Her Yüreğe Nakış Gerek Metni Cevapları
Her Yüreğe Nakış Gerek Metni Cevapları
Keşif Yolculuğu
› Uygun bilgi kaynakları ve materyallerden merhamet, vefa, yardımseverlik ile ilgili elde ettiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız.
Merhamet duygusuna örnek olarak deprem bölgelerinde yaşayan insanlara yapılan yardımlar verilebilir. İnsanlar zor durumda kalan vatandaşlarımıza barınma, gıda ve giysi yardımında bulunarak merhamet duygularını gösterdiler.
Vefa konusunda öğretmenlerimize gösterdiğimiz saygı ve sevgi güzel bir örnektir. Bize yıllarca emek veren, bilgi ve tecrübelerini aktaran öğretmenlerimizi unutmayıp onları ziyaret etmek, hatırlarını sormak vefa göstergesidir.
Yardımseverliğe örnek olarak da sokakta yaşayan hayvanlar için su ve mama bırakmak, yaşlı komşularımızın market alışverişine yardım etmek, engelli vatandaşlarımıza destek olmak verilebilir.
Bu değerler toplumumuzu bir arada tutan, bizi insan yapan en önemli özelliklerimizdir. Bu değerleri yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin görevidir.
› Örgü ve dikiş gibi el işi yapan büyüklerinizden de aldığınız bilgileri paylaşınız. Bunları nasıl ve niçin yaptıklarını da söyleyiniz.
Büyüklerimizden öğrendiğimiz el işleri konusunda şöyle bir paylaşım yapabilirim:
Örneğin, anneannem örgü konusunda çok yeteneklidir. Kış için atkı, bere, kazak ve çorap örer. Özellikle bebekler ve çocuklar için renkli örgüler yapmayı sever. Örgü yaparken genellikle iki şiş ve yün iplik kullanır. Bazen tığ ile de dantel ve oyalar yapar. Bu el işlerini hem aile bütçesine katkı sağlamak hem de sevdiklerini mutlu etmek için yapar.
Babaannem ise dikiş dikmeyi çok iyi bilir. Eski kıyafetleri tamir eder, sökülen düğmeleri diker. Hatta bazen eski giysilerden yeni kıyafetler bile yapar. Dikiş makinesi kullanarak perdeler ve masa örtüleri diker. Bu işleri hem tasarruf etmek hem de evin ihtiyaçlarını karşılamak için yapar.
Büyüklerimiz bu el işi becerilerini kendi annelerinden ve ninelerinden öğrenmişler. Bu bilgileri bizlere de öğretmeye çalışıyorlar çünkü:
- El becerilerinin gelişmesi için önemli
- Tasarruf etmeyi öğretiyor
- Yaratıcılığı geliştiriyor
- Geleneksel el sanatlarımızı yaşatmaya yardımcı oluyor
İsterseniz siz de büyüklerinizden öğrendiğiniz el işi deneyimlerini paylaşabilir misiniz?
› Siz hangi el işini yapmak isterdiniz? Niçin? Öğretmeniniz metni okurken onu dikkatlice dinleyiniz.
El işleri arasından ben örgü yapmayı öğrenmek isterdim. Bunun birkaç önemli nedeni var:
İlk olarak, örgü yapmak yaratıcılığı geliştirir. Farklı renk ve desenleri kullanarak özgün ürünler ortaya çıkarabilirim. Örneğin sevdiğim renkleri kullanarak kendime özel bir atkı ya da bere tasarlayabilirim.
İkinci olarak, örgü yapmak bence çok rahatlatıcı bir uğraş. Şişlerin düzenli hareketi ve ipliklerin birleşmesi insana huzur veriyor. Aynı zamanda sabırlı olmayı ve dikkatli çalışmayı öğretiyor.
Bir diğer neden ise sevdiklerime hediye yapabilmek. Kendi ellerimle ördüğüm bir kazağı ya da atkıyı anneme, babama veya arkadaşlarıma hediye etmek çok anlamlı olurdu. El emeği hediyeler daha değerli ve özel oluyor.
