İyimserlik ve Kötümserlik Üzerine Metni Cevapları Sayfa 12-13-14-15-16-17-18-19
İyimserlik ve Kötümserlik Üzerine Metni Cevapları Sayfa 12-13-14-15-16-17-18-19
Hazırlık Çalışmaları
- “İyimser insan her felakette bir fırsat, kötümser insan da her fırsatta bir felaket görür.” düşüncesine katılıyor musunuz? Neden?
Bu düşünceye tam olarak katılmıyorum. İyimserlik ve kötümserlik, her ikisi de bakış açımızı ve olayları yorumlama şeklimizi etkileyen kavramlardır.
İyimserlik, her durumda bir umut ve iyileşme imkanı görme eğilimidir. Bu bakış açısına sahip kişiler, zorluklar karşısında pes etmek yerine çözüm odaklı düşünmeye ve yeni fırsatlar aramaya meyillidirler. Bu da onları daha dirençli ve motive hale getirir.
Kötümserlik ise her durumda bir tehdit ve olumsuzluk görme eğilimidir. Bu bakış açısına sahip kişiler, olası risklere ve engellere odaklanma eğilimindedirler. Bu da onları daha çekingen ve karamsar hale getirebilir.
Her iki bakış açısının da kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır.
- İyimserlik ve kötümserlik kavramlarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Açıklayınız.
İyimserlik ve kötümserlik, temelde geleceğe dair inançlarımızla ilgilidir.
İyimserler, geleceğin bugünden daha iyi olacağına inanırken, kötümserler geleceğin bugünden daha kötü olacağına inanırlar. Bu inançlar, olayları yorumlama şeklimizi, kararlarımızı ve davranışlarımızı etkiler.
İyimserlik, birçok araştırmaya göre birçok fayda sağlayabilir. İyimserlerin daha sağlıklı, daha mutlu ve daha başarılı olma eğiliminde oldukları görülmüştür. Ayrıca, stresle daha iyi başa çıkabildikleri ve zorluklar karşısında daha dirençli oldukları da gözlemlenmiştir.
Kötümserlik ise bazı durumlarda faydalı olabilir. Örneğin, riskleri önceden hesaplamak ve tehlikelere karşı dikkatli olmak için kötümser bir bakış açısı yardımcı olabilir.
Ancak, aşırı kötümserlik karamsarlık, kaygı ve depresyona yol açabilir. Ayrıca, motivasyonu ve direnci düşürebilir ve kişinin potansiyelini gerçekleştirmesini engelleyebilir.
İYİMSERLİK VE KÖTÜMSERLİK ÜZERİNE
Yaşama bakışları ve yaklaşımları açısından insanlar, genelde “iyimserler” ve “kötümserler” olarak iki öbekte ele alınır. Gerçekten de günlük yaşamın her kesitinde iyimserler kadar kötümserlerle de karşılaşırız. Bu da doğaldır çünkü toplumdaki yaşantı çeşitliliği sürekli biçim ve içerik değiştiren olaylar dizisi ile kişilerin yaşama bakışı ve yaşamdan beklentileri, insanların ya iyimser olmalarını sağlıyor ya da kötümser olmalarına neden oluyor. Siz de onaylarsınız sanırım. Sadece iyimserlerden ya da sadece kötümserlerden oluşan bir toplum, herhâlde hiç de çekilir olmazdı.
Yaşamda, kötümserlere mi yoksa iyimserlere mi daha çok gereksinim duyarız? Bence kötümserlere…
Çünkü kötümserler her tür durumun, olayın insanı kötümserliğe sürükleyecek özelliklerini bulup çıkarmada ustadırlar doğrusu. Bunu alışkanlık hâline getirmişlerdir. Biz de kimi durumlarda iyimser, kimi durumlarda koşullar gereği kötümser rollerini ister istemez benimseyip oynamaz mıyız?
