi ve Ergenekon’dan çıkışları anlatılır.
• Metindeki karakterler kimlerdir?
Metinde öne çıkan karakterler arasında Gök-Türk hükümdarı İl Han, İl Han’ın oğlu Kayan, Tukuz adlı yeğeni, Kayan’ın oğlu Kayat, Tukuz’un çocukları Türülken ve Tukuzlar bulunmaktadır.
• Metinde anlatılan olay ne zaman, nerede geçmektedir?
Ergenekon Destanı’nın olayları eski zamanlarda, Türklerin Göktürk Devleti döneminde geçmektedir. Ergenekon, metinde dar bir vadi olarak tasvir edilmiş ve Türklerin bu vadiyi terk edip geniş topraklara yayılmaları hikayesi anlatılmaktadır.
• Metnin serim, düğüm ve çözüm bölümünde neler anlatılmaktadır?
Metnin serim bölümünde, Türklerin düşmanlarının saldırısına uğraması ve zorlu bir savaşın ardından Gök-Türklerin galip gelmesi anlatılır. Düğüm bölümünde, düşmanlarının hileyle Gök-Türklere saldırması ve Gök-Türklerin bu saldırıya karşı direnememesi ile birlikte kaybedilen savaş anlatılmaktadır. Çözüm bölümünde ise, İl Han’ın oğlu Kayan ve Tukuz’un hayatta kalanları Ergenekon’a kaçarlar, burada çoğalıp güçlenirler, sonrasında Ergenekon’dan çıkarak yeni topraklara yayılırlar. Bu göç hikayesiyle Gök-Türklerin tekrar güçlenip eski düşmanlarıyla savaşarak zafer kazandıkları anlatılır.
ERGENEKON DESTANI
(…)
Türk illerinde Gök-Türk oku ötmiyen*, Gök-Türk kolu yetmiyen* bir yer yoktu. “Bütün kavimler birleşerek” Gök-Türklerden öç almaya yürüdüler. Türkler, çadırlarını, sürülerini bir yere topladılar; çevresine hendek kazdılar, beklediler, düşman geldi. Vuruş başladı on gün vuruştular. Gök-Türkler üstün geldi.
(…)
Bir gün bütün iller Hanları ve beyleri av yerinde konuştular. Gök-Türklere hile yapmazsak işimiz yaman olur, dediler. Tan ağırınca baskına uğramış çeri gibi, ağır yüklerini, kötü mallarını bırakıp kaçtılar. Türkler: “Bunların vuruşma güçleri gitti, kaçıyorlar.” deyip arkalarından varıp yetiştiler.
“(Düşmanlar) Gök-Türkleri görünce birden geri döndüler. İkisi vuruştular. Düşmanlar galip geldi. Gök-Türkleri öldüre öldüre çadırlarına geldiler. Çadırlarını mallarını öyle aldılar ki bir ev kurtulmadı. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri kul edinip herkes birini alıp gitti.
(Gök-Türk Hanı) İl Han’ın oğulları çoktu. Savaşta hepsi öldü. Kayan adlı bir küçük oğlu vardı. O yıl evlendirmişti. İl Han’ın Tukuz adlı bir de yeğeni vardı. Bu ikisi bir yerdeki kişilerin eline düşmüşlerdi. On gün olduktan sonra bir gece ikisi kadınlarıyla birlikte atlanıp kaçtılar.
Yurda geldiler. Düşmandan kaçıp gelen dört maldan (deve, at, öküz, koyun) çok buldular.
Eğer, ile varalım desek; dört taraftaki illerin hepsi bize düşman. İyisi odur ki dağların içinde insan yolu düşmez bir yer izleyip (oturalım) deyip dağa doğru sürülerini sürüp gittiler.
(Geldikleri yoldan başka yolu olmayan bir yere vardılar.) O da öyle bir yoldu ki bir deve, bir at bin güçlükle yürürdü; eğer ayağını yanlış bassa parça parça olurdu.
(Vardıkları) yerde akar sular, çeşmeler, türlü otlar, meyveli ağaçlar, türlü türlü avlar
(vardı.) O yeri görünce Tanrı’ya şükürler kıldılar. Hayvanlarının, kışın etini yediler. Yazın sütünü içtiler, derisini giydiler.
O yere Ergenekon adını koydular.
Burada bu ikisinin çocukları çoğaldı. Kayan’ın evladı çok oldu. Tukuz’unki ondan daha
az oldu. Kayan çocuklarına Kayat dediler. Tukuz çocuklarına iki ad koydular. Bir nicesine
Tukuzlar dediler; bir nicesine Türülken dediler. Çok yıllar bu iki kişinin çocukları Ergenekon’da kaldılar. Enine boyuna uzayıp yayıldılar.