Ayrıca örgü, geleneksel el sanatlarımızdan biridir. Bu sanatı öğrenerek hem kültürümüzü yaşatmaya katkıda bulunmuş olurum hem de gelecekte kendi çocuklarıma öğretebilirim.
› Metni işitilebilir bir ses tonuyla anlamı yansıtacak şekilde vurgu ve tonlamaya dikkat ederek okuyunuz.
- Ses tonu net ve işitilebilir olmalı
- Noktalama işaretlerine dikkat edilmeli
- Önemli kelimelere vurgu yapılmalı
- Cümle sonlarında uygun tonlama kullanılmalı
- Doğal bir hızda ve akıcı olarak okunmalı
- Nefes kontrolüne dikkat edilmeli
- Duraklama yerlerine uyulmalı
HER YÜREĞE NAKIŞ GEREK
Ayşenur’ların evlerinin bahçesinde bir ıhlamur ağacı vardı. Çok büyük bir ağaçtı. Öylesine büyük bir ağaçtı ki babası ve hattâ dedesi bu ağacın ne zaman dikildiğini bilmediklerini söylerlerdi.
İlkbaharın ılık günleri yavaş yavaş geride kalıyor, yerini yazın sıcak günlerine bırakıyordu.
Sıcak günlerde ıhlamur ağacının serin gölgesinde oturmak çok hoş oluyordu. Hele bir de ıhlamur ağacının çiçek açtığı günlere denk gelirse bambaşka bir güzellik ortaya çıkıyordu. Ihlamur çiçeğinin güzel kokusuna doyum olmuyordu.
Böyle bir yaz günü küçük Ayşenur ıhlamur ağacının altındaki sandalyelerden birine oturmuştu. Elinde nakış işlenen bezin gerildiği bir kasnak vardı. Ayşenur beze nakış yapıyordu.
Nakışta kullandığı iplikler çok canlı renklere sahipti. Kırmızı, mavi, sarı hepsi birbirinden güzel renklerdi.
Ayşenur dalmış nakış işlerken dedesi, sokak kapısından içeri girdi. Ayşenur’u ağacın altında oturuyor görünce, ona doğru yöneldi. Yanına kadar geldi. Onu, siyah saçlarından okşadı.
— Benim küçücük kızım… Ne yapıyorsun bakayım?
Bunu söylerken sandalyelerden birine de o oturdu. Ayşenur, bakışlarını elindeki bezden dedesinin yüzüne çevirdi. Ona bakmaya başladı. Dedesinin yüzünde o hiç eksilmeyen gülümsemesi vardı. Ayşenur da, dedesine gülümsedi. Cıvıl cıvıl sesiyle dedesine cevap verdi:
— Nakış işliyorum dedeciğim.
Dedesi de Ayşenur’a bakıyordu. Yaşına rağmen güçlü bakışları vardı. Siyah gözleri yuvasında ışıl ışıldı.
— (…) Nakış işlemeyi nereden öğrendin? Senin yapabileceğin bir iş değil ki bu!..
Ayşenur, dedesinin yüzüne bakmaya devam ediyordu.
— Ablam öğretti dedeciğim. Zor bir şey değil ki…
— Öyle mi?… Ben de zor bir şey olduğunu sanırdım.
Ayşenur, oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Dedesinin yanına geldi. Yaptığı nakışı dedesine göstermek istiyordu. Yüzünde bir iş yapmanın verdiği sevinç ve mutluluk okunuyordu.
— Bak dedeciğim!… Yaptığım nakışlar bunlar.
Ayşenur, işlemekte olduğu bezi dedesinin yanındaki sehpanın üzerine bıraktı. Dedesi, merakla onun yaptığı işlemeye bakıyordu.
— Nedir bu yaptığın Ayşenur? Bana anlat bakalım.
Ayşenur, beze işlemekte olduğu tomurcukları gösterdi:
— Bak bunlar gül tomurcukları dedeciğim!… Henüz daha açmamışlar!… Açacaklar!…
— (…) Kendin gibi gül tomurcuğu!…
Dedesi, Ayşenur’u saçlarından okşamaya devam ediyordu. Yanaklarından da öptü onu.
— Bu tomurcuklar büyüyüp açacaklar değil mi çocuğum?
— Evet dedeciğim. Tomurcuklar büyüyüp gonca olacaklar. Sonra da açıp gül olacaklar.
— İşle yavrum işle!… Bu boş bezin üstüne tomurcuk işle!… Biraz daha büyümüş goncaları işle!… Açılmış gülleri işle!…
Ayşenur, dedesinin anlattıklarını dinliyordu. Dedesinin sesi çok duygulu idi.
— Ama, daha başka güzel şeyler de işle!… Bugün insanoğlu güzel duygulara muhtaç… Güzel hasletlere muhtaç… Elindeki beze, bu tomurcukları, goncaları, gülleri işlerken o küçücük yüreğine de bazı güzel duygu ve hasletleri işle…
Ayşenur, dedesinin anlattıklarından etkilenmişti.
— Ne gibi dedeciğim?
— İnsanın muhtaç olduğu, hasret kaldığı pek çok güzel duygu ve haslet var kızım. Bunları da yüreğine işle. Her çocuk bunları yüreğine işlesin. Geleceğin toplumunu sizler oluşturacaksınız.
İşlesin ki, sizlerin yürekleri, kalpleri, gönülleri bu güzel duygu ve hasletlerle bezenmiş olsun.
Dedesi konuşmasını yavaşlattı. Yüzündeki gülümseme gitmiş yerini derin bir düşünce almıştı.
Ayşenur’un yüzüne daha bir yoğun baktı.
— O güzel duygu ve hasletlerin bazılarını söyleyeyim sana kızım. Sevgi onların en başta gelenidir.
İnsanları sevmek çok büyük bir meziyettir. Hattâ hayvanları bile sevmek gerekir kızım.
Bundan başka daha bir çok güzel duygu vardır. Saygı, vefa, merhamet, yardımseverlik, alçak gönüllülük, etrafına ikramda bulunmak, hediyeleşmek bunlardan sadece bir kaçıdır. Temizliği sevmek ve temiz olmak, çevrenin güzelliğini korumak duygusu da bunlar arasındadır. Bu duygularla bezenmiş yüreklere sahip bir toplum düşün çocuğum!…
Ayşenur’un yüzünde imrenme duyguları belirmişti.
— Böyle bir toplum ne kadar güzel olur değil mi dedeciğim?!…
— Elbette… (…) Birbirini seven insanlardan meydana gelmiş bir toplum düşün. Birbirlerine, bazılarını saydığım bu güzel duyguları besleyen insanlardan meydana gelmiş bir toplum hayal et. Bunun nasıl bir toplum olabileceğini tasavvur et kızım. İnsan olarak bu duygu ve davranışlara ne kadar muhtaç olduğumuz ortadadır!… Benim güzel kızım!… Onun için, bezine gül tomurcuğunu, gül goncasını, açılmış gülleri işlerken, yüreğine de bu duyguları işle. Her çocuk yüreğine bu duyguları işlemeli. Çünkü her yüreğe nakış gerek.
Mustafa AKGÜN
(Kısaltılmıştır.)
1. ETKİNLİK:
Aşağıdaki adımları takip ederek metni değerlendiriniz.
Ölçütü Belirleyin
› Ayşenur ve dedesi arasındaki konuşma ile bize hangi değerler öğretilmeye çalışılıyor?
Metinde dedesi Ayşenur’a bu değerlerin toplum için önemini anlatıyor:
- İnsanları ve hayvanları sevmeyi
- Saygılı olmayı
- Vefa göstermeyi
- Merhametli olmayı
- Yardımsever olmayı
- Alçakgönüllü olmayı
- İkram etmeyi ve hediyeleşmeyi
- Temizliği ve çevre bilincini
› Bu değerleri öğrenmek neden önemlidir?
Bu değerlerin öğrenilmesi önemlidir çünkü:
- Toplumun geleceğini çocuklar oluşturacaktır
- Bu değerler insanları birbirine bağlar
- Daha güzel ve yaşanılır bir toplum oluşmasını sağlar
- İnsanlar arası ilişkileri güçlendirir
› “Sevgi, saygı, merhamet gibi değerleri yeni nesillerin öğrenmesi gerekir.” cümlesi toplumumuzun kabul ettiği bir ölçüt olabilir mi? Neden?
Dedenin “Her çocuk yüreğine bu duyguları işlemeli. Çünkü her yüreğe nakış gerek” sözü, bu değerlerin gelecek nesillere aktarılmasının gerekliliğini vurguluyor.
› Cevabınız “evet” ise bu cümleyi ölçüt olarak aşağıya yazınız. Cevabınız “hayır” ise metindeki bilgileri karşılaştıracağınız bir ölçüt belirleyiniz.
Evet
Ölçüt: Sevgi, saygı, merhamet gibi değerleri yeni nesillerin öğrenmesi gerekir.
Metni İnceleyin
› Ayşenur’un dedesinin, Ayşenur’a verdiği öğütleri inceleyin. Bu öğütlerde hangi değerler vurgulanıyor? Yazınız.
Metinde dedenin Ayşenur’a verdiği öğütlerdeki değerleri şöyle sıralayabiliriz:
- Sevgi: “İnsanları sevmek çok büyük bir meziyettir. Hattâ hayvanları bile sevmek gerekir kızım.” cümlesinde vurgulanıyor.
- Saygı: İnsanlar arası ilişkilerde temel değer olarak vurgulanıyor.
- Vefa: Dedenin öğütlerinde sayılan önemli değerlerden biri.
- Merhamet: İnsanların birbirlerine karşı merhametli olması gerektiği belirtiliyor.
- Yardımseverlik: Toplumda insanların birbirine yardım etmesinin önemi vurgulanıyor.
- Alçakgönüllülük: Dedenin saydığı erdemli davranışlar arasında yer alıyor.
- Paylaşma: “Etrafına ikramda bulunmak, hediyeleşmek” sözleriyle vurgulanıyor.
- Temizlik: “Temizliği sevmek ve temiz olmak” olarak ifade ediliyor.
- Çevre bilinci: “Çevrenin güzelliğini korumak duygusu” şeklinde vurgulanıyor.
Dede tüm bu değerlerin önce yüreklere “nakış” gibi işlenmesi gerektiğini, ancak bu şekilde güzel bir toplum oluşabileceğini anlatıyor.
İncelemenizi Ölçütle Karşılaştırın
› Metinde anlatılan olaylar ve karakterlerin davranışları, belirlediğiniz ölçütle uyum sağlıyor mu? Örneklerle açıklayın.
Evet, metindeki olaylar ve karakterlerin davranışları belirlediğimiz “Sevgi, saygı, merhamet gibi değerleri yeni nesillerin öğrenmesi gerekir” ölçütüyle tam olarak uyum sağlıyor. Bunu şu örneklerle açıklayabiliriz:
- Dedenin Yaklaşımı:
- Ayşenur’u sevgiyle saçlarından okşaması
- Torunuyla ilgilenmesi ve ona değer vermesi
- Öğretici bir üslupla ve sabırla anlatması
- “Benim küçücük kızım” diye hitap etmesi
- Ayşenur’un Tutumu:
- Dedesini saygıyla dinlemesi
- Öğrenmeye açık olması
- Dedesinin anlattıklarından etkilenmesi
- “Ne gibi dedeciğim?” diyerek merak etmesi
- Nakış Benzetmesi:
- Dedenin değerleri nakışa benzetmesi çok anlamlı
- Nasıl nakış sabırla işleniyorsa, değerler de öyle öğrenilmeli
- Ayşenur’un nakış öğrenmesi, değerleri öğrenmeye hazır olduğunu gösteriyor
- “Her yüreğe nakış gerek” sözü bu değerlerin herkes için gerekli olduğunu vurguluyor
Bu örnekler, metnin belirlediğimiz ölçütle tam bir uyum içinde olduğunu gösteriyor.