(…)
Yaşamda iyimserlerin daha çok sevildiği, daha doğrusu ciddiye alındığı bilinir. Çünkü genel kanıya göre iyimserler; akıllıdır, girişkendir, geleceğe ilişkin olumlu tasarımlar geliştirir, duyarlıdır, sevecendir, yapıcıdır, çevresine olumlu enerji yayar… İyimserlik, topluma yaşama sevinci verir. Gerçi, bir başka açıdan iyimserleri biraz fazla romantik bulabilirsiniz. Her şeyin iyi tarafını görmek; her şeye iyi tarafından bakmak insanı yanıltabilir, diyebilirsiniz. Ama unutmayın ki insana yaşama sevinci, neşesi katan gerçekte iyimserlerdir.
(…)
Hiç kuşkusuz iyimserler de zaman zaman kötümser olurlar. Bundan kaçmaları olanaksızdır…
Ama çok zor durumlarda bile kör iyimserliğin yol ve araçlarını kullanmaya kalkmazlar. Böyle durumlarda, onların kötümserler gibi düşünmelerini bir bakıma korunma güdüsü olarak da değerlendirebiliriz.
En ağır sorunlardan çıkarılabilecek dersler için iyimser düşünmeye gereksinimimiz vardır… Bu bağlamda Gil Stern’in (Giyıl Störn) şu sözlerini hem onaylayabilir hem de biraz abartılı bulabilirsiniz:
“Toplumumuza iyimserler de kötümserler de katkıda bulunurlar. İyimser uçak yapar, kötümser ise paraşüt.” Kötümserlerin de yaşama bu denli katkıda bulunmaları yeni bir yaklaşım sayılmalı. Deneyimlerimiz, görgülerimiz bu önermenin çok da yaygın ve geçerli olmadığını gösterir. Ama doğrusu bu. Dengeli bir kötümserlik de yapıcılığıyla iyimserlik kadar işlevsel olabilir…
Sözü şuraya getirmek istiyorum: Fanatik, aşırı romantik, uçlarda dolaşan iyimserlik de kötümserlik de bence tehlikelidir. Denge burada da kendini gösterir. Yaşam, iyimserlikle kötümserlik arasında öyle bir denge kuruyor ki bileşik kaplar gibi biri yükseldiğinde öbürü azalıyor; öbürü azaldığında beriki yükseliyor. İşte gerçek iyimserlerle kötümserler bunun ayrımındadırlar.
(…)
Yaşamda iyimserlerle kötümserlerin oranı ülkenin gelişmişlik düzeyiyle, dünyadaki ekonomik dengelerin sarsılıp sarsılmamasıyla, doğal yıkımların olup olmamasıyla yakından ilgilidir. Yaşamı yeniden kurup biçimlendirmeye, çağdaş anlayışlarla örgütleyip geliştirmeye yetenekli olmayanlar: doğal olarak kötümserlik batağına saplanırlar. Akıllarını iyi kullanamazlar, çevrelerinde sinerji yaratamazlar, saldıkları olumsuz enerjiyle kötümserlerin sayısını artırmaktadırlar.
(…)
İyimserlikle kötümserliği ikiz kardeş gibi değerlendirirsek riskleri göze almanın gerekliliği daha iyi anlaşılır. Klasik örnektir:
Yarısı dolu bir bardağa, kötümserin yaklaşımı “yarısı boş”, iyimserin yaklaşımı “yarısı dolu” biçiminde olur. Önemli olan bardakta su bulunduğunu kabul ederek onu boşa harcamamak, ondan olabildiğince yararlanmaktır. Bardakta suyun olması ise her iki tarafın da ortak sorumluluğuna girer. Bardağın tümüyle boşalması, sorusunun başka olumsuz boyutunu gözler önüne sererken dolmasıysa kötümserlerin de bir parça iyimserleşmesine yardımcı olabilir.
Şimdi bir kez daha kendinize sorun ve içtenlikle yanıtlamaya çalışın: İyimser misiniz, kötümser misiniz?
Sözün özeti: İyimser olmak da kötümser olmak da uygarlık gereğidir. Önemli olan şu: Birey, kendi içindeki iyimserlikle kötümserliği dengelemesini bilmelidir…
Yusuf ÇOTUKSÖKEN
(Kısaltılmıştır.)
YUSUF ÇOTUKSÖKEN HAYATI VE EDEBİ KİŞİLİĞİ
1965 yılında Pendik Lisesi’nden mezun olmasının ardından İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim gördü ve 1970 yılında mezun oldu. Öğretmenlik hayatına Darüşşafaka Lisesi’nde 1971 yılında başladı ve altı yıl boyunca bu lisede öğretim görevlisi olarak çalıştı. Daha sonra Saint Joseph Lisesi’nde 1977 ile 1981 yılları arasında edebiyat öğretmenliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu’nda Türkçe okutmanlığı olarak görev yapmasının ardından emekliye ayrıldı fakat daha sonra Beykent Üniversitesi’nde çalıştı. Şu anda Maltepe Üniversitesi’nde görev yapan Yusuf Çotuksöken Türk Dili Öğretim Görevlisi’dir. Türkçe ve Türkçe’nin doğru kullanımı konusunda canla başla çalışan Yusuf Çotuksöken, Ziya Gökalp’in eserlerini günümüz Türkçesine çevirerek yayımladı. Birçok ansiklopedinin yayınlanmasında emeği geçti. Milliyet, Gösteri, Çağdaş Eleştiri, Günümüzde Kitaplar gibi dergilerde inceleme yazıları yazdı. Kaleme aldığı Nasrettin Hoca Fıkraları ile 1996 yılında Truva Kültür Sanat Derneği tarafından Halkbilim Ödülü ile ödüllendirildi.
Edebi Kişiliği
Türkçe ve Türkçe’nin doğru kullanımı konusunda çalışalar yapan ve Sergüzeşt, Semipaşazade Sezai, Ziya Gökalp’in Türk Töresi,Türk Uygarlığı Tarihi gibi eserlerini günümüz Türkçesine çevirerek yayımlanmasını sağlamış Yusuf Çotuksöken’in Türkçe ile ilk imtihanı galiba soyadı nedeniyle olmuştur. Soyadı’nın Çotuksöken olmasına rağmen çoğu sefer Çötüksöken olarak telaffuz edilmesine hatta ilk kitabının basımında Çötüksöken olarak yazılmasına kızan Çotuksöken, Maltepe’deki derslerinde de adını anlatırken tahtaya bir çotuk çizmiş ve bunu kolaylıkla sökebilirim diyerek ithafta bulunmuştur. Son eseri olan Bir Tebessüm Edelim Canlara isimli Bektaşi fıkraları ve incelemelerden oluşan kitabını 2004 yılında basıma sunmuş daha sonraları gençleri Türk edebiyatının derin dünyasına kazandırmak için Maltepe Üniversitesi’ndeki çalışmalarına yoğunluk vermiştir. Maltepe Üniversitesi’nde Türk Dil ve Edebiyatı Bölüm Başkanı olan Yusuf Çotuksöken bir dönem Türk Dil Kurumu’nda çalışmış fakat 80 darbesinin ardından Kenan Evren tarafından 1983 yılında Türk Dil Kurumu’ndan atılmıştır. Bunun üzerine Dil Derneği kuran Yusuf Çotuksöken, Türkçe’nin doğru kullanımı hakkında bilgiler veren kitaplar çıkartmaya başlamıştır. Üniversite öğrencileri için çıkarttığı kitaplar ile öğretici kimliğini pekiştiren Yusuf Çotuksöken Dil Derneği tarafından Beşir Göğüs anısına verilen “Beşir Göğüs Türk Dili ve Eğitimini Geliştirme Ödülü” ile şereflendirilmiştir. Atatürk Antolojisi isimli kitabı çok satanlar listesinde yer almış, Atasözlerimiz ve Deyimlerimiz adında sözlükler hazırlamıştır.
