Kâmil Metni Cevapları Sayfa 106-107-108-109-110-111-112-113
Kâmil Metni Cevapları Sayfa 106-107-108-109-110-111-112-113
HAZIRLIK ÇALIŞMALARI
- Evsiz sözcüğü kimler için kullanılır?
“Evsiz” sözcüğü, barınma ihtiyacını karşılayamayan ve kalacak güvenli bir yeri olmayan kişiler için kullanılır. Bu kişiler sokaklarda, parklarda, terk edilmiş binalarda veya geçici barınma tesislerinde yaşayabilirler.
- İnsanlara ön yargılı davranmak niçin doğru değildir? Arkadaşlarınızla tartışınız.
Ön yargı, bir kişi veya gruba dair, onları yeterince tanımadan oluşturulmuş olumsuz veya olumlu bir fikirdir. Bu önyargılar, ırk, din, cinsiyet, cinsel yönelim, milliyet, sosyoekonomik durum veya görünüş gibi çeşitli faktörlere dayanabilir.
Ön yargılı davranmak birçok nedenden dolayı doğru değildir:
- Haksızlık ve eşitsizlik yaratır: Ön yargılar, insanların hak ettikleri fırsatlara erişmelerini engelleyebilir. Örneğin, bir iş görüşmesinde adayın etnik kökenine veya cinsiyetine göre değerlendirilmesi, en kalifiye adayın işe alınmamasını sağlayabilir.
- Yanlış anlaşılmalara ve çatışmalara yol açar: Önyargılar, insanlar arasında yanlış anlamalara ve çatışmalara yol açabilir. Bir gruba karşı önyargılı olan bir kişi, o grubun üyelerinin sözlerini veya eylemlerini yanlış yorumlayabilir.
- Yaratıcılığı ve yeniliği engeller: Farklı geçmişlere ve bakış açılarına sahip insanlardan oluşan çeşitli gruplar, daha yaratıcı ve yenilikçi olma eğilimindedir. Ön yargılar, bu çeşitliliği engelleyebilir ve bu da daha az etkili çözümlere ve daha az yenilikçi ürünlere yol açabilir.
- Bireysel ve toplumsal zarara yol açar: Ön yargılar, ayrımcılık, şiddet ve diğer zararlı davranışlara yol açabilir. Bireylerde özgüven eksikliği, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Toplumda ise kutuplaşma, hoşgörüsüzlük ve eşitsizlik gibi sorunlara yol açabilir.
KÂMİL
Evimizin önündeki küçücük bahçede pazar gününün tadını çıkartıyordum. Nemli toprağa elimdeki çiviyle şekiller çiziyor, bozuyor; zaman zaman da çiviyi mızrak gibi fırlatıp yere dik olarak saplamaya çalışıyordum. Bu benim sıkça oynadığım oyunlardandı.
Oyuna o kadar dalmışım ki arkamda duyduğum homurtuyla korkudan sıçrayarak döndüm. Bu, Kâmil’di. Bahçe kapısının önünde demir parmaklıklı kapıyı gösterip açmam için birtakım hareketler yapıyordu. Homurtu sandığım şey ise onun gevşek dudaklarıyla, peltek diliyle çıkardığı “Aç, aç.” sözleriydi.
(…) Evi yoktu, gün boyu sokaklarda dolaşırdı. Anlaşılmaz türküler, şarkılar söylerdi. Gece olunca ya kapısı açık kömürlüklerde ya da merdiven boşluklarında yatardı. Bu yüzden eli yüzü, giysileri kapkara olurdu.
Büyükler, çocuklarına ondan uzak durmalarını söylerdi. Kadınlar da onu gördüklerinde karşı kaldırıma geçer, acımayla karışık korku dolu gözlerle bakarlardı. Kâmil’i ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Ondan bir kötülük gelmeyeceğini bildiğim hâlde yine de korkuyordum çünkü yalnızdım. Anneme seslensem pencereden duyardı ama korktuğumu ne Kâmil’in ne de annemin anlamasını istiyordum.
Kâmil, küçük bir çocuğun bile elini sokup açabileceği sürgüyü gösteriyor, yalvarır gibi bakıyordu.
“Aç… Aç… Korkma!” Belki de izinsiz açmaya çekiniyordu.