Ulaştığınız Sonucu Yazılı Olarak İfade Edin
› Metindeki olaylar ve karakterlerin davranışlarının ölçütle uyumlu olup olmadığı konusunda ulaştığınız sonucu yazılı olarak ifade edin. Bu sonucun toplumsal önemi hakkında düşüncelerinizi açıklayın.
Metindeki olaylar ve karakterlerin davranışları, belirlediğimiz “Sevgi, saygı, merhamet gibi değerleri yeni nesillerin öğrenmesi gerekir.” ölçütüyle tam bir uyum içindedir. Dede ve Ayşenur arasında geçen diyalog, bu değerlerin kuşaktan kuşağa nasıl aktarılması gerektiğinin güzel bir örneğidir.
Bu durumun toplumsal önemi çok büyüktür çünkü:
- Değerlerin Devamlılığı: Dedenin torununa bu değerleri öğretmesi, toplumsal değerlerimizin yaşatılmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlar.
- Toplumsal Bağların Güçlenmesi: Sevgi, saygı, merhamet gibi değerlerle donanmış bireyler, daha güçlü ve sağlıklı bir toplum oluşturur.
- Kültürel Miras: Büyüklerin tecrübelerini ve değerlerini gençlere aktarması, kültürel mirasımızın korunmasına yardımcı olur.
- Eğitimin Önemi: Değerlerin küçük yaşta, sevgi dolu bir ortamda öğretilmesi, çocukların karakterlerinin olumlu yönde gelişmesini sağlar.
Sonuç olarak bu metin bize değerlerin öğretilmesinin ve yaşatılmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Tıpkı Ayşenur’un nakış işlemesi gibi, toplumsal değerlerimizi de yeni nesillerin yüreklerine işlemeliyiz.
2.ETKİNLİK:
a. Metnin ilk görselini ve metinden alınan aşağıdaki paragrafı inceleyiniz.
“Ayşenurların evlerinin bahçesinde bir ıhlamur ağacı vardı. Çok büyük bir ağaçtı. Öylesine büyük bir ağaçtı ki babası ve hatta dedesi bu ağacın ne zaman dikildiğini bilmediklerini söylerlerdi.”
Görseli ve paragrafı incelediğimde şu noktaları görüyorum:
- Görsel ile metin arasındaki uyum:
- Büyük bir ağacın altında bir bahçe ortamı resmedilmiş
- Görseldeki ağaç, metinde bahsedilen çok eski ve büyük ıhlamur ağacını temsil ediyor
- Bahçede sandalyeler var, bu da metnin geçtiği mekanı doğru yansıtıyor
- Karakterlerin betimlenmesi:
- Görselde bastonlu, yaşlı, gülümseyen bir dede var
- Sandalyede oturan, nakış işleyen genç bir kız (Ayşenur) görülüyor
- Dedenin giyimi (yelek, gömlek, kumaş pantolon) geleneksel bir görünüm sunuyor
- Atmosfer:
- Huzurlu bir bahçe ortamı resmedilmiş
- Ağacın gölgesinde sakin bir an yakalanmış
- Evin duvarları ve kapısı da görselde yer alıyor
Bu görsel ve paragraf, öykünün geçtiği mekanı ve ana karakterleri okuyucunun gözünde canlandırmasına yardımcı oluyor. Özellikle ağacın büyüklüğü ve eskiliği vurgusu hem metinde hem görselde öne çıkıyor.
b. Paragraftaki ıhlamur ağacı ile değerlerimiz arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Defterinize tahminlerinizi ifade ettiğiniz bir paragraf yazınız.
Ihlamur ağacı ile değerlerimiz arasında şöyle bir ilişki kurulabilir:
Ihlamur ağacının çok eski olması ve ne zaman dikildiğinin bilinmemesi, tıpkı değerlerimiz gibi köklü bir geçmişe sahip olduğunu gösterir. Nasıl ki bu ağaç nesilden nesile aktarılarak bugünlere kadar gelmiş ve hala gölgesinde insanları buluşturuyorsa, değerlerimiz de atalarımızdan bize miras kalmış ve toplumumuzu bir arada tutmaya devam etmektedir.
Ağacın büyüklüğü ve güçlü kökleri, değerlerimizin toplumumuzdaki sağlam yerini temsil eder. Ihlamur ağacının gölgesinde Ayşenur ve dedesinin buluşması, değerlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasını simgeler. Ayrıca ıhlamur ağacının şifalı çiçekler vermesi gibi, değerlerimiz de toplumumuza fayda sağlar ve bizi iyileştirir.
Nasıl ki bu ağaç yıllarca büyümüş, gelişmiş ve varlığını sürdürmüşse, değerlerimiz de zaman içinde gelişerek ve güçlenerek varlığını sürdürmelidir. Bu yüzden tıpkı ağacı koruyup yaşatmak gibi, değerlerimizi de koruyup gelecek nesillere aktarmak bizim görevimizdir.
3.ETKİNLİK:
Aşağıdaki soruların cevaplarını metinden hareketle defterinize yazınız.
- Ihlamur ağacı Ayşenur için ne ifade eder?
- Bence ıhlamur ağacı Ayşenur için çok özel bir yer. Çünkü hem serin gölgesinde oturup nakış işleyebiliyor, hem de dedesiyle güzel sohbetler yapabiliyor. Ağacın güzel kokulu çiçekleri ve büyük gölgesi Ayşenur’a huzur veriyor.
- Ayşenur’un nakış işlemesine dedesi nasıl tepki vermiştir?
- Dedesi önce şaşırdı çünkü nakış işlemenin zor olduğunu düşünüyordu. “Senin yapabileceğin bir iş değil ki bu!” dedi. Ama sonra Ayşenur’un yaptığı güzel nakışları görünce çok mutlu oldu ve onu saçlarından okşayıp yanaklarından öptü.
- Dedesi, Ayşenur’a hangi güzel duygu ve hasletleri beze işlemesini önermiştir? Neden?
- Dedesi Ayşenur’a sevgi, saygı, vefa, merhamet, yardımseverlik, alçakgönüllülük gibi güzel duyguları işlemesini önerdi. Ayrıca temizliği sevmeyi ve çevreyi korumayı da ekledi. Çünkü insanların bu güzel duygulara çok ihtiyacı var ve ancak bu duygularla güzel bir toplum oluşabilir.
- Ayşenur’un dedesi, Ayşenur’a hangi toplumsal sorumlulukları hatırlatmıştır?
- Dedesi, Ayşenur’a ve onun gibi çocukların geleceğin toplumunu oluşturacağını hatırlattı. Bu yüzden bu güzel duyguları sadece beze değil, yüreğine de işlemesi gerektiğini söyledi. Çünkü her çocuk bu değerleri öğrenmeli ki, gelecekte daha güzel bir toplum olabilsin.
- Nakışla hangi duygular arasında ilişki kurulmuştur? Niçin?
- Nakışla güzel duygular arasında bağlantı kurulmuş. Nasıl ki Ayşenur beze güzel desenler işliyorsa, kalbimize de güzel duyguları işlemeliyiz. Çünkü tıpkı nakış gibi, bu duygular da özenle ve sabırla öğrenilmeli. Dedenin dediği gibi “Her yüreğe nakış gerek.”
- Metinde söz edilen duyguların sizce insan ilişkilerine nasıl bir etkisi olur? Örneklerle açıklayınız.
- Bence bu duygular insanları birbirine daha çok yakınlaştırır. Örneğin, yardımsever olursak arkadaşlarımız zor durumda kaldığında onlara yardım ederiz. Merhametli olursak sokak hayvanlarını besleriz. Saygılı olursak büyüklerimizin sözünü dinleriz. Sevgi dolu olursak çevremizdekileri mutlu ederiz. Bu şekilde herkes birbiriyle daha iyi anlaşır ve daha güzel bir dünyada yaşarız.