Göç Destanı Metni Cevapları Sayfa 110-111-112-113-114-115-116-117-118

Göç Destanı Metni Cevapları Sayfa 110-111-112-113-114-115-116-117-118

Düşünelim – Tartışalım

  1. Getirdiğiniz resimleri arkadaşlarınız ile paylaşınız ve resimlerin ait olduğu bölgeler ile ilgili konuşunuz. goo.gl/zdzG3k genel ağ adresinden ya da dinleme izleme cd’nizden “Davet” adlı videoyu izleyiniz. Size hissettirdikleri üzerine konuşunuz. 
  1. Üzerinde yaşadığımız bu topraklara “vatanımız” diyoruz. Bir toprak parçasını vatan yapan nedir?

Bence vatanı vatan yapan şey sadece bir toprak parçası değil. Bir sürü şey var vatanı özel yapan.

Mesela:

  • Atalarımızın yaşadığı topraklar: O topraklarda bizim atalarımız yaşamış, savaşmış, barış yapmış. Biz de onların izinden gidiyoruz, o topraklarda yaşıyoruz.
  • Ortak kültürümüz: Bizim ortak bir dilimiz, ortak geleneklerimiz var. Bu ortak değerler bizi birbirimize bağlıyor ve vatanımızı özel kılıyor.
  • Arkadaşlarımız ve ailemiz: En sevdiğimiz insanlar o topraklarda yaşıyor. Onlarla birlikteyken kendimizi mutlu ve güvende hissediyoruz.
  • Güven ve istikrar: Vatanımızda kendimizi güvende hissediyoruz. Yasalar bizi koruyor ve geleceğe dair umutluyuz.
  • Anılarımız: En güzel anılarımız o topraklarda. Çocukluğumuz, ilk defa bisiklete bindiğimiz yer, ilk defa aşık olduğumuz yer… Hepsi o topraklarda.

Vatanı vatan yapan şey sadece bir toprak parçası değil. Bir sürü duygu, anı ve değer var vatanı özel yapan. Vatan bizim evimiz, bizim ailemiz, bizim geleceğimiz.

 

  1. Bu topraklar üzerinde yaşayan ve kendini bu vatanın bir bireyi kabul eden insanların ortak özellikleri nelerdir?

Bu topraklar üzerinde yaşayan ve kendini bu vatanın bir bireyi kabul eden insanların ortak özellikleri şunlar olabilir:

  1. Vatanseverlik: Bu insanlar vatanlarına ve milletlerine karşı derin bir sevgi ve bağlılık duyarlar. Vatanları için çalışır, mücadele eder ve gerekirse fedakarlık yapmaktan çekinmezler.
  2. Milli Kimlik: Bu insanlar, kendi kültürlerine, geleneklerine ve değerlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Milli kimlikleriyle gurur duyarlar ve bu kimliği korumak için çaba gösterirler.
  3. Dayanışma ve Yardımlaşma: Vatanlarında yaşayan insanlar, birbirlerine destek olma ve dayanışma içinde olma konusunda önemli bir rol oynarlar. Zor zamanlarda birbirlerine yardım etme ve birlikte hareket etme kültürü yaygındır.
  4. Hoşgörü ve Saygı: Bu insanlar, farklı kültürlerden ve inançlardan gelen diğer insanlara karşı hoşgörülü ve saygılıdırlar. Farklılıklara saygı duyarlar ve birlikte yaşamayı önemserler.
  5. Toplumsal Sorumluluk: Vatanlarında yaşayan insanlar, toplumlarına karşı sorumluluk duyarlar. Toplumları için çalışır, iyilik ve adalet için çaba gösterirler.

Bu özellikler, bu topraklarda yaşayan ve vatanlarını benimseyen insanların ortak paydasını oluşturur. Bu özellikler, birlik ve beraberlik içinde güçlü bir toplum oluşturmalarına katkı sağlar.

GÖÇ DESTANI

Uygur ülkesinde, Tuğla ve Selenge ırmaklarının bittiği yerde “Kumlançu” denilen bir tepe vardır. Adına

“Hulin Dağı” derlerdi. Hulin Dağı’nda da birbirine çok yakın iki ağaç büyümüştü. Biri kayın ağacıydı.

Bir gece, kayın ağacının üzerine gökyüzünden bir mavi ışık düştü. İki ırmak arasında yaşayan halk bu

ışığı gördü ve ürpererek takip etti. Kutsal bir ışıktı. Kayın ağacının üzerinde aylar ayı kaldı. Kutsal ışık, kayın ağacının üstünde kaldığı müddetçe kayın ağacının gövdesi büyüdükçe büyüdü, kabardı. Gece oldu mu ağacın otuz adım ötesinden bütün çevre ışıklar içinde kalıyordu.