Mahallede çok itilip kakıldığı için kapıyı açmaya cesaret edemiyordu sanırım. En iyisi babama seslenmekti çünkü babam Kamil’e yardımcı olmaya çalışan pek az insandan biriydi. (…)
Yolda görse selam verir, hâlini hatırını sorardı. Artık giymeyeceği eski giysilerini ona verir, kendisinin yoksa komşulardan bulur buluşturur, Kâmil’in kışın incecik gömlekle, su alan yırtık ayakkabılarla sokaklarda dolaşmasına gönlü razı olmazdı.
Babam bir kez de hamama götürmüş Kâmil’i. Anlattığına göre zor olmuş hamam işi. Hamama gitmek için otobüse binmeleri gerekmiş ama şoför Kâmil’i bindirmek istememiş. Şoför sorun çıkarınca inmişler otobüsten, babam bir taksi şoförünü güçlükle razı etmiş çünkü çok pis kokuyormuş Kâmil. Hamamda da hiçbir yıkayıcı dokunmak istememiş ona. Sonunda babam yıkanmasına yardım etmiş. Yıkanınca öyle değişmiş ki eli yüzü düzgün epeyce yakışıklı bir adam çıkmış ortaya.
Onlar hamamdan döndüğünde kimi insanlar tanıyamamış Kâmil’i. Tabii birkaç gün sonra yine eski Kâmil olmuş. Kömür isleri ve toz toprak…
Babamın onun için yaptıklarını anımsamak, kapı önünde bekleyen Kâmil’e karşı korkularımı azalttı biraz. Balkona doğru seslendim:
— Baba! Kâmil amca geldi.
Babam balkona çıktı hemen.
— Oo Kâmil, merhaba! Ne oldu, bir şey mi istiyorsun?
Kâmil ellerini gözüne siper ederek balkona baktı. Her zamanki gibi kısa cümlelerle ve yineleyerek konuştu:
— Açım… Açım!
Babam, “Bekle, iniyorum şimdi.” diyerek pencereden çekildi. Bahçe duvarına oturup babamı beklemeye başladı Kâmil. Böylece ben de onu daha yakından ve korkmadan inceleme fırsatı bulmuş oldum. Saçları karmakarışık ve toz toprak içindeydi. (…)
Kimseye zararı olmamasına karşın çocuklar için alay konusuydu. Bir grup çocuk arkasına takılır, canından bezdirene kadar bağıra çağıra şaklabanlık ederlerdi. (…) İçlerinde yakın arkadaşlarımdan birisi varsa uyarırdım ama onlara uymadığım için bu kez beni alaya alırlardı.
— O senin akraban mı?
— Akrabası, akrabası… Babası da Kâmil’le iyi geçiniyor.
(…)
Bu alaylı sözleri daha fazla duymamak için oradan uzaklaşırdım. İçten içe babama kızıyordum.
Kimsenin ciddiye almadığı Kâmil’e niçin yardımcı oluyordu acaba? Kimdi Kâmil? Sonradan mı böyle olmuştu? (…) Babama sormalıydım.
Biraz sonra babam elinde bir tepsiyle bahçeye indi. Tepsinin içinde dün akşam annemin pişirdiği pilav, nohutlu pırasa yemeği ve yarım ekmek vardı. Babam bahçe kapısını açıp Kamil’i içeri çağırdı. Kâmil yere bağdaş kurup tepsiyi de önüne çekti. Acelesi varmışçasına yemeği kaşıklıyor, ekmekten büyük parçalar kopartıp iyice çiğnemeden yutuyordu. Günlerce aç kalmış gibiydi. Onu yemek yerken incelediğimi gören babam bana yaklaştı ve elini omzuma koyup usulca:
— Yemek yiyen insanlara rahatsız edecek kadar bakmamalısın.
Kâmil’e bakmamaya çalışarak babama sordum:
— Onun bu hâle nasıl geldiğini biliyor musun baba? Babam sanki çok uzaklara bakıyormuş gibiydi. Saçlarımı okşadı.
— Bilmiyorum, herkes bir şeyler uyduruyor ama doğrusunu kim bilebilir? Kâmil beş yıldır bu mahallede yaşıyor, önemli olan bu. Gözümüzün önünde kötü şartlar içinde olan birini görmezden gelemeyiz, değil mi?
— Onunla kimse ilgilenmiyor baba. Sen neden bu kadar ilgileniyorsun?
— Yanıtı sorunun içinde oğlum, onunla kimse ilgilenmediği için, onu itip kaktıkları için ilgileniyorum.
Alacağım yanıttan çekinerek sordum:
— Yoksa Kâmil, akrabamız mı? Benden mi gizliyorsunuz?
Güldü babam.
