Öyle Denmez Metni Cevapları Sayfa 119-120-121-122-123-124-125-126-127-128-129

Öyle Denmez Metni Cevapları Sayfa 119-120-121-122-123-124-125-126-127-128-129

Düşünelim – Tartışalım

  1. “Zengin kültüre sahibiz.” cümlesiyle anlatılmak istenen ne olabilir?

“Zengin kültüre sahibiz.” cümlesi ile bir toplumun veya milletin sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin çeşitliliği ve derinliği kastedilir. Bu değerler arasında gelenekler, görenekler, inançlar, sanat, edebiyat, müzik, mutfak gibi birçok farklı alan yer alabilir.

  1. Öğrendiğiniz tekerlemeleri ve bilmeceleri arkadaşlarınız ile paylaşınız.

Arı vız vız, uçar gez,

Çiçeklerden bal emer.

Bal yapar kovanına,

Kışlık erzak koyar anına.

Bilmeceler:

  • Bir kap suyum var ne yer ne içerim ne ağlarım ne gülerim. (Ayna)
  • Bir şey var, her gün dolaşır, ama bir adım bile atmaz. (Güneş)
  • Bir kapısı var, ama açılmaz. Bir penceresi var, ama bakılmaz. (Yumurta)

 

  1. Deyimler veya atasözleri ile ilgili sessiz sinema oynayınız.

Bu etkinliği sınıf ortamında kendiniz yapmalısınız.

  1. Karagöz ve Hacivat hakkında neler biliyorsunuz?

Karagöz ve Hacivat, Türk gölge oyunu geleneğinin en önemli iki karakteridir. 16. yüzyıldan beri oynanan bu gölge oyunu, Osmanlı toplumunun bir aynası olarak kabul edilir.

Karagöz ve Hacivat’ın hikayesi, birbiriyle sürekli zıtlaşan iki karakterin komik diyalogları ve maceraları üzerine kuruludur. Karagöz, saf ve kurnaz bir köylüdür. Hacivat ise kibirli ve açgözlü bir şehirlidir. Bu iki karakterin karşıtlığı, oyuna mizah ve hiciv unsurları katar.

Karagöz ve Hacivat oyunu, geleneksel Türk müziği ve gölge oyunu teknikleri ile oynanır. Oyunun karakterleri, arkalarından ışık tutulan ve perdeye yansıtılan deri figürlerdir. Oyuncular, figürleri seslendirerek ve oynatarak hikayeyi canlandırırlar.

Karagöz ve Hacivat oyunu, Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu oyun, sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda toplumdaki aksaklıkları eleştiren ve ahlak dersleri veren bir araç olarak da kullanılır.

  1. Nezaket nedir? Nazik insan nasıl olur?

Nezaket, saygı ve hoşgörü göstererek başkalarının rahatını ve mutluluğunu düşünmektir. Nazik bir insan, başkalarına karşı nazik ve kibar davranır.

ÖYLE DENMEZ

HACİVAT – Akşam şerifler hayır olsun!

KARAGÖZ – Bugün gidemem.

HACİVAT – Nereye?

KARAGÖZ – Bahşiş dağıtılan yere.

HACİVAT – Ben sana bahşiş dedim mi?

KARAGÖZ – Ben de sana hediye dedim mi?

HACİVAT – Safa geldin.

KARAGÖZ – Evde unuttum.

HACİVAT – Neyi?

KARAGÖZ – Sopayı.

HACİVAT – Ben sana sopa dedim mi?

KARAGÖZ – Ben de sana çelik-çomak dedim mi?

HACİVAT – Aman efendim, her ne hâl ise! Başıma bir fes almıştım da gelirken yorgunluk atmak üzere

Karagöz’üme uğrayım demiştim.

KARAGÖZ – Ne yapayım fes aldıysan?

HACİVAT – Öyle mi derler?

KARAGÖZ – Ya nasıl derler?

HACİVAT – “Güle güle başında paralansın!” demek yok mu?

KARAGÖZ – Güle güle başında paralansın!

HACİVAT – Haa, aferin, işte öyle demeli yaa! Derken efendim, onun üzerine evde odun bitmiş, “Biraz

odun al.” dediler, Odunkapısı’na gidip beş on çeki odun aldım.