Bir gün ağacın gövdesi ansızın yarıldı. İçinden beş küçük çadır, beş küçük odacık hâlinde meydana çıktı. Her odacığın içinde bir çocuk vardı. Çocukların ağızlarının üstünde asılı birer emzik vardı ve onlar bu emziklerden süt emiyorlardı. Işıktan doğmuş olan bu mukaddes çocuklara halk ve halkın ileri gelenleri çok büyük saygı gösterdiler.

Çocukların en küçüğünün adı Sungur Tekin’di, ondan sonrakinin adı Kutur Tigin, üçüncüsününki

Türek Tekin, dördüncüsünün Ur Tekin ve beşincisinin adı Bugu Tekin’di. Beş çocuğun beşinin de Tanrı tarafından gönderildiğine inanan halk, içlerinden birini hakan yapmak istedi. Bugu Han, hem en büyükleri idi hem de ötekilerden daha güzel, daha zeki ve daha yiğit görünüyordu. Bugu Tekin’in hepsinden, her hususta üstün olduğunu anlayan halk onu hakan olarak seçti. Büyük bir törenle Bugu Han’ı tahta oturttular.

(…)

Böylece yıllar yılı kovalamış ve bir gün gelmiş Uygurlara bir başkası hakan olmuş. Bu hakanın da

Gali Tekin adında bir oğlu varmış. Hakan, oğlu Gali Tekin’e, Çin prenseslerinden birini, Kiu-Lien’i eş olarak uygun görmüş. Evlendikten sonra Prenses Kiu-Lien, sarayını Hatun Dağı’nda kurdu. Hatun Dağı’nın çevre yanı da dağlıktı ve bu dağlardan birinin adı da Tanrı Dağı’ydı, Tanrı Dağı’nın güneyinde de Kutlu Dağ denilen bir başka dağ vardı, kocaman bir kaya parçası.

Bir gün Çin elçileri, falcılarıyla birlikte Kiu-Lien’in sarayına geldiler. Kendi aralarında konuşup derler ki: “Hatun Dağı’nın varı yoğu, bütün bahtiyarlığı Kutlu Dağ denilen bu kaya parçasına bağlıdır. Türkleri zayıflatıp yıkmak istiyorsak bu kayayı onların elinden almalıyız.” Bu konuşmadan sonra varılan karar üzerine Çinliler, Kiu-Lien’e karşılık olarak o kayanın kendilerine verilmesini istediler. Yeni hakan, isteğin nereye varacağını düşünmeden ve umursamadan Çinlilerin arzusunu kabul etti, yurdunun bir parçası olan bu kayayı onlara verdi. Hâlbuki Kutlu Dağ bir kutsal kayaydı. Bütün Uygur ülkesinin saadeti bu kayaya bağlıydı. Bu tılsımlı taş Türk yurdunun bölünmez bütünlüğünü temsil ediyordu. Düşmana verilirse bu bütünlük parçalanacak ve Türkeli’nin bütün saadeti de yok olacaktı.

Hakan, kayayı vermesine verdi ama kaya öyle kolay kolay sökülüp götürülecek cinsten değildi. Bunu anlayan Çinliler, kayanın çevresine odun ve kömür yığıp kayayı ateşlediler. Kaya, iyice kızınca da üzerine sirke döküp onu paramparça ettiler. Her bir parçayı da alıp ülkelerine taşıdılar. Olan o zaman oldu işte. Türkeli’nin bütün kurdu kuşu, bütün hayvanları dile geldi, kendi dillerince kayanın düşmana verilişine ağladılar. Yedi gün sonra da bu düşüncesiz hakan öldü. Ama onun ölümüyle ülke felaketten kurtulamadı.

Bir Çin prensesi uğruna çekinmeden feda edilen yurdun bir kayası, Türkeli’nin felaketine sebep oldu. Halk, rahat ve huzur yüzü görmedi. Irmaklar birbiri ardınca kurudu. Göllerin suyu buhar olup uçtu.

Topraklar yarıldı, mahsuller yeşermez oldu.

Günlerden sonra Türk tahtına Bugu Han’ın torunlarından biri hakan olarak oturdu. O zaman canlı cansız, ehli yaban, çoluk çocuk bütün yurtta soluk alan almayan ne varsa hepsi birden: “Göç! Göç!” diye çığrışmaya başladı. Derinden, iniltili, hüzün dolu, çaresiz bir çığırışmaydı bu. Yürekler dayanmazdı.

Uygurlar bunu bir ilahî emir diye bildiler. Toparlandılar, yollara düzüldüler; yurtlarını yuvalarını bırakıp bilinmedik ülkelere doğru göç etmeye başladılar. Nihayet bir yere gelip durdular, orada sesler de kesildi.

Uygurlar, seslerin kesilip duyulmaz olduğu bu yere kondular, beş mahalle kurup yerleştiler ve bunun için bu yerin adını da Beş-balıg koydular. Burada yaşayıp çoğaldılar.

 Necati SEPETÇİOĞLU

(Kısaltılmıştır.)

 

  1. ETKİNLİK

Anlamlarını bilmediğiniz kelimeleri belirleyerek sözlük defterinize yazınız ve metninizdeki anlamlarıyla cümle içinde kullanınız.

Mukaddes

Anlamı: Kutsal

Örnek cümle: Mukaddes emanetler Ramazan’da sergilenmeye başlayacak.

Husus

Anlamı: Konu

Örnek cümle: Bu hususu dikkate almanızı rica ediyorum.

Bahtiyarlık

Anlamı: Mutluluk

Örnek cümle: Bu bahtiyarlık benim içimi ferahlattı.

Saadet

Anlamı: Mutluluk

Örnek cümle: Bana bu saadeti yaşayan Allah’a şükürler olsun.

Tılsımlı

Anlamı: Tılsımı olan

Örnek cümle: Bu tılsımlı sözcükleri duyunca kendimi kaybettim.

Mahsul

Anlamı: Ürün

Örnek cümle: Bu seneki mahsul geçen seneye göre daha az.

Umursamamak:

Anlamı: Aldırış etmek, önem vermek

Örnek cümle: Bu davranışlarını artık umursamıyorum.

pil9ce5

  1. ETKİNLİK

Aşağıdaki soruları okuduğunuz metne göre cevaplayınız.

  1. Göç Destanı, hangi Türk ulusuna aittir?

Göç Destanı, Uygur Türklerine aittir.

  1. Hulin Dağı’nın üzerinde büyüyen kayın ağacını olağanüstü yapan nedir?

Kayın ağacı, gökyüzünden gelen bir mavi ışık tarafından aydınlatılmış ve gövdesi aylar boyunca büyümüştür. Ayrıca, gövdesi yarıldığında içinden 5 adet, emzikleriyle süt emen çocuk çıkmıştır. Bu olağanüstü olaylar, ağacı kutsal kılmıştır.

  1. Kayın ağacının içindeki odacıklarda kimler vardı? Halk ve halkın ileri gelenleri bu kişilere neden saygı göstermiştir?

Odacıklarda, Sungur Tekin, Kutur Tigin, Türek Tekin, Ur Tekin ve Bugu Tekin adında 5 çocuk vardı. Halk ve ileri gelenler, bu çocukların Tanrı tarafından gönderildiğine inanıyordu. Bu nedenle, onlara büyük saygı göstermişlerdir.

  1. Kutlu Dağ, Türkler için neden kutsal sayılmıştır?

Kutlu Dağ, Uygur ülkesinin bütün bahtiyarlığının bağlı olduğu kutsal bir kaya olarak kabul edilirdi. Bu tılsımlı taş, Türk yurdunun bölünmez bütünlüğünü temsil ediyordu.

  1. Kutlu Dağ’ın Çinlilere verilmesi nelere yol açmıştır?

Kutlu Dağ’ın Çinlilere verilmesi, Türkeli’de felakete yol açmıştır. Irmaklar kurudu, göller buharlaştı, topraklar yarıldı ve mahsuller yeşermez oldu. Halk rahat ve huzur yüzü göremedi.

  1. Türk hakanının yerinde olsaydınız vatanınıza ait bir toprağı Çinlilere verir miydiniz? Neden?

Hayır, vatanıma ait bir toprağı Çinlilere vermezdim. Kutlu Dağ’ın kaybedilmesi örneğinde de görüldüğü gibi, vatan toprağı bir milletin kimliği ve bütünlüğü için hayati önem taşır. Bir toprak parçasını vermek, sadece o toprağı kaybetmek anlamına gelmez, aynı zamanda o toprağa bağlı olan kültürü, tarihi ve manevi değerleri de kaybetmek anlamına gelir. Bu nedenle, vatan toprağı her ne pahasına olursa olsun korunmalıdır.

m1ubu5k

 

h4rrfzk

 

 

jswlv3v

 

lqrmfhk

  1. ETKİNLİK

Ülkemize özgü yiyeceklerden birinin tanıtımını yapmak amacı ile bir reklam metni yazınız ve metninizi arkadaşlarınıza anlatınız. Konuşmanız sırasında dilimize henüz yerleşmemiş yabancı kelimelerin

Türkçelerini kullanınız.

Lezzet Durağınız: Keşkek

Anadolu’nun bereketli topraklarından sofralarınıza: Keşkek!

Geleneksel lezzetimiz keşkek, kuzu eti ve dövülmüş buğdayın muhteşem uyumuyla damağınızda unutulmaz bir tat bırakacak. Tarihi kökleri Orta Asya’ya uzanan bu özel lezzet, yüzyıllardır sofralarımızın vazgeçilmezi.

Keşkek sadece bir yemek değil, aynı zamanda bir araya gelişlerin, kutlamaların ve paylaşmanın simgesi. Düğünler, sünnet törenleri, özel günler ve mevlit kandilleri gibi her özel anımızda keşkek sofralarımızın baş köşesinde yer alıyor.

Keşkek hazırlamak zahmetli bir iş olsa da, ortaya çıkan lezzet bu emeğe fazlasıyla değecek. Kuzu eti ve buğdayın uzun süre pişirilmesiyle ortaya çıkan yumuşacık dokusu ve doyurucu lezzetiyle keşkek, her damak tadına hitap ediyor.

Keşkek’in lezzetini artıran bir diğer unsur da yanında servis edilen lezzetler. Turşu, ayran, salata ve cacık ile keşkek tam bir şölene dönüşüyor.

Siz de Anadolu’nun bu eşsiz lezzetini denemeye hazır mısınız? Aileniz ve sevdiklerinizle birlikte keşkek keyfi yaşayın, geleneksel lezzetimizin tadını çıkarın.

Keşkek’in yanında servis edebileceğiniz lezzetler:

  • Turşu (Salatalık, Lahana, Pancar)
  • Ayran
  • Salata (Yeşillik, Domates, Salatalık)
  • Cacık

 

  1. ETKİNLİK

Ülkemizin belli bir bölgesini tanıtan afiş tasarlayınız. Tasarımınızı büyük ölçeklerde yaparak sınıf ya da okul panosunda sergileyiniz.

Bu etkinliği bireysel olarak yapmalısınız.

cpuj4jh

 

24zhse2

  • Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiiri:
    • Serbest şiir biçiminde yazılmıştır.
    • Her dizesi farklı uzunluktadır.
    • Kafiye şeması düzensizdir.
    • Ağırlıklı olarak somut imgeler kullanılmıştır.
    • Dil yalın ve akıcıdır.
  • Ezop Masalı:
    • Düzyazı şeklinde yazılmıştır.
    • Hikâye anlatımı hakimdir.
    • Soyut imgeler ve diyaloglar kullanılmıştır.
    • Dil daha betimleyici ve öğretici bir tondadır.

İçerik:

  • Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiiri:
    • Şair, doğduğu şehre duyduğu sevgiyi ve özlemi dile getirir.
    • Şehirde yaşadığı deneyimleri ve edindiği dostlukları anlatır.
    • Şehrin ona verdiği besin ve aidiyet duygusunu vurgular.
    • Şiirde duygusallık ve samimiyet ön plandadır.
  • Ezop Masalı:
    • Masal, hayal kurmanın ve gerçekçiliği göz ardı etmenin tehlikelerini anlatır.
    • Hizmetçi kızın hayal kurarken yaşadığı talihsiz olay üzerinden bir ders verilir.
    • Masalda öğreticilik ve ahlaki mesaj ön plandadır.

Farklılıklar:

  • Tarancı’nın şiiri duygu odaklıyken, Ezop Masalı öğreti odaklıdır.
  • Şiir serbest biçimdeyken, masal düzyazı şeklindedir.
  • Şiirde somut imgeler kullanılırken, masalda soyut imgeler ve diyaloglar kullanılır.

Benzerlikler:

  • Her iki metin de insan yaşamına dair birer bakış açısı sunar.
  • Her iki metin de okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya teşvik eder.
  • Her iki metin de dilsel açıdan zengin ve etkileyicidir.

 

  1. ETKİNLİK

“Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz” atasözü, ailenin ve vatanın insanoğlu için ne kadar önemli olduğunu vurgulayan özlü ve derin bir sözdür. Bu atasözünü duyduğumda aklıma ilk olarak annemin sevgi dolu yüzü ve vatanımın mavi gökyüzü ve yemyeşil toprakları gelir. Annelerimiz, bize hayat veren, bizi büyüten ve her zaman yanımızda olan en değerli varlıklardır. Vatan ise, doğduğumuz ve büyüdüğümüz, ait olduğumuz yerdir. Toprağı, havası, suyu ve insanlarıyla bizim bir parçamızdır. Vatan sevgisi, insanın en yüce duygularından biridir. Vatanımızı korumak ve ona sahip çıkmak hepimizin görevidir. Bu atasözü bize, ailenin ve vatanın değerini bilmemiz gerektiğini hatırlatır. Ailemiz ve vatanımız her zaman bizim için en önemli önceliklerimiz olmalıdır. Onları korumak ve yüceltmek için elimizden geleni yapmalıyız.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır