İbiş ile Memiş Metni Cevapları Sayfa 10-11-12-13-14
İbiş ile Memiş Metni Cevapları Sayfa 10-11-12-13-14
Düşünelim – Tartışalım
- Ailenizde sorumluluklar nasıl paylaşılıyor?
Ailemde sorumluluklar, aile üyelerinin yaşlarına, ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre paylaşılıyor. Örneğin, anne ve babam, evin geçimini sağlamak ve ailenin genel ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyor. Ben ise okuluma gidiyorum ve boş zamanlarımda ev işlerine yardım ediyorum. Kardeşlerim de yaşlarına uygun sorumlulukları üstleniyorlar. Örneğin, küçük kardeşim kendi odasını toplamak ve yemek masasını hazırlamakla sorumlu. Büyük kardeşim ise çöpleri çıkarmak ve bahçeyi sulamakla sorumlu.
Ailemizde sorumlulukları paylaşmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu sayede, aile üyelerimiz birbirlerine destek oluyor ve birlikte daha verimli bir şekilde çalışıyorlar. Ayrıca, sorumluluk paylaşımı, aile üyelerinin kendi yeteneklerini ve becerilerini geliştirmelerine yardımcı oluyor.
- Karşılaştığınız sorunları nasıl çözüyorsunuz?
Ailemizde karşılaştığımız sorunları çözmek için öncelikle sorunun nedenini anlamaya çalışıyoruz. Sorun, bir iletişim eksikliğinden kaynaklanıyorsa, iletişimi güçlendirmek için çabalıyoruz. Sorun, bir anlaşmazlıktan kaynaklanıyorsa, tarafların birbirini dinlemesine ve ortak bir çözüm bulmasına yardımcı oluyoruz.
İBİŞ İLE MEMİŞ
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ben annemin beşiğinde tıngır mıngır sallanırken çat diye kapı çalındı. Kapıyı açtık. Sopalı bir nine sopayı bize bir vurmaz mı? Kendimizi ta bitpazarında bulduk.
Elimize bir eski tüfek geçti. Orada bir aşçıya çırak olduk. (…) Yedik, yedik. Karnımız şişti, şişti. Oradan geçen bir vapura atladık. Masala da başladık.
Vakti zamanında İbiş ile Memiş adlı iki kardeş varmış. Bu iki kardeşin babaları çok ihtiyarmış. Evin içinde bir köşecikte oturur; ekmeğini, suyunu bile kendisine karısı ile çocukları verirlermiş.
İhtiyarlık bu. Bir gün adamcağız güç nefes almaya başlamış, anlamış ki artık dünyadan elini eteğini çekme zamanı geliyor. Hemen çocuklarını yanına çağırmış, demiş ki:
– Yavrularım, ben artık güç nefes alıyorum. Birkaç saat daha yaşayacağım şüpheli. Ben öldükten sonra anneniz size emanettir. O, nasıl benim zamanımda sıkıntı çekmedi ise siz de onu rahat yaşatmalısınız.
Sizin göreviniz; benim tarlalarımı sürüp ekmek, hayvanlarıma bakmak, kardeş kardeş geçinerek baba ocağınızı yaşatmaktır. Haydi, tuttuğunuz kolay gelsin!
Günler günleri kovalamış, sonbahar gelmiş. İki kardeş kolları sıvayarak tarlaları güzelce sürmüşler.
Ekin ekme zamanı gelince küçük kardeş Memiş:
– Ağabey, demiş, sen tarlaları ek. Ben davar güdeceğim.
Ağabeysi İbiş bu teklife razı olmuş. Memiş koyunları alarak dağlara çıkmış. Hayvanları otlatmaya başlamış. Bu sırada civar köylerden bir çobanla arkadaş olmuşlar. Bir aralık çoban, Memiş’e demiş ki:
– Ne akılsız insanlarız biz! Niye hep böyle dağlarda dolaşıp duruyoruz? Gel şu hayvanları başka bir köye satıp buralardan gidelim.
