Van Gölü’nün Şafağı Metni Cevapları Sayfa 98-99-100-101-102-103-104-105-106

Van Gölü’nün Şafağı Metni Cevapları Sayfa 98-99-100-101-102-103-104-105-106

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

  1. Van Gölü’nün özellikleriyle ilgili yaptığınız araştırmadan elde ettiğiniz bilgileri sınıfta arka­daşlarınızla paylaşınız.

Van Gölü, Türkiye’nin en büyük gölü ve dünyanın en büyük sodalı gölüdür. Van Gölü’nün bazı önemli özellikleri şunlardır:

  • Yüzölçümü: 3.713 km²
  • Derinlik: 451 metre (Türkiye’nin en derin gölü)
  • Tuzluluk: %o 19 (deniz suyundan daha tuzlu)
  • Sudaki mineraller: Sodyum karbonat ve sodyum sülfat bakımından zengin.
  • Canlı çeşitliliği: Sınırlı sayıda canlı türüne ev sahipliği yapıyor (en önemli türü inci kefalidir).
  • Donma: Yüksek rakıma ve sert kışlara rağmen donmaz.
  • Ekonomik önemi: Balıkçılık, turizm ve ulaşım için önemli bir kaynaktır.
  • Tarihi ve turistik önemi: Akdamar Adası ve Van Kalesi gibi tarihi ve turistik mekanlara ev sahipliği yapıyor.

 

  1. Ülkemizin hangi yöresini gezip görmek istersiniz? Düşüncelerinizi sınıfta anlatınız.

Ülkemiz, tarihi ve doğal güzellikleriyle dolu bir cennet köşesidir. Her yöresinin kendine özgü bir güzelliği ve kültürü var. Ben, her yöreyi gezip görmek istiyorum.

Ancak, en çok Karadeniz Bölgesi’ni gezip görmek istiyorum. Yeşilin her tonunu görebileceğim yaylaları, tarihi köşkleri ve lezzetli yemekleri beni çok cezbediyor. Karadeniz’in insanlarının da çok misafirperver olduğunu biliyorum.

  1. Ülkemizin tarihî ve turistik yerleriyle ilgili hazırlıkta derleyip sınıfa getirdiğiniz resim ve fo­toğrafları arkadaşlarınıza gösterip bunlarla ilgili bilgi veriniz.

Resim ve fotoğraflar:

Ayasofya Müzesi: Şaşkına Döneceğiniz 9 Bilgi - Nefis Yemek Tarifleri

Ayasofya Camii – İstanbul

Kapadokya Gezilecek Yerler: 10 Büyüleyici Mekan - Nefis Yemek Tarifleri

Kapadokya – Nevşehir

VAN GÖLÜ’NÜN ŞAFAĞI

Ernis, Van Gölü’nün doğu ucunda, Esrük Dağı’nın eteğine kurulmuş doksan evlik bir köydür. Esrük Dağı’nın toprakları, kayaları tepeden tırnağa kıpkırmızıdır.

Kan kırmızısı ve çimen yeşili… Gün ışığı da yeşile, kırmızıya boyanıyor. Toprak alaimisema gibi oluyor. Uçsuz bucaksız karlar ortasında kurulmuş birer adacık, bu topraklar.

Ernis köyünde bir yaşlı adam var. Adı Ali Menco. Doksan sekizinde bu yıl. Ama daha dinç. Yüzü büyük, pembe. Sakalı sütbeyaz, kocaman. Sanki kucağındaki sakal değil de bir kucak pamuk. Ali Menco’yla dost olduk. Sohbeti tatlı bir adam. Çok az konuşuyor. Belki günde bir kere. Ama konuşunca da hoş konuşuyor. Boş, havaya laf ettiği yok. Kuştan, kurttan, böceklerden, yılanlardan, cümle mahlukattan haberdar. Yaşayışlarını bir bir biliyor. Suyu, toprağı, yağmuru, ekini, ağaçları en ilginç yerinden yakalamış. En ilgili yönlerini söylüyor. Bilmediğim, duymadığım şeyler söylüyor dünyaya dair.

Ali Menco her gün, gün ışımadan önce kalkıyor yataktan. Ay boynuzlu öküzlerini önüne katıp doğru tarlaya gidiyor. Tarlaya giderken kaldığım evin önünden geçip bana da haber veriyor. Alelacele giyinip arkasına düşüyorum. Tarlaya kadar hiç mi hiç konuşmuyoruz. O, varıyor öküzlerini sabana koşuyor. Sabanın kulpuna yapışıp taşlı tarlanın bir ucundan bir ucuna ağır ağır gidip geliyor. Sürdüğü toprak ıslak ıslak parlıyor gün vurdukça… Ben de bir taşın üstüne oturup bu beli bükülü asırlık ihtiyarı seyrediyorum. Öğle yemeğini beraber yiyoruz. Birkaç baş soğan, biraz lor peyniri… Yemekte konuşuyoruz. Ali Menco açılıyor hem yiyor hem söylüyor.

Bir gün de bana gölü gösterdi. “Bu göl sihirlidir.” dedi. “Bu gölü baştan aşağı gez. Gece gündüz gez. Sihrini sen de göreceksin. Bu gölde günün doğuşunu ve batışını mutlak seyret. O zaman sihrini görürsün.”

Küçücük mavi birer düğme gibi gözlerini uzaklara, göle dikmişti. “Gölü gez.” dedi. Konuşkanlığı üstündeydi ama gene de gölü, gölün sihrini anlatmadı. Yüzü öylesine bir hâl aldı ki bu şafağı görmeden edemezdim. İçime kurşun gibi ağır bir merak oturdu.

Van Gölü dağların ortasındadır. Denizden yüksekliği 1720 metredir. Derin, kocaman, dev bir kuyu gibi… Fırdolayı, dört bir yanındaki dağlar tepeden tırnağa karlıdır, uludur. Dağlar, Süphan Dağı’na kadar hemen hemen hep bir hizadadırlar. Süphan Dağı’nda gelip bir ulu düğüm olurlar. Süphan Dağı bu yanların en yüksek dağı: 4434 metre. Tepesinde masmavi, büyük bir krater gölü de var.

Van Gölü’nün mavisi hiçbir maviye benzemiyor. Bir başka mavi. Kalın bir camı kesip kesitine bakın, işte o maviye azıcık yaklaşıyor. Bir başka mavi ki tarif edilemez.

Yalnız mavi değil. Göl, günün her anında bir başka renge giriyor. Bu renkler de bildiğimiz, gördüğümüz renklerden değil… Mesela bir an yeşil oluyor. Görülmemiş bir yeşil. Yeşilin de bir yanı yaprak yeşili, bir yanı zehir yeşili… Karışıyor.

Bir bakıyorsun morumsu bütün su, bir bakıyorsun açık maviye dönüyor. Bir yeri turunculaşıyor durup dururken. Bir yeri de bozarıveriyor. Sonra da dalga dalga renkleri görmek için zamanını beklemek gerek. Göl kıyısının insanları bunu biliyorlar.

Günün batması da bir âlem, bir acayip… Süphan Dağı’nın ardına usuldan çekiliyor gün. Derken iniveriyor. Sonra Süphan Dağı’ndan bir al ışık fırlıyor, gölün batı ucundan giriyor, şimşek gibi kayarak, dağa doğru uçarak doğusundan çıkıyor. Bu al ışık oyunu bir, iki, üç dakika sürüyor. Bundan sonra da göl karanlık olacağına bir an için süt beyaz kesiliyor. Tabii gölün ortaları gene kapkaranlık. Sadece kıyılar beyazlaşıyor. Karlı dağların göle vuran aksi olsa gerektir.