3.ETKİNLİK
“İyimserlik ve Kötümserlik Üzerine” metninden hareketle aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
- İnsanları iyimser ya da kötümser yapan sebepler nelerdir?
Metne göre insanları iyimser ya da kötümser yapan birçok sebep olabilir. Bunlardan bazıları:
- Kişisel deneyimler: Geçmişte yaşanan olumlu veya olumsuz deneyimler, kişinin iyimserlik veya kötümserlik eğilimini etkileyebilir.
- Genetik faktörler: Araştırmalar, iyimserlik ve kötümserlik eğiliminde genetik faktörlerin de rol oynayabileceğini gösteriyor.
- Bilişsel bakış açısı: Kişinin olaylara bakış açısı ve yorumlama şekli, iyimserlik veya kötümserlik eğilimini etkileyebilir.
- Çevresel faktörler: Yaşadığımız toplumun ve kültürün genel bakış açısı, iyimserlik veya kötümserlik eğilimini etkileyebilir.
- Yazara göre kötümserlere mi iyimserlere mi ihtiyaç duyarız? Neden?
Yazar, her iki gruba da ihtiyacımız olduğunu savunuyor. İyimserler bize yaşama sevinci ve umut verirken, kötümserler olası riskleri görmemizi ve tedbir almamızı sağlar. Yazar, dengeli bir iyimserlik ve kötümserlik karışımının ideal olduğunu savunuyor.
- İyimserler hangi özelliklere sahiptir? Açıklayınız.
Metne göre iyimserler:
- Akıllı ve girişkendirler.
- Geleceğe ilişkin olumlu tasarımlar geliştirirler.
- Duyarlı ve sevecendirler.
- Yapıcıdırlar ve çevrelerine olumlu enerji yayarlar.
- Yaşama sevinci ve neşesi taşırlar.
- “İyimser uçak yapar, kötümser ise paraşüt.” sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.
Bu söz, iyimserlerin ve kötümserlerin farklı bakış açılarını ve topluma katkılarını metaforik bir şekilde anlatıyor. İyimserler, geleceğe dair umut ve inançla yeni şeyler üretmeye ve geliştirmeye odaklanırlar (uçak yapmak). Kötümserler ise olası risklere ve tehlikelere karşı hazırlıklı olmayı ve korunmayı ön plana alırlar (paraşüt yapmak).
- Yaşamda iyimserlerle kötümserlerin oranını neler etkiler?
Metne göre yaşamda iyimserlerle kötümserlerin oranını etkileyen birçok faktör olabilir. Bunlardan bazıları:
- Ülkenin gelişmişlik düzeyi: Gelişmiş ülkelerde iyimserlerin oranı daha yüksek olma eğilimindedir.
- Dünyadaki ekonomik dengeler: Ekonomik belirsizlikler ve krizler iyimserlik oranını düşürebilir.
- Doğal yıkımlar: Doğal afetler ve felaketler iyimserlik oranını düşürebilir.
- Aile bireylerinizi iyimserlik ve kötümserlik açısından değerlendiriniz.
Bu sorunun cevabı kişisel bir değerlendirmeye dayanır. Aile bireylerini gözlemleyerek ve onların olaylara bakış açılarını ve yorumlama şekillerini analiz ederek iyimserlik veya kötümserlik eğilimleri hakkında bir fikir edinebilirsiniz.
Sevgili Arkadaşlarım,
Bugün burada sizlerle çok önemli bir konuda konuşmak için bulunuyorum: Kan bağışı. Hepimiz biliyoruz ki kan, hayatın kaynağıdır. Vücudumuzun en önemli sıvılarından biri olan kan, oksijen ve besin maddelerini tüm hücrelerimize taşır ve atık ürünlerin vücudumuzdan atılmasını sağlar.
Kan bağışı hem kendi sağlığımız hem de başkalarının hayatı için son derece önemlidir. Düzenli kan bağışı, kalp hastalıkları ve kanser gibi birçok hastalığı önleyebilir. Ayrıca, kan bağışı, kan ihtiyacı olan hastaların hayatlarının kurtarılmasına yardımcı olur.
Ülkemizde her yıl yüzbinlerce insan kan nakline ihtiyaç duymaktadır. Kazalar, ameliyatlar, kanser gibi birçok durumda kan nakli hayat kurtarıcı olmaktadır. Ne yazık ki, ülkemizde kan bağışı oranları hala yetersizdir. Bu nedenle, her birimizin kan bağışının önemini kavraması ve bu konuda bilinçli olması çok önemlidir.
Kan vermek çok basit ve acısız bir işlemdir. Kan bağışı için herhangi bir özel hazırlığa gerek yoktur. 18-65 yaş arası, sağlıklı her birey kan bağışında bulunabilir. Kan bağışı, sadece birkaç dakikanızı alır ve bir insanın hayatını kurtarabilir.
Bugün sizleri kan bağışına teşvik etmek için buradayım. Hepinizi, en yakın zamanda bir kan bağışı merkezine giderek kan bağışında bulunmaya davet ediyorum. Unutmayın, kan vererek hayat kurtarabilirsiniz!
Kan bağışı hayat kurtarır!
9.ETKİNLİK
Sevgi sözcüğünün size çağrıştırdığı kavramları yazınız. Bu kavramlardan birini seçerek bilgilendirici bir metin yazınız. Aşağıdaki yazı taslağını doldurup yazınıza uygun bir başlık koymayı unutmayınız.
YAZI TASLAĞI
Yazının Konusu: Sevginin önemi
Yazının Ana Fikri: Sevgi insanlığın en temel duygularından biridir.
Sevgi, insanlığın en temel duygularından biridir. Sevgi, yakınlık, bağlılık, şefkat ve saygı gibi duyguları içeren karmaşık bir duygudur. Sevgiyi ailemize, arkadaşlarımıza, romantik partnerlerimize, evcil hayvanlarımıza ve hatta nesnelere karşı hissedebiliriz.
Sevginin birçok farklı türü vardır. En yaygın sevgi türleri şunlardır:
- Aile sevgisi: Bu sevgi türü, aile üyeleri arasındaki koşulsuz sevgidir. Aile sevgisi, güven, destek ve bağlılık duygularını içerir.
- Romantik sevgi: Bu sevgi türü, iki insan arasındaki yoğun ve tutkulu bir sevgidir. Romantik sevgi, çekicilik, arzu ve yakınlık duygularını içerir.
- Platonik sevgi: Bu sevgi türü, romantik olmayan bir sevgi türüdür. Platonik sevgi, yakınlık, güven ve saygı duygularını içerir.
- Kendine sevgi: Bu sevgi türü, kişinin kendine karşı duyduğu sevgidir. Kendine sevgi, özgüven, öz-saygı ve öz-değer duygularını içerir.
Sevgi, hayatımızda birçok önemli rol oynar. Sevgi bize şunları sağlar:
- Bağlılık: Sevgi, başkalarıyla yakın ilişkiler kurmamıza ve sürdürmemize yardımcı olur.
- Destek: Sevgi, zor zamanlarda başkalarından destek almamıza yardımcı olur.
- Mutluluk: Sevgi, hayatımızı daha keyifli ve anlamlı hale getirir.
- Sağlık: Sevgi hem zihinsel hem de fiziksel sağlığımızı iyileştirebilir.
Sevgi, hayatımızda önemli bir rol oynayan güçlü bir duygudur. Sevgiyi beslemek ve geliştirmek, mutlu ve tatmin edici bir yaşam sürmek için önemlidir.