Memiş düşünmüş, kendi kendine şöyle demiş: “Köyde kalıp da ne yapacağım? Koyunları satar, paraları yerim. Annemden bana ne? Ağabeyim düşünsün. Sonra da bir iş bulur çalışırım.”
Birkaç gün sonra, çoban ile Memiş ortadan kaybolmuşlar. İbiş ağabey civardaki bütün köylere haber yollamış ise de hiçbir yerde kardeşi Memiş’in izini bulamamış. İbiş ile annesi, ellerinden davarları gittiği için geçim hususunda büyük bir zorluk çekmeye başlamışlar. (…)
Biz gelelim Memiş ile çobana:
Bu akılsız iki arkadaş, koca iki sürü koyunu bir şehirde sattıktan sonra, paralarla beraber başka bir şehre gitmişler. Orada günlerce gezmişler, eğlenmişler. (…) Nihayet bir gün beş parasız kalmışlar.
Köylerine dönmeyi düşünmüşler ama ne yüzle? İş aramaya başlamışlar fakat yapabilecekleri hiçbir iş bulamamışlar. (…)
Köyde annesiyle beraber kalan İbiş, durmadan dinlenmeden hep çalışmış.
Nihayet bahar gelmiş, havalar ısınmış. Ekinleri biçme zamanına kadar boş oturmak istemeyen İbiş, yiyecek parası kazanmak için hemen şehre inerek bir bakkal dükkanına çırak olmuş.
İbiş, her zaman babasının son sözlerini hatırlıyor, daha çok çalışıyormuş. Bir gün dükkânda yalnızken yerde bir para kesesi bulmuş. Açıp bakmış ki içinde seksen altın var. Şeytan ona: “Ne duruyorsun, kimse yokken cebine at, buradan kaçıp git.” diyormuş.
Fakat İbiş bu paraları cebine atmamış. Ustasına göstermiş, onun sözü üzerine de götürüp karakola vermiş.
Çok geçmeden bahar bitmiş, yaz gelmiş, sonbahar yaklaşmış. Herkes orağını, tırpanını alarak iyice sararmış olan ekinleri biçmek için tarlalara koşmaya başlamış. İbiş de herkes gibi yaparak tarlasında çalışmaya koyulmuş. (…)
Gene bir akşamüzeri tarlada biçtiği buğdayları arabaya yükleyen İbiş, köyün yolunu tutmuş. Biraz gittikten sonra yokuşa gelmiş. Her zaman bu yokuşu kolaylıkla çıkan hayvanlar, durmuşlar, çıkamamışlar.
İbiş ne kadar uğraşmışsa da hayvanlara bir adım bile attıramamış. Çaresiz, oracıkta gecelemeye karar vermiş.
Sabahleyin kalktığı zaman bir de ne görsün?
Arabadaki buğdayların hepsi altın olmamış mı!
Bir araba dolusu altın karşısında gözlerine inanamayan
İbiş, altınları elleri ile karıştırmış. Karıştırması ile beraber, altınların arasından parmak kadar küçük bir adam çıkmış. İbiş şaşkın şaşkın ona bakarken parmak adam demiş ki:
– Şaşırıp durma, sen babanın sözlerini tuttun.
Söz dinleyen dürüst insanlar, her zaman her işi başarırlar. Bakkal dükkânında bulduğun paraları yemedin, teslim ettin. (…) İşte bu altınlar senin alın terinin, doğruluğunun armağanı.
Sevincinden uçacak gibi olan İbiş, arabasını yürüterek köyün yolunu tutmuş. Pek az sonra yol kenarında bir adamın dinlene dinlene, düşe kalka yürümeye çalıştığını fark etmiş. Yanına yaklaşınca kardeşi
Memiş ile karşılaşmaz mı! Parasızlıktan iyice zayıflayan, köye kadar günlerce yürüyerek gelen Memiş, perişan bir hâlde imiş.
