Kestane Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 79-80-81
Kestane Serbest Okuma Metni Cevapları Sayfa 79-80-81
KESTANE
Sonbahar aylarının sonuna doğru caddelerdeki yerlerini alarak kışın habercileri olur kestaneciler. Havaların iyice soğumasıyla birlikte her köşe başında küçük sobalarıyla nostaljik bir görüntü oluştururlar. Neredeyse hepimizin kokuyu takip ederek bulabileceği tezgâhlarda satıcıların “kestane kebap” diye bir yandan bağırıp, bir yandan pişirdiği kestaneler, çocukluğunuzun en güzel tat ve kokularından birisidir.
Kestane, kayıngiller olarak adlandırılan ağaç familyasındandır. Yediğimiz kestane ise bu ağacın tohumudur.
Kışın severek tükettiğimiz bu tohumlar sağlığımız için de son derece faydalıdır. Kestanenin kültürümüzdeki yeri ise apayrıdır. Özellikle soğuk kış akşamlarının vazgeçilmez atıştırmalığı olan kestane eskiden, henüz kaloriferli evler bu kadar yaygınlaşmadan çoğunlukla evdeki sobanın üzerinde pişirilirdi. Şişkin bir göbeğe benzeyen bombeli kısmından bıçakla çizilerek sobanın üzerinde 10-15 dakika pişirmek bu keyifli lezzete kavuşmak için yeterliydi. Sadece kebabı mı? Kestane şekeri, kestane püresi, kestane ezmesi gibi değişik şekillerde sofralarımızda, tatlılarımızda, pastalarımızda kullandığımız kestane mutfağımıza ayrı bir lezzet katar.
Kestane çoğu sert kabuklu yemişlerin aksine vitamin ve mineral açısından zengin bir besin kaynağıdır. Yağ oranı düşüktür ve sindirim sistemimiz için son derece faydalı lifler ile B1, B2 ve C vitaminlerini de bol miktarda içerir.
Aynı zamanda güçlü bir antioksidan olan kestanenin, kansere karşı da koruyucu etkisi de var. Demir, kalsiyum, magnezyum, mangan, fosfor ve çinko gibi mineraller bakımından da zengin olan kestane tam bir potasyum deposudur.
Buğday ununda glüten adı verilen bir madde bulunur. Alerjisi olan ya da çölyak hastası olan kişiler bu unları tüketemez. Kestane glüten içermediği için un olarak da kullanılabilir ve glüten duyarlılığı olan kişiler tarafından da rahatça tüketilebilir.
Ancak yüksek karbonhidrat içermesinden dolayı fazla miktarlarda kestane tüketimi kan şekerinin yükselmesine neden olabilir. Bu yüzden şeker hastalarının yedikleri kestane miktarına çok dikkat etmeleri gerekir.
Ilıman bölgelerde yetişen kestane ağacının 16 değişik türü bulunmaktadır. Boyu 30 metreye kadar uzayabilen kestane ağaçları 500 yıl yaşayabilirler. Bu nedenle kestaneler Anadolu ormanlarının en görkemli ağaçlarıdır.
Türkiye’de yetişen tek tür olan Anadolu kestanesi, Kuzey Anadolu kıyılarından Marmara Bölgesi’nin içlerine ve Ege Bölgesi’ne kadar geniş bir alana yayılmıştır. Anadolu kestanesinin Grekler tarafından Yunanistan’a götürüldüğü, oradan da İtalya ve diğer Akdeniz ülkelerine yayıldığı bilinmektedir.
Ekim ve kasım aylarında hasadı yapılan kestanenin meyvesini, dikenli kabuğu (kupulası) nedeniyle ilk bakışta tanımak zordur. Ağaçtan düşürülen kestanelerin hem üzerlerinde dikenleri vardır, hem de tadı biraz acıdır. Dikenli kabuğun düşmesi ve tadındaki acılığın giderilmesi için toplanan kestanelerin üzeri toprakla örtülür. Kestane belli bir süre sonra topraktan çıkarılır, dikenli kabuğu soyulur ve soframıza kadar gelir.
Ülkemizdeki kestane üretiminin yaklaşık %70’i Ege bölgesinde gerçekleştirilir. En çok Aydın’da yetiştirilir ve bu kestaneler çok kalitelidir. Bursa’nın tadına doyulmaz kestane şekeri, Aydın kestanesinden üretilir. Aydın’dan sonra, İzmir, Kastamonu ve Sinop kestane üretiminde ilk sıralarda yer alır.
Sonbaharda toplanıp kışın tükettiğimiz kestanenin ağacı da değerlidir. İtalya’da fıçı yapımında kullanılan kestane ağaçları, mobilya ve dekorasyon alanında da tercih edilmektedir.
Sağlam ve dayanıklı yapısından dolayı bahçe çiti yapmak için en çok kestane ağacı kullanılır. Kestane ağacının en büyük özelliklerinden biri de yaşlanan ağaçların parçalanarak dökülmesidir.
Ağaç parçalanmaya başladığında kökten çıkardığı dallar sayesinde yeni ağaçlar yetişir. Kestane ağacının dökülen parçaları, yaprakları, dalları ve tohumları çürüyerek toprağa karışır. Humus adı verilen bu doğal gübre özellikle çiçek yetiştiricileri tarafından sıklıkla tercih edilir.
Ve son bir uyarı: Parklarda bahçelerde sık sık karşımıza çıkan bir başka kestane ağacı daha vardır. Severek yediğimiz kestaneden daha iri ve tombul tohumları olan bu kestanelere “at kestanesi” adı verilir. Sakın görüntüsüne aldanıp “at kestanesi” yemeyin. Bu tohumlar zehirli ve sağlığımız açısından son derece tehlikelidir.
Öncü Çocuk dergisi