Dört yüz yıl sonra Ergenekon’da kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki sığmadılar.
Bu sebepten bir yere toplanıp oturup konuştular. Dediler ki: Atalarımızdan işittik. Ergenekon’un dışında geniş yerler, güzel yurtlar olurmuş. Bizim yurdumuz eskiden o yerlerde imiş… Dağların arasından yol izleyip bulalım. Göçüp çıkalım. Her kim bize dostum derse onunla görüşelim. Düşmanlarla güreşelim, dediler.
Hepsi bu sözü beğenip çıkmaya yol izlediler, bulamadılar.
(O zaman) bir demirci dedi (ki): “Burada bir demir madeni var. Yalın kata benziyor.
Şunun demirini eritsek bir yol olurdu.” Varıp o yeri gördüler. Bu sözü de beğendiler. Dağın geniş yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Dağın üstünü, arka yanını, beri yanını (böylece) doldurduktan sonra yetmiş deriden körük yapıp yetmiş yerde kurdular. (Ateşleyip)
Körüklediler.
Tanrı’nın gücü ile ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O günü, o ayı, o saati belleyip dışarı çıktılar. O günden beri Gök-Türklerde âdet olmuştur. O günü bayram sayarlar: Bir parça demiri ateşe salıp kızdırırlar. (Önce) Hanı, bunu kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Ondan sonra beyler (de öyle yapar. Bu günü mukaddes bilirler.)
(Ergenekon’dan çıktıkları zaman) Gök-Türklerin padişahı Kayan soyundan Börte Çene idi. Börte Çene, bütün illere elçi gönderip Ergenekon’dan çıkıp geldiklerini bildirdi. (Bunu)
Bazıları iyi gördüler, bazıları kötü gördüler.
(Gök-Türkler eski düşmanlarıyle savaştılar. Yendiler. Böylece dört yüz yıl sonra kanlarının öcünü aldılar.)
Nihad Sâmi BANARLI
Resimli Türk Edebiyâtı Târihi I
(Kısaltılmıştır.)
NİHAD SAMİ BANARLI HAYATI VE EDEBİ KİŞİLİĞİ
Nihad Sȃmi Banarlı (1907 Fatih, İstanbul – 13 Ağustos 1974, İstanbul), Cumhuriyet Dönemi’nde şiir, hikâye, oyun, roman, inceleme ve araştırma gibi türlerde toplam yirmiden fazla eser kaleme alan Türk hikaye yazarı, roman yazarı, şair, edebiyat tarihçisi ve öğretmendir.
Nihad Sami Banarlı’nın yaşam özeti incelendiğinde eğitimine Fatih Sultan Mehmet Vakfı Sibyan mektebinde başladığı, İstiklâl Lisesi’nden mezun olduktan sonra da İstanbul Dârülfünunu Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü ve Yüksek Muallim Mektebi’nde eğitim aldığı görülmektedir. Türk diline olan sevgisi ve edebiyat tarihçiliği ile tanınan Banarlı, “Resimli Türk Edebiyatı Tarihi” ve “Türkçenin Sırları” gibi ünlü eserlerin yazarıdır. Biyografisi başarılarla dolu olan Nihad Sami, yazarlık dışında öğretmenlik yapmış, çeşitli cemiyetlerin kuruluşunda bulunmuş ve çalışmalar yürütmüştür.
Nihad Sami Banarlı’nın eserleri aşağıda maddeler halinde listelenmiştir:
- Kültür Köprüsü
- Devlet ve Devlet Terbiyesi
- Türkçenin Sırları
- İman ve Yaşama Üslubu
- İstanbul’a Dair
- Edebiyat Sohbetleri
- Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri
- Kitaplar ve Portreler
- Bir Dağdan Bir Dağa
- Namık Kemal ve Türk Osmanlı Milliyetçiliği
- Büyük Nazireler Mevlid ve Mevlid’de Milli Çizgiler
- Başlangıçtan Tanzimat’a Kadar Türk Edebiyatı Tarihi
- Fatih’in Zafer Sırları
- Metinlerle Edebî Bilgiler
- Metinlerle Türk Edebiyatı Tarihi 1, 2, 3
- Metinlerle Türk ve Batı Edebiyatı 1, 2, 3
- Yahya Kemal Yaşarken
- Yahya Kemal’in Hâtıraları
- Kızıl Çağlayan
- Bir Yuvanın Şarkısı
- Sular Kararırken
- Yabancı
- Dumanlı Dağlar
- Son Vazife
- Bir Mâbed Yıkıldı
- Istırap Yarışı
- Bir Güzelliğin Hikayesi
- Dâstân-ı Tevârih-i Mülûk-ı Âli Osman ve Cemşid-ü Hurşid Mesnevisi
- Resimli Türk Edebiyatı Tarihi 2 Cilt
- Edebî Bilgiler
1.ETKİNLİK
Okuduğunuz metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarını aşağıya yazınız.