İbiş, zaten yaptıklarının cezasını fazlası ile çekmiş olan kardeşine bir şey söylememiş. Hatta ona güler yüz göstermiş. Beraberce eve gitmişler. Memiş annesinin ellerine sarılarak ondan af dilemiş. İyi kalpli kadın oğlunu affetmiş. Sonra araba dolusu altının bir kısmını fakirlere dağıtmışlar; geri kalanı ile de güzel bir ev yaptırıp koyun, sığır, araba, tarla alarak çalışmaya koyulmuşlar.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Naki TEZEL
(Kısaltılmıştır.)
NAKİ TEZEL HAYATI VE EDEBİ KİŞİLİĞİ
1915 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Naki Tezel bir folklor (halk bilimi) araştırmacısıdır. PTT Müdürü İbrahim Cemal Bey’in oğlu olan Naki Tezel, yazılarını “Tezel Amca, Şerif Halil Başa, N.T., T.A., M. Korkusuz” takma adlarla da yayımladı.
Pertevniyal Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi (1940). Çalışma hayatına maiyet memuru olarak başladı, ardından bucak müdürü oldu, kaymakamlık yaptı.
Basın Yayın Genel Müdürlüğü ile Ticaret Bakanlığı’na bağlı birimlerde çalıştı. İki kez, iki ayrı tarihte İş ve İşçi Bulma Kurumu genel müdürü (1958-1961 ve 1968-1971) oldu. 1971’de emekliye ayrıldı.
Naki Tezel’in ilk yazısı 1935 yılında İstanbul Belediye Dergisi’nde çıktı. Yeni Türk ve Halk Bilgisi Haberleri dergilerinin editörlüğünü yaptı. Bu dergiler dışında yaptığı derlemeleri ya da yazdığı masalları Yücel, Varlık, Çığır, Ülkü, Yirminci Asır, Eğitim, Türk Dili, Dünya, Cumhuriyet gibi dergi ve gazetelerde yayımladı. Bir kitapla kalan hikâye yazarlığı dışında çalışmalarını tümüyle masal yazarlığı ve masal derlemeciliğiyle sürdürdü.
En çok ilgi gören eseri Türk Masalları adlı eseridir.
Naki Tezel’in Eserleri
Öykü:
- Yıkılan Köprü (1944).
Masal:
- Keloğlan Masalları (1936),
- İstanbul Masalları (1938),
- Köroğlu Masalı (1939),
- Çocuk Masalları (1943),
- Alabalık (1944),
- Altın Araba (1944),
- Peri Kızı (1944),
- Yeşil Kuş (1945),
- Keloğlan (1945),
- Türk Masalları (iki cilt, 1971).
Bilmece:
- Bilmeceler ve Maniler (1941),
- Türk Halk Bilmeceleri (1969).
Diğer Eserleri:
- Türkiye-Avustralya İşçi Antlaşması Münasebetiyle Avustralya Hakkında Bir inceleme (1967),
- Türkiye Folklor ve Etnografya Kılavuzu (1969),
- Milli Folklor Enstitüsü (1969)
- Etkinlik
Aşağıdaki sorulardan hareketle okuduğunuz metni oluş sırasına göre defterinize özetleyiniz.
- Metinde geçen şahıslar kimlerdir ve varlıklar nelerdir?
Şahıslar: İbiş, Memiş, Memiş’in arkadaşı olan çoban, İbiş’in ustası, İbiş’in annesi
Varlıklar: Altın kesesi, parmak kadar küçük adam
- Olay nerede ve ne zaman geçmektedir?
Olay, Anadolu’da bir köyde geçmektedir. Olayın geçtiği zaman ise kesin olarak belirtilmemiştir. Ancak, olayların sırasına bakıldığında, olayın 18. veya 19. yüzyılda geçtiği tahmin edilebilir.
- Metnin serim bölümünde ne anlatılmaktadır?
Serim bölümünde, İbiş ve Memiş adlı iki kardeşin babalarının ölümünden sonra yaşadıkları anlatılmaktadır. Babaları, onlara tarlaları sürmelerini, hayvanları beslemelerini ve kardeş kardeş geçinerek baba ocağını yaşatmalarını öğütlemiştir.
- Metnin düğüm bölümünde ne anlatılmaktadır?
Düğüm bölümünde, Memiş’in çoban arkadaşının telkinleriyle koyunları satıp paraları harcaması anlatılmaktadır. Memiş ve arkadaşı, paraları harcadıktan sonra köylerine dönmeye çalışsalar da iş bulamazlar ve parasız kalırlar.
- Olay nasıl çözülmüştür?
Olay, İbiş’in bakkal dükkânında bulduğu para kesesini polise teslim etmesi ile çözülmüştür. İbiş’in bu davranışı, onun dürüst bir insan olduğunun bir göstergesidir. İbiş’in dürüstlüğü, ona altın kesesi ile ödüllendirilmesiyle karşılığını bulmuştur.
2.Etkinlik
Okuduğunuz masalda kullanılan, anlamını bilmediğiniz kelimeleri ve bu kelimelerin anlamlarını, yeni oluşturacağınız sözlük defterinize yazınız. Kelimeleri masaldaki anlamları ile cümle içinde kullanınız.
Sözcük Sözlük Anlamı Cümlem
Emanet Başkasına verilen, korunması istenen şey Anneleri, onları babalarına emanet etti.
Armağan İhsan edilen, verilen şey Bu armağanını ömrümün sonuna kadar saklayacağım.
Perişan Çok üzgün, çok sıkıntılı O perişan hali hiç gözümün önünden gitmiyor.
3.Etkinlik
Aşağıdaki bölümleri metne uygun olarak doldurunuz.
- Metnin serim paragrafında bulunan kalıplaşmış sözlere tekerleme denir.
- Metindeki kişiler: İbiş, Memiş, Memiş’in arkadaşı olan çoban, İbiş’in ustası, İbiş’in annesi
- Olayın geçtiği yer: Anadolu’da bir köy
- Olayın yaşandığı zaman: Belirtilmemiştir.
- Metinde yaşanan gerçek dışı olaylar: İbiş’in sabah arabasındakilerin altın olması, altınların arasından parmak kadar bir varlığın çıkması
4.Etkinlik
Aşağıdaki soruların cevaplarını defterlerinize yazınız.
- İbiş ile Memiş babalarının ölümünden sonra sorumlulukları nasıl paylaşmışlar?
İbiş ve Memiş, babalarının ölümünden sonra sorumlulukları adil bir şekilde paylaşmışlar. İbiş, tarlaları sürerken Memiş de davarları gütmüş.
- Memiş, çoban arkadaşının dedikleri üzerine kendi kendine neler söylemiş?
Memiş, çoban arkadaşının dedikleri üzerine kendi kendine şöyle düşünmüş: “Köyde kalıp da ne yapacağım? Koyunları satar, paraları yerim. Annemden bana ne? Ağabeyim düşünsün. Sonra da bir iş bulur çalışırım.”
- Memiş ile çoban arasındaki arkadaşlığı nasıl açıklarsınız?
Memiş ile çoban, birbirlerine kötülük düşünen, çıkarcı arkadaşlarmış. Çoban, Memiş’i kandırarak onu kötü bir yola sürüklemiş.
- Kardeşi Memiş’in ansızın çekip gitmesi üzerine İbiş ve annesi çok zor durumda kalmışlar. İbiş ne hissetmiş olabilir? Böyle bir durumda siz ne hissederdiniz?
İbiş, kardeşinin ansızın çekip gitmesinden dolayı çok üzgün ve öfkeli olmuş olabilir. Çünkü kardeşinin yokluğu, onun için bir yük haline gelmiştir.
Ben onun olsaydım, önce kardeşimin neden gittiğini anlamaya çalışırdım. Sonra da onu geri getirmek için elimden geleni yapardım.
- Dükkânda içinde yüklü miktar altınla dolu kese bulan İbiş, keseyi götürüp karakola verdi. Eğer keseyi karakola vermeseydi onun hakkında neler düşünürdünüz?
İbiş, bulduğu altın kesesini karakola vererek dürüst bir davranış sergilemiştir. Eğer keseyi karakola vermeseydi, onun hakkında şu düşünceleri edinirdim:
- İbiş, dürüst bir insan değildir.
- İbiş, bencil ve açgözlü bir insandır.
- İbiş, paraya çok düşkün bir insandır.
- Masalda İbiş; dürüstlüğünün, azminin ve vefalı bir evlat olmanın karşılığını altınlar kazanarak aldı. Gerçek hayatta dürüst, azimli insanların kazançları neler olabilir?
Gerçek hayatta dürüst, azimli insanların kazançları şunlar olabilir:
- Güvenilir ve saygın bir insan olarak tanınır.
- İş hayatında başarılı olur.
- Sevgi ve saygı görür.
- Mutluluk ve huzur içinde yaşar.
- Hz. Ali’nin “Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız.” sözüne metinden bir örnek bulup örneği arkadaşlarınıza okuyunuz.
Bu söze örnek olarak İbiş’in kardeşi Memiş’in hatasını yüzüne vurmaması verilebilir. İbiş, kardeşinin yaptıklarını biliyordu. Ancak, onu affetmiş ve ona yardım etmişti.
- Masalı gerçek dışı unsurlardan arındırarak yeniden yazınız ve bu yeni hâlini sınıf arkadaşlarınızla paylaşınız.
Bir zamanlar İbiş ve Memiş adında iki kardeş varmış. Bu iki kardeş, babalarının ölümünden sonra anneleriyle birlikte yaşamaya başlamışlar. Babaları, onlara tarlaları sürmelerini, hayvanları beslemelerini ve kardeş kardeş geçinerek baba ocağını yaşatmalarını öğütlemiş.
İbiş ve Memiş, babalarının öğütlerini yerine getirmek için ellerinden geleni yapmışlar. İbiş, tarlaları sürerken Memiş de davarları güdmüş.
**Bir gün, Memiş’in arkadaşı olan çoban, ona şöyle demiş:
Ne diye köyde kalıp da bu kadar zor bir işte çalışıyorsun? Gel, birlikte başka bir köye gidelim. Orada daha iyi işler buluruz.
Memiş, çobanın sözlerinden etkilenmiş ve onunla birlikte köyden ayrılmış.
İbiş, kardeşinin gitmesinden sonra çok üzgün olmuş. Ancak, o da çalışmaya devam etmiş.
Yıllar sonra, Memiş ve çoban, yaptıkları hataların cezasını çekmişler. Paraları bitmiş ve işsiz kalmışlar.
Memiş, köye dönmeye karar vermiş. Ancak, köye döndüğünde, annesinin öldüğünü öğrenmiş.
- Masalda koyu renkte yazılan cümleden sonra olay örgüsünde bir eksiklik bulunmaktadır. Bu eksiklik neyden kaynaklanmaktadır?
Babanın vedası gibidir. Bu olumsuz olayı hemen unutturmak isteyen anlatıcı bu yüzden olay örgüsünde atlama yapmış olabilir.
5.Etkinlik
“Birçok kişinin değeri, yontulmamış elmaslar gibi içinde saklıdır.”
Juvenalis (Yuvenal)
Bu sözün size çağrıştırdıkları ile ilgili beyin fırtınası yapınız. Daha sonra konu ile ilgili duygu ve düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Bu söz, bana şu düşünceleri çağrıştırıyor:
- Herkesin içinde bir değer yatmaktadır. Bu değer, dürüstlük, azim, sevgi, merhamet gibi olumlu özellikler olabileceği gibi, yetenek, yaratıcılık, liderlik gibi özellikler de olabilir.
