Eşref Saat Metni Cevapları Sayfa 150-151-152-153-154-155
Eşref Saat Metni Cevapları Sayfa 150-151-152-153-154-155
Hazırlık Çalışmaları
- Günün en sevdiğiniz saati hangisidir? Neden?
Günün en sevdiğim saati, güneşin batmak üzere olduğu akşam saatleridir. Bu saatte gökyüzü muhteşem renklere bürünür ve etrafı huzurlu bir sessizlik kaplar. Bu huzurlu ortamda, günün yorgunluğunu üzerimden atıp kendimi dinleyebilme imkânı buluyorum. Ayrıca, akşam saatleri sevdiklerimle vakit geçirmek için de ideal bir zamandır. Birlikte güzel bir akşam yemeği yiyebilir veya sohbet ederek keyifli vakit geçirebiliriz.
- Eşref saat sözünü hiç duydunuz mu? Duyduysanız size ne ifade ettiğini anlatınız.
Evet “Eşref saati” sözünü daha önce duydum. Bu söz, bir günün en güzel ve en hayırlı saatini ifade eder. Genellikle sabahın erken saatleri veya akşam güneş batmadan önceki saatler olarak kabul edilir. Eşref saatinin bereket ve huzur getirdiğine inanılır.
Benim için eşref saati, kendimle ve sevdiklerimle bağlantı kurma imkanı bulduğum bir zamandır. Bu saatte, günlük koşuşturmadan uzaklaşıp, önemli olan şeylere odaklanabiliyorum.
EŞREF SAAT
Sizin için günün en iyi saati hangi saattir hiç düşündünüz mü? Şair tabiatlı olanlar akşam saatlerini severler. Güneşin batışı insana tuhaf bir hüzün verir. En çok kendi kendimizle kaldığımız saatler giden günün arkasından gecenin ağır ağır geldiği, daha doğrusu gündüzlerin bizleri gecelere devrettiği o saatlerdir.
Kuşlar o saatlerde neden telaşlıdırlar, pek bilmem ama tabiat yavaş yavaş durulur; etrafla beraber insanın ruhuna da bir sessizlik çöker. Sonra gece, o uçsuz bucaksız gece, kendi hayatını sürmeye başlar.
Evet, şair tabiatlı olanlar akşam saatlerini severler. Yemek düşkünleri de öğle saatlerini. Dünya nimetlerinin lezzetlerine kendilerini kaptırmış olanlar öğle vaktinin gelmesini iple çekerler… Öğle yemeğinden sonra gelen rehavetin tadı hiçbir gece uykusunda bulunmaz.
Ama yaş ilerledikçe insanlar sabah saatlerini sever olurlar. Dünyayı sabahın saat beşinde, kurtlar, kuşlar henüz uyanmadan tabiat daha mahmurken seyretmek ancak o yaşlarda tadına varılır zevklerdendir.
Sizin için günün hangi saati iyidir, buradan bir şey söyleyemem ama bana sorsalar saatlerin en iyisi ne akşam saatidir, ne öğle saati, ne de sabah saati. İnsanlar için en iyi saat muhakkak ki şu nasıl işlediği pek de bilinmeyen, adına “eşref saat” dediğimiz saattir.
Eşref saat gündelik hayatımızda işlerimizin en iyi gittiği, kararlarımızın en isabetli olduğu, hükümlerimizde asla yanılmadığımız saattir. Sabahleyin 9’da mı, öğleyin 12’de mi, akşam 7’de mi gelir; gün ortasında mı, gece yarısında mı teşrif eder, bilinmez. Ama o gelince en çetin meselelerinizi tereyağından kıl çeker gibi hâlleder, en çıkılmaz davaların içinden tüy gibi hafif çıkarsınız… Yıllarca ümitle beklediğiniz büyük ikramiye, eşref saat çalar çalmaz size isabet eder. Bir türlü içinden çıkamadığınız davaları eşref saatte çabucak hâlleder, sonra nasıl hâllettiğinize siz de şaşarsınız. Çünkü eşref saat gelmiştir. O saate hiçbir şey dayanamaz. Asırlarca ve asırlarca geçit vermeyen dumanlı dağlar bile eşref saat gelince delinir, treniniz onun bağrından düdüğünü öttüre öttüre geçer gider.
Yalnız sizin, teker teker insanların hayatında değil; milletlerin hayatında bile eşref saatler vardır.
O saatler gelmeyegörsün, milletler esaretten kurtulurlar; o saatler gelip çatınca ordular harikalar yaratırlar. İnsanların kaderleri o saatlerde değişir, talih o saatlerde adamın yüzüne gülmeye başlar.
Demek bütün mesele eşref saatin gelmesine veya o saatin geldiğini anlamaya bağlı öyle mi?
Öyledir. Hatta ben öyle zannediyorum ki eşref saat görünmez kuvvetlerin, esrarlı hesapların, içinden çıkılmaz bilmecelerin işlettiği bir saat değil, insanların bizzat kendileri tarafından işletilen veya sadece dikkatli olmaları sayesinde geldiği kolayca fark edilen bir saattir. Ama dikkatli olmayan, kendini hayatın akışına bırakmış veya akıntıların tersine sandalını yürütmeye çalışan insan, eşref saatin geldiğini fark etmek şöyle dursun, duvardaki asma saatin on ikiye çeyrek kalayı gösterdiğini bile görmez.
Milletlerin eşref saatlerini büyük dâhiler keşfeder. Bizim gücümüz oralara yetmediği için sadece gündelik hayatımızda hatta aile hayatımızda yer alan ufak tefek eşref saatlerden, daha doğrusu birbirimizin eşref saatlerini kollamanın sırlarından bahsedeceğim.
Muhakkak ki her şeyin bir zamanı vardır. Zaten eşref saat de bu zamandan başka bir şey değildir.
İşte ne yapıp yapıp onu kollamalı.
Sırasını getirmek de eşref saati bulmak demektir.
(…)
“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” diye bir söz vardır. Duvardaki saatleri yaylar işletiyorsa ev hayatındaki eşref saatleri de tatlı dil işletir. Onun hiç gelmeyeceğini sandığınız bir anda sarf edeceğiniz hoş bir cümle, yerinde bir iltifat, eşref saatin akrebini 12’ye getiriverir.
(…)
Her iyi şey eşref saatte olur. Biraz sabır göstermek, biraz dikkatli davranmak, insanların bam teline dokunmamaya çalışmak evinizde eşref saati sık sık çaldırmak için kâfidir.
Şevket RADO
(Kısaltılmıştır.)
Şevket Rado: Hayatı ve Edebi Kişiliği
Hayatı:
- Doğumu ve Eğitimi: Şevket Rado, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Vefa ve Pertevniyal Liselerinde eğitim gördü. Lise yıllarında Fransızca öğretmeni Nurullah Ataç’ın teşvikiyle edebiyata yöneldi.
- Mesleki Kariyeri: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık yapmadı ve gazetecilik, yazarlık, öğretmenlik gibi farklı alanlarda çalıştı. Akşam gazetesinde fıkra yazarlığı, Yapı ve Kredi Bankası’nda basın ve yayın danışmanlığı, Zoğrafyon Rum Lisesi’nde sosyoloji ve Saint Joseph Fransız Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı.
- Eserleri: Şiir, fıkra, deneme, röportaj ve hat sanatı üzerine eserler verdi. Başlıca eserleri arasında “Yol”, “Sohbetler”, “Mektuplar”, “Sanat ve Güzellik Üzerine” ve “Hat Sanatı” yer alıyor.
- Ölümü: 1985 yılında İstanbul’da vefat etti.
Edebi Kişiliği:
- Edebî Akımları: Şevket Rado, Garip akımının etkisinde şiir yazmaya başladı. Daha sonra Yahya Kemal Beyatlı’nın etkisinde aruz ölçüsüyle şiirler yazdı. Deneme ve fıkra türünde eserlerinde ise sade ve akıcı bir dil kullandı.
- Konuları: Eserlerinde genellikle insan ve toplum temalarını işledi. Hayatın güzelliklerini, sanatın önemini ve insan ilişkilerini anlatan yazılar yazdı.
- Eserlerinin Özellikleri: Eserleri, açık ve anlaşılır bir dille yazılmıştır. Dil ve üslup bakımından oldukça titizdir. Eserlerinde ahenk ve musikiye önem verir.
- Edebiyatımıza Katkıları: Şevket Rado, Türk edebiyatına şiir, deneme, fıkra ve hat sanatı gibi farklı alanlarda eserler kazandırmıştır. Eserleriyle Türkçenin güzel ve etkili bir şekilde kullanılabileceğini göstermiştir.
Önemli Eserleri:
- Şiir: Yol (1941), Akarsu (1953)
- Deneme: Sohbetler (1954), Mektuplar (1963)
- Fıkra: Gülmece (1945), Hiciv ve Mizah (1964)
- Hat Sanatı: Hat Sanatı (1978)
Sonuç:
Şevket Rado, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir yazar ve sanatçıdır. Eserleriyle Türkçenin güzel ve etkili bir şekilde kullanılabileceğini göstermiştir. Eserleri günümüzde de ilgiyle okunmaktadır.
- ETKİNLİK
“Eşref Saat” metninden hareketle aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
1. Eşref saati ne demektir? Açıklayınız.
Eşref saati, insanların hayatında işlerin en iyi gittiği, kararların en isabetli olduğu, hükümlerin asla yanılmadığı saattir. Bu saatin ne zaman geleceği bilinmez, sabah, öğle veya akşam herhangi bir vakitte olabilir.
- Eşref saatin gelmesiyle kişilerin hayatında hangi kolaylıklar yaşanır? Siz de bu fikirlere katılıyor musunuz?
Eşref saat geldiğinde, en zor problemler çözülür, beklenen haberler gelir, kısacası her şey yolunda gider. Yazar, bu fikre katılıyor ve eşref saatin dikkatli ve sabırlı olmanın bir sonucu olduğunu savunuyor.
Ben de bu fikre katılıyorum. Dikkatli ve sabırlı olmak, doğru zamanda doğru hamleleri yapmamızı sağlar. Ayrıca, olumlu bir bakış açısına sahip olmak ve insanlara karşı nazik davranmak da eşref saatin gelme olasılığını artırabilir.
- Eşref saatin gelmesi milletlerin hayatını nasıl etkiler? Açıklayınız.
Milletlerin hayatında da eşref saatler vardır. Bu saatlerde esaretten kurtulma, zafer kazanma ve büyük atılımlar yapma gibi önemli olaylar gerçekleşir.
- Milletlerin eşref saatlerini kimler, nasıl keşfeder?
Yazar, milletlerin eşref saatlerini büyük dâhilerin keşfettiğini söylüyor. Bu dâhiler, liderler, sanatçılar veya bilim adamları olabilir.
- Kendi hayatınızda eşref saatin geldiğini hissettiğiniz anlar oldu mu? Yazınız.
Kendi hayatımda da eşref saatin geldiğini hissettiğim anlar oldu. Örneğin, önemli bir sınavdan önce çok çalışmış ve kendime güvenmiştim. Sınav sırasında her şey yolunda gitti ve sınavı başarıyla tamamladım. Bu, benim için bir eşref saati örneğidir.
- ETKİNLİK
Okuduğunuz metnin konusunu, ana fikrini ve yardımcı fikirlerini bulunuz.
Konu: Eşref saatin ne olduğu, kişisel ve toplumsal hayat üzerindeki etkileri
Ana Fikir: Eşref saat, insanların ve milletlerin hayatlarında işlerin yolunda gittiği, başarıların ve mutluluğun yaşandığı özel bir zamandır. Bu saatin gelmesi için dikkatli, sabırlı ve olumlu olmak gerekir.
Yardımcı Fikirler:
- Eşref saatin ne zaman ve nasıl geldiği bilinmez.
- Eşref saatte insanlar en doğru kararları verir ve her şey yolunda gider.
- Eşref saat sadece kişisel hayatta değil, milletlerin hayatında da önemli rol oynar.
- Milletlerin eşref saatlerini büyük dâhiler keşfeder.
- Eşref saatini yakalamak için dikkatli, sabırlı ve olumlu olmak gerekir.
- Tatlı dil ve hoşgörü eşref saatini tetikleyebilir.
- Her şeyin bir zamanı vardır ve eşref saat de bu zamandan başka bir şey değildir.
- Eşref saatin gelmesi için sırasını getirmek önemlidir.
- ETKİNLİK
“Eşref Saat” metninden öznel ve nesnel anlatıma uygun cümleler bulup aşağıdaki boşluklara yazınız.
Öznel Cümleler:
- “Güneşin batışı insana tuhaf bir hüzün verir.”
- “Yemek düşkünleri de öğle saatlerini severler.”
- “Dünyayı sabahın saat beşinde, kurtlar, kuşlar henüz uyanmadan tabiat daha mahmurken seyretmek ancak o yaşlarda tadına varılır zevklerdendir.”
- “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” diye bir söz vardır.
- “Her iyi şey eşref saatte olur.”
Nesnel Cümleler:
- “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” diye bir söz vardır.
- ETKİNLİK
Bir işi zamanında yapmanın önemini vurgulayan öyküleyici bir metin yazınız.
EREN
Küçük bir köyde, Eren adında bir çocuk yaşarmış. Eren, her şeye meraklı ve araştırmacı bir çocukmuş. Bir gün, köyün meydanında yaşlı bir adamın elinde bir tahta parçası ve çekiç gördü. Yaşlı adam tahtadan bir oyuncak yapıyormuş. Eren, adama yaklaşmış ve ne yaptığını sormuş. Yaşlı adam, bir oyuncak gemi yaptığını ve onu torununa hediye edeceğini söylemiş. Eren, çok heyecanlanmış ve yaşlı adama gemiyi ne zaman bitireceğini sormuş. Yaşlı adam, “Yarın sabah erkenden işe başlayacağım ve öğleden önce gemiyi bitireceğim.” demiş.
Ertesi sabah, Eren erkenden kalkmış ve yaşlı adamın evine gitmiş. Yaşlı adam çoktan uyanmış ve işe başlamış. Eren, yaşlı adama yardım etmek istemiş ve ona tahta parçalarını tutmak ve çekici vermek gibi basit görevler yapmış. Yaşlı adam, Eren’in yardımseverliğinden çok memnun kalmış ve ona oyuncak gemisini hediye etmiş. Eren, çok mutlu olmuş ve yaşlı adama teşekkür etmiş.
Eren, bu olaydan önemli bir ders almış. Bir işi zamanında yapmanın ne kadar önemli olduğunu anlamış. O günden sonra, Eren her işe zamanında başlamaya ve zamanında bitirmeye özen göstermiş. Bu sayede, Eren’in hem işleri yolunda gitmiş hem de çevresindeki insanlar tarafından takdir edilmiş.