Metindeki anlamını bilmediğiniz kelime ya da kelime gruplarının anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK Güncel Türkçe Sözlük’ten kontrol ediniz. Anlamını öğrendiğiniz yeni kelime/kelime gruplarını sözlüğünüze yazınız. Öğrendiğiniz kelimeleri birer cümlede kullanınız.
Kelime/Kelime Grubu: Örs
Cümlem: Babam örsünü kırmama çok sinirlendi.
Kelime/Kelime Grubu: Körük
Cümlem: Dedem sürekli ateşe körükle gidilmez diye bizi uyarırdı.
Kelime/Kelime Grubu: Hendek
Cümlem: Erzurum’da hendekler oldukça fazladır.
Kelime/Kelime Grubu: Kıskaç
Cümlem: Ayağım kıskaca takılınca müthiş bir acı çektim.
Kelime/Kelime Grubu: Bellemek
Cümlem: Artık seni anladığımı iyice belliyorum.
Kelime/Kelime Grubu: Üstün gelmek
Cümlem: Arkadaşım deneme sınavında hepimizden üstün geldi.
2.ETKİNLİK
Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.
- Metinde birlik ve beraberliği sağlamak için yapılanlar nelerdir?
Metinde birlik ve beraberliği sağlamak için yapılanlar şunlardır:
- Gök-Türkler, düşmanla savaşmadan önce çadırlarını ve sürülerini bir yere toplamışlardır.
- Düşmanla savaşırken, Gök-Türkler, arkadan tuzağa düşürüleceklerini düşünmüşlerdir. Bu nedenle, düşmanı takip ederken dikkatli davranmışlardır.
- Savaştan kurtulan Türkler, Ergenekon’a sığınmışlardır. Ergenekon’da, Türkler, enine boyuna uzayıp yayılmışlardır.
- Ergenekon’da çoğalan Türkler, dışarı çıkmak için birlik olmuşlardır.
- Türkler savaşta neden yenilmiştir?
Türklerin savaşta yenilmesinin başlıca nedenleri şunlardır:
- Düşman, Gök-Türklere hile yapmıştır.
- Düşman, Gök-Türklerden daha kalabalıktı.
- Gök-Türkler, düşmanı hafife almışlardır.
- Savaştan kurtulan Türkler kimlerdir ve nasıl bir yere yerleşmişlerdir?
Savaştan kurtulan Türkler, İl Han’ın küçük oğlu Kayan ve yeğeni Tukuz’dur. Bu iki kişi, düşmandan kaçıp Ergenekon’a sığınmıştır. Ergenekon, dağlarla çevrili, içinde insan yolu düşmeyen bir yerdi.
- Ergenekon’dan çıktıktan sonra Börtü Çene ve Gök-Türkler neler yapmıştır?
Ergenekon’dan çıktıktan sonra Börtü Çene ve Gök-Türkler şunlar yapmıştır:
- Bütün illere elçi gönderip Ergenekon’dan çıktıklarını bildirmişlerdir.
- Düşmanlarıyla savaşarak kanlarının öcünü almışlardır.
- Gök-Türk Devleti’ni yeniden kurmuşlar ve güçlerini artırmışlardır.
5. Tanrı’nın gücü ile ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip akıverdi. Yüklü deve çıkacak kadar yol oldu. O günü, o ayı, o saati belleyip dışarı çıktılar. O günden beri Gök-Türklerde âdet olmuştur. O günü bayram sayarlar: Bir parça demiri ateşe salıp kızdırırlar. (Önce) Hanı, bunu kıskaçla tutup örse koyar, çekiçle döver. Ondan sonra beyler (de öyle yapar. Bugünü mukaddes bilirler.) Türklerin dağdan çıktıkları ve her gün bayram olarak kutlanan gün, hâlâ kutlanmaktadır.
Yukarıdaki metinde söz edilen günün hangi gün olabileceğini tahmin edebilir misiniz?
Tahminlerinizi sözlü olarak ifade ediniz.
Metinde söz edilen günün, 21 Mart olabileceğini tahmin ediyorum. 21 Mart, gündönümü günüdür. Bu gün, güneşin en yukarda olduğu, gecenin en kısa olduğu gündür. Bu nedenle, Türkler için önemli bir gündür.
8.ETKİNLİK
“Ergenekon Destanı” adlı metni okuduktan sonra anlamını öğrendiğiniz kelimeleri kullanarak metinde geçen kültürel unsurları anlatan bilgilendirici bir metin hazırlayınız.
Hazırladığınız metinden yararlanarak sınıfınızda bu kültürel unsurlarla ilgili bir konuşma yapınız.
