Ev Yaşamı Metni Cevapları Sayfa 82-83-84-85-86-87
Ev Yaşamı Metni Cevapları Sayfa 82-83-84-85-86-87
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
- Farklı ülkelerdeki çocukların ev ve okul yaşamları ile ilgili edindiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
Dünyanın farklı ülkelerindeki çocukların ev ve okul yaşamları, o ülkenin kültürel, ekonomik ve sosyal koşullarına göre değişiklik göstermektedir. Genel olarak, gelişmiş ülkelerdeki çocukların ev ve okul yaşamları, gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklara göre daha iyi durumdadır.
Gelişmiş ülkelerdeki çocuklar, daha güvenli ve sağlıklı bir ortamda büyümektedir. Aileleri genellikle daha eğitimli ve refah düzeyleri daha yüksektir. Bu nedenle, bu çocuklar daha iyi bir eğitim alma ve gelecekte daha başarılı olma şansına sahiptir.
Gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklar ise, genellikle daha dezavantajlı koşullarda büyümektedir. Aileleri daha az eğitimli ve refah düzeyleri daha düşüktür. Bu nedenle, bu çocuklar daha az fırsata sahip olmaktadır.
- Hangi ülke çocuklarının hayatlarını kendinize yakın buldunuz? Nedenleriyle açıklayınız.
Ben, Türkiye’de yaşayan bir çocuk olarak, kendime en yakın gördüğüm ülke çocuklarının, İskandinav ülkeleri (Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya) ve Kuzey Avrupa ülkeleri (Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa) çocukları olduğunu söyleyebilirim. Bu ülkelerdeki çocukların ev ve okul yaşamları ile ilgili edindiğim bilgilere göre, bu çocuklar genel olarak daha mutlu ve daha güvenli bir ortamda büyümektedir. Aileleri genellikle daha eğitimli ve refah düzeyleri daha yüksektir. Bu nedenle, bu çocuklar daha iyi bir eğitim alma ve gelecekte daha başarılı olma şansına sahiptir.
Bu ülkelerdeki çocukların ev yaşamları ile ilgili edindiğim bilgilere göre, bu çocuklar genellikle daha küçük ailelerde yetişmektedir. Aileleri genellikle daha fazla zaman ayırmakta ve onlara daha fazla destek olmaktadır. Çocuklar, aileleriyle birlikte daha çok vakit geçirmekte ve daha fazla aktivite yapmaktadır.
Bu ülkelerdeki çocukların okul yaşamları ile ilgili edindiğim bilgilere göre, bu çocuklar genellikle daha iyi bir eğitim almaktadır. Okulları daha modern ve daha iyi donanımlı olmaktadır. Öğretmenler daha eğitimli ve daha tecrübelidir. Bu nedenle, bu çocuklar daha iyi bir eğitim alma ve gelecekte daha başarılı olma şansına sahiptir.
- Sizce dünyanın en mutlu çocukları hangi ülkede yaşıyor? Niçin?
Dünyanın en mutlu çocuklarının hangi ülkede yaşadığını kesin olarak söylemek mümkün değildir. Ancak, yapılan araştırmalara göre, dünyanın en mutlu çocuklarının yaşadığı ülkeler arasında İskandinav ülkeleri (Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya) ve Kuzey Avrupa ülkeleri (Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa) yer almaktadır.
Bu ülkelerdeki çocukların mutlu olmalarının başlıca nedenleri arasında, daha güvenli ve sağlıklı bir ortamda büyümeleri, daha eğitimli ve refah düzeyi yüksek ailelerde yetişmeleri, aileleriyle birlikte daha çok vakit geçirmeleri, daha iyi bir eğitim almaları ve gelecekte daha başarılı olma şansına sahip olmaları gösterilebilir.
Bu ülkelerdeki çocukların mutlu olmalarının diğer nedenleri arasında, bu ülkelerin sosyal politikalarının daha iyi olması, refah düzeyinin daha yüksek olması, işsizlik oranlarının daha düşük olması, suç oranlarının daha düşük olması ve çevre kirliliğinin daha az olması gibi faktörler de sayılabilir.
EV YAŞAMI
Japonya’da ev yaşamı çok basit. Halkın çoğunluğu iki odalı evlerde yaşıyor. Hemen herkesin evinde renkli televizyon, video, çamaşır makinesi, buzdolabı var. (…) Evlerde gereksiz eşya yok. Çoğunluk yer yatağında yatıyor. Dört parmak kalınlığında pamuk yataklar geceleri döşemeye seriliyor, sabahtan toplanıyor. Döşemede halı, kilim yerine hasır serili. Özellikle kışın, tüm yaşam bir odada geçiyor. Çünkü oda ısıtılıyor.
Bunca görkemli teknolojiye karşın, Japonya’da evler hâlâ soba ile ısıtılıyor. Kalorifer ancak büyük iş merkezlerinde ve lüks otellerde bulunuyor. Tabii bunlar çok gelişmiş sobalar.
(…)
Japonya’da çocuk çok önemli. Japon ulusu ve yönetimi, yeni kuşakların üstüne titriyor. Çocukların eğitimi, ülkedeki baş konulardan biri. Çocuk, üç yaşında anaokuluna başlıyor. Her semtte anaokulu var. Çocuğa semtindeki okulda yer bulunmaması olanaksız. Çocuğun doğumundan itibaren devlet her şeyi hazırlıyor. Okulu, öğretmeni, kitabı, defteri, kalemi… Büyüyünce de iş hazır.
Başka bir deyişle devlet, eğitim öğretim hizmetlerini yıllar önceden planlıyor. Yeni kuşaklar, topluma katıldıkça, bu plana göre onlara hizmet veriyor.
Zorunlu eğitim dokuz yıl. Bundan sonra okumak isteyen ya devletin liselerine gidiyor ya da
İngilizce öğretim yapan pahalı kolejlere. Bu kolejlere zorlu sınavlarla giriliyor. Ama o okulları bitiren çocuklar, hemen çok iyi iş buluyorlar. Kısa sürede işlerinde yükseliyorlar. Yaşam boyu rahat ediyorlar.
Aileler, çocuklarını bu tür okullara vermeyi amaç edinmiş durumda. Bu yüzden çocuklar daha ilkokula başlar başlamaz çok sıkı bir çalışma eylemi içine giriyorlar. (…) Öğrenciler, okul dönüşü evde en az dört, en çok altı saat ders çalışıyor. Onları, yabancı dille öğretim yapan okullara girmek için sürekli koşullandırıyorlar. Hafta içi televizyon izlemek yok. Yasak değil ama çocuk buna zaman ayıramıyor.
(…)
Japonya’da hâlen iki çeşit alfabe kullanılıyor. Biri kırk sekiz harfli, öteki iki bin yüz kırk beş harfli.
Harfler, değişik sesler veriyor. Noktalar, çizgiler harflere değişik anlam kazandırıyor. Okuma-yazma öğrenmek kolay değil. Çocuklar okuma-yazmayı kırk sekiz harfli alfabe ile öğreniyorlar. Üçüncü sınıfa kadar bu alfabe ile öğrenim sürüyor. Ondan sonra iki bin yüz kırk beş harfli alfabe ile çalışmaya başlıyorlar. (…) Çocuklar bunca sıkıntıya karşın başarılı.
(…)
Kentlerde toprak kıtlığından, çocuk parkları yapılamıyor. Çocukları dar alanlarda oyuna yöneltmek için türlü çareler bulmuş Japonlar.
Bunlardan biri şöyle: Küçük bir odanın tabanına yüzlerce top yerleştirilmiş. Odanın bir köşesinde
U şeklinde bir kayak yeri var. Çocuk buraya tırmanıyor, sonra kendini aşağıya salıyor. Topların üstüne düşüyor. Başka köşede oyuncaklar var. Onlara erişmek için bu top tarlasından yürüyor.
Ama ilerlemek kolay olmuyor. Koca bir bahçede koşmuş kadar yoruluyor çocuk. Zaten amaç da bu…
Okullar, yılda kırk gün kapanıyor. Ancak bu tatil de boş geçmiyor. Çocuklara, haftalık ödev veriliyor. Her hafta sonunda öğrenciler, okula gidip ödevlerini öğretmene imzalatıyorlar. Tatil içinde başka kente gitmek isteyen öğrenci, okuldan izin almak zorunda. Bu izin, ödevini aksatmamak koşuluyla veriliyor.
