Mesele Kuyumcuyu Bulmakta Metni Cevapları Sayfa 160-161-162-163-164-165-166
Mesele Kuyumcuyu Bulmakta Metni Cevapları Sayfa 160-161-162-163-164-165-166
Hazırlık Çalışmaları
- Sahip olunan bir bilgi, hayatı nasıl kolaylaştırır? Düşüncelerinizi anlatınız.
Bilgi, hayatımızı birçok yönden kolaylaştırır. Bize doğru seçimler yapma, problemleri çözme ve hedeflerimize ulaşma konusunda yardımcı olur.
- “Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vardır. Mesele kuyumcuyu bulmaktadır.” sözünü açıklayınız.
Bu söz, her insanın potansiyelinin olduğunu ve bu potansiyeli ortaya çıkarabilecek insanların da var olduğunu ifade ediyor. Kuyumcu, bu potansiyeli keşfeden ve ortaya çıkaran kişiyi temsil ediyor. Her insanın hayatında, onu özel kılan ve ona değer veren bir kuyumcu vardır. Mesele, o kuyumcuyu bulmaktır.
MESELE KUYUMCUYU BULMAKTA
Vaktiyle bir Bilge Hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip:
“Oğlum” der, “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.
Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar. İlk önce bir bakkal dükkânına girer ve “Şunu kaça alırsınız?” diye sorar.
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü defa bir semerciye gider: Semerci nesneye şöyle bir bakar, “Bu” der “benim semerlere iyi süs olur. Bundan “kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”
En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar.
“Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. “Buna kaç lira istiyorsun?”
Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?”
“Ne istiyorsan veririm.”
Öğrenci, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:
“Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.”
Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler. Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır.
Bilge sorar: “Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?”
Öğrenci: “Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık” diye cevap verir.
Bilge Hoca çok kısa cevap verir:
“Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.”
- ETKİNLİK
Aşağıdaki soruları dinlediğiniz metinden hareketle cevaplayınız.
- Metnin kahramanları kimlerdir?
Metnin kahramanları şunlardır:
- Bilge Hoca
- Öğrenci
- Bakkal
- Manifaturacı
- Semerci
- Kuyumcu
- Öğrencinin “Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilmiyorum, kafam karmakarışık.” demesinin nedeni/nedenleri nelerdir?
- Aynı nesneye farklı kişilerin çok farklı değer biçmesi.
- Nesnenin gerçek değerinin ne olduğunu ve kime satması gerektiğini bilememesi.
- Kendinizi yazarın yerine koyarak metnin hangi bölümünü değiştirmek istediğinizi nedenleriyle anlatınız.
Metnin sonunu değiştirmek isterdim. Bilge Hoca’nın öğrencisine “Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.” sözünü açıklamasını ve bu sözle ne anlatmak istediğini örneklerle somutlaştırmasını isterdim. Bu sayede metnin ana fikri daha net ve vurucu bir şekilde ortaya konmuş olurdu.
- Bilge Hoca’nın yerinde olsaydınız öğrencinizin seviyesini öğrenmek için nasıl bir yol izlerdiniz. Anlatınız.
Bilge Hoca’nın yerinde olsaydım öğrencinin seviyesini öğrenmek için şu adımları izlerdim:
- Öğrenciye farklı alanlarda (matematik, fen bilimleri, tarih, edebiyat vb.) sorular sorardım.
- Öğrenciden bir problem çözmesini veya bir konu hakkında sunum yapmasını isterdim.
- Öğrenciyle farklı konularda sohbet eder, fikirlerini ve bakış açısını değerlendirirdim.
- Öğrenciye kitap okuma, araştırma yapma gibi ödevler verirdim.
Bu yöntemler ile öğrencinin bilgi düzeyini, analitik düşünme yeteneğini, problem çözme becerilerini ve iletişim yeteneğini değerlendirebilirdim.
- Dinlediğiniz metnin kahramanlarından hangisinin yerinde olmak isterdiniz? Neden?
Metnin kahramanlarından Bilge Hoca’nın yerinde olmak isterdim. Bilgeliğin ve bilginin peşinde koşmak, insanlara yol göstermek ve onları eğitmek bana çok anlamlı ve tatmin edici bir görev gibi geliyor.