- Bu değeri ortaya çıkarmak için çaba sarf etmek gerekir. Bu çaba, eğitim, deneyim, öz disiplin gibi unsurları içerebilir.
- Yontulmamış elmaslar gibi değerimiz de zamanla gelişir ve parlar. Bu gelişim, yeni şeyler öğrenmek, deneyim kazanmak ve kendimizi geliştirmek ile mümkün olur.
6.Etkinlik
Aşağıdaki yönergeleri uygulayarak “sevgi” temalı bir şiir yazınız.
SEVGİ
Sevgidir, dünyayı döndüren güç
Sevgidir, yüreklere huzur veren
Sevgidir, zorlukları aştıran
Bir gün tüm dünya sevgiyle dolsun
Kötülük, nefret, savaş son bulsun
Yeryüzünde barış ve mutluluk olsun
“Sevgi” ile ilgili olumlu üç mısra yazınız.
Sevgidir, yüreklere umut veren,
Sevgidir, zorlukları aştıran,
Sevgidir, dünyayı daha güzel kılan.
“Sevgi” ile ilgili gerçekleşmesini istediğiniz bir hayalinizi yazınız.
Keşke savaşlar, kavgalar, nefretler son bulsaydı. Keşke tüm insanlar kardeşçe yaşasaydı. Keşke sevginin gücüyle tüm dünya barış ve huzur içinde yaşasaydı. Keşke tüm çocuklar sevgiyle büyüseydi. Keşke tüm insanlar mutlu ve huzurlu olsaydı.
Sonraki Metne Hazırlık
Büyüklerinizin sizi anlamadığını düşündüğünüz bir olayı anımsayınız.
Bu soruyu siz cevaplamalısınız fakat size yardımcı olacak bir şeyler yazayım. Gençler ve büyükler arasında yaşanan iletişim zorluklarına dair genel bir örnek verebilirim.
Örneğin, bir genç, teknolojiyle ilgili bir konuda büyüklerinden destek bekliyor olabilir. Gençler, yeni teknolojik gelişmelere daha hızlı adapte olabilirken, büyükler bu konuda daha az deneyime sahip olabilirler. Genç, belki de bir sorun yaşadığında çözüm bulma konusunda daha hızlı ve rahat hissedebilir, ancak büyükler bu konuda ona yardımcı olmakta zorlanabilir.
Bu tür durumlar, kuşaklar arasındaki teknolojik farklılıklardan kaynaklanabilir ve gençlerin büyüklerini anlamadığı veya destek bulamadığı bir hissiyat yaratabilir. Bu tür durumlar genellikle sabır, anlayış ve açık iletişimle çözülebilir, çünkü her iki taraf da birbirini daha iyi anlamaya çalışabilir.
Annenizin ya da babanızın en sevdiği yemeği ve bu yemeğin tarifini öğreniniz.
Fırında Tavuk Tarifi:
Malzemeler:
- Tavuk butları veya göğüsleri
- Zeytinyağı
- Tuz
- Karabiber
- Sarımsak (isteğe bağlı)
- Limon suyu
Yapılışı:
- Fırını önceden 180 dereceye ayarlayın.
- Tavuk parçalarını yıkayın ve kurulayın.
- Tavuk parçalarını bir fırın kabına yerleştirin.
- Zeytinyağı, tuz, karabiber ve isteğe bağlı olarak ezilmiş sarımsakları tavuk parçalarının üzerine sürün.
- Limon suyu ekleyerek tavukları lezzetlendirin.
- Fırın kabını önceden ısıtılmış fırına yerleştirin ve tavuklar iyice pişene kadar pişirin. (Yaklaşık 30-40 dakika)
- Tavuklar kızardığında ve iç sıcaklığı güvenli seviyede olduğunda fırından çıkarın.
- Sıcak servis yapın ve isteğe bağlı olarak yanında pilav veya sebzelerle servis edebilirsiniz.