Sık sık okul gezisi yapılıyor. Ama bunlar eğlenip dinlenmek için yapılmıyor. Derste öğrenilenler yerinde inceleniyor. Fabrikalar, limanlar, atölyeler geziliyor; müzeler inceleniyor. Ormana götürülen çocuklar bir yandan çevreyi incelerken, bir yandan da ağaçların altını temizliyor. İlkbaharda, ilkokul öğrencileri, deniz kıyılarına götürülüyor. Kış boyunca dalgaların taşıdığı deniz kabuklarını, yosunları toplayarak kumluğu temizliyorlar.
Japonya’da çocuklar, güzel sanatlara da yönlendiriliyor. Japonlar, dünyada en çok kitap okuyan ulusların başında geliyor. Bu okuma alışkanlığını çocuklukta ediniyorlar. Japonya kitap cenneti. İnsanlarsa kitap oburu. Okumaya doymuyorlar.
Bebekler için bile kitap hazırlanıyor Japonya’da. Bu kitaplar bez üstüne basılıyor. Bebek ağzına götürse, kemirse bile hiç bozulmuyor. Okul öncesi çocuklar için basılan resimli kitaplar öyle güzel, öyle iç açıcı ki her bir yaprağı duvara asılacak tablo gibi… Çocuklar için yapılan çizgi filmler de eşsiz güzellikte.
Tablete benzer bir aygıt var. Çok da ucuz. Evlerde okullarda çocuklar bir köşeye çekilip bu aygıtla çizgi film izleyebiliyorlar. Anaokulu çocukları bile kolayca kullanabiliyor bunları.
Japonya, oyuncak yapımında dünyada birinci. Oyuncak mağazalarına girince insan, başka bir dünyaya girmişe dönüyor. İnsan yaşamında bulunan hemen her şeyin oyuncağı yapılmış. Hayvanlar dünyası da oyuncakçı dükkânlarına taşınmış sanki. Dünyaca ünlü masalların kahramanları, vitrinlerde diz dize, omuz omuza birbirlerine kendi serüvenlerini anlatır gibiler. Sinderella ile
Pinokyo, Peter Pan ile Simbad, Pollyanna ile Heidi, Kırmızı Başlıklı Kız ve Hain Kurt, Kurnaz Tilki,
Ormanlar Kralı Aslan ve Pembe Panter… Bunların yanında oyuncaklar dünyasının yeni gözdeleri, robotlar…
Robotların ana yurdu Japonya. Ne çok bilmiş bu robotlar bilseniz!.. Hemen her işin üstesinden geliyorlar. (…)
Yabancı dil öğrenmede kullanılan aygıtlar, şimdiden sözlüklerin pabucunu attırmış. Hesap makinesini andıran bu aygıtlar, gerçekten sözlük gibi. Bilinmeyen sözcük bir düğmeye basmakla öğrenilebiliyor.
Japon çocukları da büyükler gibi kendi ülkelerini, dünyanın en ileri, en güçlü, en uygar ülkesi olarak değerlendiriyorlar.
(…)
Gülten DAYIOĞLU
GÜLTEN DAYIOĞLU KİMDİR?
Gülten Dayıoğlu, 15 Mayıs 1935 tarihinde Kütahya’nın Emet ilçesinde doğmuştur. İlkokulu Emet’te, ortaokulu Afyonkarahisar’da ve liseyi İstanbul’da okumuştur. 1957 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuştur.
Mezun olduktan sonra ilkokul öğretmenliği yapmaya başlamış ve bu meslekte 15 yıl görev yapmıştır. 1972 yılında öğretmenliği bırakarak yazarlığa yönelmiştir.
Gülten Dayıoğlu’nun Eserleri
Gülten Dayıoğlu, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında çok sayıda eser vermiştir. Eserleri, 7-18 yaş arası çocuklar ve gençler için hazırlanmış, öykü ve romanlarla gezi kitaplarından oluşmaktadır. Ayrıca yayınlanmış ya da yayına hazır, yirmiyi aşkın radyo ve televizyon oyunu vardır.
Gülten Dayıoğlu’nun en önemli eserleri arasında şunlar yer almaktadır:
- Fadiş (1976)
- Mo’nun Gizemi (1984)
- Ayışığında Sohbet (1986)
- Sevgiliye Mektuplar (1987)
- İz Sürücü Köpekler (1991)
- Beyaz Zambaklar Ülkesinde (1993)
- Güller ve Bülbüller (1994)
- Rüzgârı Dizginleyen Çocuklar (1995)
Gülten Dayıoğlu’nun Edebî Kişiliği
Gülten Dayıoğlu, çocuk ve gençlik edebiyatı alanındaki eserlerinde, çocukların ve gençlerin yaşadıkları sorunları, hayallerini ve duygularını gerçekçi bir şekilde yansıtmıştır. Eserlerinde, çocukların ve gençlerin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamıştır.
Dayıoğlu’nun eserleri, dil ve üslup bakımından da sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Eserlerinde, çocukların ve gençlerin ilgisini çekecek macera, heyecan, bilim kurgu ve fantastik unsurlar da kullanılmıştır.
Gülten Dayıoğlu’nun Ödülleri
Gülten Dayıoğlu, eserleri ile birçok ödül kazanmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:
- 1977 – Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı Çocuk Edebiyatı Başarı Ödülü (Fadiş romanı ile)
- 1985 – Türk Dil Kurumu Çocuk Edebiyatı Ödülü (Mo’nun Gizemi romanı ile)
- 1987 – Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı Çocuk Edebiyatı Başarı Ödülü (Sevgiliye Mektuplar kitabı ile)
- 1992 – Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı Çocuk Edebiyatı Başarı Ödülü (İz Sürücü Köpekler dizisi ile)
Gülten Dayıoğlu’nun Önemi
Gülten Dayıoğlu, Türk çocuk ve gençlik edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Eserleri, birçok neslin çocukluğunu ve gençliğini şekillendirmiştir. Dayıoğlu, eserleri ile çocukların ve gençlerin gelişimine katkıda bulunmuş ve onların hayal dünyalarını zenginleştirmiştir.
2.ETKİNLİK
Aşağıdaki soruları metinden hareketle yanıtlayınız.
1.Yazar, Japonların ev yaşamını neden basit bulmuştur?
Yazar, Japonların ev yaşamını basit bulmasının başlıca nedenleri şunlardır:
- Japonya’da evlerin büyük çoğunluğu iki odalı olup, bu odalar genellikle küçük ve sadedir.
- Evlerde gereksiz eşya yoktur.
- Çoğunluk yer yatağında yatar.
- Evler hâlâ soba ile ısıtılmaktadır.
- Çocukların eğitim konusunda yönlendirilmesi doğru mudur? Niçin?
Çocukların eğitim konusunda yönlendirilmesi, doğru veya yanlış bir genelleme değildir. Her çocuğun ilgi ve yetenekleri farklıdır. Bu nedenle, çocukların eğitim konusunda yönlendirilmesi, bu yönlendirmenin çocuğun ilgi ve yeteneklerini dikkate alarak yapılması şartına bağlıdır.
Eğer çocuklar, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilirse, bu yönlendirme olumlu sonuçlar doğurabilir. Çocuk, ilgi duyduğu alanda başarılı olmak için daha fazla çaba gösterecek ve bu da onun gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.
Ancak çocuklar ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmezse, bu yönlendirme olumsuz sonuçlar doğurabilir. Çocuk, ilgi duymadığı bir alanda başarılı olmak için daha fazla çaba göstermek zorunda kalacak ve bu da onun motivasyonunu düşürebilir.
- Japon çocuklarının okul yaşantısı ile kendi okul yaşantınızı karşılaştırınız.
Japon çocuklarının okul yaşantısı ile kendi okul yaşantımı karşılaştıracak olursam, şu benzerlikler ve farklılıklar dikkat çekmektedir:
Benzerlikler:
- Japonya’da da Türkiye’de olduğu gibi zorunlu eğitim dokuz yıldır.