— Olabilir… Ama ilgilenmek için akraba olmamız gerekmiyor ki…
Böyle dedikten sonra Kâmil’e baktı. Kâmil yemeğini bitirmişti. Babam boşalan tepsiyi alıp bana verdi.
— Bunu yukarı çıkar oğlum, mutfağa bırak.
Kâmil tabakları ekmekle öyle güzel temizlemiş ki yıkanmış gibi görünüyordu. Tepsiyi alıp eve yöneldim.
O günden sonra babama olan sevgim daha da arttı.
Miyase SERTBARUT
(Kısaltılmıştır.)
Miyase Serbarut Hayatı ve Edebi Kişiliği
Miyase Sertbarut, 1963 yılında Adana’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana’da tamamladıktan sonra, 1985 yılında Ankara Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu.
Edebi Kişiliği:
- Miyase Sertbarut, eserlerinde çocukların ve gençlerin dünyasını gerçekçi ve yalın bir dille anlatıyor.
- Hikayelerinde genellikle aile, arkadaşlık, sevgi, yardımlaşma, doğa sevgisi gibi temalara yer veriyor.
- Eserlerinde mizahı ve fantastik öğeleri de kullanarak okurlarını eğlendirmeyi ve düşünmeye teşvik etmeyi amaçlıyor.
- Sertbarut’un kitapları, birçok ödüle layık görülmüştür.
Bazı Önemli Eserleri:
- Romanlar: Komşumuz Çok Acayip, Gizemli Ada, Zaman Makinesi
- Öykü Kitapları: Bir Varmış Bir Yokmuş, Arkadaşım Ayşe, Sınıfın En Komiği
- Masallar: Uyuyan Güzel Prenses, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Kırmızı Başlıklı Kız
Miyase Sertbarut, günümüz çocuk ve gençlik edebiyatının en üretken ve saygın yazarlarından biridir. Eserleriyle birçok çocuğa ve gence okumayı sevdirmiş ve onları edebiyatla buluşturmuştur.
- ETKİNLİK
Aşağıdaki soruları metinden hareketle yanıtlayınız.
- Yazar, Kâmil ile karşılaşınca niçin korkmuştur?
Yazar, Kâmil’i ilk kez bu kadar yakından gördüğü için ve o sırada yalnız olduğu için korkmuştur. Kâmil’in görünüşü ve anlaşılmaz sesleri yazarı tedirgin etmiştir. Ayrıca, mahallenin büyükleri ve kadınların Kâmil’den korkması da yazarın tedirginliğini artırmıştır.
- Kâmil hangi amaçla yazarın evine gelmiştir?
Kâmil, aç olduğu için yazarın evine gelmiştir.
- Yazara göre Kâmil bahçe kapısını açmaya niçin çekinmiştir?
Yazara göre Kâmil, mahallede itilip kakıldığı için bahçe kapısını açmaya çekinmiştir. Mahalledeki insanların ona karşı tutumundan çekinmiş ve izinsiz girmek istememiştir.
- Mahalledeki çocukların Kâmil’e kötü davranmalarının gerçek sebebi sizce nedir?
Mahalledeki çocukların Kâmil’e kötü davranmalarının gerçek sebebi, Kâmil’in farklı olması ve toplum tarafından dışlanmış olmasıdır. Kâmil’in görünüşü, garip sesleri ve sokaklarda yaşama şekli onu diğerlerinden farklı kılmıştır. Bu farklılık, çocuklarda önyargı ve korku yaratmış ve Kâmil’e karşı kötü davranmalarına sebep olmuştur.
- Yazarın babası, Kâmil ile niçin ilgilenmektedir?
Yazarın babası, Kâmil’in zor durumda olduğunu ve yardıma ihtiyacı olduğunu gördüğü için onunla ilgilenmektedir. Kâmil’in açlık çektiğini, giyinme ve barınma ihtiyacı olduğunu bildiği için ona yardım etmeye çalışmaktadır. Babam, Kâmil’e karşı merhamet ve şefkat duymaktadır.
- Kâmil sizin mahallenizde yaşıyor olsaydı ona nasıl davranırdınız? Neden?
Kâmil’e karşı önyargısız ve saygılı davranırdım. Onunla iletişim kurmaya çalışırdım. Kâmil’in zor durumda olduğunu ve yardıma ihtiyacı olduğunu bildiğim için ona elimden gelen her türlü yardımı yapmaya çalışırdım. Kâmil’in de tıpkı diğer insanlar gibi saygı ve sevgiye ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekir.
- ETKİNLİK
Metindeki baba karakterinin kişilik özelliklerini yazınız.
Kişilik Özellikleri
Merhametli: Baba, Kâmil’in zor durumda olduğunu ve yardıma ihtiyacı olduğunu görür ve ona yardım etmeye çalışır. Kâmil’e yemek verir, giyecek ve barınma ihtiyacı için çaba gösterir.
Şefkatli: Baba, Kâmil’e karşı şefkatli davranır. Onunla nazik bir şekilde konuşur ve ona karşı sabırlı davranır.
Yardımsever: Baba, ihtiyacı olanlara yardım etmeye isteklidir. Kâmil’in dışında da yardıma ihtiyacı olan başkalarına da yardım ettiği metinden anlaşılmaktadır.
Adaletli: Baba, adil bir insandır. Kâmil’in toplum tarafından dışlanmış olmasına rağmen ona karşı önyargısız davranır ve ona hak ettiği saygıyı gösterir.
Anlayışlı: Baba, Kâmil’in farklı bir insan olduğunu ve özel ihtiyaçları olduğunu anlar. Onunla iletişim kurmaya çalışır ve ihtiyaçlarını karşılamak için çaba gösterir.
Cesur: Baba, Kâmil’e yardım ederek toplumda hoş karşılanmayacak bir şey yapmaktadır. Buna rağmen, Kâmil’e yardım etmekten çekinmez.
Sorumluluk sahibi: Baba, Kâmil’e yardım etmeyi bir sorumluluk olarak görür. Kâmil’in durumunun iyileşmesi için elinden geleni yapar.
Sevgi dolu: Baba, Kâmil’i sever ve ona karşı saygı duyar. Kâmil’in de tıpkı diğer insanlar gibi sevgiye ve saygıya layık olduğuna inanır.
Önyargısız: Baba, Kâmil’in görünüşüne ve geçmişine bakmadan ona karşı önyargısız davranır. Kâmil’i olduğu gibi kabul eder ve ona değer verir.
- ETKİNLİK
a) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış reklam filmini izleyiniz. Reklam filminden hareketle soruları yanıtlayınız.
1.Reklam filminde kaç kişi konuşuyor?
4 kişi konuşuyor.
- Konuşan karakterin cümlelerinin içeriğini ve uzunluğunu değerlendiriniz.
Doğrudan, açıkça söylenmeyen cümledeki bazı ifadelerden çıkarılan bilgi veya düşüncelere sahip cümlelerdir. Cümleler uzun değildir.
b) Türk Kızılayına gönüllü üye olduğunuzu düşününüz.
- Kızılaya gönüllü olarak hangi alanda destek olmak istersiniz?
Türk Kızılayı’na gönüllü üye olarak Afet ve Acil Durum Müdahale alanında destek olmak isterim. Doğal afetler veya kazalar gibi acil durumlarda ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmenin önemini biliyorum ve bu alandaki bilgi ve becerilerimi kullanarak Kızılay’ın çalışmalarına katkıda bulunmak istiyorum.
- İzlediğiniz reklam filminden hareketle destek olmak istediğiniz alan ile ilgili Kızılay için bir reklam metni yazınız. Yazacağınız reklam metninde dış sesi (en son sözü söyleyen kişi) konuşturmayı unutmayınız.
Görüntü: Bir deprem sonrası yıkılmış binalar ve enkaz arasında çalışan Kızılay gönüllüleri. Gönüllüler, yaralıları kurtarıyor, ilk yardım uyguluyor ve ihtiyaç sahiplerine gıda ve su dağıtıyor.
Ses: (Çocuk sesi) “Depremden sonra her şey çok karanlıktı ve çok korktum. Hiç kimse yoktu ve ne yapacağımı bilmiyordum.”
Ses: (Yetişkin sesi) “Ama sonra Kızılay ablalar ve ağabeyler geldi. Bize su ve yiyecek verdiler, yaralarımızı sardılar ve bizi güvende hissettirdiler.”
Ses: (Çocuk sesi) “Kızılay sayesinde yalnız olmadığımı ve her şeyin yoluna gireceğini anladım.”
Dış Ses: “Siz de Kızılay’a gönüllü olarak afet ve acil durumlarda ihtiyaç sahiplerine umut olabilirsiniz. www.kizilay.org.tr adresinden başvuru yapabilirsiniz.”
Dış Ses: “Birlikte daha güçlüyüz!”
- ETKİNLİK
a) Kâmil gibi evsizlerin toplum tarafından dışlanmaması için çözüm önerileriniz nelerdir?
Kâmil gibi evsizlerin toplum tarafından dışlanmaması için hepimiz bir şeyler yapabiliriz. İşte size bazı basit fikirler:
Onları Görmezden Gelme:
Kâmil’i sokakta gördüğünde gözlerini kaçırmak veya onu yok saymak yerine, ona selam verebilir ve “Merhaba” diyebilirsin.
Merhametli Ol:
Kâmil’in aç veya susuz olduğunu düşünüyorsan, ona yiyecek veya içecek verebilirsin. Hatta ona bir battaniye veya mont da verebilirsin.
Onunla Konuş:
Kâmil’in yanında durup onunla sohbet edebilirsin. Onu dinle ve ona saygı göster.
Yardım İste:
Kâmil’in yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorsan, ailenle veya öğretmenlerinle konuşabilirsin. Belki de onun için bir barınma yeri veya yiyecek bulabilirsiniz.
Arkadaş Ol:
Kâmil ile arkadaş olabilirsin. Onunla oyun oynayabilir veya ona kitap okuyabilirsin.
Önyargılarını Yen:
Evsiz insanlar hakkında önyargıların varsa, onları yenmeye çalış. Unutma ki onlar da senin gibi insan ve saygı görmeyi hak ediyorlar.
Farkındalık Oluştur:
Evsizlerin yaşadığı zorluklar hakkında arkadaşlarınla ve ailenle konuşabilirsin. Onları bu konuda bilinçlendirmeye çalışabilirsin.
Gönüllü Ol:
Evsizlere yardım eden bir kuruluşta gönüllü olarak çalışabilirsin. Bu sayede onlara doğrudan yardım etmiş olursun.
b) Çözüm önerilerinizin yer aldığı “yardımlaşma” temalı metninizi aşağıdaki özdeyiş, atasözü ve deyimi kullanarak yazınız.
- “Dünya kötülük yapanların yüzünden değil, hiçbir şey yapmayıp seyredenler yüzünden tehlikeli bir yerdir.” Albert EINSTEIN (Albırt Aynştayn)
- Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.
- Yaraya merhem olmak.
Birlikten Kuvvet Doğar
Dünyamız, her gün yeni zorluklarla karşı karşıya kalan bir yer. Kimi zaman doğal afetler, kimi zaman ise insan kaynaklı felaketler hayatımızı tehdit ediyor. Bu zor zamanlarda ayakta kalabilmemizin tek yolu ise birbirimize yardım etmemiz ve dayanışma göstermemiz.
Albert Einstein’ın dediği gibi, “Dünya kötülük yapanların yüzünden değil, hiçbir şey yapmayıp seyredenler yüzünden tehlikeli bir yerdir.” Eğer bizler de sessiz kalırsak ve yardım eli uzatmazsak, kötülüğün ve adaletsizliğin gölgesinde yaşamaya mahkûm oluruz.
“Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.” atasözü de bize birlik ve beraberliğin önemini hatırlatıyor. Birbirimize kenetlendiğimizde ve ortak bir amaç için çalıştığımızda, aşamayacağımız engel yoktur.
Yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biri de yaraya merhem olmaktır. Zor durumda olan bir insana destek olmak, ona umut vermek ve onu yalnız bırakmamak, insanlığın en yüce duygularından biridir.
Birbirimize yardım ederek ve dayanışma göstererek hem kendi hayatlarımızı güzelleştirebilir hem de dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirebiliriz. Unutmayalım ki, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.”
- ETKİNLİK
a) Aşağıdaki metinde bazı cümlelerin eğik yazılma nedeni nedir?
Yardım gönüllüsü M K ve arkadaşları, İstanbul’un birçok ilçesini gezerek “Aşhane” adını verdikleri minibüsten her gün dağıttıkları çorbayla soğuk kış günlerinde evsizlerin içini
ısıtıyor. “Dağıttığımız çorbalarla, temin ettiğimiz eşyalarla onlara değil; kendimize yardım ediyoruz. İnsanlığımızı; kalbimizin, vicdanımızın ve ruhumuzun olduğunu hissediyoruz.
Bundan dolayı da hiçbir şikâyetimiz yok. Umulur ki buna elimizden geldiği kadar devam ederiz.”
Basından
Metinde bazı cümlelerin eğik yazılmasının sebebi okuyucunun dikkatini çekmektir.
b) Haberi okuyucuya iletirken görsel seçiminde neye dikkat edilmiştir? Yorumlayınız.
Sözü edilen aracı göstermeye ve görseldeki insanların yüzünün görünmemesine dikkat edilmiştir.