- “Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değerini bilenin yanında kıymetlidir.” sözüyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.
Bu sözle anlatılmak istenen şey, bir şeyin gerçek değerinin onu bilen ve ona değer veren kişi tarafından anlaşılacağıdır. Örneğin, bir sanat eseri, onu seven ve değerini bilen birinin yanında çok daha değerlidir. Aynı şekilde, bir insan da onu seven ve değer veren insanların yanında kendini daha değerli hisseder.
Bu sözün bize öğrettiği şey, her şeyin değerinin göreceli olduğu ve asıl önemli olanın onu bilen ve ona değer veren insanlar olduğudur.
- ETKİNLİK
Dinlediğiniz metni kronolojik sıra ve mantık akışı içinde özetleyiniz.
- Bilge Hoca, öğrencisinin seviyesini öğrenmek için ona parlak ve gizemli bir nesne verir.
- Öğrenci nesneyi farklı esnaflara gösterip fiyatını sorar.
- Bakkal nesneye 1 lira, manifaturacı 5 lira, semerci 10 lira verir.
- Kuyumcu nesnenin çok değerli bir pırlanta olduğunu anlar ve her şeyini vermeye hazırdır.
- Öğrenci şaşkınlık içinde Bilge Hoca’ya döner ve olanları anlatır.
- Bilge Hoca, “Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değerini bilenin yanında kıymetlidir.” der.
- ETKİNLİK
Aşağıdaki kelimelerden hareketle bir hikâye yazınız. Hikâyenize uygun bir başlık belirleyiniz.
kuyumcu yetiştirmek kıymet öğrenci
esnaf bilge yalvarmak şaşkınlık
Bilge Kuyumcunun Yetim Öğrencisi
Usta bir kuyumcu olan Hikmet Usta, uzun yıllardır yetiştirdiği yetim öğrencisi Yusuf’a mesleğin tüm inceliklerini öğretiyordu. Yusuf, altın ve gümüşün dokusunu hisseden, her bir pırlantayı kalbinde parlatan zeki ve çalışkan bir gençti. Hikmet Usta, Yusuf’un sadece el becerilerini değil, aynı zamanda değer yargılarını da geliştirmeye önem veriyordu.
Bir gün Hikmet Usta, Yusuf’a küçük bir kese verdi ve onu çarşıya gönderdi. Keseyi açmasını ve içindeki nesnenin değerini farklı esnaflara sormasını istedi. Yusuf, merak ve heyecanla keseyi açtı. İçinde, güneş ışığında parıldayan, nadir bulunan bir yakut vardı.
Yusuf ilk önce bir bakkala uğradı. Bakkal, yakutu bir boncuk sanarak ona birkaç kuruş teklif etti. Yusuf şaşkınlıkla bakkaldan ayrıldı ve bir manifaturacıya gitti. Manifaturacı da yakutu bir süs taşı olarak gördü ve ona birkaç lira verdi. Yusuf’un şaşkınlığı ve hayal kırıklığı her adımda artıyordu.
Sonunda Yusuf, Hikmet Usta’nın yıllardır ona bahsettiği bilge kuyumcuya ulaştı. Kuyumcu, yakutu dikkatlice inceledi ve gözlerinde bir ışıltı belirdi. Yusuf’a dönerek, “Bu yakut paha biçilemez bir değer taşır. Onu sana hiçbir şey karşılığında veremem,” dedi. Yusuf, şaşkınlık ve merak içinde kuyumcuya yalvarmaya başladı. Kuyumcu, Yusuf’un gözlerindeki dürüstlüğü ve tutkuyu gördü ve ona yakutun hikayesini anlattı.
Hikâyenin sonunda kuyumcu, yakutu Yusuf’a hediye etti. Yusuf, gözyaşları içinde kuyumcuya teşekkür etti ve Hikmet Usta’nın yanına döndü. Hikmet Usta, Yusuf’un yaşadıklarını dinledikten sonra ona gülümseyerek “Bir şeyin kıymetini ancak onu bilen ve ona değer veren anlar,” dedi. Yusuf, o gün sadece yakutun değil, bilginin, dürüstlüğün ve tutkunun da değerini anlamıştı.