- Japonya’da da Türkiye’de olduğu gibi öğrenciler okula ilkokulda başlarlar.
- Japonya’da da Türkiye’de olduğu gibi öğrenciler okulda birçok ders görürler.
Farklılıklar:
- Japonya’da eğitim sistemi daha disiplinli ve rekabetçidir.
- Japonya’da öğrenciler okulda daha fazla ders çalışırlar.
- Japonya’da öğrenciler daha erken yaşta yabancı dil öğrenmeye başlarlar.
- Japonya’da yapılan okul gezileri öğrencilere nasıl bir fayda sağlamaktadır?
Japonya’da yapılan okul gezileri öğrencilere şu faydaları sağlamaktadır:
- Öğrencilerin derste öğrendiklerini yerinde görmelerini sağlar.
- Öğrencilerin çevre bilincini geliştirir.
- Öğrencilerin farklı kültürleri tanımalarına yardımcı olur.
- Öğrencilerin sosyalleşmelerine katkı sağlar.
- Japonların eğitim ile ilgili yaptıkları uygulamalardan hangisini ilgi çekici buldunuz?
Japonların eğitim ile ilgili yaptığı uygulamalardan ilgimi çeken uygulamalardan biri, çocukların erken yaşta yabancı dil öğrenmeye başlamalarıdır. Bu uygulamanın, çocukların yabancı dil öğrenmelerini kolaylaştırdığını ve onların uluslararası rekabette daha başarılı olmalarına katkı sağladığını düşünüyorum.
6. Japon çocuklarının öz güvenli ve başarılı olmasında ana etken nedir? Niçin?
Japon çocuklarının öz güvenli ve başarılı olmasında ana etken, Japon eğitim sisteminin disiplinli ve rekabetçi olmasıdır. Bu sistem, çocukların kendilerini geliştirmelerine ve başarılı olmalarını sağlamaya yöneliktir.
- İmkânınız olsaydı, Japonya’da yaşayan çocuklara hangi soruyu sorardınız?
Aldığınız eğitimden memnun musunuz diye sorardım.
4.ETKİNLİK
a) Aşağıdaki haber metnini okuyunuz. Haber metni ile görsel uyumlu mudur?
Evet, haber metni ile verilen görsel uyumludur. Çünkü haber metninde çocukların mutlu olduğundan söz ediliyor görselde de mutlu çocuklar var.
Dünyanın En Mutlu Çocukları Neden Hollanda’da?
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Örgütüne (UNICEF) göre, dünyanın en mutlu çocukları Hollanda’da yaşıyor. Uzmanlar, bunu çocukların aileleriyle daha fazla zaman geçirmesi ve okulda sınav ve ödev baskısı olmaması gibi birçok faktöre bağlıyor.
Amsterdam’daki Benoordenhout İlkokulunun Müdürü Annelies van Eijk, “Çocuklar, üzerlerinde çok fazla baskı olmadığında okula çok olumlu bakıyor, burayı ömürleri boyunca hiçbir şey yapmak zorunda olmadan tadını çıkaracakları bir yer olarak görüyorlar” diyor.
UNICEF’in verileri de bunu destekliyor. Örgüte göre, buradaki çocukların eğitimlerine devam etme olasılıkları diğer ülkedeki yaşıtlarınınkinden daha fazla.
(Basından)
b) Sizce çocukların okul ve ev yaşamında mutlu olması neye bağlıdır?
Çocukların okul ve ev yaşamında mutlu olması birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörler arasında şunlar sayılabilir:
- Aile desteği: Ailenin, çocuğun okul ve ev yaşamında destekleyici olması, çocuğun mutlu olması için önemli bir faktördür. Ailenin, çocuğun okuldaki başarısını desteklemesi, çocuğun ev ödevlerinde ona yardımcı olması, çocuğun sosyalleşmesine katkı sağlaması, çocuğun okul ve ev yaşamında mutlu olmasını sağlar.
- Okul ortamı: Okul ortamının, çocuğun ilgi ve ihtiyaçlarına uygun olması, çocuğun mutlu olması için önemlidir. Okulda, çocuğun kendini güvende hissetmesi, okulda arkadaş edinmesi, okulda başarılı olması, çocuğun okul yaşamında mutlu olmasını sağlar.
- Sosyal ilişkiler: Çocuğun, aile ve arkadaş çevresindeki sosyal ilişkilerinin olumlu olması, çocuğun mutlu olması için önemlidir. Çocuğun, aile ve arkadaşlarıyla olumlu ilişkiler kurması, çocuğun kendilerini değerli hissetmesini, özgüvenlerini geliştirmesini sağlar.
- Yeterlilik duygusu: Çocuğun, kendi yeteneklerine ve becerilerine güvenmesi, yeterlilik duygusu yaşaması, çocuğun mutlu olması için önemlidir. Çocuğun, okulda başarılı olması, sosyal ilişkilerde başarılı olması, hobileri ile ilgilenmesi, çocuğun yeterlilik duygusu yaşamasına katkı sağlar.
Bu faktörlerin yanı sıra, çocuğun kişisel özellikleri de okul ve ev yaşamında mutlu olmasını etkiler. Örneğin, bazı çocuklar daha sosyaldir ve başkalarıyla birlikte vakit geçirmekten hoşlanırlar. Bu çocuklar, okul ve ev yaşamında daha mutlu olabilirler. Bazı çocuklar ise daha içe dönüktür ve yalnız vakit geçirmekten hoşlanırlar. Bu çocuklar da, okul ve ev yaşamında mutlu olabilirler.
6.ETKİNLİK
Siz de gezip gördüğünüz bir yeri gezi yazısı şeklinde anlatınız. Yazınızda uygun geçiş ve bağlantı ifadelerini kullanınız. (Ama, fakat, lakin, bununla birlikte, buna rağmen…)
Kapadokya’da Bir Gün
Bu yaz tatilinde, ailemle birlikte Kapadokya’ya gezmeye gittik. Kapadokya, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan, jeolojik oluşumları ve tarihi yapılarıyla ünlü bir bölgedir.
Kapadokya’ya vardığımızda, ilk olarak Göreme Açık Hava Müzesi’ni ziyaret ettik. Bu müze, kayalara oyulmuş kiliseler, şapeller ve diğer yapılardan oluşuyor. Bu yapılar, Bizans döneminden kalma olup, freskleri ve süslemeleriyle oldukça etkileyici. Lakin müze oldukça kalabalık olduğundan bazı detayları görmekte zorlandık.
Göreme Açık Hava Müzesi’nden sonra Uçhisar Kalesi’ne gittik ancak yolculuğumuz epey zorlu geçti. Kale, Kapadokya’nın en yüksek tepelerinden birine kurulmuş olup bölgenin muhteşem manzarasını sunuyor. Kalenin tepesine çıktığımızda kendimizi adeta bir masal diyarında gibi hissettik fakat çıkış yolunda biraz yorulduk.
Ertesi gün, Avanos’a gittik. Avanos, dünyaca ünlü çömlekleriyle ünlü bir ilçedir. Burada çömlek yapımını yakından görme fırsatı bulduk. Bununla birlikte Avanos’un merkezindeki kiliseleri ve camileri de gezdik. Fakat sıcak hava nedeniyle gezimiz biraz daha kısa sürdü.
Son olarak Peribacaları’nı ziyaret ettik. Peribacaları, Kapadokya’nın en ikonik simgelerinden biridir. Bu oluşumlar, yıllar boyunca rüzgâr ve suyun etkisiyle meydana gelmiştir. Ancak Peribacaları’nın bazı yerlerinde yoğun turist kalabalığı vardı. Buna rağmen Peribacaları’nın arasında yürüyüş yapmak oldukça keyifliydi.
Kapadokya, gezdiğimiz en güzel yerlerden biri oldu ama fark ettiğimiz bazı zorluklara rağmen doğal güzellikleri, tarihi yapıları ve eşsiz atmosferiyle her yaştan ziyaretçiye hitap eden bir bölge. Kapadokya’yı gezmek isteyen herkese tavsiye ediyorum.