Dağlar da yarı dumana, yarı ışığa batmış. Bir an geliyor, cümle dağlardan ışık fışkırıyor. Ortalık aydınlığa, ışığa boğuluyor. Gölün ışıkları karlı dağlara, karlı dağlarınki göle… Bazı, ışıktan göle bakamıyorsun. Gözlerin yoruluyor. Dağlar altından aydınlatılmış gibi. Dağlar billurdanmış gibi. Çok gezdim tozdum. Bu dağlara benzer dağlara hiç rast gelmedim. Dağlar biraz heybetli, biraz karanlık olur.

Gece yarısından iki saat önceydi ki motorcu beni uyandırdı. “Babo” dedi. “Tam sırasıdır. Denize açılalım (Buralarda göle deniz diyorlar.). Dağın dibine ancak varırız.”

Motoru bir kayaya bağlamıştı. Binip açıldık. Batıya, Süphan Dağı’na doğru gidiyoruz. Sular hışıldıyor. Ay batmış. Ortalık gene aydınlık. Yıldız ışığı var. Kıyılar, beyaz beyaz görünüyor. İncecik bir soğuk var. Hoş bir soğuk… Uzaklardan, geceden, köpek havlamaları geliyor. Çobanlar kepeneklerine bürünüp uyuşmuşturlar şimdi.

İnsan şaşırıyor. Burada yepyeni, alışmadığımız bir toprak, bir su, bir dağ… Sanki harikalar diyarı. Gölde nereye gidersen git, batıya git, doğuya git, Süphan Dağı yanında, tependeymiş gibi durup duruyor. Ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş ondan, gene tepende Süphan Dağı.

Biz motorla pat küt yol alırken doğudaki dağların başı ağarıverdi. Motorcu gazı kesti. Göl hafif dalgalı. Beşik gibi usul usul sallanıyor.

Ben gözümü günün doğacağı yere, gittikçe ağaran dağların tepelerine diktim. Heyecanla sihri bekliyorum. Bizim ak sakallı ihtiyarın sihrini. O söylemedi sihrin ne olduğunu ya, ben başkalarından duydum, inanmadım. Şimdi bekliyorum. Bulunduğumuz yer tam gölün yarı yeri, doğudaki ucundan Süphan Dağı’na daha yakın…

Ağaran tepelerden birkaç bulut kalktı. Bulutların alt uçları parlıyordu. Derken bir dilim kırmızı köz gibi Güneş’in bir ucu çıktı battı. Derken yarısı çıktı battı. Çıktı battı. Sayamadım. Belki on, on beş kere… Dağlar sallanıyor gibi. Azıcık bir ara verdi. Sonra çıkıp çıkıp batmaya başladı. Sonra Güneş’in tümü birkaç kere şimşek hızıyla dağların tepelerine çıktı çıktı geri battı. Sonra kan kırmızı bir yuvarlak karlı dağın tepesine oturdu.

Ve her gün Van Gölü’ne Güneş böyle doğar işte. Gerçekten bir sihirdir bu, büyüdür. Güneş’in büyüsüdür. Kocaman Güneş yalımı karlı dağları kana boyayarak çıkıp çıkıp batıyor. Bir dakikada belki on kere.

İkinci gün Ali Menco’yu tarlasında buldum. Gülerek baktı. Gözlerinde soru vardı. “Tamam.” dedim.

Bundan sonra gölün bütün kıyılarını dolaştım. Van Gölü kıyıları tarih yatağı. Urartulardan kalma Van Kalesi… Bu kaleyi Semiramis’in yaptırdığını söylerler. Bir de göle karışan çaylar, dereler var. Bunlar bol miktarda balık getiriyorlar. Gölde, su sodalı olduğu için, hiçbir hayvan yaşamıyor. Balıklar, akarsuların ağızlarında, göl suyuyla tatlı suların katıştığı yerde yaşıyorlar.