Konuşmanız sırasında beden dilinizi etkili kullanmaya özen gösteriniz. Beden dilini etkili kullanmanın konuşmacının vermek istediği sözlü olmayan mesajları iletmeyi kolaylaştıracağını unutmayınız. Konuşmalarınızda kelimeleri anlamlarına uygun kullanmaya özen gösteriniz.
Değerli dinleyiciler,
Türkler, milli benliklerini ve kültürlerini unutmamalıdır. Çünkü geçmişten bugüne bu kültürü, bu milleti oluşturmak kolay olmamıştır. Türklerin geçmişlerini öğrenmeleri, yazılı kültürlerini bilmeleri ile olur. Ergenekon Destanı da bu kaynaklardan biridir. Bu destan, Türklerin geçmişte yaşadıkları ve bağımsızlıklarını kaybettikleri, sonrasında yeniden yurtlarını nasıl kazandıklarını anlatan çok kıymetli bir kültürel mirastır. Bu nedenle okumak ve anlatmak gerekir.
9.ETKİNLİK
Destanlarla ilgili bir araştırma yapınız. Araştırma sırasında yararlandığınız bilgi kaynaklarının adı, yazarı, basım yılı, basım yeri, yayınevini; genel ağ üzerinden yaptığınız araştırmalar için de genel ağ adresi, genel ağ adresine erişim tarihini aşağıya not ediniz.
Araştırma sonucunda edindiğiniz bilgileri yazılı hâle getirmeden önce bir taslak hazırlayınız.
Taslağınızda giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine yer vermeniz gerektiğini unutmayınız.
Hazırladığınız taslağa bağlı kalarak metninizi dosya kâğıdına yazınız. Metni hazırlarken yararlandığınız kaynakları, metnin sonunda oluşturacağınız kaynakça bölümüne alfabetik sırayla yazınız.
Metninizi gözden geçirirken metninizdeki varsa yazım, noktalama hatalarını ve anlatım bozukluklarını düzeltiniz. Yazdığınız metni sınıfta arkadaşlarınıza okuyunuz. Yazdığınız metni sınıf panosunda paylaşabilirsiniz.
- Türk Dil Kurumu (TDK): https://tdk.gov.tr/
- Edebiyat ve Edebiyatçılar Sitesi: https://www.diledebiyat.net/
- Destanlar Hakkında Bilgiler: https://www.turkedebiyati.org/destanlar/
- Destanlar ve Destan Kahramanları: https://www.edebiyatfatihi.net/2019/12/destan-kahramanlar-kimlerdir.html
Destanlar
Giriş
Destanlar, bir milletin tarihini, kültürünü ve değerlerini yansıtan en önemli eserlerdir. Destanlar, genellikle bir milletin yaşadığı önemli olayları, kahramanlıklarını, doğal afetleri, savaşları ve göçleri konu alır. Destanlarda, gerçek olaylar olağanüstü unsurlarla birlikte anlatılır.
Gelişme
Destanların özellikleri şunlardır:
- Olağanüstülükler: Destanlar, gerçek olayların yanı sıra olağanüstü olayları da konu alır. Bu olağanüstü olaylar, kahramanların güçlerini ve kudretlerini göstermek için kullanılır.
- Abartma: Destanlar, gerçek olayları abartarak anlatır. Bu abartma, kahramanları daha da güçlü ve etkileyici göstermek için yapılır.
- Manzum anlatım: Destanlar genellikle manzum olarak anlatılır. Bu da, destanların daha kolay ezberlenmesini ve hafızalarda kalmasını sağlar.
Destanlar, genellikle üç bölümden oluşur:
- Giriş bölümü: Destanın konusunun anlatıldığı bölümdür.
- Gelişme bölümü: Destanın olaylarının anlatıldığı bölümdür.
- Sonuç bölümü: Destanın bitişinin anlatıldığı bölümdür.
Türk edebiyatında destanlar, İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası olmak üzere iki döneme ayrılır:
- İslamiyet öncesi destanlar: Yaratılış Destanı, Alp Er Tunga Destanı, Oğuz Kağan Destanı, Göç Destanı, Manas Destanı, Dede Korkut Hikayeleri gibi destanlar bu dönemde yazılmıştır.
- İslamiyet sonrası destanlar: Battal Gazi Destanı, Köroğlu Destanı, Danişment Gazi Destanı, Yunus Emre Destanı gibi destanlar bu dönemde yazılmıştır.
Sonuç
Destanlar, bir milletin kültürel kimliğinin en önemli unsurlarından biridir. Destanlar, bir milletin geçmişini, değerlerini ve geleneklerini gelecek nesillere aktarır. Destanlarda yer alan kahramanlar, milletlerin özlemlerini ve ideallerini temsil eder.