KARAGÖZ – Güle güle başında paralansın!

HACİVAT – Sus! Bu fes değil, odun aldım, odun.

KARAGÖZ – Güle güle başında paralansın!

HACİVAT – Öyle demezler.

KARAGÖZ – Ne bileyim, sen öğrettin.

HACİVAT – O fese göreydi.

KARAGÖZ – Ey, ne deyim?

HACİVAT – “Güle güle yak, otur da külüne bak!” demek yok mu?

KARAGÖZ – Yok yok, var mı? Güle güle yak, otur da külüne bak!

HACİVAT – Haa, aferin, işte şöyle söyle!

KARAGÖZ – Güle güle yak, otur da külüne bak!

HACİVAT – Derken efendim, geçen günkü yağmur, malum ya, evin kiremitleri filan kırılmış, bütün yağmur evin içine akmış; bari bir iki dülger çağırayım da hem kiremitleri hem de yıkık bazı yerlerini yaptırayım,

dedim; evi bir güzelce tamir ettirdim.

KARAGÖZ – Güle güle yak, otur da külüne bak!

HACİVAT – Bu ev! Yeni tamir ettirdim daha.

KARAGÖZ – Güle güle yak, otur da külüne bak!

HACİVAT – Yazık değil mi?

KARAGÖZ – Güle güle yak, otur da külüne bak!

HACİVAT – Öyle denmez.

KARAGÖZ – Ya ne denir?

HACİVAT – “Oh oh, maşallah, pek memnun oldum! Güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!”

demek istemez mi?

KARAGÖZ – İs… is… ister… şey… Oh oh, maşallah, pek memnun oldum! Güle güle oturunuz, içinde

hiç eksik olmayınız!

HACİVAT – Sonra, birader, borçlunun biri, “Hacivat zenginleşmiş, evi yaptırıyor.” deyip para almaya

gelir; benim de param bitmiş olduğundan borçluyla boğaz boğaza kavga ederiz; sonra dava edip bizi

hapse atarlar.

KARAGÖZ – Oh oh, maşallah, pek memnun oldum! Güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!

HACİVAT – Birader, yazık değil mi?

KARAGÖZ – Oh oh, maşallah, pek memnun oldum! Güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!

HACİVAT – Öyle demezler.

KARAGÖZ – Ya nasıl derler? Ne bileyim ben, sen öğrettin.

HACİVAT – Ben öğrettiysem ev için öğrettim; buna da öyle mi derler?

KARAGÖZ – Ne derler?

HACİVAT – “İnşallah efendim yakında biri sebep olur da çıkarır, siz merak etmeyin; inşallah yakında

ötekini de çıkarırlar!”

KARAGÖZ – İnşallah efendim yakında biri sebep olur da çıkarır, siz merak etmeyin; inşallah yakında

ötekini de çıkarırlar!

HACİVAT – Haa! Sonra, Karagöz, neyse, biz bununla iyice uğraşırız, neyse bizi hapisten çıkarırlar;

ben o sevinçle koşa koşa eve gelirken fırıncının biri fırından ekmek çıkarıyormuş, aceleyle küreğin sapı

bi gözüme dokunup gözümün biri çıkmaz mı?

KARAGÖZ – İnşallah efendim yakında biri sebep olur da çıkarır, siz merak etmeyin; inşallah yakında

ötekini de çıkarırlar!

HACİVAT – Öteki de mi çıksın?

KARAGÖZ – İnşallah efendim yakında biri sebep olur da çıkarır, siz merak etmeyin; inşallah ötekini

de çıkarırlar!

HACİVAT – “İnşallah şifa bulursunuz, yakında hiç görmemişe dönersiniz!” demek yok mudur?

KARAGÖZ – İnşallah şifa bulursunuz, yakında hiç görmemişe dönersiniz!

HACİVAT – Memnun oldum, efendim, memnun!

KARAGÖZ – Ben de maymun oldum, efendim, maymun!

HACİVAT – Maymun değil, memnun!

KARAGÖZ – O ne demek?

HACİVAT – “Sevindim, haz ettim.” demek.

KARAGÖZ – Öyle desene ya! “Somun oldum, limon oldum.” deyip dururuyorsun.

HACİVAT – Hay terbiyesiz hay! Seni validen terbiye etmedi mi?

KARAGÖZ – Etti.

HACİVAT – Böyle mi etti?

KARAGÖZ – Yoo! Geçen gün mutfakta idim; bir yumurta, iki de limon sıkıp birbirine karıştırdı, sonra başıma döküp güzelce beni bir terbiyeledi.

Cevdet KUDRET

Cevdet Kudret Solok: Hayatı ve Edebi Kişiliği

Hayatı:

  • 7 Şubat 1907’de İstanbul’da doğdu.
  • İstanbul Erkek Lisesi ve Darülfünûn Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
  • Kayseri Lisesi, Ankara Konservatuvarı ve Ankara Erkek Lisesi’nde öğretmenlik yaptı.
  • Türk Ansiklopedisi’nde edebiyat sekreterliği ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda müfettişlik görevlerinde bulundu.
  • 10 Temmuz 1992’de İstanbul’da vefat etti.

Edebi Kişiliği:

  • Şiir, hikâye, roman, deneme, eleştiri, tiyatro, inceleme, biyografi ve tarih gibi birçok türde eser verdi.
  • Yedi Meşale ve Garip akımlarının kurucuları arasında yer aldı.
  • Eserlerinde sade bir dil kullanmayı tercih etti.
  • Toplumsal gerçekçi bir bakış açısına sahipti.
  • Milli edebiyat geleneklerine bağlıydı.
  • Eserlerinde Anadolu insanının yaşamını ve sorunlarını anlattı.

Başlıca Eserleri:

  • Şiir: Yedi Meşale (1928), Akarsu (1930), Dokuzuncu Harmoni (1932)
  • Hikâye: Bu Memleketin Çocukları (1934), Yaban (1935), Yer Demir Gök Bakır (1943)
  • Roman: Hüküm Gecesi (1944), Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1954), Beş Şehir (1965)
  • Deneme: Bir Adam Yaratmak (1967), Edebiyat Üzerine Makaleler (1972)
  • Eleştiri: Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1961)
  • Tiyatro: Lüküs Hayat (1937), Şeytan Tüyü (1944)
  • İnceleme: Türk Dilinin Tarihi (1940)
  • Biyografi: Atatürk (1938)
  • Tarih: Osmanlı Tarihi (1943)

Ödülleri:

  • 1955 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü (Saatleri Ayarlama Enstitüsü)
  • 1967 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (Bir Adam Yaratmak)
  • 1974 Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü (Beş Şehir)

Cevdet Kudret Solok, Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Eserleriyle Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuştur. Romanları, hikâyeleri ve denemeleriyle geniş bir okur kitlesi kazanmıştır.

 

oz545jo

 

  1. Etkinlik

Aşağıdaki soruları metinden hareketle cevaplayınız.

  1. Karagöz ve Hacivat arasındaki problem nedir?

Karagöz ve Hacivat arasındaki problem, Karagöz’ün Hacivat’ın sözlerini sürekli yanlış yorumlaması ve Hacivat’ın da Karagöz’e karşı sabırsız ve kaba davranmasıdır.

  1. Karagöz Hacivat’a nasıl davranmaktadır? Doğrusu nasıl olmalıdır?

Karagöz, Hacivat’a karşı saygısız ve alaycı bir şekilde davranmaktadır.

  1. Çevrenizde Karagöz’e ya da Hacivat’a benzeyen insanlar var mı? Başkalarına nasıl davranıyorlar?

Evet, çevremizde Karagöz’e ve Hacivat’a benzeyen insanlar var. Karagöz’e benzeyen insanlar esprili ve muzip, Hacivat’a benzeyen insanlar ise daha ciddi ve kuralcıdır. Karagöz’e benzeyen insanlar genellikle başkalarını güldürmeyi severler ve neşeli bir ortam yaratırlar. Hacivat’a benzeyen insanlar ise daha düzenli ve disiplinli bir ortam isterler.

  1. Karagöz ile Hacivat’ın karakter özellikleri nelerdir?
  • Karagöz: Saf, muzip, esprili, alaycı, saygısız, dalgacı
  • Hacivat: Ciddi, kuralcı, sabırsız, kaba, bilgili, öğretici
  1. Peki ya siz Karagöz mü yoksa Hacivat mısınız? Neden?

Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişir. Hangi karaktere daha yakın olduğunuzu belirlemek için kendi karakter özelliklerinizi analiz etmeniz gerekir. Eğer esprili ve muzip bir insansanız Karagöz’e, daha ciddi ve kuralcı bir insansanız Hacivat’a daha yakın olabilirsiniz.

i2l0t2s

  1. Etkinlik

Karagöz ve Hacivat’ın kişisel özellikleri nelerdir? Metinden hareketle belirleyiniz ve aşağıya yazınız.

Karagöz:

  • Saf ve temiz kalpli: Hacivat’ın sözlerini kasıtlı olarak yanlış yorumlasa da metinden saftiriklikten de kaynaklanabileceği anlaşılıyor.
  • Muzip ve esprili: Sürekli espriler yaparak Hacivat’ı ve izleyiciyi güldürmeyi seviyor.
  • Alaycı ve saygısız: Hacivat’a karşı saygısız ve alaycı bir şekilde davranıyor.
  • Dalgacı: Hacivat’ı kızdırmak için onu taklit ediyor ve onunla dalga geçiyor.
  • Cahil: Hacivat kadar bilgili değil ve bazı kelimelerin anlamlarını bilmiyor.

Hacivat:

  • Ciddi ve kuralcı: Karagöz’ün şakalarına ve muzipliklerine karşı sabırsız ve kaba davranıyor.
  • Bilgili ve öğretici: Karagöz’e ve izleyiciye çeşitli konularda bilgi veriyor.
  • Akıllı ve kurnaz: Karagöz’ün saftirikliğinden yararlanarak onu kandırmaya çalışıyor.
  • Zengin ve statü sahibi: Karagöz’den daha yüksek bir sosyal statüye sahip.
  • Kibirli ve elitist: Karagöz’ü aşağılıyor ve onunla alay ediyor.

 

  1. Etkinlik

Aşağıdaki görselleri yorumlayınız ve bize vermek istedikleri iletileri belirleyip açıklayınız.

ju90kdj

 

ofm4fpk

Eğer bir belediye başkanı olsaydınız kültürünüzü tanıtmak adına başka ne tür etkinlikler yapardınız?

Yaptığınız etkinliklerin duyurularında nasıl bir yol izlerdiniz? Etkinliklerden birinin duyuru metnini aşağıda verilmiş bölüme yazınız.

Eğer bir belediye başkanı olsaydım, kültürümüzü tanıtmak adına aşağıdaki gibi etkinlikler yapardım:

Festivaller:

  • Yerel ürünler festivali: Yöresel lezzetlerin ve el sanatlarının tanıtıldığı bir festival düzenlerdim.
  • Halk oyunları festivali: Farklı yörelerin halk oyunlarının sergilendiği bir festival düzenlerdim.
  • Müzik festivali: Yöresel ve ulusal müzisyenlerin konser verdiği bir festival düzenlerdim.

Sergiler:

  • Resim ve heykel sergisi: Yerel sanatçıların eserlerinin sergilendiği bir sergi düzenlerdim.
  • Fotoğraf sergisi: Kentin tarihi ve doğal güzelliklerinin fotoğraflandığı bir sergi düzenlerdim.
  • Arkeoloji sergisi: Kentte yapılan arkeolojik kazılarda bulunan eserlerin sergilendiği bir sergi düzenlerdim.

Eğitim ve Tanıtım Etkinlikleri:

  • Yöresel yemekler kursları: Yerel lezzetlerin yapılışının öğretildiği kurslar düzenlerdim.
  • Halk oyunları kursları: Farklı yörelerin halk oyunlarının öğretildiği kurslar düzenlerdim.
  • El sanatları kursları: Yöresel el sanatlarının öğretildiği kurslar düzenlerdim.
  • Kültürel geziler: Kentin tarihi ve doğal güzelliklerinin gezildiği turlar düzenlerdim.
  • Konferanslar ve sempozyumlar: Kentin tarihi, kültürü ve doğal güzellikleri hakkında konferanslar ve sempozyumlar düzenlerdim.

Etkinlik Duyuruları:

  • Sosyal medya: Etkinliklerin duyurularını Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya platformlarında paylaşırdım.
  • Web sitesi: Etkinliklerin duyurularının yer aldığı bir web sitesi oluştururdum.
  • Broşür ve afişler: Etkinliklerin duyurularının yer aldığı broşür ve afişler bastırırdım.
  • Yerel medya: Etkinliklerin duyurularını yerel gazete, radyo ve televizyonlarda yayınlatırdım.

Etkinlik Duyuru Örneği:

GELENEKSEL YEREL ÜRÜNLER FESTİVALİ’NE KATILIN!

Tarihi: 20-23 Temmuz 2024

Yeri: Kent Meydanı

Etkinlikler:

  • Yöresel lezzetlerin sergisi ve satışı
  • El sanatları sergisi ve satışı
  • Yöresel yemekler atölyesi
  • Halk oyunları gösterileri
  • Canlı müzik

Giriş Ücretsiz!

Herkesi Bekliyoruz!

 

  1. Etkinlik

YANKI

Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarken birden oğlan takılıp düşüyor ve canı yanıp

“AHHHHH!” diye bağırıyor. İleride bir dağın tepesinden “AHHHHH!” diye bir ses duyuyor ve şaşırıyor.

Merak ediyor ve “SEN KİMSİN?” diye bağırıyor. Aldığı cevap “SEN KİMSİN?” oluyor. Aldığı cevaba kızıp “SEN BİR KORKAKSIN!” diye tekrar bağırıyor. Dağdan gelen ses “SEN BİR KORKAKSIN!” diye cevap veriyor.

Çocuk babasına dönüp “BABA NE OLUYOR BÖYLE?” diye soruyor. “OĞLUM” diyor adam, “DİNLE

VE ÖĞREN!” ve dağa dönüp “SANA HAYRANIM!” diye bağırıyor. Gelen cevap “SANA HAYRANIM!” oluyor. Baba tekrar bağırıyor, “SEN MUHTEŞEMSİN!”. Gelen cevap “SEN MUHTEŞEMSİN!”. Oğlan çok şaşırıyor, ama hâlen ne olduğunu anlayamıyor. Babası açıklamasını yapıyor. “İnsanlar buna “yankı” derler, ama aslında bu “yaşam”dır. Yaşam daima sana verdiklerini geri verir. Yaşam yaptığımız davranışların aynasıdır. Daha fazla sevgi istediğin zaman, daha çok sev. Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol. Saygı istiyorsan insanlara daha çok saygı duy. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren. Bu kural yaşamımızın bir parçasıdır, her kesiti için geçerlidir.”

Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarınızın aynada bir yansımasıdır.

Genel ağdan alınmıştır.

  1. Hikâyede tamamı “büyük harfler” ile yazılı olan bölümler ne anlatmak istiyor?

Vurgulanmak istenen sözler büyük harfle yazılmıştır.

  1. Hikâyenin iletisi (ana düşüncesi) nedir?

Hikâyenin ana düşüncesi, yaşamın bir yankı olduğudur. Ne versek onu geri aldığımızı, davranışlarımızın ve tutumlarımızın yaşamımızda ayna gibi yansıdığını vurgular.

  1. Hikâyede birbiriyle çelişen ifadeler var mı? Açıklayınız.

Hikâyede birbiriyle çelişen ifadeler yoktur. Hikâye, tutarlı bir şekilde yaşamın bir yankı olduğunu ve bize verdiklerini geri aldığını savunur.

jdpbq59

  1. Etkinlik

“Öyle Denmez” metninde hangi cümlelerin sonunda ünlem kullanılmıştır? Ünlem kullanılan cümleleri aşağıya yazınız.

  • Akşam şerifler hayır olsun!
  • Aman efendim, her ne hâl ise!
  • Güle güle başında paralansın!
  • Haa, aferin, işte öyle demeli yaa!
  • Güle güle yak, otur da külüne bak!
  • Haa, aferin, işte şöyle söyle!
  • Bu ev!
  • Oh oh, maşallah, pek memnun oldum!
  • Güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!”
  • “İnşallah efendim yakında biri sebep olur da çıkarır, siz merak etmeyin; inşallah yakında ötekini de çıkarırlar!”
  • Haa!
  • İnşallah şifa bulursunuz, yakında hiç görmemişe dönersiniz!
  • Memnun oldum, efendim, memnun!
  • Ben de maymun oldum, efendim, maymun!

 

Bulduğunuz cümlelerde ünlemin hangi işlevlerde kullanıldığını verilen ifadelerden belirleyiniz.

  1. “Şaşma, anımsama, sevinme, üzülme, kızma, acıma” gibi duyguları güçlendirir.
  • Aman efendim, her ne hâl ise!
  • Güle güle başında paralansın!
  • Haa, aferin, işte öyle demeli yaa!
  • Güle güle yak, otur da külüne bak!
  • Haa, aferin, işte şöyle söyle!
  • Bu ev!
  • Oh oh, maşallah, pek memnun oldum!
  1. “Özlem, istek, acıma, üzüntü” anlatır.
  • “İnşallah efendim yakında biri sebep olur da çıkarır, siz merak etmeyin; inşallah yakında ötekini de çıkarırlar!”
  • İnşallah şifa bulursunuz, yakında hiç görmemişe dönersiniz!
  1. Hitap ve seslenme ifadesi olarak kullanılan kelimeler:
  • Akşam şerifler hayır olsun!
  1. Kabul veya ret ifade eden kelimeler:
  • Maymun değil, memnun!
  1. ETKİNLİK

Okuduğunuz hikâyeden hareketle aynı konu ve ana düşünce etrafında kendi hikâyenizi oluşturunuz.

Ben de Yaparım!

Baharın güneşli bir günü, Deniz ve arkadaşları dere kenarındaki köprüde toplanmışlardı. Hepsi neşeli ve heyecanlıydı, çünkü bugün köprüden atlama cesaretlerini sınayacaklardı. Arkadaşlarının her biri sırayla köprüden atladı, kimisi çığlık atarak, kimisi de kahkahalar atarak suya daldı. Sıra Deniz’e geldiğinde, birden tereddüt etmeye başladı. İçinde bir korku vardı, atlayamayacağından endişeliydi. Arkadaşlarının “Hadi Deniz, sen de atla!” diye onu teşvik etmelerine rağmen, bir türlü cesaret edemiyordu.

Deniz, köprüden atlayamadığı için üzgün bir şekilde eve dönerken, arkadaşlarının onunla ilgili fısıldaştıklarını duydu. “Deniz korkakmış”, “Köprüden atlamaya cesaret edemedi” gibi sözler kalbini kırıyordu. Eve girdiğinde annesine olanları anlattı ve gözyaşlarına boğuldu. Annesi onu sevgiyle kucakladı ve sakinleştirdi.

Deniz’in annesi ona “Bazen korkmak doğaldır. Önemli olan pes etmemek ve kendine inanmaktır. ‘Ben bunu yaparım.’ dersen, yapabileceğini göreceksin.” dedi. Annesinin sözleri Deniz’e cesaret verdi. Kendine inanmaya başladı ve “Ben de köprüden atlayabilirim!” dedi.

Ertesi gün, Deniz ve arkadaşları tekrar köprüye gittiler. Bu sefer Deniz, tereddüt etmeden köprüye çıktı. Derin bir nefes aldı ve “Ben yaparım!” diye bağırdı. Gözlerini kapadı ve kendini suya bıraktı. Deniz, suyun serinliğinde yüzüyor ve arkadaşlarının onu tebrik eden seslerini duyuyordu. Sonunda başarmıştı! Köprüden atlamış ve korkusunun üstesinden gelmişti.

Deniz, o günden sonra kendine inanmaya başladı. Artık zorluklar karşısında pes etmeden, “Ben bunu yaparım!” diyerek her şeyin üstesinden gelebileceğini biliyordu.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Scott AjansScott Ajans tarafından ❤️ ile tasarlanmıştır