Haziran on beşten sonra da gölden çayların gözlerine doğru bir balık akınıdır başlıyor. Sular, yukarı doğru balık akıyor üst üste. Köylüler sepetlerini daldırıp çaydan balık çıkarıyorlar, zahmetsiz… Yukarı akan balıklar, mısır patlağı gibi çay sularının üstünde sıçraşıyorlar.

Bir de göldeki Adır Adası’nda seyrettim şafağı… Adır Adası bin dönümlük bir yerdir aşağı yukarı. Eskiden kalma badem ağaçları da var. Yarısı kayalık, yarısı topraktır. Adır Adası pelikanların adası. Adada o kadar çok pelikan var ki ada almıyor sanki. Hepsi birden uçunca adanın üstü kapanıyor.

Yaşar Kemal

Yaşar Kemal’in Hayatı ve Edebi Kişiliği

Yaşamı:

Yaşar Kemal, 1923 yılında Osmaniye’de doğdu. Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli’dir. Babası çiftçiydi. Yaşar Kemal, ilkokulu köyünde bitirdi. Daha sonra Adana’ya gitti ve ortaokula başladı. Ortaokuldan sonra çeşitli işlerde çalıştı. 1943 yılında ilk öyküsü “Ağıtlar”ı Varlık dergisinde yayımlandı. Bu öyküden sonra birçok öykü ve roman yazdı. 1955 yılında “İnce Memed” romanıyla büyük bir başarı kazandı. Yaşar Kemal, 2015 yılında İstanbul’da vefat etti.

Edebi Kişiliği:

Yaşar Kemal, Anadolu’nun insanlarını ve doğasını anlatan eserleriyle tanınır. Romanlarında ve öykülerinde gerçekçilik akımının etkisi görülür. Yaşar Kemal, dil ustalığıyla da dikkat çeken bir yazardır. Yaşar Kemal’in eserlerinde folklor ve mitolojiden de yararlanmıştır.

Yaşar Kemal’in Başlıca Eserleri:

  • Romanlar: İnce Memed, Teneke, İnce Memed II, Yer Demir Gök Bakır, Akçasazın Ağaları, Üç Anadolu Efsanesi, Bir Ada Hikâyesi
  • Öykü Kitapları: Oğullarımı İnsan Ettim, Ağacın Kurdu, Eski Şiirler, Bin Boğalar Efsanesi, İnce Memed’in Çocukluğu

Yaşar Kemal’in Aldığı Ödüller:

  • 1955 – Varlık Roman Armağanı (İnce Memed)
  • 1962 – Madaralı Roman Armağanı (Teneke)
  • 1973 – Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (Yer Demir Gök Bakır)
  • 1984 – Prix Medicis Etranger (İnce Memed)
  • 1995 – Yunus Nadi Roman Ödülü (Bir Ada Hikâyesi)

Yaşar Kemal Hakkında:

  • Yaşar Kemal, 20. yüzyılın en önemli Türk yazarlarından biridir.
  • Eserleri birçok dile çevrilmiştir.
  • Yaşar Kemal, Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmiştir.

Yaşar Kemal’in Edebiyatımıza Katkıları:

  • Yaşar Kemal, Anadolu’nun insanlarını ve doğasını gerçekçi bir şekilde anlatan eserleriyle edebiyatımıza önemli katkılar yapmıştır.
  • Yaşar Kemal, dil ustalığıyla da dikkat çeken bir yazardır.
  • Yaşar Kemal, folklor ve mitolojiden de yararlanarak eserler vermiştir.

r2jg7wz

 

  1. ETKİNLİK

Okuduğunuz metinden anladıklarınızı özetleyiniz.

Ernis köyünde yaşayan Ali Menco adında yaşlı bir adam, Van Gölü’nün sihirli olduğunu ve şafağının görülmeye değer olduğunu söyler. Hikâye anlatıcısı, Ali Menco’nun tavsiyesine uyarak gölün kıyısına gider ve şafağı seyreder. Güneş’in karlı dağları kana boyayarak çıkıp batması, anlatıcıya büyülü bir deneyim yaşatır.

  1. ETKİNLİK

Okuduğunuz metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.

  1. Ali Menco kimdir? Nerede yaşıyor? Fiziksel özelliklerini belirtiniz.

Ali Menco, Van Gölü’nün doğu ucunda, Esrük Dağı’nın eteğinde kurulmuş Ernis köyünde yaşayan 98 yaşında bir adamdır. Yüzü büyük ve pembedir, sakalı ise sütbeyaz ve kocamandır. Sanki kucağında bir pamuk varmış gibi görünür.

  1. Ali Menco, yazara neler söylüyor?

Ali Menco, yazara Van Gölü’nün sihirli olduğunu ve gölün şafağını mutlaka seyretmesi gerektiğini söyler. Gölü baştan aşağı gezmesini ve her anında renginin nasıl değiştiğini görmesini tavsiye eder.

 

  1. Metinde “Boş, havaya laf ettiği yok.” sözüyle ne anlatılmak isteniyor?

Bu sözle Ali Menco’nun boş konuşmadığı, söylediği her kelimenin bir anlamı ve önemi olduğu anlatılmak isteniyor.

 

  1. Motorcu, yazarı niçin uyandırıyor?

Motorcu, yazarı Van Gölü’nün şafağını seyretmesi için uyandırıyor. Güneş’in doğuşunu en güzel şekilde görebilmeleri için gölün ortasına açılmak istiyor.

  1. Yazarın heyecanla beklediği nedir? Yazar, Güneş’in ilk çıkışını neye benzetiyor?

Yazar, Van Gölü’nün sihirli şafağını heyecanla bekliyor. Güneş’in ilk çıkışını bir dilim kırmızı köz gibi, bir şimşek gibi ve kan kırmızı bir yuvarlak olarak betimliyor.

 

  1. Ali Menco Van Gölü’ne niçin büyülü göl diyor? Van Gölü gerçekten büyülü göl müdür? Yoksa bu bir benzetme midir?

 

Ali Menco, Van Gölü’ne büyülü göl diyor çünkü gölün rengi her an değişiyor ve bu durum ona büyülü gibi geliyor. Gölün mavisi, yeşili, moru ve turuncusu gibi farklı tonları ve gün batımında oluşan ışık oyunları gerçekten büyüleyici bir atmosfer yaratıyor. Bu nedenle Ali Menco’nun bu benzetmeyi yapması doğaldır.

  1. Yazar, Van Gölü’nün kıyılarıyla ilgili hangi gözlemlerini dile getiriyor?

Yazar, Van Gölü’nün kıyılarının tarih yatağı olduğunu ve Urartulardan kalma Van Kalesi gibi tarihi eserlere ev sahipliği yaptığını belirtiyor. Ayrıca göle karışan çaylar ve dereler olduğunu ve bu çayların bol miktarda balık getirdiğini söylüyor.

 

  1. Van Gölü’nün ortasındaki adayı hangi özelliğiyle tanıtıyor?

Yazar, Van Gölü’nün ortasındaki Adır Adası’nı pelikanların adası olarak tanıtır. Adada o kadar çok pelikan varmış ki, hepsi birden uçunca adanın üstü kapanıyormuş gibi görünüyormuş.

 

  1. ETKİNLİK

Okuduğunuz metnin içeriğini yorumlayarak metinden öznel ve nesnel yargılara örnekler veriniz.

Öznel Yargılar:

  • “Van Gölü’nün mavisi hiçbir maviye benzemiyor.”
  • “Güneş’in ilk çıkışı bir sihir gibiydi.”
  • “Ali Menco tatlı bir adamdı.”
  • “Dağlar heybetli ve karanlıktı.”

Nesnel Yargılar:

  • Van Gölü denizden 1720 metre yüksekliktedir.
  • Denizden yüksekliği 1720 metredir.
  • Gölde su sodalı olduğu için balık yaşamıyor.
  • Adır Adası’nda o kadar çok pelikan var ki adanın üstü kapanıyor.

 

  1. ETKİNLİK

Okuduğunuz metinde yazar hangi anlatım biçimlerinden ve hangi düşünceyi geliştirme yollarından yararlanmıştır? Örneklerle belirtiniz.

Anlatım Biçimleri

Olay anlatılırken öyküleyici anlatım, varlıklar belirgin özellikleriyle anlatılırken betimleyici anlatım, Van Gölü’yle ilgili bilgiler verilirken açıklayıcı anlatım kullanılmıştır.

Düşünceyi Geliştirme Yolları

  • Örnekleme: Van Gölü’nün renginin değişimi, balık göçü gibi konular örneklerle açıklanıyor.
  • Karşılaştırma: Van Gölü’nün mavisi, “hiçbir maviye benzemiyor” diyerek diğer mavilerle karşılaştırılıyor.
  • Tanımlama: Van Gölü’nün sodalı suyu, pelikanların adası gibi unsurlar tanımlanıyor.

3lyvlzq

 

  1. ETKİNLİK

Yaşadığınız çevreyi (sokağı, mahalleyi, semti veya köyü) tanıtan bir röportaj yazınız. Yazınızı uygun görsellerle destekleyiniz. Yazınıza uygun bir başlık koyunuz. Yazınızda uygun geçiş ve bağlantı ifade­lerini (oysaki, bir başka deyişle, özellikle, ilk olarak, son olarak) kullanınız.

Bu etkinliği bireysel olarak cevaplamalısınız.

Bir Sokak Hikayesi: Merkez Mahallesi

Giriş: Merhaba ve hoş geldiniz! Bugün sizlere yaşadığım mahalleyi tanıtmak için buradayım. Merkez Mahallesi, canlı atmosferi ve samimi ortamıyla benim için çok özel bir yer. Şimdi sizleri, bu mahalleyi keşfetmeye davet ediyorum.

Mahalle Atmosferi: Merkez Mahallesi, sessiz sokakları, rengarenk binaları ve tarihi dokusuyla dikkat çekiyor. Sabahları, mahallenin sokaklarında kuş cıvıltıları ve komşuların hoş sohbetleri yankılanır. Akşamları ise çocukların kahkahaları ve sokak lambalarının sıcak ışığıyla aydınlanır.

Mahalledeki Aktiviteler: Mahallemizde herkes birbirini tanır ve birlikte vakit geçirmekten keyif alır. Özellikle hafta sonları, mahalle parkında çocuklar oyun oynarken, yetişkinler piknik yapar veya spor yaparlar. Mahalle kahvesi, eski dostlarla buluşmanın ve güncel konuları tartışmanın en popüler mekanlarından biridir.

Yerel Lezzetler ve Esnaf: Merkez Mahallesi, yöresel lezzetleriyle de ünlüdür. Mahallede bulunan fırınların taze ekmek kokusu sokakları sarar ve pastanelerimizin vitrinleri mis gibi tatlılarla doludur. Ayrıca, mahalle bakkalından alınan taze meyve ve sebzelerle yapılan yemekler, herkesin favorisidir.

Mahalle Dayanışması ve Yardımlaşma: Merkez Mahallesi sadece bir yer değil, aynı zamanda bir aile gibidir. Bir komşunun ihtiyacı olduğunda, diğerleri hemen yardıma koşar. Acı günlerde birlikte ağlanır, mutlu günlerde ise birlikte kutlanır. Bu dayanışma ve yardımlaşma ruhu, mahallemizi benzersiz kılan unsurlardan biridir.

Sonuç: Merkez Mahallesi, sadece bir yerde yaşamak değil, bir evde yaşamak gibidir. Sıcakkanlı insanları, keyifli atmosferi ve yerel güzellikleriyle her zaman benim için özel bir yer olacak.

Görseller: [Eklemek istediğiniz görselleri buraya ekleyebilirsiniz.]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır